kardak krizinde yaşananları anlatıyorum

liseliler bilmez 1996'da Yunanistan ile savaşın kıyısından döndük. genç bir teğmen iken kardak denilen kayalıklarda tsk'nın yaptığı başarılı bir operasyon ile Yunanistan'ı nasıl dize getirdiğimizi anlatıcam.

planı anlatmaya başladı. kardak kayalıkları 2 tanedir. biri doğu kardak türkiyeye yakın olanı, diğeri batı kardak Yunanistana yakın olanı. Yunanistan doğu kardağa asker çıkarmıştı ama batı kardak boştu. işte bizde onlara yakın olan batı kardağa çıkacaktık. ama nasıl. muallakler zaten tüm bölgeyi kontrol ediyolar. 30 dan fazla gemileri var kardak etrafında. o hattı yarıp sızma yapacaktık.

o helikopterde 3 yunan kardeşimi öldürdünüz
türk ateşi olmasaydı düşmezdi o helikopter amerikan baskısı vardı savaş olmasın diye teknik arıza dedik ama intikamımızı da aldık
ayrıca herşeyin zamanı var hem constantinople hem kıbrıs yunan malıdır ve birgün geri alınacaktır
ttt hellas ttt
zaten hikayenin yalan oldugu belli o operasyona katılmış olupta temizlemediğimiz bi askeriniz var onunda buzlanmayan model uçağı nasıl olduysa buzlanıp düştü ama binmediği için kurtuldu

biz adaya çıktıktan sonra türk ordusu gerçek gücünü göstermeye başladı. askeri hareketlilik bir anda çoğaldı. f-16 lar fink atmaya başladı sürekli taciz yapıyorlardı. bizim gemiler sınırları zorluyordu. sonradan öğrendiğim kadarıyla kamuoyunda şöyle bir algı oluşmuş. türk komandoları adaya çıktı ve Yunanistan bundan dolayı başarısız olup savaşmadı. bu tamamen yanlış bir algıdır. asıl olan şudur adaya asker çıkması sadece hukuki açıdan bazı sonuçları doğurur. ama eğer bir devlet sizinle savaşacaksa bundan adanıza bir grup asker çıktı diye vazgeçmez. kriz alanını sadece kardak bölgesi olarak görmeyin tüm ege sathıdır bu. türk ordusu kardakta yaptığını tüm egede yapmış. bazı gemiler yunan adalarına sızmış. en önemlisi bizim f-16ların hedefleme potlarında gece hedefleme kabiliyeti var. onlarınkinde yok. bu şu demek düşman gece sizi vuramaz. yani sizinle ita dalaşına girer ama sizi vurması çok zayıf ihtimaldir. düşünsenize böyle bir üstünlüğe sahip olduğunuzu. hatta bazı f-16 larımız göz dağı vermek için yunan hava sahasını delip içerlere kadar gitmiş ama vuramamışlar. aslında Yunanistan ı savaştan vazgeçiren türk ordusunu 4 saat boyunca yaptığı gövde gösterisidir. hatta yunanistanda şu an ki ekonomik kriz bu yüzden çıktı. kardak krizinden sonra silahlanmaya gittiler. aşırı derecede harcama yaptılar şimdide zütlerinde patladı.

biz çıktık yola. biz çıkarken helikopterde havalandı. onlarda şaşırtmacaya başlayacaktı. biraz gittikten sonra daldık. ben çok karanlık olacağını sanıyordum. ama yunanlar olası bir çıkarmayı önlemek için sürekli suya projektör tutuyordu. biraz gittikten sonra artık ışığı kapattık. gerek kalmadı. sadece onlardan gelen ışıkla yol alıyorduk. adaya varmıştık. herkesin adanın ne tarafına çıkacağı belliydi. ben kafayı çıkardım. baktım tık yok. ortalık birbirine girmemiş. eğer bizimkiler fark edilse ve onlara ateş açılsa belki savaş başlayacaktı. demek ki fark edilmediler dedim. ama adada hareket göremiyordum. biraz daha yaklaştım dalarak. kafayı tekrar çıkarıp baktım. su altı grubundan biri adaya çıkıyordu. tamam dedim artık adaya çıkma vakti.

