karadedeler olayı

1989′da bahsedilen köyde insanlar cin gördüklerini zannederek korkuya kapılırlar. fakat işin aslı bölgedeki jandarma karakolunda dönen olaylardır. jandarma komutanı kıdemli yüzbaşı adem s. ve karakoldaki birkaç kişi daha köyde görevlerini kötüye kullanarak yasadışı işler yapmaktadır. üstelik bölgede terör yankısı oluşturmak amacıyla havaya ateş açma, yalandan çatışmalar yapmaktadırlar. amaç ise bölgede olağanüstü hal ilan ettirmek ve hem illegal işlerini rahatça sürdürebilmek için bölgeye daha çok hakim olmak hem de maaşlarını yükseltmektir. aynı zamanda köylüler de akşamları dışarı çıkmasınlar diye kulaktan kulağa “karadedeler” söylentisini yayarlar. genç gazeteci hakan b. ise temelde metafiziksel olaylara inanmayıp işin aslını ortaya çıkarmak için köye gider. fakat köyde haber çabucak yayılarak jandarma karakoluna kadar ulaşır. hakan köyde kaldığı sürece jandarmalar işler basına yansıyıp başları yanmasın diye sessiz kalırlar. hakan da 11 gün boyunca sıradışı hiçbir şey olmayınca ve parası azalınca evine dönmeye karar verir. fakat köylüler arsızdır. o gittikten sonra kesin bir şey olacağını söyleyip dururlar ve hakan’dan kamerasını bırakmasını isterler. hakan köydeki bu cingözlere güvenemediği için kamerayı akıllı gördüğü bir çocuğa bırakıp çocuğun da eline kamerayı başka kimseye vermemesi için biraz para sıkıştırır. çocuk evlerde, köyün arkalarında, arazilerde, ormana giden yolda elinde kamerayla bir şeyler ararken devriye gezen jandarma çocuğu görür. ve önce arkasından yaklaşıp kamerayı almak ister. çocuk kamerayı bırakmayınca görünmemek için kaçarlar. (teaser’daki sahne) daha sonra çocuk bunu köydeki bazı kişilere izlettirmek ister ve lafı geçince 6 kişi merak edip toplanırlar. fakat haberi jandarma da alır. köydeki televizyon bulunan iki-üç evden birinde bu 7 kişiyi bularak olay yayılmasın diye öldürürler. kasetleri de alırlar. fakat köylüler kaseti izlemek için kamerayı ayarlamaya çalışırken kayda almışlardır ve ölümleri bu şekilde “yanlışlıkla” belgelenmiştir. aynı zamanda adem s. çocuğun hakan b.’ye haber verdiğinden de kuşkulanmıştır. bir yandan da çocuğun hakan’a bu kadar kısa sürede ulaşmasına pek ihtimal vermemektedirler. fakat istanbul’daki karakola haber verirse başkaları da uyanabileceğinden sivil biçimde kendileri gidip hakan’ı evinden alırlar. önce amaçları hakan’ı sorgulayıp bir şey bilmediğinden emin olunca da serbest bırakmaktır. ama hakan sorguya alınmasından şüphe ederek olayın üzerine gidince serbest bıraktıktan sonra takip edip tenhada yakalarlar ve ormanın içine zütürüp kaçamasın, insan içine çıkamasın diye çırılçıplak soyarak bir ağaca bağlarlar. elbiselerini de ormanın başka bir yerine bırakırlar. soruşturma bir şekilde bağlanır. jandarma karakolundakiler de çok fazla ses çıkmaya başladığı için illegal işleri kesmeye karar verirler. çok geçmeden de dağılmaya karar verirler. adem s. vicdan azabı duymaktadır. bu hislerden dolayı emekliliğini isteyip köyde kimseyle yüzleşmemek için istanbul’a yerleşmeye karar verir. fakat hiçbir zaman vicdan azabından kurtulamaz, sonunda da çareyi kendini öldürmekte bulur. kızı ise ortaya çıkan kasetlerde ne olduğunu merak edip izlediğinde babasının imza attığı bu vahşeti izleyince dayanamaz. daha sonra da maddi sıkıntılardan kaseti gazetecilere satar. –spoiler– filmin özgün senaryosuyla hiçbir ilgisi yoktur. tamamen tahminlerim üzerinedir.
