-
1.
+16kardeşimin ölüm yıldönümü beyler 21'i. çok fazla dertlendim çok fazla düşündüm şu bir yıl içinde fakat artık yazarak içimden atmak istiyorum olan biten ne varsa. dinleyen olur mu bilmiyorum ama yazmaya ihtiyacım var. amacım ilgi huurluğu da değil fakat içime gömdükçe daha taka bağlıyo her şey, yükümü biraz azaltmak için yazıcam beyler
-
2.
+3 -1Kardes basin sagolsun acinin her turlusu kotu dok icini rahatlarsin
-
-
1.
0sağolasın kardeşim
-
1.
-
3.
+1anlat panpa dinleyelim başın sağolsun
-
4.
+1her şeye en başından başlıyorum beyler. annemle babam birbirlerini severek evlenmişler beyler baya. fakat babam işsiz güçsüz biriymiş biraz, annemin ailesi de yokluk görmüş insanlar, idealistlik de var, annemi babama vermeye yanaşmamışlar. böyle kavuşamayacaklarını anlayınca annem evden kaçmış babamla evlenmiş. sonra annem hamile kalmış vs vs, imkanların yoksunluğundan dolayı annem beni evde doğurmak zorunda kalmış, fakat bu da canına mal olmuş beyler. babamın bu olay üzerine pgibolojisi bozulmuş baya, beni komşulara bırakıp yanıma ananemlerin adresinin yazılı olduğu bi kağıt koyarak intihar etmiş. nasıl etti hala bilmiyorum, merak da etmedim, zaten tesadüf sonucu öğrendiğim bir şey oldu bu biraz da
-
5.
0elim ayağım titriyor, imla hatası devrik cümle falan yaparsam çok takmayın.
-
6.
+3ananemler almışlar beni yanlarına. artık şansım mı şanssızlığım mı bilemiyorum komşunun karısı da daha yeni doğum yapmış beyler. allah razı olsun çok iyi insanlardı zaten, anne sütünden mahrum kalmamışım. süt annem, ailesi, ananemler olmasa şimdiye yitip gitmiş bir insan olacaktım.
o sırada tabi ananemler pek yaşlı değil, teyzemler daha ergenliğe giriyor falan. bakıyolar bana ama bebeğim günde 5 6 kere süt annemle oluyorum. zaten çeyrek asırdan biraz daha az olan ömrümün belki her gününü geçirmişimdir orada. dedem öğretmen olduğu için zaten lojmanda oturuyorduk beyler, bilirsiniz lojmanlar biraz şehrin dışında olur. öbek öbek evler vardı tek katlı, zaten civarda çok fazla ev olmadığı için insanlar da tanır birbirlerini. herkesin bahçesi vardı küçücük, domates biber falan ekilirdi, herkes özen gösterirdi, fakat duvarlar bakımsızlıktan dökülürdü. dedemlerin ev de tam ortadaydı beyler, kamelyeler falan vardı. kadınlar toplanır her akşam yemek getirirler, erkeklerr toplanıp siyaset konuşurlar okey atarlar, ergenler çekirdek çitleyip dedikodu yaparlar, biz çocuklarsa kırlara doğru yol alıp etrafı keşfetmeye bigiblet turuna çıkardık. şimdi biri çizgi film muhabbeti yapsa aval aval bakarım. evde televizyon vardı fakat izlemeye vakit yoktu beyler -
7.
+2süt kardeşim feza... çok garip bir çocuktu beyler. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. içtiğimiz süt bile aynı anadan geliyor düşününce. sürekli birlikte olmamıza rağmen çok farklıydık. o sürekli anlatacak bir şeyler bulurdu. abisi de zaten cin gibiydi, adamda konuşacak şey bitmezdi, feza da binbir heyecanla gelir bana anlatırdı ne duyarsa. ben de zevkle dinlerdim. uzun yıllar sonra bile hayatımda onun kadar öğrenmeye istekli ve her şeyi bilen bir insanla karşılaşmadım. biz çocuk canavarlığıyla sürekli bir şeyler yıkarken feza canla başla yıktığımızı düzeltmeye çalışır, ortaya bir şeyler koyardı o çocuk aklıyla. mesela biz ağaca tırmanırken dalları kırıyorken feza arka bahçelerine babasıyla sürekli bir şeyler ekip onlara gözü gibi bakardı. buna rağmen özgüvenli ve ukala bir çocuk değildi, hatta baya çekingendi. lojmanda tek arkadaşı bendim ve bununla gurur duyuyordum
-
8.
