1. 13.
    0
    Kral Toarea :(Uzun bir iç çektikten sonra) O zamanlar babam ölmüştü ve geriye Groufun Kara elflerden aldığı borçlar ve insanlarla yaptığımız 20 yıldır süren savaşları bana bırakmıştı , Halkımız sefalet içindeydi ve askeri teşkilatımız çok düşmüştü ve insanlar durmadan denizlerin kontrolünü almak için saldırıda bulunuyordu , gerçekten çok zor durumdaydım ve artık intahar etmenin eşiğine gelmiştim sonra aniden halkın içinde dolaşırken Lucyi gördüm. Benbeyaz teni daima dik duran kulakları ve sanki hiç ağırlığı yokmuş gibi durmadan o sakin rüzgarla dalgalanan sarı saçlarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyordu , onu uzaktan izlemeye devam ettikten sonra yaklaştım .. daha çok yaklaşmak istedim ve daha da çok yaklaştım .Yok olmaya yüz tutan ülkemizde pazarda küçük bir tezgahı kiralamış ve yetiştirdiği az sayıda meyveyi satmaya çalışıyordu , meyveleri çürük ve ham olsada nedense mallarını satın almak için gelen insanlar vardı . Bunu merak edip muhafızlara araştırmalarını söyleyip ordan ayrıldım .Ertesi gün tekrar halkın yanına indiğimde artık dolaşmak için değil , sadece o gri gözleri görmek için gidiyordum . Edindiğim haberlere göre babası önceden vefat etmiş , insanlarla yaptığımız savaşta 3 abisi ve 2 küçük kardeşi ölmüş bunun üzerine hastalanan annesine bakmaya çalışırken doğadan topladığı meyveleride bir yandan satıp para kazanmaya çalışıyordu.Her gün gidip ondan meyve sebze alıyor oda kim olmadığımı bilmeden benle konuşuyor o meyveleri gözünün önünde nasıl yediğime hayret ediyordu.Çok geçmeden arkadaş olduk ve sonrada evlendik .Evliliğimizden 3 4 gün sonrada insanlar Grouf surlarını yıktı ama o yanımda olduğu için hiç korkmuyor mantıklı kararlar verip düşmanı oyalıyordum. Meclis beni büyük bir komutan görüyor ve ne kadar köşeye sıkışmış olsakta halkın inancı toplanıyordu taa ki o gün gelene kadar.. insanlar Dwarflarla anlaşıp onların topraklarında olan Ru sahillerine Gemiler çıkartıp tüm şehri sahillerden sardılar , Yakın zamanda surları geçen asker birlikleride geldi. Artık bitmiştik diye düşündüm ve Lucye sarılarak saraydan ölümü beklemeye başladım. Göklerde sesler yankılanmaya başlamıştı ve yere hızlıca dalan Kutsal Sungur sürüsünün insanları ve gemilerini yok ettiklerini gördük . 30 tane Sungur binlerce insanı denizlere ve toprağa gömmüştü kargaşa devam ederken Lider Tungra Yukardan süzülerek gagasından bir oğlan çocuğunu kucağımıza verdi ve şöyle dedi
    Tungra :Bu yavru beden aynı zamanda yavru bir ruh taşıyor , Ruhu pişip bedeni hamlaşınca huzura getirilmeli. Dedi ve yardım karşılığında seni büyütüp isteklerini yerine getirmemizi istedi.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 12.