ilk manevra yunanistandan geldi dedi. ama savaş açmadılar çünkü amaçları bizi zor durumda bırakıp ilk saldıran tarafın bizim olmamızı istemeleri dedi. şimdi bizimde bir manevra hakkımız var ve onu kullanacağız dedi. eğer bunda başarılı olursak ilk kurşunu onlar sıkmak zorunda kalacak yada dedi. haklıydı...

tamam lan kardağa geçiyorum. ama öncesinde bir anekdot vereyim. eğitimin son zamanları bosnadaydım. dünya üzerinde hiç bir huur çocukluğu masum insanları savaşa bulaştırmak kadar korkunç olamaz. heriflerin keskin nişancıları çatılara çıkmış kafasına göre istediğine ateş ediyor. düşünsene lan anne ve çocuğu yolda giderken bin kurusu annesini vuruyor. annesine yardıma giden biri olursa onuda vuruyor. çocuk saatlerce o halde annesinin başında ağlıyor. daha neler neler. bizim yapmayı aklımaza getirince kendimizden tiksindiğimiz şeyleri o huur çocukları o insanlara yaptı. işte türk milleti bu yüzden büyüktür.

bi ara karşı adada bi hareketlilik oldu. hemen dikkatli olun emri geldi. benim olduğum yerden tam gözükmüyordu ama sonradan arkadaştan öğrendiğim. karşı adadaki yunan komandolardan biri bizi fark etmiş. adanın ucuna kadar gelmiş ve eliyle göstererek bir şeyler söylemiş yanıdakine sonra bir şeyler konuşup gitmişler. herhalde içine sinmemiş askerin gidip bakıcam demiş bota binmiş diğeri herhalde komutanıydı fark edince bunu bağırmış çağırmış. oda geri dönmüş. ben karşı adadan bize ışık tutulduğunu fark ettim. sesleride duydum bağırma seslerini ama bi şey çıkmadı biz yine beklemeye devam.

gelelim 4. aşamaya. botla giden grup fark edilir ve yok edilirse diye vardı bu grup. bu grup su altından adaya ulaşacaktı. adaya mümkün olduğu kadar yakın bir yerden denize dalacak. botla giden grup adaya çıkmayı başarırsa arkalarından adaya çıkacak yok imha edilirse onlarsız adaya çıkacaktı. onlara kesinlikle destek vermeyecekti. planın hedefi şuydu tek bir asker dahi eğer adaya çıkar ve bayrağı dikerse orası türk toprağı sayılır ve Yunanistan bu adaya saldırırsa savaşı o başlatmış olur. yani içimizden bir tek kişinin bile adaya çıkması bizim için yeterliydi.

o an varya insan her şeyi düşünüyo panpalarım. annemi ve kardeşimi düşündüm sonra lan savaş çıksa on binlerce insan ölecek diye düşündüm. ulan ömrümüzde camiye gitmedik ölürsem kesin cehenneme giderim dedim sonra lan zaten şehit olucam ne düşünüyon dedim. geçmişte yaptığım iyilikler kötülükler en çokda çocukluk anılarım insan düşünmeden edemiyo amk. ilk dakikalar çok önemliydi ama şaşırtıcı biçimde bir şey olmuyordu. zaten bi fark edilsek en fazla 10 dk yaşarız. kıyametin tam ortasındayız . gemilerden helikopterlerden ağır silahlarla hemen bize ateş açarlar. ilginçti uçaklar gemiler helikopterler ortalık kıyamet gidiyo ama kimse bizi fark etmiyordu. elimiz tetikte bekliyoz ama ne gelen var ne giden.

