-
1.
+76 -9-Bir hikayeyi daha bitirdik. iyi okumalar dilerim. Yarın tekrardan yeni bir hikayede görüşmek dileğiyle.
Emekli kd.binbaşı Yavuz SALKIM anlatıyor: Sizlere 2004 yılında Van’da görev yaparken karakoluma sızmış 3 siville yaşadıklarım ve geride kalmış hayatımı anlatacağım.
Karadenizin en güzel tepelerinde, en güzel dağlarında modern bir karakolun birinde yüzbaşı olarak 3 yılımı tamamlamıştım. Yaşım 45, dalyan gibi mert bir adamım. O zamana kadar evlilik yapmamıştım, ne bir evladım vardı, nede düşünecek bir ailem. Anlayacağınız kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. 12 yıllık yetimhane geçmişimin ardından bu mesleği seçmiştim, asker olacaktım ve vatanımı koruyacaktım. Yetimhane geçmişimi biraz kurcalarsak sürekli dayak, sürekli aç bırakılma, sürekli istismar… Nihayetinde bir aile beni evlatlık edinmişti. Aile demişken öyle filmlerde ki gibi zengin, mutlu bir aile değil. Şişman, cadı bir kadın, zayıf çelimsiz, güçsüz bir adam bana aile olacaktı. ilk yetimhaneden çıktığımdan çok mutluydum, beni ailesine katan insanlarda mutluydu. Fakat bu mutluluk bakii kalmadı. Birkaç sene sonra dayaklar başladı zorla çalıştırılmaya zorlandım. Hem okuyordum, hem çalışıyordum. Okula giderdim sabahları, öğlen okuldan çıkıncada ayakkabı boyamaya kahvehanelerin önüne giderdim. Okula çok geç başladığım için arkadaşlarım benden küçüktü ve onların abisi gibiydim fakat arkadaşlarım görmesin diye genede saklanmaya çalışırdım, kuytu köşelere geçerdim. Zor bir çocukluk yaşadım. Ama artık sabrım kalmamıştı bu aileden gitmem gerekiyordu ve öylede olacaktı.
Tek bir başlıkta okumak için: http://www.incisozluk.com...ananlar-van2004/sahibi/1/
-
2.
+2polis var şuku
-
3.
+1 -4Tutana kadar acicak sanirim basligini cugu amk pici
-
4.
+19 -1Eve geldiğim zaman tüm paralarımı baba denilecek o herifin almasından sıkılmıştım. Artık benim bir hayatım yoktu. Ölü gibi yaşıyordum. Bir gün tekrardan kahvehanede ayakkabı boyacılığı yaparken emekli bir subay geldi yanıma “ustam şu ayakkabılara bi el at hele” dedi. ilk kez biri bana değer vererek ustam demişti bu bile beni mutlu etmişti. “Hemen abi” dedim ve takımı boynumdan indirip ayakkabılarını elime aldım başladım boyamaya. Ben boyuyordum, o beni seyrediyordu. Bir anda suratıma baktı “Annen baban ne iş yapar senin” dedi. “Çalışmıyorlar ki” dedim. “Hastalar mı?” dedi. “Hayır” dedim. Hafifçe utançtan yüzüm kızarmaya başlıyordu ve adamın yüzüne bakamıyordum, adam bana sordu “nerde oturuyorsun”, biraz işkillendim bu dağ gibi adam bana neden sürekli sorular soruyordu. “Abi kusura bakmayın ama neden soruyorsunuz” dedim. Suratıma baktı “hiç merak ettim” dedi. Karşımda ki kişi aşırı şekilde net, keskin konuşuyordu ve ciddi bir adamdı. Aslında askerliğe atılmamda bu adamın sayesinde oldu.
-
5.
-2Gülmedim cugu
-
6.
