/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +121 -14
    Yıllardır hayalini kurduğu tıp fakültesini kazanıp kazanamayacağını öğrenecek olan Akın çok heyecanlıydı. Sonuçların açıklanmasına dakikalar kalmıştı. Ailesi Akın'ın yanındaydı ve sonuçlar açıklandı. Akın başarmıştı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni kazanmıştı. Ailecek sevinçleri görülmeye değerdi. 1 hafta sonra kayıtların başlıyacağından Akının babası;

    Metin Bey; Ah, oğlum tebrik ederim. Hemen bavulunu hazırla, sen yurt da rahat edemezsin, bir ev tutalım.
    Akın; Harika olur baba, hem ev ile okul arasında da keşif yapmış olurum.

    Sevinçleri üst düzey olan bu aile evlatlarının başına geleceklerinden bir haberdi.2 gün sonra Trabzon'a gelen aile okulun yakın çevrelerinden bir emlakçının dükkanına girerler. Emlakçı güler yüzlü yaşlı bir adamdır.

    Metin Bey; Merhabalar efendim, oğlumuz bu yıl burada okumaya başlayacak, bekara uygun bir ev bakmak istiyoruz.
    Emlakçı ; Tabi efendim tabi, hayırlı olsun. Tam size göre elimde bir daire var 2+1, 460 TL, 2 katlı bir bina 15-20 yıllıktır, fakat içi yepis yeni.
    Metin Bey; Hadi o halde gidelim, görelim.

    Çaylar içildikten sonra yola çıkarlar. Apartman çok ıssız sayılmayacak bir yerde fakat, mahalle halkının yaş düzeyi yüksek olduğundan sokakta ne bir çocuk, ne de gürültü yapacak genç vardı. Apartman tam olarak eski bir rum kilisesine bakmataydı. Eve çıktılar ev gerçekten de tamir edilmiş, gayet hoş duran bir mavi boya ile boyanmıştı. Akın evi çok beğenmişti, babasına olumlu gözlerle bakıyordu. Okula ise yürüyerek 15 dakika kadar mesafede üstelik, kahvaltı yapacağı bir çok pastahane de yol üzerinde bulunmaktaydı. Metin Bey ve emlakçı anlaştıktan sonra kapora ve iki aylık kirayı havele olarak geçti. Bir spotçuya girerek sıkı pazarlıklar sonucu evinde tüm eşyaları alınmış oldu. Kayıt günü gelmiş çatmıştı. Akın okula başlayacak olmanın heyecanından çok, ailesinden ayrı eve çıkacağı ve hayellerini kurduğu tıp bölümünü okuyacağı için heyecanlıydı. Günler ardını izlerken okulların başlamasına 1 gün kala evine girmişti Akın, en çok sevdiği aktivitelerden biri olan kitap ve kahve ikilisini artık kendine ait balkonunda yapacaktı. Gece 1 sularıydı, çok sessiz ve sakin bir sokak olduğu için hemen hemen her çıtırdı dahi kulağa net bir biçimde yansıyordu. Bir yürüme sesi geliyordu. Akın kahve ve kitabını masanın üstüne koyarak aşağıya doğru baktı. Siyah hırkalı, uzun saçlı bir kız kilise kapısını açarak içeriye girdi. Akın kilise de kaldığını düşünerek. Yarında okulun olduğunu hatırladıktan sonra yatmaya gitti.
    ···
  1. 2.
    +6
    Okuyacağım bunu az sonra editlerim

    Edit:hurfeyne reismiş konuşmaya gerek yok :D
    ···
    1. 1.
      0
      (bkz: göktürkler ve metal dağı)
      ···
      1. 1.
        0

        ANANI KARANLIKTA gibTiM

        ···
    2. 2.
      0
      ANNENE AŞIK OLDUM
      ···
    3. 3.
      0
      rezzzzz
      ···
    4. 4.
      0
      Jsskssks
      ···
    5. diğerleri 2
  2. 3.
    +1 -1
    Saat 24:00 dedin yarım saat erkencisin. Senden memur olmaz *
    ···
  3. 4.
    0
    yaz kral
    ···
  4. 5.
    0
    Rezzzzzz yine güzel bi hikaye daha
    ···
  5. 6.
    0
    Başlıl benim sandım amk
    ···
  6. 7.
    +37
    Sabahın ilk saatlerinde telefon alarmıyla kalktı. Hemen bir duşa girdi, kahvaltısını yaptıktan sonra. Çantasına kişisel ihtiyaçlarını attıktan sonra okula doğru yola koyuldu. Apartmandan çıkıp kapşunun önünü kapatıp. Haydi bakalım, hayallerime giden yolu yürüme zamanı diyerek yürümeye başladı. Tabiki dün geceki kızı unutmamıştı, geçerken kilisenin kapısına bi göz gezdirmeyi ihmal etmedi. Yolda ilerlerken biri omzuna dokunur arkasına döndüğünde ise tanıdık bir simadır fakat çıkaramaz.