0böyle böyle zaman geçti, ilkokula başladık. zaten babasının öğretmen olduğu okula gidiyorduk aynı sınıfa düşmüştük. tek arkadaşım oydu, diğerleriyle olmak istemiyordum. onun da tek arkadaşı bendim, uzun süre sınıfla kaynaşamadık, sonra taşak konusu olmaya başladık. küçük binler aramızdaki kardeşlik bağını kavrayamadıkları için adımızı aşıklar diye çıkarıp dalga geçiyorlardı. feza hiç aldırış etmezdi, okula gider gelir çalışırdı derslerini zaten sürekli uğraşılan çocuk olurdu dersleri de iyi diye torpilli falan. o gibine takmazdı ama benim çok onuruma dokunurdu beyler. bi gün hatırlıyorum, ortaokula geçmişiz, feza o gün hasta mı ne gelmemiş okula, bu binler yine dalga geçiyor benimle, bu sefer de tekim tutamadım kendimi hüngür hüngür ağlıyorum, fakat züt korkusu ağzımı açamıyorum. çantamı toplayıp fezalara koştum beyler, yapmaz olaydım. fezayı ilk defa o zaman bu kadar sinirli görmüştüm, normalde çocukta mimik yoktu amk. çelimsiz haliyle okula koşup hepsini indirmeye kalktı, tabi beceremedi, çocuk hasta hasta sağlam dayak yedi, neyse ki öğretmenler falan yetişti de ayırdılar ama herkes çok şaşırmıştı akıllı uslu çalışkan bir çocuğun böyle bir şey yapacağına.
sbs falan geçti, feza fen lisesine girebiliyordu çok rahat. bense ortalama bi anadoluyu tutturacak kadar puan almıştım. o kadar emek vermesine ve aradaki dağ kadar puan farkına rağmen feza da benim liseyi yazdı, lise hayatımız da beraber geçecekti böylece -
9.
0rezerved
-
10.
0feza yine her gün bir yeni bilgi tadında dolaşıp akla gelebilecek her konuyla ilgili bir şeyler anlatıyordu. yine kırlara gidiyorduk. artık yeni yerler bulmaya yönelik bigiblet turları yapmıyorduk ama yeni yıldızlar keşfediyorduk. bir yandan fezayı çözmeye çalışıyordum. herkesle arasında aşılmaz bi duvar vardı, kafasının içine girmek imkansızdı. ama adama saygım sonsuzdu.
bu arada dedemin emekliliği yaklaşıyordu, ben liseyi bitirirken lojman hayatım da bitecekti. büyüdüğüm yerden ve sütannemlerden ayrılmak istemiyordum. evde sürekli şımartan bir anane ve nevrotik bir teyzeden kaçıp sığındığım tek yer onların eviydi. sütannemi annem, kocasını babam bellemiştim, fezanın abisi benim de abimdi. yemekleri beraber yiyorduk, akşamları salonda beraber oturup ukala bir bin olan abisini dinliyorduk. orada kendime ait yatağım, nevresimlerim bile vardı. sütannem çekyat açardı beyler.
son sınıfa geçerkenki yaz dedem vefat etti. bunun üzerine evdekiler kafayı daha bi yemeye başladılar. küçük teyzem kocasından boşanıp yanımıza geldi. evde üç tane kadın, üçünün de kafa kırık. dedemle gerçi o kadar bağımız olmadı, harçlığımı falan ekgib etmezdi ama günde belki iki çift laf ya eder ya etmezdik.
dedem ölmüş, sınava girecem, teyzeler, ananem kafayı yemiş derken ben de delirme durumuna geldim. taşınma zamanımız da yavaş yavaş geliyordu. taktan bir yaz yaşıyordum -
11.