+18Bir gün ailem artık okumamı istemedi. Onlara getirdiğim para tatlı gelmişti ve daha çok çalışmamı istediler, iki iş birden yapmamı istediler bende çaresiz şekilde kabul ettim. ilkokulu bitirmiştim ve artık ortaokula yazılmam gerekiyordu. Ben okumayı seviyordum fakat bu insanların karşısında hüküm yetkim yoktu. Onlar okumayacaksın dedi ve öyle olacaktı. Gözlerim dolu şekilde aldım boynuma boyacı eşyalarımı kahvehaneye doğru gitmeye başladım. Kahveye vardığımda bir kenarda oturdum ve çaresizce bekledim “Allahım ne olursun bana bir yardım et, ne olursun” deyip hafifçe süzülen gözyaşlarımı durdurmaya çalışıyordum. O sırada tam köşede otururken yanıma tekrardan o abi geldi. “Ne oldu oğlum neden ağlıyorsun” dedi. O sıra anlatmak istedim, sitem etmek istedim belki o kişi benim bir umudum olacaktı, derin bir nefes aldım ve anlattım “abi” dedim “ben bir aile tarafından evlatlık alındım ve ailem artık okumama izin vermiyor, ben okumak istiyorum abi” dedim. Adam yüzüme baktı “oğlum ailenden şiddet görüyormusun” dedi. “Görüyüorum abi, beni hizmetçi gibi kullanıyorlar” dedim. Anlatırken sesim değişmişti, ağlıyordum ve hıçkırıyordum. “Oglum gel bakıyım sen benimle” dedi. Ve boynuma tam malzemeleri aldım kalkmaya hazırlanırken, “malzemeleri bırak sen gel” dedi
-
7.
+18Adamın dediklerine şaşırmıştım resmen ekmeğini bırak der gibi konuştu. Fakat dediğini yaptım, kahvenin dışına çıktık ve adam kapıda duran kırmızı torosa bindi, eliyle “hadi bin arabaya” şeklinde bir hareket yaptı. Artık son dalım bu adamdı, ne olursa olsun arabaya bindim ve bana dedi “evini tarif et bana” o yavaşça arabayı sürüyor bende “şurdan, burdan” diyerek tarif ediyordum. Yol boyu bana bazı sorular sordu. “Aileni seviyormusun” dedi. “Hayır” dedim. “Hayatında zorlama varmı” dedi. “Evet” dedim. Artık bu ailenin bir parçası olmamak için elimden gelen her binliği, muallakliği yapacak durumdaydım. Adam yüzüme baktı, anlamış gibiyidi “seni o aileden alacağım oğlum” dedi.
-
8.
0Ozet gec pic
-
9.
+20Oraları hızlıca geçeceğim. Evin önüne gittik, adam evime gitti bense kapıda bekledim. 10 dakika sonra adam geri geldi elinde benim eşyalarım vardı. “Hadi bin arabaya” dedi. Bindik ve gitmeye başladık. Onun evine varmıştık. Bizim evde ne konuşuldu, beni satın mı aldı, inanki bilmiyorum fakat hayatım tekrardan yeniden yeniye başlamıştı. Bu adam emekli bir askerdi, bir çatışmada yaralanıp emekliye ayrılmış falan bu adam emekli subay Mehmet Matlu idi. Hayatımın en güzel anlarını bana yaşatan, beni kara harp okulunda okutturan, her sıkıntımda yanımda olan güzel insan oydu. “Şimdilik ona çok duacıyım, Allah mekanını cennet eylesin”.
-
10.
+22Askerliğe ilk adımım kara harp okulunda başladı biraz geç başlasa da oradan buralara geldik. Görevler, askerler, eğitimler derken hiç çatışma görmemiştim bir yüzbaşı olarak hayatım boyunca hiçbir çatışmaya girmemiştim. Nihayetinde vakit gelmişti artık klişe Batı maceraları ve güzel karadeniz günleri ardından Kıdemli Yüzbaşı olarak görevimin ilk yerine, hayatımın 2. Kez kararışına şahit olmak için VAN’a gidecektim. Askerlerimle vedalaşmadım çünkü ben sert bir insandım fakat askerlerimi görürsem ağlayabilirdim beni böyle görmelerini istemedim. Üst devrelerim ve kendi devrelerimle vedalaşıp karadenize son kez baktım ve yolcu yolunda gerek diyerek yolculuğa başladık. Ben ve 2 devremle beraber.
