Kocası Orhan yine aramıştı. Yelda hızlıca telefonunu almaya gitmiş ve geri yanıma dönerken telefonu fazla geçmeden açmıştı.

+ Efendim Orhan.
- Napıyorsun hayatım ne var ne yok ?
+ Napayım sofrayı hazırlıyordum
- Ne yemeği yaptın bakalım ?
+ Yoğurtlu mantı yapmıştım ne oldu ?
- Ooo iyi iyi benimde işim erken bitti Balıkesir'de sana sürpriz yapacaktım ama dayanamadım yine aradım çoktan çıktım yola şuan 40 dk'lık falan yolum kaldı.
+ Hmm iyi gel bakalım.
- Birlikte mi yeriz yemeği beni bekleyecek misin ?
+ Çok acıktım Orhan sen gelince yersin ben yemeye başlıyacam şimdi.
+ Tamam aşkım sen bekleme ye o zaman. Gelince görüşürüz seni seviyorum.

Orhan eğer aramasaydı ve eve biraz daha erken gelmiş olsaydı bizi belki de öldürecekti.

Kapıdan çıkmadan önce Yelda'yı öptüm ve kendini o adama teslim etme derken içimi buruk bir acı kaplamıştı. Kapı deliğinden baktığımda kimse yoktu asansörün sesi de duyulmuyordu. Hızlıca kapıyı açarak birkaö adım ötedeki kendi evime geçtim. Benim eve geçmemle birlikte Yelda yatak odasını düzenlemeye gitmişti. Benden hiçbir iz bırakmamak için her tarafı titizlikle kontrol ediyordu. Tv'nin karşısına öylece uzandım. Az önce mutluluktan gökyüzüne yükselen ben orhanın aramasıyla yerle bir olmuştum. Niye geliyordu ki şimdi bu adam. Alışmıştım yeldaya ve onun evde yalnız olmasına. Kaç gün kalacaktı ve yelda acaba nasıl bu akşamı atlatacaktı. Bu akşamı atlatsa yarın akşam vardı. Yelda'yı kocasından kıskanıyordum. Bu düşünceler beynimi patlatırcasına beni yiyip bitiriyordu. Fazla geçmeden Yelda'nın kapısının açıldığını duyduğumda yerimden fırlayarak kapı deliğinden bakmıştım. Gelmişti uyuz kocası. Daha kapıdan içeriye girmeden sarılmaya başladı Yeldaya seni çok özledim diyerek. Kapının kapanmasıyla kıskançlığım birkaç kat daha arttı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kapının arkasında neler oluyordu.

Rez panpa

Koskançlığımdan kafayı yiyecek duruma gelmiştim. Sinirimden dolayı burnumdan soluyordum. Belki de 1 saat sonra Yelda onun altında olacaktı. Kurtulması lazımdı bu durumdan. Ama ne diyip de kurtulacaktı ki adet oldum diyemezdi sonuçta hamileydi. Bütün bu düşüncelerden bir an önce kurtulmam gerekiyordu. Tüm açlığıma rağmen canım hiçbirşey istemiyordu yelda ile kocası aynı evde başbaşa iken. Yemek yemeden direk depresyon hapımdan bir tane içtim. Şimdi önümde 1 saat kadar sürem vardı uykuya dalmak için. 1 saat boyunca yine o düşünceler kafamın içindeki beyin kılcal damarlarımı patlatacaktı. Odadan odaya yürüyor evin içinde deli gibi dolanıyorken annem gelmiş zili çalıyordu. Açtım kapıyı girdi içeriye. Farketmişti bendeki düşünceli bu hali. Tüm ısrarlarına rağmen ağzımı bıçak açmadı. Söyleyemezdim ki nasıl söyleyecek nasıl açıklayacaktım. Yelda ve benim aramdaki çok özel çok gizli bir sırdı bu.

Hırsımın ve sevgimin kurbanı oluyordum yavaş yavaş. Biraz zaman geçtiğinde salondaki koltuğun üzerinde gözlerimi o günün yorgunluğuna ve hüsranına kapatmıştım ki uykumdan bir gürültüyle uyandım. Yeldanın salonuyla bizim salonumuz arasında sadece 1 duvar vardı. Bütün gürültüyü çok net bir şekilde duyuyordum uyku sersemliğimle. Yelda adeta ortalığı yıkıyor orhanın canına okuyordu bağırışlarıyla. Bu gece orhandan bu şekilde mi kurtulacaktı acaba. Sebebini bilmediğim birşey yüzünden kavga ediyorlardı. Kocası gittikten sonra yelda ile konuştuğumda konuyu kestirip atmış kurtuldum da sen ona bak demişti. Evet benim için de kurtulması daha önemliydi sebebinden. Orhan yeldaya karşı sesini çıkarmıyordu hamile olduğundan dolayı. Bir müddet sonra sesler kesildiğinde 2 saat önceki hüznümün yerini yeniden bir mutluluk almıştı. Uykuma devam ettim. Sabah da uyanmak istemiyordum yine hüzne kapılmamak için. Gece 04.50 de uyandığımda depresyon hapımdan bir tane daha içtim erken uyanmamak için. O gün annem izinliydi işe gitmeyecekti.