    0
    Sabah yataktan kalktığımda kendimi daha iyi hissediyordum , ağaçların arasından doğan güneş tüm yakıcılığıyla göğüsüme vuruyordu. Artomia tüm yorganı kendine çekmiş , Arkama baktığımda yatağın diğer köşesinde uzun saçlarıyla mışıl mışıl uyuduğunu gördüm. Yıkanıp vucudumu rahatlatmak için soyundum ve pencereden hafif bir baktım , Ayin hazırlıkları tamamlanmanmış gibiydi , ama bu günü önemli yapan sadece ayin değildi . Banyoya girdim bu küvette tüm zamanımı geçirebiliri , çok rahatlatıcı.. Birden kapıyı açarak Artomia geldi , ' N,ne oldu ? ' dedim bir şey demeden yarı uykulu halde soyunup küvete girdi , küçücük kuvvete girince ayaklarımı dahi uzatamadım , En çok yer kaplayanda o büyük göğüsleriydi. Yüzünün yarısını sıcak suya batırarak kulaklarını indirdi , Sıkıntılı görünüyordu , ama yavaş yavaş geçirdiği şoku atlatmaya başlamıştı .Baloncuklar çıkararak konuşmaya başlamıştı.'A-açıklayalım,abi.'dedi bir anda içim kıpır kıpır olmuştu .'Gerçektenmi ? izin veriyormusun?'.'Evet.. Ardromi ayininden sonra olabilir . Ama! Sadece babamlara , yavaş yavaş kabul ettirmeliyiz . Biliyorsun , bu benim içinde zor ama daha fazla dayanamıyorum . S-Senin için yaptığımdan değil ! Sadece canım öyle istedi !' dedi utanarak , hala sert kız rolü yapmaya çalışıyordu .. O kadar mutluydumki birden ' Artomia ! ' Diye bağırarak ona sarıldım . Kahvaltıyı yaptıktan sonra herkes geleneksel kıyafetlerini giymişti , Yeşil , Mavi herkes kendi ırkına ait doğa ruhlarını temsil eden kıyafetleriyle yollara dökülüyordu . Babam Artomiayı aratmak için bir kaç muhafızı görevlendirmiş gibi görünüyor. Artomiaya kahvaltıyı yaptıktan sonra bu işi hemen halletmek istediğimi söyledim Ardromi bunun için çok geç olduğunu içim içime sığmadığını anlattım oda benim gibi hissettiğini söyledi ve anlaştık. Yolda yürürken muhafsızlar bizi gördü , Gayet resmi şekilde geleneksel kıyafetlerimizle ilerliyorduk muhafsızlar yanında beni görünce krala bildirmek için sessizce gitti . Sarayın uzun merdivenlerini aşıp kapıdan girdiğimizde artık el ele tutuşmaya başlamıştık . Babamın yanındaki muhafızları gördüm bunlar onlardı , babam bize baktı ilk önce ve sonra muhafızlara çıkmalarını emretti. Muhafızlar çıktıktan sonra ihtişamlı tahtından kalkarak sakince ' Hoşgeldiniz , Biraz tuhaf görünüyorsunuz?' dedi , bende ' Baba sana söylemem gereken bir şey var lütfen dışarı çıkabilir miyiz ? ' dedim babamda bizi kraliyet bahçesine çağırdı. Kraliyet bahçesi , kutsal ağacın üstündeki yerden 1000m yukardaki tüm groufu görebilen sadece ormanımızda bulunan ağaç ve minik hayvanlarla bezenmiş alan. Gerçekten kültürümüzü tamamiyle yansıtan bir yer.Bir kaç dakika sonra oraya vardık , hala el ele tutuşuyorduk ve artomiyada en ufak tedirginlik yoktu , Gerçekten duygularına hakim olan onları göstermeyi iyi bilen bir kadın . Babam Graoufun sahillerine bakarak konuşmaya başladı
    Tümünü Göster
    ···
  3. 11.
    0
    1 hafta sonra ,
    Hastaneden çıkmıştım Babam geri dönenler için Grofun ormanlarında her gece şenlikler düzenliyordu. Kimi geceler Halkın içinde geleneksel danslarla eğlenip adi biralar içiyor , kimi geceler ise kraliyet balolarında narin waltz yapıyorduk.Her zaman yanımda ve benle ilgilenen yaralarımın açılmaması için beni zorlamayan kişi Artomiayla birlikte. Bellerine kadar uzanan saçlarıyla hangi dansı yapsa yakışıyordu. Zarif bedeniyle yaptığı waltz , Enerjik ruhuyla içtiği yaptığı halk dansları , hepsi ona çok yakışıyor kimi zaman onunla dans ediyor kimi zaman onu uzaktan izliyordum. Zaman ilerlemiş ve artık yaralarım tamamiyle iyileşmişti. Artomia ne kadar neşeli görünsede bana karşı hala duygularını belli etmemeye çalışıyordu , Savaş ve yaralanmam hakkında hiç konuşmamıştık , bu gece onu Grouf sahiline laflamaya çağırdım , kabul etti. Gece buluştuk sessizce ağaçların arasından yürüyerek sahile ulaştık konuşmuyorduk birbirimizle . sonra ona tam bir şey diyecekken oda söylemek istedi . sonra ona dönüp
    Timur : Söyle
    Artomia : Ö-önce sen..
    Timur : Benden .. Nefret mi ediyorsun ?
    Artomia : Pek değil.. dedi yüzünü çevirerek
    Timur: Yani ediyorsun ..Belki bilmiyorsun ama anlatmak istiyorum.