Amerika yapmayı sever böyle şeyleri. kendi ordusunu büyük göstermek için medyada böyle haberler çıkarır elinde olmayan silahları varmış gibi lanse eder. yapmadığı işleri yapmış gibi hava atar. ordunun gücünü belli etme açısından dünyada iki ekol vardır. biri biraz önce söylediğim amerikanın ve batı bloğunu yaptığı kendini olduğundan güçlü göstererek düşmanı korkutma diğeride doğu bloğu rusya çin gibi ülkelerin yaptığı kendini olduğundan zayıf gösterme. düşmanın gerçek gücünü asla bilemeyecek ve bir türlü senin üzerinde plan yapamayacak. türkiye bu söylediğim ikinci konsepti kullanır. bunun en iyi örneği zaten o gece yaşananlardı. türkiyenin gücünün bu kadar fazla olduğunu biz bile bilmiyoduk.
size bi olay anlatayım. ordu gücüyle alakalı değil ama olsun. türkiye körfez savaşında saddamın zulmünden kaçan 1 milyon kürde kucak açtı. böyle bir şey beklemediği için elbette orda kalanlar çok iyi şartlarda yaşamadı bir süre. 1 milyon kişi azmı lan bunlar senin ülkende kalacak onlara aş vereceksin barınma yeri vereceksin güvenliklerini sağlayacaksın sonrasında iş vereceksin senin ülken gibi tutacak. ama türkiye insanlık görevini yaptı ve bu sorumluluğu aldı. bir gün Amerikalılar bizden izin istiyorlar buradakilere bizde yardım edelim diye türkiye tabi diyor. incirlikten kalkan bir Amerikan kargo uçağı bölge üzerinden alçak uçuş yaparken bir yardım kasası bırakıyor sadece bir kasa. tabi milllet aç kasanın peşinden koşuyor bunu gazeteciler fotoğraflıyor. ertesi gün dünyanın tüm büyük gazetelerinde bu fotoğraf ve manşetlerde yazanlar türkiyedeki olumsuz şartlarda yaşayan mültecilere Amerika sürekli yardım yapıyor. işte bunlar böyle o.ç dur.

planı anlattı komutan. 2 tane skorsky helikopteri olacak dedi. düşmana sanki adaya helikopterle asker indirecekmişiz hissi verecek bunlar. 1.aşama helikopterlerden biri düşman bölgesine sızmaya çalışacak yunan helikopterler bunu engelleyince 2.aşama diğer helikopter diğer yönden aynı şeyi yapacak. düşmanın zihninde sanki helikopterlerden biri sızmaya çalıştı ama asıl planları bu değil diğerinin sızmasıydı biz bunu fark ettik ikisini de durdurduk imajı oluşacaktı.

bunların kuyruk acısı çok öncelere dayanır. bi ara kıta sahanlığını 6 mil den 12 mile çıkarmak istediler. bu şu demekti Yunanistan'ın izni olmadan bir türk gemisi marmara'dan akdeniz'e inemeyecekti. türkiye bunu kabul etmedi ve savaş sebebi sayacağını söyledi. bunlarında zütü yemedi bunu yapmaya. çünkü yaptıkları hem hukuka aykırıydı hemde zütleri yemedi o tarihte türkiye ile savaşmaya. o tarihten sonra hep türkiye aleyhinde işler yaptılar. pkk yı destekledier yunanistanda pkk kampları vardı. istihbarat faaliyetleri yürüttüler. tabi bunları tek başlarına yapmıyolardı. arkalarında Avrupa vardı.

tsk her zaman savaşa hazırdır panpalarım. bunu nutuk çekmek için söylemiyorum. bu böyledir. aktif savunma konsepti diye bir şey vardır. israil arapları domalttıktan sonra çıktı bu ortaya. israil bunlara ani baskını bir koydu uçaklarını havalandıramadan ordularını harekete geçiremeden yenildiler. işte böyle ani bir baskın yememek için kullanılan bir stratejidir bu. yani uçaklarınız her zaman havadadır, gemileriniz her zaman yüzer kara birlikleriniz statik değil dinamiktir. biz zaten savaşa hazırdık. sadece birlikler uyarıldı.