Rez panpa böyle devam bekletme bizi

Devammmm

Rezervatuar

rezzzzzz mk bi bitiremedin

Tekrar uyandığımda saat 14.37'i olmuştu bile. Gözlerimi açar açmaz aklıma ilk gelen şey yelda'ydı. Napıyordu acaba. Orhan evdemiydi. Akşam kendini teslim etmişmiydi yoksa orhana. Bu düşüncelerle birlikte kalkıp elimi yüzümü yıkadığımda anca kendime gelebilmiştim. Balkona çıkıp sigaramı yaktığımda Yelda'nın marketten elinde poşetlerle döndüğünü farkettim. Neden Orhan değil de Yelda gitmişti matkete. Yoksa Orhan evde değilmi diye düşünüyordum. Yelda önümden geçti gitti yüzüme bile bakmadan. Bana bakmamasından anlamıştım ki birkaç metre gerisinden gelen kişi Orhandı. Selam verdi o da yöneldi apartman kapısına doğru. Yelda ile ilk telefon konuşmalarında olan vicdanım yerini nefrete bırakmıştı orhana karşı. Artık ona acımıyor kin gütmekten başka birşey yapmıyordum. Öyle ki seldıbına karşılık bile vermemiştim. Bir an önce defolup gitmesini bekliyordum. Anneme kahvaltı hazırlamasını söyledim. Kahvaltımı yaptıktan sonra kafamı dağıtmam gerekiyordu. Bir işle meşgul olmalıydım ama ne ? Bodrum katında sapasağlam yatmakta olan yarış bigibletimi çıkardım kahvaltının hemen ardından. Düştüm yollara nereye gittiğimi bilmeden. Öyle hızlı gidiyordum ki asfalt yola sürtünmesinden dolayı çıkan tekerin sesi kulaklarımı tırmalıyordu adeta. Bir anda durdum göğsüme ağrı saplanmasından dolayı.

Göğüs kafesimin içinde her ne varsa sanki kaburgalarımı kıracakmışcasına baskı uyguluyordu. Bigibleti hızlı sürmenin ve sigaranın da etkisiyle nefes nefese kaldığımda anlamıştım göğsüme saplanan ağrının sebebi kalbimdi. 5 dk kadar sonra kalbim normal atışlarına döndüğünde yavaşça hareket ettim evime doğru. Nerede olduğumu bile bilmiyordum. Yolları karıştırmıştım. Zar zor eve döndüğümde saat 19.20 idi. Kendimi banyoya atıp tüm vücudumdan arındırdım terleri. Yeldayla iletişim kurmalıydım ama nasıl. Çok özlemiştim birkaç adım ötemdeki aşkımı. Yeldanın sesi geliyordu salondan. Orhan ben çöp atmaya çıkıyorum dediğinde sanki bana sesini duyurmak için bağırıyordu. Bunu duymamla birlikte fırladım uzandığım yerden ve apartman girişinin orada buldum kendimi. Fazla geçmeden Yelda çıktı kapıdan. Sessizce konuşmaya başladık:

+ Aşkım sesimi duymadın diye çok korktum seni çok özledim iyiki çıktın dışarıya 2 dk da olsa görebileceğim seni.
- Bende seni çok özledim Yelda. Dün gece ne oldu anlat çabuk doğruyu bilmek istiyorum sakın bana yalan söyleme.

reserved

- Doğru söyle dedim sana Yelda.
+ Yemin ederim ki birşey olmadı sevgilim
- O bağırışlar neydi peki salonu yerle bir ettin kırılmadık birşey bırakmadın.
+ Bir sebepten dolayı kavga çıkardım Orhan yemeğini yedikten sonra. Onunla birlikte olmamak için çıkardım kavgayı.
- Peki ya bu gece ne olacak ?
+ Ben artık senin karınım John bunu anlamıyor musun yine hiçbirşey olmayacak dünden beri soğuk davranıyor yanıma bile yaklaştırmıyorum.Ama artık şimdi gitmem gerek bana güven sana söz veriyorum orhan bana yaklaşamıyacak elini dahi süremeyecek. Seni çok seviyorum.