    Artomia :E-evet dedi kızgın bir şekilde ama yüzü kızarmaya başlamıştı bile.
    Timur : Hareket edemiyorum , ama seni hala seviyorum içimde .. Kalbim sıkıyor , Benimle yüz yüze konuşurken , Dokunduğumda donacakmışsın gibi görünüyorsun , bu adam
    yalnızlık içinde uyuyor , Yanağına bir öpücük kondur açan çiçek gibi ( daha çok kızarmaya ve o sarı gözleri ay gibi parlamaya başlamıştı ) , Hergün daha ve daha , Dünyayı yakıp kül eden ateş Soğuk bir ışığın saflığı , Neden etrafına bakmıyorsun ? Neden ? Büyük Aşkın dileği eğer bu maske yoluna çıkarsa bir kenera bırak ve kalbini dinle ..Eğer açan bir çiçek gibi yada Soğuk bir ışık olmak mı istiyorsun ?
    Artomia : Elleriyle oynayarak yere doğru bakıyordu utancından yüzüme bakamıyordu önceki kızgın kız gitmiş yerine utancından yerinde duramıyan bir kız gelmişti, Elleriyle biraz daha oynadıktan sonra yüzüme doğru baktı bir süre sonra yüzü daha çok kırmızılaşarak dudaklarını uzattı..Bu gece geleceklerimizi birbirimize emanet ettik.
    ···
  4. 10.
    0
    2 hafta sonra ,
    2 haftadır hastanede yatıyorum , Savaşı kazandığımız haberini aldım , Babam tüm dost ve düşman birliklerle birlikte yeni dünyayı inşa etmek için dünyayı geziyordu
    Artomia ve Annem Lucy beni ziyarete geliyordu . Artomia hala bana kızgındı annem abisi hakkında üzüldüğü için böyle olduğunu söyledi . Ama ben asıl nedenini biliyordum ..
    Savaşa gitmeden önce Aşkımızı ailemize ilan etmek için tartışıyorduk , Ben istememe rağmen o kraliyet töresine aykırı olduğu için bunu hoş bulmuyordu son zamanlarda çok kavga etmeye başlamıştık , bu yüzden ona haber vermeden tugayımın başına giderek savaşa girmiştim. Annemden öğrendiğime göre cephemizin düştüğünü öğrendiklerinde tüm Artomia çökmüş kendiside fenalaşıp hastaneye kaldırılmış , babama haber vermemişler çünkü Oda farklı bir cephedeyken oğlunun kayıp olduğu haberi ona giderse kaldıramıyacağını söylediler. Anneme nasıl buraya geldiğimde bana anlatmaya başladı.
    Kraliçe Lucy : Bir gece Siyah dağların üstünde yaşıyan Kutsal Dev sungurlar Çağırma ayini bile yapmadan Kraliyet Sarayına kondular Grouf halkı saraya akın ederken bizde karşılama için Sungurların yanına koştuk , O anda Ulu Sungur Tungra gagasındaki seni havuza atarak bizle konuşmaya başladı. Herkes dona kalmıştı , Yüce sungurun konuştuğunu gördüğümüzde dizlerimizin üstüne çökerek onu dinliyorduk . Tungra kutsal kelimeleri söyledikten sonra
    Tungra : Kaldırın başlarınızı ak elfler ve kardeşinizle ilgilenin , Kardeşiniz Hayaller alemine gözlerini kapadığı zaman Ardromi senfonisini söylesin tüm Grouf. diyerek diğer sungurlarla uzaklaştı.
    Timur : Ardromi mi ?!
    Kraliçe Lucy : Evet .. Hazırlıklar başladı ama uzun süreceğini biliyorsun .Bunun için iyice dinlen ve kurtulan tek Saonis Askeri olarak gururlan , eğlen şenliklere katıl yavrum... Belki bize layık bir dişi bulabilirsin. dedi gülerek.
    Yüzüm kızarmış şekilde çaktırmadan Artomiaya baktım , oda bana baktı ama hala kızgındı , azalmış olsada o gergin rüzgarı hissediyordum.
    ···
  5. 9.
    0
    Haah.. Onlar..Kimin saçı ? Sarı?!... Artomia... [kısık ve ağlamaklı bir sesle)'Beni böyle bırakamassın ! Bana bunu yapamassın !'özür dilerim.. özür dilerim..