%100 GERÇEKTiR PANPALAR FiLMiNi TAVSiYE EDERiM

http://c12.incisozluk.com...11508/1/1035421_o305c.png

Karadedeler Olayı’nın iç yüzü
16 Eylül’de gösterime giren Karadedeler Olayı filminin tartışmaları, Kırklareli’yi de etkiledi. Filmle bağlantılı internet sitelerinde ve sosyal medyada, gerçek olduğu öne sürülen görüntülerin 1989 yılında Lüleburgaz ilçemizin Davutlu Köyü’nde gerçekleştiği yorumlanınca ipin ucu kaçtı. Davutlu Köyü’ne olan bakış birden değişti. Sanal alem bir yandan filmi tartışırken, diğer yandan köyün Davutlu olduğuna dair yorumlarını çoğalttı. Film şirketinden ise hiç bir açıklama yapılmayınca ortaya mağduriyet dolu bir tablo çıktı. 1989 yılında da görevde olan Davutlu Muhtarı Ali Osman Karagöz, köylerinde Karadede-ler Olayı diye bir şeyin ne 1989’da, ne daha öncesinde, ne de daha sonrasında yaşanmadığını söyledi. Kötü bir reklama maruz kalan köyün mağdur olduğunu söyleyen Karagöz, konuyu detaylı bir şekilde araştırdıktan sonra hukuki süreç başlatacağını açıkladı.
Her şey bundan bir süre önce sinema, internet ve televizyonlarda dönmeye başlayan bir fragman ile başladı. “Şoka hazır olun” sloganıyla gösterilen ve yaklaşık bir dakika süren fragmanda, ağaçlık bir bölgede amatör bir çekim yeralıyor ve daha sonra bir çocuğun korku dolu çığlıkları duyuluyordu.
“Karadedeler Olayı” isimli bu filmin fragmanları daha sonra kendi web sitesi ve sosyal paylaşım sayfalarıyla net dünyasında daha da popüler bir hale geldi. Ancak bu popülerlik beraberinde başka detayları da gün yüzüne çıkardı.
Sansür, araştırmayı tetikledi
Filmin ikinci fragmanında yeralan görüntülerde bazı gazete küpürleri gösteriliyor ve burada şahıs ve yer isimlerinin baş harfleri kalacak şekilde sansürlendiği gözleniyordu. Küpürlerde okunan yazılar arasında “K... ilinin L... ilçesinin D... köyü” cümlesi dikkatlerden kaçmadı. işte ne olduysa bundan sonra oldu. Sosyal medyada ve çeşitli internet sayfalarında bahse konu yerin Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesi’nin Davutlu Köyü olduğu iddiası yoğunluk kazandı. Yapılan araştırmalarda; Türkiye’de K harfi ile başlayan illerden, L ile başlayan ilçesi olan tek şehrin Kırklareli olması, küpürlerde baş harfi hariç üstü karalanmış köyün de, harf sayısının kapladığı hacim gözönüne alındığında Davutlu olarak tespit edilmesi söylentileri destekler nitelikteydi.
Film değil belgesel
Filmin konusuna gelince. Film şirketi kendi basın bülteninde de belirttiği filmin konusunu, yaşanmış olaylar ve gerçek görüntülerden oluştuğu şeklinde piyasaya tanıttı. 1989 yılında bazı gazetelerde bir köyde saat 17:00’dan sonra korkudan kimsenin sokağa çıkamadığı; bu süreçte köyde metafiziksel varlıkların yani cinlerin yeraldığı öne sürülünce istanbul’lu bir gazetecinin, kamerasıyla birlikte olayın aslını araştırmak üzere köye gittiği, köyde 15 gün konakladıktan sonra kamerayı 14 yaşında bir çocuğa bıraktığı, çocuğun kayıda devam ettiği, ancak daha sonra çocukla birlikte başka kişilerin de cesetlerinin bulunması üzerine gazetecinin jandarma tarafından gözaltına alınarak sorgulandığı, serbest kaldıktan sonra da elbiselerinin bulunmasına rağmen kendisinin kayıp olduğu ve beraberinde yaşanan ilginç olaylar dizisi neticesinde, film şirketinin eline geçen görüntülerin derlenerek bir belgesel-film hazırlandığı ifade edildi.