Diyerek yanımda ayrıldı benimde onu sevdiğimi söylememi beklemeden bir aceleyle. Seni çok seviyorum Yelda. Tüm kalbimle seviyorum seni. Yelda geri dönmeden içeriye girdim. Yeldaya güvenmekten başka çarem yoktu. Biliyordum artık o adama kendini teslim etmeyeceğini.

Beyler bu arada vardiya döndü. 1 hafta boyunca akşam 7 sabah 7 çalışacağım. Girebildiğim kadar entry girerim bilginize.

Rezerve

Orhan bu gecede kalacak yarın sabah erkenden yola koyulacaktı. Ama son anda yaşadığı bir aksilikten dolayı yolculuğu 1 gün daha ertelendi ve ertesi sabah saat 9 gibi evden ayrılacaktı. Ben bu gecenin son olduğunun verdiği mutlulukta sabah olmasını bekliyordum. Yeldaya güvenerek yatağıma yattım ve onu düşünürken uyuyakalmıştım. Sabah uyandığımda Orhan'ın tırı hala apartman önündeydi. Saat sabah 8 gibi markete ekmek almak için gittiğimde Yelda ile karşılaştım markette. Orhanın neden gitmediğini bu saate kadar çoktan yola çıkmış olması gerektiğini sorduğumda Yelda, Orhan'ın patronunun Edirne'deki işi ayarlayamadığını yarın sabah için ise Artvin için iş ayarladığı yanıtını verdi. Gece ne yaptın diye bir soru yönelttiğimde 1 bardak sıvı yağ içtiğini ve çok geçmeden kusmaya başladığını ve bunu bahane ederek yanına yaklaştırmadığını söylemişti. Sadece benim için orhana teslim olmamak için nelere katlanıyordu bu kadın. Seni hala çok seviyorum yelda.

Okuyucu arkadaşlar bir kendini belli etse de ben de kendi kendime konuşuyormuş hissine kapılmasam ne dersiniz beyler ?

rezerved hızlı yaz ananı giberim

Beni sevdiği içindi tüm bu yaptıkları. Kim içerdi ki 1 bardak yağı hem de hamileyken. Ama yeldanın umrunda bile değildi hamilelik. Karnında orhanın değil benim çocuğumu taşımak istiyordu. Aslında bu çok büyük bir yük olacaktı benim için. Altından ölene dek kalkamayacağım bir yük. Marketten eve dönerken ayrı ayrı dönmüştük. Yelda benden birkaç dakika sonra evindeydi. Kahvaltımı hazırlarken Yelda'nın yine sesleri duyuluyordu. Bıktım herşeyden senden de bıktım orhan anlıyormusun senden de bıktımmmmm diyordu. Oysa orhan Yeldanın tüm bu agresifliklerini hamilelikten dolayı kaynaklanan aşırı duygu yoğunluğuna bağlıyordu. O yüzden pek de önemsemiyordu Yeldanın bu bağırışlarını. Ama yelda çok ciddiydi Orhana senden bıktım derken. Her zaman beni yanında istiyor beni kocası olarak görüyordu. Bu kavganın üstüne Orhan dışarıya çıkarken yelda hala arkasından bağırmaya devam ediyordu gelme diye.

Orhan defolup gitmişti. Gitmesinin ardından 5 dk sonra kapı zilim çalındığında kapının ardındaki kişi yeldaydı. Hızla beni içeriye iterek öpmeye başlamıştı seni çok seviyorum seni çok özledim diyerek. Deliler gibi öpüşüyorduk aşkımla hiç ara vermeden. 10 dk kadar kapıya dayalı bir şekilde ayakta öpüşürken gitmem lazım diyerek çekti dudaklarını dudaklarımdan. Hızlıca evine girdi. Orhan hala ortalıkta görünmüyordu. Yarın sabah gideceği için çok mutluydum. 1 buçuk saat sonra Orhan eve döndüğünde aradan 15 dk sonra tekrar çıkıp tırı çalıştırmıştı. Yelda büyük bir mutlulukla yanıma koştu ve zilimi tekrar çaldı. Orhan gitti dedi gözlerinin içi parlayarak. Orhan yarın sabah gidecek olduğu Artvine şimdiden gitmişti. Belliki gidip işvereniyle konuşmuş ve işi erkene aldırmıştı. Önce artvin sonra van sonrasında ise hataya geçecekti. Tam tdıbına 6 gün eve gelmeyecekti.