    Bu da kim ? O zırh ? Çekik gözler ? Baba ? Kralım sizmisiniz ? Kral Toarea ? Hayır bu gözler .. Bu kızıl gözler ... Beyaz saçlar ... Can... 'Tam bir köpeğe layık ' ' Köpek ' 'Harbiden köpek ' ' Hahaha şuna bakın ! ' (Etraftakilerin gülüşmeleri).Hayır , hayır , hayır hayır ! Ben köpek değilim. Kahretsin hareket edemiyorum. AAAAĞĞĞ !!
    gözlerimi açarak anında korkuyla belimin üstüne kalktım ciğerlerime havayı derince çektim ve sağ böbreğimdeki acıyla bağırmaya başladım.
    'AAAAAAAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞ!!' ' Tutun şunu ! çabuk !' nerdeyim ?..Hareket ediyorum..ahh sedyedeyim .. bunlar kim ? insan mı ? hayır elf ... Bu odada nere ? Ameliyat .. Şuğurum yarı açıkken sesleri duyuyordum . ' Cesetleri boş verin yaralılara yardım edin aptallar ! ' ' Hemşire hastayı kaybediyoruz! ' yanlarımda duran elfleri görüyordum büyü yapıyorlardı ..N-e? tekrar şuurum kapanıyor ..
    bir süre sonra .
    gözlerimi yavaşça açtım.. yanı başımda uyuyan Artomiayı gördüm. Benim güzel sevgilim.Sol tarafa kafamı döndüremiyordum sanırım boynum zedelendi. Ayaklarım , ellerim güzel her organım yerinde . gözlerim biraz bulanık ama olsun . Büyük ihtimal geçici revirdeyim ama cephede sağ kalan yoktu ? nasıl buraya geldim üstelik Artomia tam baş ucumda .
    Artomia sandalyede masaya dayanarakmı uyuyor ? Haha alışılmış bir durum değil . Bir soyluya yakışmıyacak bir davranış kralımız görse kesinlikle aşşalardı..
    Yavaşça uyanarak kurumuş göz yaşlarını silerek gözlerini ovuşturmaya başladı ve göz göze geldik . Ayılıp beni gördüğünde o Altın sarısı gözlerini tekrar kısarak ağlamaya başladı ve bana sarıldı.
    Artomia : A-a..Abii!!!
    Timur : Abi mi ? Hey kims-
    Artomia : Baba bak abim uyandı !
    Hass! Babamı dedi ?!Artomia beni yavaşça kaldırıp döndürdüğünde babamın o gösterişli zırhıyla bacak bacak üstüne atarak beni izlediğini farkettim.
    Kral Toarea : Uyandın demek ha ? Yaşına rağmen hala parıldamaya devam ediyordu..'Kendini iyi hissediyormusun ? '
    Timur : Evet kralım..
    Kral Toarea : Kralım ha ? kendini başarısızmı hissediyorsun evlat ? Aşşalanmış ? Yenik düşmüş ? Kaybeden gibi ..
    Babamla sadece biri yanımızdayken ve kötü hissettiğim zaman Kralım diye hitap ederim üstelik farketmem bile..Bu adam gerçekten beni tanıyor.
    Timur : Hayır baba , S-sadece kendimi biraz kötü hissediyorum..
    Kral Toarea : Kendini zorlama evlat dinlendikten sonra uzun uzun konuşuruz ..diyerek yaptığı bağdaçı bozarak ayağa kalktı ve bana
    ' Can düştü .' Dedi
    Timur : N-ne ? Nasıl ?
    Kral Toarea : Laxus adındaki bir sözleşmecinin kafasını parçaladığını duydum , Artık savaş bizimdir .
    Sözleşmecimi dedi ? Tabi ya... Spiral Ruhlarla bedenini ve ruhlarını birleştirip doğa üstü güçler kazanan insanlar..
    Kral Toarea : Meclis Savaş bittikten sonra Laxusun Cybrionun yeni kralı olmasını tartışıyor.
    Timur:Bir kahraman için çok fazla
    Kral Torea : Öyle değil mi ? Şimdi dinlen sonra konuşuruz. diyip odadan çıktı.
    Artomia hala sessizce ağlıyordu.
    Timur : Hey ağlama artık..
    Nemli gözleriyle bana kızgın bir şekilde baktı sonrada ağlamaktan kızarmış burnunu çekerek bir şey demeden odadan ayrıldı.Bu onun için büyük bir şoktu tabiki , sevgilisi ölümden dönmüştü .. Üstelik bunun nasıl olduğunu ben bile bilmiyorum ! Dahada önemlisi Can öldü..O beyaz saçlı serseriyle daha çok şey konuşmak isterdim , üstelik melez derken neyi kastetti.. Bunları öğrenmeden önce iyileşip ayağa kalkmam lazım.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 8.