-
11.
+19 -1Aslına bakılırsa geçmişim çok acılı ve kötü bir geçmiş. Hayatın haksızlıklarıyla mücadele etmemize rağmen daima şans hep benden yana oldu. Geçmişimden bahsetmeyi pek sevmem. Her neyse 13 saatlik bir yolculuk ardından Van’a varmıştık. ildeydik. ilden minibüsle ilçeye geçtik oradan da askeri araçla karşılandık. ilçeden gidiyoruz fakat git, git bitmiyor, 15 dakika oldu devam, 30 dakika oldu devam derken 40-45 dakika sonrası karakola vardık. “Ulan” dedim içimden “bu karakol ta ebesinin amında bir baskın yesek yardım gelene kadar suyumuzu kuruturlar”. Aşşağı indiğimde batıda sürekli görmeye alışkın olduğum rütbelilerden ziyade uzman çavuşlar, astsubaylar beni karşılamıştı. Artık burada Jandarma Karakol komutanı Kıdemli Yüzbaşı Yavuz SALKIM olarak devam edecektim.
-
12.
+22Aslına bakılırsa çok gözü keskin, mükemmel bir komutan değildim. Karar veremeyen, panik atak davranan, ani bir olay karşısında donup kalan biriydim. Fakat herkes beni cüssemden dolayı gaddar, kaba bir adam zannederdi. Hayatım boyu hiç çatışma görmemem benim bir ekgibliğimde, silah becelerim çok yüksek olsa da şark görevinde bile hiç sıcak bir temas kurulmamıştı. Karakola girdiğimde herkes gözünü bana çevirip telaşla yerlerinden harekete geçip selam duruyorlardı, herkes çok rahattı aslında, batıya göre burası daha bir yatış geçecek gibiydi. Ben askerimin gözünde saygınlık kazanmak için onları biraz bezdirmeliydim bir nevi onların gözüne kötü bir komutan gibi gözükmeliydim ve büyük ihtimal başardım. Kimseyle konuşmuyor ve sessizliğimi, sakinliğimi, soğuk kanlılığımı koruyordum. Bir odaya geçtim bir nevi benim odammış, küçük dar bir yerdi pek büyük sayılmaz. Karadenizde büyük bir odam vardı cidden doğuda askerlik yaşam standartları bakımından zor olacaktı.
-
13.
+18 -1Odama geçtim ve oturdum. Astsubay harici herkesin dışarı çıkmasını sertçe emrettim. Herkes çıktığı zaman astsubay hala ayakta bekliyordu “buyurun komutanım” deyip sandalyeyi işaret ettim. Sıcak samimi bir gülüş takındım, karşımdaki benden rütbece düşük olmasına rağmen komutanım diye hitap ediyordum ve sıcak kanlı gözüküyordum. “Komutanım Van nasıl bir yerdir demeyeceğim fakat bu karakol nasıl bir yerdir? Askerlerinin disiplin durumu nasıl? Daha önce hiç teröristlerle sıcak bir temasta bulundunuz mu? bana biraz anlatırmısınız” dedim. Astsubay gözlerime baktı. “Komutanım van güzel yerdir, hoş yerdir insanı iyidir. Askerlerin disiplin durumu biraz salmış durumda karakolda 13 gündür komutan yoktu yalnızca ben vardım, tek başıma epey harcadım kendimi. Sıcak temas demeyelim fakat 2-3 defa izlendik, gözlendik. 3 aydır herhangi bir çatışma durumu olmadı” dedi. “Peki şu sıralar şehit verdi mi bu karakol” dedim. “1 yılda 2 şehit verdik” dedi. Sustum. Düşünüyordum acaba bir çatışma halinde ne olacaktı. Resmen diken üstünde oturuyoruz, Allaha emanet yaşıyorduk.