Yapımcı şirket ayrıca basın bülteninde belgesel-filmin hazırlığının 2 yıla yakın sürdüğünü, çeşitli engellerle karşılaştıklarını, konuya asla ticari gözle bakmadıklarını ve 3 adet VHS kasette yeralan gerçek görüntülerin derlenmesiyle bu filmin ortaya çıktığını kaydetti.
Herkes köyden korkmaya başladı
Yapımcı şirketin il, ilçe ve köy ismi konusunda sansür tekniğini kullanarak tedbirli davranmış olmasına ve sadece “K... ilinin D... köyünde” ibaresini tercih etmiş olmasına rağmen, sosyal medyada ve internetteki “Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesi’nin Davutlu Köyü” söylentisine gerekli hassasiyeti göstermemesi, bu deşifre için bir tedbir almaması, karşı bir açıklama yapmaması ve bu deşifrenin genişlereyek yayılmasını engellememesi, gözleri bir anda ilimize bağlı Lüleburgaz’ın Davutlu Köyü’ne çevirdi.
Belki de Trakya’da bile birçok kişinin ismini çok az duyduğu Davutlu Köyü, bu hengamede kötü bir reklama maruz kalmış oldu ve herkesin köye olan bakışı bir anda değişti. Tüm bu yaşanan tartışmalar üzerine köye giden muhabirlerimiz, köy muhtarı ile görüşerek kendisinden konuya açıklık getirmesini istediler. Filmin internette çok sık konuşulmaya başlanmasından sonra kendisini birçok kişinin aradığını söyleyen Köy muhtarı Ali Osman Karagöz ‘bir dokun bin ah işit’ misali, bu konudan oldukça muzdarip olduğunu belirtti ve şu cümlelerle konuşmasına başladı:
1989’da da muhtardım
“Ben bunun tamamen filmin çıkarı için yayılmış bir söylenti olduğunu düşünüyorum. Benim yaşım 61. Daha önce de 1976 senedinde 86 yaşında amcam vefat etti. Böyle bir olayı da ne yaşamış, ne duymuş. Köyümüzde Karadedeler Olayı filminde gerçek olduğu iddia edilen olay ve görüntülerin hiç birisi yaşanmamıştır.”
Köy muhtarı olarak bu söylentilere karşı olduğunu aktaran Karagöz, “Kesinlikle böyle birşey yok. Civar köylere de sorabilirsiniz. isterseniz daha yaşlıları da getirip, konuşmalarını dinleriz. Ben 1984’te muhtar oldum. Yani 1989’da da muhtardım ve köydeydim. Daha önce de böyle bir olay duymadım. Ben bu konuyu derinlemesine olarak araştıracağım ve ne gerekiyosa o işlem için start vereceğim. Davutlu Köyü’nün böyle bir olayla anılmaya başlanmış olmasına, bunun internette yayılmasına hiç anlam veremiyorum. Sadece gülüyorum” dedi. Muhtar Karagöz, gerekli araştımaları yaptıktan sonra icap ederse yapımcı şirketle bu noktada hukuksal olarakta mücadele edeceğini kaydederek, Davutlu’nun mağduriyetinin ciddiliğine dikkat çekti.
Gözler yapımcı firmada
Muhtarın yanısıra konuştuğumuz köy sakinleri de, Davutlu’nun isminin böyle bir olayda anılmasına anlam veremediklerini söylediler. Film, 16 Eylül’de gösterime girdi ve beraberinde yeni tartışmalar da başladı. Görüntülerin gerçek olmadığını iddia edenlerden, inandıklarını söyleyenlere kadar birçok kişi görüşlerini, sinema sitelerinde ve sosyal medyada belirtmeye başladı. Ancak kendi iradesi dışında ismini böyle bir konunun içinde bulan Davutlu’nun, mağdur olduğu konusu kimsenin gündeminde yeralmadı. Şimdiki beklenti ise yapımcı şirketin, kendileri Davutlu Köyü olduğunu lanse etmemiş olsalar bile, filmle bağlantılı birçok yerde Davutlu’nun isminin geçmesine açıklık getirmesi ve bir basın açıklaması yapması.
Bunun yanısıra filmin fragmanlarında gösterilen köyün, peyzaj, mimari yapı, coğrafik şekil, bitki örtüsü gibi konularda Davutlu Köyü ile hiç bir benzerlik taşımaması da gözlerden kaçmıyor.,,,,,,,,,,,