    0
    yaklaşık 1 saat sonra: ' Herkes evlere girip pussun siz 10 nuz benlen gelin , işaretimle hepiniz çıkıp son kanınıza kadar savaşıcaksınız !'
    Zaten istedikleri buydu. Hırslarından değil , herkes ölüp kurtulmak istiyordu bu işkenceden , arkadaşlarının öldürülmesinden .. hepsi kurtulmak istiyordu.
    10 dk sonra
    • **: Heeeeeeyyyy!!! Kimse yokmu ! Size zarar vermicez !Sadece zırhlarınızı ve silahlarınızı istiyoruz !
    ---: Dışarı çıkın pislikler !
    O anda bir insan kendini dışarı çıkmak için gösterdi lanet olsun !
    Bir şeytan gördüğü anda 50 m uzaklık olmasına rağmen 3 sny içinde onu yakaladı boğazını kopardı. evin içindekiler şeytana karşı koymak istesede kılıcını bile çıkarmadan hepsini öldürdü.Bu nasıl bir şeytan lanet olsun bir şeytan bu kadar güçlü olamaz ! Bir insandan tek farklarının biraz daha güçlü olmaları olduğunu duymuştum !
    PiSLiKLERi AYIRT EDEBiLECEĞiMiZ TEK ŞEY GÖZ BEBEKLERiNiN OLMAMASI SADECE LANET OLSUN !
    Hemen Kubbee diye bağırdım ve herkes olduğum yere toplanarak kalkan oluşturdu. artık kaplumbaga kadar dayanıklıydık ve o şeytan bunu izliyordu.
    Bir anda diğerleriyle birlikte gülmeye başladı, onu göremiyordum en ufak ışık bile yoktu kubbenin içinde.. Hemen aklıma kiliseye kaçmak geldi . askerleri formasyonu bozmadan kiliseye girmeleri için talimat verdim.
    Küçücük kiliseye tüm tugay sığmıştı.. tugay... artık 10 kişiydik, Şeytanlar kilisenin dışından bize bakıp gülerek konuşuyorlardı.
    Burda güvendeyiz dedim ama o güçlü şeytan bağırarak ' iÇERi ! ' diye bağırdı . Gözlerime inanamıyordum içeri girebilmişlerdi !
    Şeytan : 'Burda güvende olucağınızımı sandınız ? Hahaha ! Hangi çağda yaşıyorsunuz beyler şimdi ölme zamanı ! '
    Bir asker : S-S-SENDE KiMSiN LAAN!! diye ağlayarak çığlık attı.
    Yanındaki şeytanlar kahkahalara boğuldu .
    Şeytan : Adımı hiç duymadınmı ? hala tanımayanlar var demek . Ben Baş komutan Can!
    Canmı dedi ? Baş komutanın burda ne işi var ! keyif mi yapıyor burda ?! Üstelik can bir şeytanmı !!
    Can : Hey Timur !-
    Adımımı biliyor ?!
    Can : Uzun zamandır seni arıyordum kan kardeşim .
    Timur : N-ne diyorsun sen lan !
    Can :Hahaha Timur hiç farkına varmadın mı ?
    Timur : Neyin pislik ne diyorsun sen ?!
    Bir anda yanıma gelerek çenemden tuttu . gözlerimi döndürmeye çalıştığımda arkadaşlarımın deşildiğini gördüm.oda ne ? gövdemde onun siyah kılıcı saplıydı
    Can: Bana bak .. BANA BAK DEDiM ! diyerek bir tokat attı.
    Can : Bu yaşında bu mevkiye nasıl geldiğini çözemedinmi ha ? Büyük savaşın neden çıktığını ? O güzelim günlerin neden bittiğini ? Çözemedinmi ha ?
    Ağzımdan kan tükürerek
    Timur : N-neden bahsediyorsun ?
    Çenemi bıraktı ve boğazımı sıkmaya başladı
    Can : Yapma ama bu kadar aptal olamassın , Gerçektende Kutsal Orman kralının seni tesadüfen bulup boşunamı evlatlık aldığını sandın ?Üstelik hiç bir elf ırkına mensup değilken.
    Artık gözlerim kararmaya başlamıştı.. Onun göz kapaklarını yırtacak şekilde bakan bakışlarını göremiyor ve duyamıyorumdum. nefesim..
