1. 9.
    0
    reserved
    ···
  2. 8.
    0
    babam radyoda türk sanat müziği dinlerken genelde çok sıkılırdım. babam da benim ders çalışmamdan memnun olduğu zamanlar beni ödüllendirmek için plak çaları çalıştırırdı. barış manço ve edip akbayram en sevdiklerimdi. edip akbayramın benim küçüklüğümde çok meşhur bir şarkısı vardı eşkiya bu dünyaya hükümdar olmaz diye. barış manço'nun da sarı çizmeli mehmet ağa şarkısını severdim. sarı çizmelerim vardı. sanırım bu yüzdendi. seneyi tam olarak hatırlayamasam da o yıllarda en sevdiğim şarkılardı.
    ···
  3. 7.
    0
    babam sürekli kahvede olduğu için babamla çok fazla vakit geçirme fırsatım olmuyordu. akşam evde karşılaşıyorduk. radyosunun başında türk sanat müziği yayınını dinlerken yanına oturtuyordu beni. ödev yapıyormuş gibi davrandığımda yüzündeki mutluluk kendini belli ediyordu. çok çabuk kanan saf bir adamdı. aklım ders çalışmakta olmadığı için genelde ben de kandırmayı tercih ediyordum. yoksa önümdeki sayılardan işlemlerden bir şey anlamıyordum hiç.
    ···
  4. 6.
    0
    babam tarlalarda çalışırmış eskiden, ben ilkokula giderken ise belediyede işe başlamıştı bir ara. akşamları ise mahallenin kahvesinde kağıt oynamayı pek severdi ya da işi olmadığı öğleden sonraları. ben de severdim orada kağıt oynamasını. çünkü okul çıkışı oradan geçerken beni çağırır, önlüklü halimi bütün kahveye gösterir ve bana gazoz alırdı. gazozu genelde onun yanında içmezdim. yani o zamanlar öyle uygun düşmezdi. şimdiki baba oğul ilişkileri yoktu. hiçbir zaman git demedi tabii. bu yazılmamış kanun gibiydi. bana gazozumu alırdı. kahvedekilere gururla beni gösterirdi ben gazozumu alır eve giderdim. kışın bu ritüelimiz biraz sekteye uğrardı tabii. kahvede dışarıdaki masalar kapalı olurdu. içeride sobanın başında oynarlardı. ben kahveden içeri hiç girmedim.
    ···
  5. 5.
    0
    http://ccc.incisozluk.cc/e/73501492/
    ···
  6. 4.
    +2
    babam çorlulu’ydu. okumaya karşı aşırı bir ilgisi olduğu bir gerçek. hayatında hiç okula gitmese de okumayı öğrenmişti. çorlu ile ilgili en çok gurur duyduğu şey ise memduh şevket esendal’dı. okumayı öğrendikten sonra da onun kitaplarını öykülerini okumuş hep. işte bundandı babamın memduh ismindeki ısrarı aslında.
    ···
  7. 3.
    0
    çocukluğum da doğduğum yerde sincan’da geçti. babamın gölgesinde bir çocukluğum vardı. babam okula gitmediği, için benim üniversiteye gitmemi çok istiyordu. ona kalsa üniversiteye gidip memleketi kurtaracaktım. hayatımın en ufak anında bile aklımdan memleketi kurtarma girişiminde bulunma düşüncesi bile geçmedi benim. Ne o çocuklu yıllarımda böyle bir hayalim vardı ne de sonraki yıllarımda. Çocukken dünyam gazoz kapaklarıyla oynadığımız oyunlardan ibaretti. Ankara kışın soğuk olduğu için üstelik sadece yazın oynayabiliyorduk gönlümüzce.Ama babam emindi. Ülkeye sahip çıkan, ülkeye çok şey kazandıran bir adam olacaktım. Tabii yine Devrim olarak değil. Bu daha çok Memduh isimli birinin yapacağı bir şeydi onun gözünde.
    ···
  8. 2.
    +3
    Babamı ikna etmek kolaydı zaten. insanları çok kıramazdı. O kaba görünüşlü adamdan böyle bir özellik beklemezsiniz yani. neyse babam memduh derdi ama yine de bana. hiçbir zaman memduh gibi olamadım. hep devrim ismi daha yakıştı yaptığım hareketlere. babam da zaten ben uslu dururken memduh, yaramazlık yaptığımda devrim diye çağırırdı beni. sanki devrim ona kötü şeyleri çağrıştırır gibiydi. gerçi biraz da haklı o günün şartlarını düşününce.
    ···
  9. 1.
    +4
    16 şubat 1969’da ankara sincan’da dünyaya geldim. doğum günümün bir tesadüf olduğunu sanmıyorum. kanlı pazar’da doğdum.

    bir çoğunuz o günün ne olduğunu bilmeyebilirsiniz. Unutulmuş günler hep. Biz o günlerde olan olayları dinleyerek büyüdük.
    http://tinyurl.com/82l4gub

    taksim’de 6. filoyu protesto eden devrimcilerin, faşistlerle polislerin iş birliğiyle saldırıya uğradığı gün. 2 devrimci öldü 200 devrimci yaralandı benim doğum günümde. bu yüzden nüfus memuru bu günün anısına babamın ismi “ memduh” olsun ısrarlarını görmezden gelip devrim yazmış adımı.
    ···