    Samet; Akın, benim be Samet, tanımadın mı oğlum ortaokul arkadaşın tanımadın mı lan!
    Akın; ''Ya olum sen napıyorsun burda oha! sende mi KTÜ'yü kazandın harika bir haber bu.
    Samet;
    Evet, mimarlık bölümünü kazandım ya sen?
    Akın;
    Ben de tıp bölümünü, çok sevindim oğlum eee nerede kalıyorsun?
    Samet;
    Şu aşağıki mahallede bir ev tuttum, sen nerede kalıyorsun?
    Akın;
    Ben de, alt sokaktaki kilisenin karşısındaki binada kalıyorum.''

    Akın ve Samet, geçmiş günlerden sohbetler ederek okula gittiler. ilk günün oryantasyon üzerine geçmesi güzel gelmişti Akın'a. Okuldan çıktıktan sonra bir markete uğradı, bir kutu kahve aldıktan sonra evin yolunu tuttu. Apartmana girmeden önce bir kez daha kilisenin kapısına bi bakıverdi, sonrasın da eve çıkıp kahvesini içip, kitaba kaldığı yerden devam ediyordu. Gece 01:08'idi telefonuna mesaj geldi mesajı gönderen Samet'di. Yarın okula giderken onun evinin önünden geçeceğini, gelirken arayacağını söylüyordu. Akın tamam yazarak kitabına devam ediyordu. Saat 02;11'di Akın yeniden o ayak seslerini duyuyordu, yavaşça kilise kapısına doğru baktı, bu sefer kız da Akın'a doğru bakıyordu. Akın hemen kafasını geriye çekti, kalbi inanılamaz bir hızda atıyordu, tekrar bakacak cesareti yoktu vücudu korkudan kaskatı kesilmişti. Kilise kapısının kapanma sesi ile yerinden ufak bir sıçradı ve masaya ayağını çarptı kahve döküldü apar topar masanın üzerindekileri temizlemeye çalışıyordu. Kitabı, telefonu ve bardağı hemen içeriye aldı. Balkona bir daha çıkacak cesareti bulamadığı için hemen odasına koşup kendini yatağa attı. Vücudunun korku ve adranelin karışımı salgıladığı korku ile terlemeye başlamış kafasında bir çok düşünce yer alıyordu. Akın hemen dış kapıyı kitlemeye koştu kapıyı kitledikten sonra salonda, kızın onu duyacağını düşünürcesine yavaş adımlar ile balkona doğru ilerledi. Balkondan kilise ışıklarına doğru bakıyordu. Kilise camlarının önünden geçen siyah siyah bir şeyler olduğunu gördü. Gözlerini ovuşturup tekrar baktığın da ise ışıklar kapanmıştı. Derin bir nefes aldıktan sonra kilise kapısının kapanma sesi ile yere kapaklandı, yavaş bir biçim de balkonun parmaklıkları arasından kilise kapısına doğru baktı kız arkasına dönmüş yürüyerek uzaklaşıyordu. Kol ve dizlerinin üzerinde sürünerek kendini odasına attı, yatağa yatar yatmaz ışığı açık bırakıp uyumaya çalıştı. Çok korkmuştu, korkunun verdiği duygular ile halüsinasyon gördüğünü düşünüyordu. Derin bir nefes alarak, uykuya daldı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +5 -2
      Niye gerizekalıya anlatır gibi anlatıyon aq, hiçmi öykü, hikaye dinlemedin.. bildiğin pamuk prenses masalı gibi 2. şahıs ağzıyla yazmış herif dıbına koyım.. sinirlerim bozuldu okurken.
      ···
      1. 1.
        +5 -1
        Okumamakta serbestsiniz, bu stilde yazmaya devam edeceğim. Ben insanları korkutmak veyahut germek için yazmıyorum.
        ···
      2. 2.
        0
        Abi bu hikaye gercekmi
        ···
      3. 3.
        0
        gerçek amk burda ananı gibtim diyenler de haklı tabi canım anancı diye yalancı mı olacak
        ···
      4. diğerleri 1
  7. 8.
    +3
    Olm harikasın ya
    ···
  8. 9.
    +2 -3
    şukunu verdim feresin dıbına koyim
    ···
  9. 10.
    +28
    Sabah içeriden gelen telefonun sesi ile fırladı. Alarmı telefon uzakta olduğu için duymamıştı. Hemen salona koştu, arayan Samet'di. Telefonu açtı.