    Tekrar yüzüme bir tokat yiyerek ayıldım. ' Hooy dinliyormusun beni ! ' diyerek kızıl gözlerini kısarak bana baktı. Beni asıl uyandıran aslında tokatı değil kokmaya başlayan leşlerdi
    Can : Uzun uzun anlatmak istemiyorum biliyorsun işimin başına dönmeliyi- Hey ben konuşurken yüzüme kan fışkırtma pislik ! aa-aağ neyse işin özü sen aslında insan değilsin bir melezs---
    Artık duyamıyordum - çok kan kaybetmiştim , ölüyordum .. Kralım .. Baba , Anne.. Artomia .özür dilerim sevgilim, başaramadım
    sözümü tutamadım .. Senin o yeşil gözlerine bakıp öpüp koklayamıcam..en fazla o koca göğüslerini özlicem heralde hehe..( ağzından kan fışkırır )
    Can : Hey gerizekalı ! kendini iyileştirsene içinde bu var bin ! Anlattıklarımı dinlemiyormusun ?! Ağğ çok sıkıcı hadi toparlanın ! neyse eğlenceliydi timur ama bu kadarmış !
    ve atlarına atlayıp gittiler kısık kısıkta olsa seslerini duyuyorum..
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +1
    okuyana diploma vercem amk
    ···
  8. 6.
    +1
    komutan beyler mi diyor amk
    reserved

    bi ara okuyacağım
    ···
  9. 5.
    0
    ***: Baba !! BAABAAA!!!
    Timur : ne... kimin sesi bu-
    • **: BAAABAAA!!! BAABAA UYAN! KALKMA ZAMANI
    ---: Hayatım ! Uyan işe gitme zamanı-
    Tugay asistan Elini başıma koyarak : KOMUTANIM ! KOMUTANIM ! TiMUR UYAN !!!
    aahh... tabi ya... benim bir ailem yok.. kendimden geçmişim nerde o bin exrat ..O an exratın üstünde kudurmuş şekilde ellerinde ateşlerle onu tutuşturmaya çalışan goblinleri gördüm.ama ginede üstündekilere aldırmadan Haradları ( paralı bedevi loncasının adamları ) yakalayıp bellerini kırmakla meşguldü. Birden orclar yolu açmaya başladı , biri geliyordu .. Bu bir şeytandı , giydiği mat zırhtan elit olduğu belliydi.iki elindeki yanan kılıçlarla gösteri yapa yapa geliyordu.Bir anda o tüm gücüyle exratın bacaklarını tek tek kopartarak diz çökmesini sağladı ve sonrada üstüne çıkamaya başladı. yapacağı belliydi
    Exrat uzaklardan bana bakarak ' YAŞŞAAAAA!' diye bağırdı ve şeytan kafasını yardı.. Tugayım beni terketmemiş savaşa girmeden bekliyordu ama bir yandan ağlaya ağlaya arkadaşlarının kardeşlerinin öldüğünü görüyorlardı.. Bende gülerek'Son anda bile havalı olmaya çalışıyorsun sen yaşlı bunak..' Ayağa kalkıp üstümü düzelttim ve Bağırarak ' NE BEKLiYORSUNUZ BEYLER !! GÖSTERiMi iZLiYORSUNUZ !! A,6 POZiSYONU ASKER ! HAZIR! SALDIR !' bu pozisyon
    benim eserimdi..Elf okçular önde ağır zırhlı dwarflar arkada atlı insanlar yanımda ve diğer insanlar elflerin tam yanında. Elflere emir verip gök kuvvetlerinı söyledim. Zaten yarı yarıya inmişlerdi. diğer tugayların yararı oluyordu ama nerdeyse tükenmişlerdi, Troller artık oyun oynar gibi zayıf düşmüş birliklerimizin kafasını ısırarak koparıyor , haradlar boylarını şanlandırmak için dans eder gibi saldırıyor vampirler ziyafet çeker gibi öldürdüklerini bırakmıyordu.Şimşek ejderi ise en çok çalışan olarak birlikleri paramparça etmeye devam ediyordu. aslında bizede yararı vardı pislik düşman dost ayırt etmemeye başlamıştı. Sonunda dikkatlerini çekmiştik yaklaşık bin atlı orc ve 400 kara elf yaklaşmaya başladı . Vur kaç taktiği uygulayarak yarısı alt ettik ama birliklerimin dwarflarını orda bırakmak zorunda kalmıştım
    hiç bir tereddüt etmeden saldırdılar ve öldüler.' POZiSYON A,2 ' bu bize akademide öğretilen bir taktikti , çok basitti ama aktif biçimde zarar veriyorduk. Elfler geride diğer herkes onları korumaya çalışıyordu.Bir zaman sonra elflerin okları bitti geri çekilmek zorundaydık artık , hemen terk edilmiş eski insan kasabasına doğru koşmaya başladık . bir zaman sonra savaş bitmişti ama bizden 300 elf ve 150 civarında insan kalmıştı... Exratın istediği destek gelmicek gibiydi.. Sanırım herkes bu durumda..