0bu dönemde süt annem ve kardeşim de hep yanımda oldu, taşınacağımız güne kadar onların evinden çıkmadım. taşındıktan sonra da ya ben onların yanına gidiyordum ya da feza bize geliyordu zaten. sınırsız internet var diye onu kandırıp zorla dota oynatıyodum. sabaha kadar ben uyurken o kaybettiği zamanı telafi etmek için ders çalışırdı.
bu arada genel özet geçmekten hala geçemedim olaya...
okullar açıldı, taşındığımız apartman çok gibko zaten ben yine lojmana girip çıkıyorum. fezayla da aynı dershanedeyiz ama aynı sınıfta olmamız imkansız. ben hem tembel hem hayalciyim zaten, okulda devam zorunluluğu yok, en işsiz gezdiğim yıl oldu. zincirini koparmış it gibi geziyorum, oyun oynuyorum, kırlara gidiyorum tek başıma dershaneyi asıp kuşları dinliyorum. tabi ergenlik falan şairane bi ruh var o zamanlar. ağaçlara falan tırmanıyorum hayvan gibi halimle, yoruluyorum bi ağacın gölgesine atıp kendimi bir sigara yakıyorum. telefondan açıyorum bi şarkı. ne dedem geliyo aklıma, ne sınav, ne evdekiler...
böyle böyle yıl sonu da geldi. ben sürterken feza parmakları kanayana kadar test çözdüyordu, haliyle derece yaptı sınavda, bense taktan bi sıralama getirdim eve. teyzemlerin, sütannemin hayal kırıklığına uğramış bakışlarını görüyodum. -
12.
0tercih zamanları geldi çattı. kaçacağım evden ama nereye? yaşadığım şehir çok taktan ama o kadar güzel şeyler yaşadım ki insan öylece bırakıp gidemiyor. fakat evdekiler malum, akıl hastalığı normal hastalıklardan daha çabuk yayılır beyler, kalırsam ben de ruh hastası olacağım. hadi ben başka şehre gitsem, ailem gördüğüm insanlar burada, kardeşim, sütannem burada. az kalsın bunalıma giriyordum beyler sanki siyam ikiziymişiz de ameliyata girip iki ayrı birey olacakmışız gibi.
-
13.
0tercih gününü çok iyi hatırlıyorum, teyzem sürekli fırça çekiyor ama ben oyunu bırakmıyorum sayko gibi oynuyorum habire. kapı çaldı, feza geldi bağırıyorum hoşgeldin falan ama kalkmıyorum oyundan. teyzem de zavallıyı lafa tutmuş, beni çekiştiriyor, onu överek aklı sıra bana laf sokuyor yok çok derli toplusun yok çalışkansın falan filan. neyse işte teyzem sonunda onu azat etti, geldi yanıma, o soğuk gözlerde, gözleri de mavi-gri gibi bir şeydi amk, ilk defa alev alev yanan bir şey gördüm. santo maria? dedi, maça da yeni girmiştim ama gözlerinde gördüğüm şeyden sonra giberim oyununu diyip çıktım. soran gözlerle baktım "ben bu şehirde kalmayacam artık, istemiyorum. fırsat bu fırsat dışarıda bir yer yazıp gidecem" dedi. tamam abi, dedim. soru sormak da istemedim, sanki sorsam kararından vazgeçecekmiş gibi geldi.
fikrimiz değişmeden tercihleri yaptık. büyük şehirlerden birinin iyi bir üniversitesinde tıp yazdı. ben de aynı üniversitenin baya taktan bi bölümünü yazdım. gerçi o puanla birkaç tık daha iyi yerlere girebilirdim ama aynı kampüste olmak istiyordum fezayla. ve tercihler açıklandı, kazanmıştık. -
14.
0yanımızda fezanın babası ve abisi, otobüse bindik kayıt yaptırmaya gittik. şehre geldiğimde resmen nutkum tutuldu, ben hayatımda bu kadar kalabalık görmemiştim. köyden indim şehire dumurunu yaşıyordum, nasıl adapte olacam edecem derken orada bir bunalıma daha girdim.
sınav zamanı feto dershanesine gidiyorduk, sürekli telefon geliyor yurt falan geziyoruz, okula yakın yurtlar ama çok dandik, 6-7 kişi kalınan yere 700 lira istiyor adamlar. fezanın abisi, benim teyzeler falan sağolsunlar bi destek çıktılar, ev tutmaya karar verdik. zar zor bulduk eşyalı bi yer ama tek kişilik yurt parası kadar kira ödüyoruz, fezaya zaten bir sürü yer burs bağlamış, ben de bir iki yerden alıyorum para sıkıntımız da olmayacak gibi geldi.
ben hazırlık okumak zorundaydım, bu yüzden farklı kampüslere düştük. bilmediğim bi şehirde ilk defa bu kadar kalabalığa karışıyordum hem de tek başıma. ayrı gayrı okullarımıza gidip geliyorduk. diyorum şimdi keşke geçseydim hazırlık sınavını. -
15.