    Samet; Neredesin? aşağıdayım seni bekliyorum, daha ikinci günden kaytarmaya mı başladın? Seni tembel!
    Akın; Yok oğlum ya, dün gece kitap okuyacağım diye çok geç yattım, 5 dakikaya kadar geliyorum. dedikten sonra telefonu kapattı.

    Akın aşağıya indiğin de Samet elindeki aldığı poğaçayı ona uzattı bir de meyve suyunu açıktan sonra muhabbet ederek okulun yolunu tuttular. Akın ne kadar, Samet'in yüzüne gülsede aklı hala dün gece ki yaşadığı olaydaydı. Kızın yaşıtı olduğunuda düşünüyor ve belki de aynı okulda ola bilecekleri ihtimali onu kadar gersede, tanışma şansı olması içini rahatlatıyordu. Okulda boş kaldığı her vakit gözleri o kızı bulmak için arıyordu fakat nafile, hiç biri ona benzemiyordu. Eve geldiğin de bu sefer, gece yarısından sonra pusuya yatmış bir vaziyette bekliyordu. Gece 02:18'idi ayak sesleri yavaşça duyuluyordu, kendini çok iyi kamüfle ettiğini düşünüyordu. işte gelmişti o kızdı, yavaş bir biçim de kilise kapısını açıp içeri girdi, kapı ardından yine kapandı. Kilisenin ışıklarının yanmasını bekliyordu. Tam bu sırada evinin salonunun ışığı yandı. Son sesiyle çığlık atıp arkasını döndü.
    Bu alt komşusu Hüseyin Amca'idi.

    Hüseyin Amca; Oğul, sakin ol benim anahtar kapının yüzündeydi, kapı zilin bozuk sanırım bastım bastım çalmadı. Kapıyıda tıklattım ses soluk yok bir şey oldu zannedip içeri girdim.

    Akın; Hühühüseyin amca beni çok korkuttun. Elini uzattı, Hüseyin Amca onu kaldırdı ve salona geçtiler. Bir bardak su doldurdu ve içti. Hüseyin Amca bu kadar korkmasının garip olduğuınu düşünerek ;

    Hüseyin Amca; iyi misin Akın, bembeyaz oldun bu kadar korkulur mu?

    Akın; Amca, şu evimizin karşısındaki kilise oraya girip çıkan çok olur mu?

    Hüseyin Amca; Yok be oğlum, tam 200 yıldır kapalı o kilise kapısı özel bir malzeme ile kapatıldı, sonra da diyanetden bir kaç hoca geldi bir kaç bir şeyler yaptılar içeride. Ben 12 yıldır bu binadayım hiç kimsenin oraya girdiğini görmedim.

    Akın'ın beyninden kaynar sular dökülüyordu. Kalbi çıkıcak gibiydi. Hüseyin Amca, çok geç oldu evladım ben gidiyorum diyerek, anahtarı koltuğun üstüne bırakarak evden çıktı. Akın tamamen korkuya kapılmıştı, ne yapcağını bilmiyordu. Odasına gitti sabaha kadar düşünceler için yattı. Sabah olduğun da Samet'e erken gitmesi gerektiğini söyleyerek tek başına yürüyerek yol almaya başladı. Kulaklıklarını takıp müzik dinliyor, kafasında sürekli senaryolar oluşturuyordu. Okulun girişinden girdiğin de, arkası dönük bir şekilde yürüyen o kızı gördü hemen koştu kolundan sert bir biçimde tutup kendine doğru çevirdi. Sen o kızsın diyordu.

    Kız ; Beni rahat bırak!

    Akın; Adını söyle adın ne? O kilise 200 yıldır kapalıymış, kapıyı nasıl açıyorsun?
    söyle
    diye bağırır bir ses tonu ile bir yandanda kızı sallıyordu.

    Kız; Adım Emel, biraz daha bana dokunursan hayatının en karanlık gününü yaşayacaksın! diyerek gözlerini açtı ve gözleri simsiyah kesildi. Akın korkudan kızı itekledi, kızdan uzaklaşarak kampüsün girişine doğru koşmaya başladı. Bu kız neyin nesiydi, o güçlü bakışla gözlerinin siyahlaşması kafayı yediğini düşünmeye başlamıştı. Sınıfta insanlar neyin var?, sorularına üşütmüşüm istifra ettim, o yüzden biraz halsizim diyerek geçiştiriyordu. Okuldan çıkarken kızın yürüdüğünü gördü, yanına yapıştı ve söze girdi.