    3 gün sonra : koca tugay artık yüz kişi kalmıştı erzaklarımız bitmişti ve sadece yanımda 38 elf ve 59 insan vardı. Hepsinin morali bozulmuş açlık ve yorgunluk yüzünden bi taf düşmüştü.
    düşman ana kuvvetleri başka cephelere doğru yola koyulmuştu iki tarafında kayıbı fazlaydı ve savaş meydanı leş gibi kokuyordu. Pislikleri yakmaları için Orc ve goblinleri bırakmış başlarınada yüz civarında şeytan koymuşlardı.
    Kırılmış kanatlar dışarı çıkmış kemik ve organlar .çoğu kül olmuş şekilde cızırdıyordu. şimşek ejderhası gitmeden son vuruşunuda yapmış gibi görünüyor.
    2 gün sonra: Yerimizi buldular... Artık kaçamıcamızı bilmiyorum zaten 5 kasaba dolaştık ve kalan küflü
    yiyecekleri yedik susuzluktan dilimiz damağımız kurumuştu artık , intahar edenler bile vardı... Buraya doğru gelen 30 şeytan var. Acemiler şeytanlarsa yenebiliriz yanlarında büyücüde olmadığı için kuvvetlenecek sihirler yapamazlar.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 4.
    +1
    lan çok iyi yaz derinleştir genişlet evren yarat hoşuma gitti
    ···
  11. 3.
    +1
    giblenmeme rekoru panpa
    edit:okudum panpa şukunu verdim
    ···
  12. 2.
    +2
    okuyanın anasını gibsinler
    ···
  13. 1.
    0
    Edit : Not alıyorum binler isterseniz okumayın!
    Yıl 8 nisan 458 : Ben Saonis Platosu 7. tugay komutanı insan ırkından Timur. Baş komutanın gönderdiği 5 beyaz melek ırkından olan gözcü sabah saatlerine doğru geldiler. Getirdikleri mesaj pek iç açıcı değildi sanırım baş komutan bizi asistanları alıp gelmemiz için kurultaya çağırdı.
    1. Bölük Baş Komutanı : Beyler , Bu kadar ilerlediğimiz ve Düşman topraklarına geldiğimizi biliyorum bunun için çok çabaladık ama
    ama 8 ve 10. cephe savunma birlikleri yenik düşmüş ve düşman birlikleri buraya doğru kaydı. Meclisi toplama nedenim aslında bunu
    birliklerinize söylemeniz ve cesurca ölmenizi istemem.
    Tamda bir Entten beklendiği gibi sakin ve bilge tavırla tüm motivasyonumuzu yok etti pislik. Herkes kendi arasında konuşurken sinirimden ayağa fırlayarak
    'Sen kimsinde sadece 2 cephe düşman birliği gelmişken bize ölmemizi emredersin ! istedikleri ırktan olsunlar isterlerse Paralı bedeviler , orclarlar , ejderler şeytanlar gelsin !
    sen kim oluyorsunda bu kadar kardeşini ailesini bırakıp savaşan canlılara ölmelerini emredi-'
    'Can burda ..' dedi sakince ve herkes titrek seslerle konuşmaya başladı
    • **: Canmı dedi ?!
    ,,,,:Düşman başkomutanı olan Can mı !
    ... : işimiz bitti hemen geri çekilmeliyiz !
    0000: Canın ırkını bile bilmiyoruz ! Lanet olsun !!
    ---:8000 insanı sadece 100 kişilik bir orduyla yenip derilerini yüzdükten sonra etleriyle orman yaptığını duymuştum !