0buraları biraz kısa keseceğim artık, çünkü o güne yaklaştıkça bi kasvet basıyor...
feza çok fazla çalışıyodu ama sosyal hayat da yapmıştı. bense amele amele gidip geliyordum, doğru düzgün insanlarla tanışmamıştım ve okula kendimi veriyor da değildim. odadan çıkmadan oyun oynuyordum. iletişimimiz gittikçe azalıyor gibiydi.
sınıftan bi kız geldi sonra yanıma, tanıştık falan. kız çirkince bişey ama ağzı iyi laf yapıyor. sesinin de güzel bir tınısı var bülbül şakıması gibi insanın dinledikçe dinleyesi geliyor beyler. kızın bir sürü arkadaşı var ama kız sürekli kıçımda dolanıyor, ister istemez samimi olmaya başladık. -
16.
0bizim kampüste zararlı madde kullanımı çok yaygındı. kız da kullanan tiplerle takılıyodu, bu yüzden mesafeli olmaya çalışıyordum ama olmadı. bizim eve de zırt pırt gelmeye başladı. bakıyorum fezanın gözlerinin içi gülüyor kız bizdeyken ama içimi bi kıskançlık kaplıyodu ister istemez kin duymaya başladım kıza. ister istemez mal gibi davranıyorum ikisine de, arıza çıkarıyorum falan derken feza iyice uzaklaştı benden. sürtük zaten sürekli kulağının dibinde dolduruyodu çocuğu.
-
17.
+1bu sürtük kardeşimi iyice kafaya aldı, e çocuk yakışıklı, kültürlü, tıp da okuyo ne yapsın amk. yatıp kalkmaya başladılar, iyice evden çıkmaz oldu. kendisi de başlamış taklara eve getirip duruyor ama ben evde olduğum sürece gibseler kullanamaz farkında, o yüzden uslu uslu duruyor kevaşe.
bi gün çıktım dersten eve geldim, baktım feza uçuyo, cinlerim tepeme çıktı, kıyametler kopardım. feza kendinde olmadığı için kızla muhatap oldum haliyle, sesi gittikçe cırtlaklaştı laf yetiştiremez oldum, gittim odama aldım bikaç tane kıyafet, dedim okulunuza da sokayım size de, gittim terminale bi bilet alıp ananemlerin yanına döndüm. renk vermedim tabi ziyaret falan ama abartmıyorum geldiğim geceden beri her gün bikaç tane kabus gördüm. feza zaten arayıp sormadı, ben de gurur yaptım sorsalar umrumda değil ama nasıl merak ediyorum. böyle böyle bir haftayı zor ettim, içim içimi yiyor dedim artık eve döneyim.
atladım otobüse döndüm geri. gece vaktiydi tuttum bi taksi eve gittim, ama sanki koşarak gitmişim gibi kalbim küt küt kafamdan atıyor. içimden geçiyo kesin kötü bişey oldu sonra kendimi zor rahatlatıyorum. koşarak merdivenleri çıktım, o heyecanla anahtarı çevirip kapıyı zor açtım.
evi tak zütürüyodu. ben hayatımda fezanın dolabında katlanmamış bir kıyafet görmemiştim. ama evi cidden tak zütürüyordu. kafayı yiyecektim, o telaşla kapıyı falan açık unutup odasına koştum. karanlık, ışık yanmıyo, zaten ortalık duman altı önümü zor görüyodum, yürüyodum ama bir şeylere basıp basıp tökezliyo gibi oluyodum habire.
odanın kapısı açıktı, ilk önce seçemedim ama feza yatağa sırtını dayayıp oturuyodu, hareketsiz gibiydi, gözlerini dikmiş bi yere sadece bakıyodu. önce korktum koşup kucağıma yatırdım bi yandan dik tutuyorum, o hafif hafif titriyo, canlı olduğunu titremesinden anlıyorum sadece, bi de nefes alıp verişinin sesi var. biraz daha titredi, azıcık daha, sonra titremez oldu. ne kadar durduk öyle bilmiyorum, en son güneş pencereye girmişti, saçlarına vuruyodu. sonrasını pek hatırlamıyorum. hatırlamak da istemiyorum. -
18.
+1okuyan varsa teşekkür ederim. insanın içini dökmesi iyi geliyormuş hakikaten.
-
19.
+2panpa burdayız anlat sen başın sağolsun
-
20.
+1okudum başın sağolsun