    Akın; Bak kızım, sen normal biri değilsin farkındayım! Kafayı yiyeceğim o gördüğüm şeyler neydi kilise pencerelerinde uçuşuyordu!

    Emel; Ya benden uzakdur, ya da başına geleceklerden kaçışın olmayacak, üsteleme görme, duyma ve sus. Kız hızlı adımlarla yürüyüp uzaklaştı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +6
      Hüseyin amca gibmese bari
      ···
    2. 2.
      +7
      Seni tembel! Mi? Diyaloglar çok gerçekçi
      ···
  10. 11.
    0
    Rezervasyon
    ···
  11. 12.
    0
    Devam devam bekliyorum *
    ···
  12. 13.
    0
    Hurfeyne burdayız kanka kolay gelsin yaz bekliyoruz
    ···
    1. 1.
      +6 -3

      ÖZET : EMEL HÜSEYiN AMCANIN FUCKBODYSiUYMiŞ HUSEYiN AMCA KORKUDAN DEMiYORMUŞ HER GECE EMELi DUVARDAN DUVARA VURA VURA gibiP AMI GÖTÜ DAGITIYORMUŞ SON

      ···
      1. 1.
        0
        Panpa hikayeye inanmadım amk
        ···
    2. 2.
      0
      Helal etmiyorum binler sizi
      ···
  13. 14.
    0
    Beklemedeyiz kral
    ···
  14. 15.
    +29
    Akın eve geldiğin de sürekli Emel'i düşünüyordu. Gece 02:44 sularıydı. Akın ne kadar çok balkonda olmak istese de, odasında tavanı izler bir vaziyette yatıyordu. Kilisenin kapı sesini duydu, kendini balkona gitmemek için çok zor tutuyordu. Ama dayanamadı, salondan balkona fırladı. Kilisenin ışıkları yanıp sönüyor, buğulu camların önün de siyahlıklar resmen raks ediyordu. Işıklar bir anda kapandı. içeriye doğru koşar adımlarla ilerledi Akın. Ama artık dayanamıyordu. Üstünü giydi merdivenlerden yavaş adımlar ile aşağıya indi. Kilise kapısının önündeydi, cesaretini topladı ve kapının kolay açılmayacağını düşünerek omuz atarak ittirdi. Kapı ardına kadar açıldı. Zifiri bir karanlık hakimdi, kocaman bir kapısı vardı. Kapının ön tarafında bir kuyu vardı. Kuyudan yeni su çekilmiş olmalıydı ki etrafı ıslanmış ve yerlerde ufak su birikintileri vardı. Akın telefonunun flashını açarak ilerlemeye başladı. Kilisenin ışıkları bir anda yandı ve kapısı büyük bir gıcırtı sesi ile açıldı. Akın ürkek adımlar ile önce kafasını yana doğru eğerek içeriye doğru baktı, içerisi bomboş gibiydi. Tam içeri girdiğin de kilisenin en ucunda oturan Emel'i gördü. Emel kızgın bir biçim de Akın'a doğru bakıyordu. Akın yavaşça ilerleyerek;

    Akın; Emel iyi misin? Herşey yolunda mı? Sen bana beni takip etme demiştin ama çok merak ettim seni. Emel hafif bir boğuk ses ile;

    Emel ; Sen ölmek için çok çabalıyorsun. Beni rahatsız etme! bir anda ışık kapanıp açılmaya başladı. Akın koşarak kiliseden çıkmaya çalıştı, çıkar çıkmaz kapı kapandı ve kendini direk apartmanın içine attı. Merdivenlerden ellerinin de yardımı ile emekler biçim de hızlı hızlı çıkıyordu. Eve girer girmez kapıyı kapattı, yere çöktü ağlamaya başladı.
    ···
    1. 1.
      +2
      dıbına koyim kendimi bu hikayeye yerleştirdim çok kötü amk
      ···
    2. 2.
      +7
      Emel ne sakso çeker
      ···
      1. 1.
        0
        Olum kız cin galiba amk buna sakso çektirirsen çarpılırsın ama sen bilirsin
        ···
    3. 3.
      0
      Rez burda kaldım
      ···
    4. diğerleri 1
  15. 16.
    +6
    bu adama hakettiği değer verilmiyor ak
    ···
    1. 1.
      +1
      veriyoz ya AMK duyar kasma
      ···
  16. 17.
    0
    Rezolvuşın in the house
    ···
  17. 18.
    0
    Kardeş eve gelince okuyacam yaz
    ···
  18. 19.
    0
    Rezervasyon devam panpa
    ···
  19. 20.
    0
    Devam et kralll bu tarz hikayeleri özledim amk
    ···