eğitim dediğiniz öyle 3 5 ay değil. tam 3 buçuk sene. ama bu 3 buçuk yılın hepsi ölümüne savaş eğitimleri ile geçmiyor. zaten son 1 buçuk yıl görevli oluyorsunuz. bir nevi staj gibi sayılabilir. burda temel esas şudur. size sürekli sen bi taka yaramazsın, gibtirgit, sen bu işi yapamazsın, başarısızsın gibi telkinlerle baskı altına alıyorlar. amaçları sana eğitimi bıraktırmak. 100 den fazla farklı konuda eğitim alıyorsun zaten elbette bazılarından başarısız olduğun oluyor. ama esas nokta yılmamak. sabretmek. başarısızda olsan yarı yolda kalmamak.

hazırlanın yarım saat sonra toplantı var dediler. toplantı salonuna girdik. bizim komutanlarımız deniz kuvvetlerindendir. ama küçük konferans salonundaki kürsüde karacı bir general vardı. salonda pilotlar vardı tanımadığım. komutan konuşmaya başladı. önce durumu anlattı. savaş kaçınılmaz dedi. bizim amacımız ilk kurşunu onlara sıktırmak dedi. bu çok önemlidir. ilk kurşunu kimin sıktığı. uluslararası hukuk buna çok dikkat eder. haklı olduğumuz bir davada haksız konuma düşmemeliyiz dedi.

herşey bir geminin karaya oturmasıyla başladı. yunanlar dedi burası bizim bölgemiz gemiyi biz kurtarıcaz bizimkiler dedi yok burası bizim biz kurtarıcaz. ama bu muallakler sanki yıllardır böyle bir olay bekliyomuş gibi hemen adayı ablukaya aldılar. bölge askeri olarak onların kontrolündeydi. önce bir papaz ve beraberinde bir kaç kişiyi adaya çıkartıp dua filan yaptılar. ama olayın kopması ve tsk teyakkuza geçmesi adaya asker çıkardıklarında oldu. olayın askeri boyutuna baktığın zaman bu bir savaş hazırlığıydı. ya savaşa girmek istiyolardı yada Türkiye'yi sıkıştırıp belkide kıta sahanlığını 12 mile çıkarmak.

@1 panpa ben de zamanında paraşüte kıbrısa çıkartma yapmıştım. adaya ayak basan ilk teğmen bendim.

bize olaydan 2 gün önce yarın kıbrıs'a gidiyosunuz denildi. olası bir savaş durumunda Yunanistan Kıbrıs üzerinden Akdeniz'de yeni bir cephe açabilirdi. bunun için gideceksiniz denildi. helikoptere bindik görev yeriniz değişti kriz bölgesine gidiyoruz dendi. bunun tsk'da tek bir açıklaması vardır. görev yerinizi şimdiye kadar gizli tuttuk ve işte şimdi sizi en pis göreve zütürüyoruz.

tabi sonradan öğrendiğimiz Amerikan 6.filo çoktan yola çıkmış bile. egeye gelmek üzereymiş. bu eğer savaşırsanız ikinizi de giberim akıllı olun demek. medyada şöyle haberler çıktı. yok efendim Amerika elektronik karıştırma uyguladı o gece. türk ve yunan ordularının elektronik sistemleri çalışmadı. bu yalandır panpalarım. o gece türk ordusunda bi sorun yoktu. dedim ya bizim jetler yunan hava sahasını ihlal etmişler. bazı gemiler taciz uygulamış diye eğer Amerika karıştırma yapmış olsaydı biz bunu yapamazdık. kaldıki yunan kuvvetleri tam anlamıyla elektronik olarak kör olmuştu. adaya çıkarken fark etmediler hadi etmedin sonrasında bi bak adaya o da yok. büyük ihtimalle karıştırmayı bizimkiler yaptı o gece.