-
-
1.
-1Hhhuhjjk
-
1.
-
14.
+23 -1Hani birinden gizli sigara içersin son dumanlarında hiçbir şey umursamazsın ya tam olarak öyleydi hayatımız, her günü son gibi yaşıyorduk ve pek umursamıyorduk fakat içten içe korkuyorduk. “Teşekkür ederim komutanım, müsaade sizin” deyip bir nevi astsubayı odamdan çıkarttım. Bu gece askerlerime bir “hoşgeldim süprizi” yapacaktım. Ve yavaş yavaş gece oluyordu. Saat 01:00 civarı olmuştu, nöbetçiler pür dikkat nöbet yerler inde, askerlerde mışıl mışıl uyurken nöbetçiye başçavuşu çağırttım. başçavuş yanıma geldiğinde “emredin komutanım” dedi “çavuş koğuşa acil alarm ver, içtimaya çıkart hepsini” dedim. “Emredersiniz komutanım” deyip odamdan çıktı, birdelilik bir sertlik yapmam gerekiyordu ama ne yapacaktım. 5 km koşturmalımıydım, toprakta süründürmelimiydim, sabaha kadar şınav mı çektirmeliydim. Açıkcası sevilmeyen bir komutan olmak istiyordum. Kimsenin beni sevmesini istemiyordum çünkü burda öleceğimi düşünüyordum kimseyi üzmek istemezdim.
-
15.
+17 -1Dışarı çıktığımda çavuş emrimi yerine getirmişti, 100 asker, 100 er karşımda rahat pozisyonunda bekliyordu. Herkesin gözünde uyku var, herkes uykusundan uyandırılmış önce bir etrafıma baktım “bölük şınav vaziyeti al” diye bağırdım. Herkes şınav vaziyeti almıştı gecenin kör saatlerinde içlerinden söverek şınav çekiyordu. Yaklaşık 15-20 saniye geçmedi içim acıdı “bölük dur” dedim. “çavuş yatmaya gidin, serbestsiniz” dedim. Tekrardan bölükten uğultu sesleri geliyordu yani ne yapmak istediğimi bilmiyordum ve ne yapmak istediğimi kimse anlamıyordu. Biraz karamsar biri gibiydim fakat korkuyordum. Burada ölmekten değilde, hiç çatışma görmediğim için korkuyordum, hayatım batıda ve karadenizde geçtiği için üzülüyordum. ilk zamanlar alışmak zor geldi, fakat 3 ay geçti, 5 ay geçti, artık yavaşça alışıyordum Van’da 6 ayı devirdiğimde ilk kez bir olay yaşadım.
-
16.
+17 -1Telsizime derin bir ses gelmişti o gece “yüzbaşı Yavuz Salkım” diye “dinliyorum” dedim. “Ben tuğgeneral Nedim Koş**, iran-Türkiye ilişkilerinin ciddi boyut aldığını biliyorsunuz, sınırdan çok sayıda bölücü ülkemize giriş yapıyor, bu olayı sen ve askerlerin üstlenecek ve sınırda 30 günlük bir nöbete çıkacaksınız. Görev sizindir.” Dedi. 6 ayın sonunda karakoldan uzaklaşacaktık ve sonunun nereye çıkacağını bilmediğimiz bir yolun en başındaydık. Hazırdık.
-
17.
+28 -1ilgi ve istek gelirse (sağlık sorunlarım nedeniyle) akşam saatlerine doğru başlayıp, gece saatlerinde bitireceğim. 3 hikayemizde trende girdi bu yazdığım 4. hikaye olacak. iyi okumalar. Yarım bırakmayacağım. iyi günler.
-
18.
0Ahtapotcuğum gelmiş rezleri alalim
-
19.
0Rzerv3d 13
-
20.
-1Şimdi başla panpa akşama doğru başlama hadi seri rez