    Baş komutan bilge Exrat (ent): Biliyorum sizden bunu istemek benim içinde zor Canın bir savaş kahramanı olduğunu biliyorsunuz. Onun karşısında
    hiç bir şansımız olmadığını biliyorsunuz, hayır bilmiyorsunuz sizi veletler. diğer cephelerden haber alamasakta ne kadar zaman kazandırırsak o kadar iyidir hala anlamadınızmı sizi değersiz veletler!850 yıldır bu hayattayım ve benden daha iyi bir fikriniz olduğunumu söylüyorsunuz adi herifler! diye gürledi. herkes bir anda sustu.
    • **:Ne kadar zaman kazandırırsak yavrularımız o kadar yaşar !
    ---:Hepsi bizim oğlumuz kızımız onlar için savaşalım!
    Böyle savaş naraları içinde askerlere durumu görkemli bir şekilde anlattılar.Ölmeye hiç niyetim yok hayatımı boşu boşuna çalışarak geçirmedim bunun için tüm gençliğimi feda ederek 20 yaşımda tugay komutanı olmadım. ölmeyi reddediyorum,ama savaşıcam
    gerekirse kaçıcam ama kesinlikle yaşıcam. Şafakta herkes siperlere geçmek için hazırlanırken vedalaşıyor,ama hiç birinde umutsuzluk üzüntü görmüyorum , onlara imreniyorum
    Birden göktedeki bulutlar uğuldamaya başladı , yer titriyordu . evet bize öğretilenden bunların vahşi kana susamış vampirlerin çığlıkları
    yerdekilerinde Yere umursamazca basan trollerin olduğunu biliyorduk. Herkes yaşlı Exratın dediğini yaptı beyaz elfler yerlerini aldı gözcüler uçuşuyor ve olan biteni bağrarak söylüyor
    300 melek bulutların üstüne yükseliyordu.Bir anda herkes yerini almışken şimşekler çaktı ve orcların sesleri doğu bölgesinden gelmeye başladı
    Kurtların ve atların üstünde binlerce orc vardı. Bunlar 8. cepheneden gelen adi pislikler olmalıydı , buda demektirki yanlarında getirdikleri başka ırklarda var biraz sonrada yanlarında olan Goblinler ve Derisi yananları gördük. Bunların burda olmaması gerekiyordu..15 metre uzunluğunda ellerinde Oraklarla gezen Kırmızı gözlü kaplan kafalı duman bulutları.. Gerçekten tekin canlılar soyları az olmalarına rağmen yinede iddaalı bir şekilde dünyayı sarsıyorlar. Birliklerimizin morali düşmeye başlamıştı ama yinede moral veren papağanlar sayesinde ayakta durabiliyorlardı
    Exrat artık tedirgin olmaya başlamıştı melekler hala bulutlardan çıkmamıştı ve kuşatılmaya başlamıştık.Bir an önce vampirleri yere çakmaları lazımdı ki saldırabilelim.
    yarım saat sonra doğu kısmından Orclar ve paralı askerler gelmeye başladı. insan olmalarına rağmen para için zütlerini satıyorlar adi herifler...
    Bir anda gökten melekler kanatları kırılıp koparılmış şekilde düşmeye başladı ve ben o anda Exrata dönüp ' SANA DAHA FAZLA ASKER GÖNDERMENi SÖYLEMiŞTiM ! ' diye bağırdım ama Exrat
    kaygılı bir şekilde : ' Bir şeyler yanlış..Bir şeyler yanlış !! Ölmemeleri gerekiyordu onları yenebilecek kadar vampiri hissetmedim o melekler buzlar cennetinin muhafları! ' Ben ve diğer komutanlar telaş içindeyken
    Kulakları sağır edecek bir gürültü koptu . Bulutların içinden bir Şimşek ejderi çıktı . Artık savaş başlamıştı , Sayıca donanımca çok zayıftık üstelik nerdeyse tüm gök kuvvetlerimiz düşmüştü... Exrat saldırın diye bağırdıktan sonra herkes saldırmak için çığlık çığlığa bağırarak bodoslama daldı ne kadar exrata ' yapma ! Bu yanlış ! ' Desemde beni dinlemedi ve bana ' Kes sesini velet! ' diye bağırdı
    Ne yapacağımı bilemiyordum hemen bir şey bulmalıydım o hışımla ' Efendim artık Güneşin şovalyeleri Taaruz birliklerinden ayrılıyorum !Artık bir savaş kaçağı olarak ister beni buracıkta öldürürsünüz ister salıp gitmeme izin verirsiniz! ' diye bağırdım
    bana delirmiş gözlerle bakarak elinin tersiyle fırlatıp attı. Kendimden geçmiştim..
    Tümünü Göster
    ···