kara sinek

sen ne gerizekalı bir mahluksun. hani sivri sineği bilmezden önce gözümde yüce bir düşman idin ama artık bir hiçsin. allah-u azimuşşan günah yazmasın ama çok gereksiz bir canlısın. allah günah yazmasın ama çok çirkinsin.

sen ki gidip çöpte fink attıktan sonra gelip gram bile olmayan kanı emmek için kolumuza yapışıyorsun. hiç mi edep yok sende? kan istedinde vermedik mi lan, şerefsiz? azıcık edep, azıcık ar edinsen çok mu zor? hayır madem kan emeceksin çöpte ne işin var? madem takla besleniyorsun, kanımıza niye göz dikiyorsun?

keçi mi inatçı? hasgibtir lan. yahu sende pes etmek diye bir şey yok mu? bak kara sinekçiğim; geldin gürültü yaparak kanımızı çalmaya. gördük seni. hayır bir de gürültü yapıyorsun amk, bari ses çıkarma. bu kadar da rahatsız etmeye meyillisin. şimdi kaptın çöpten mikropları, o dürbünlü gözlerini bizim tertemiz, el değmemiş tenimize diktin ve gürültü yapa yapa geldin ya sen, hah işte ben sana sesimi çıkarmadım. sana dedim ki git başımdan. yani o kadar terbiyesizlik yapmana rağmen seni kırmadım, üzmedim, aşağılamadım. ki sen takla besleniyorsun. hiç yüzüne vurdum mu lan, doğru söyle? yok. niye çünkü ben senin haklarını da savunuyorum. tak ye, afiyet olsun ama gelip bana bulaştırma o mikropları. benim özgürlüğüme dokunma. gürültüne bile ses etmedim, sinektir dedim, olur dedim göz yumdum. ama sen ne yaptın? kolumla daha henüz bir kaç salise önce kovmuş iken seni, geri geldin. niye geldin lan sen? derdin ne amk? kan istedinde vermedik mi? efendice gel de abi ben senin kanı emecem, biz de bakalım en son ne zaman tak yemişsin. eğer testlerin temiz çıkmışsa buyur iç kanımızı deriz. biz evelallah delikanlıyız. ama yok sen takla geliyorsun. geldin, kovduk ama gitmiyorsun amk. gene geliyorsun. lan bir de sevgili var yanımızda, bırakmadın iki kelime edek? daha bu işi yatağa kadar zütürmek vardı ama sen tüm romantizme tak batırdın. bir dedik olmadı iki dedik olmadı. gitmek bilmiyorsun. hele bazen arkadaşlarını çağırman yok mu? ha işte orada soykırım yapmak istiyorum. zütümüzden kovuyoruz, burnumuza saldırıyorsunuz, gözümüzden kovuyoruz, elimize yapışıyorsunuz. utanmasanız gibimizi bile emeceksiniz.

ha ama bak dostum allah günah yazmasın ama sanki seni kusurlu yaratmış. tamam büyüksün ve çirkinsin ya, çabucak farkediliyorsun diye hızlı uçabiliyorsun ama kafan iyi çalışmıyor bak. mesela sen, benim baş düşmanım sivrisineğin yanında salağın teki gibisin. saklanmak bilmiyorsun, kaçmak nedir bilmiyorsun, sessizlik nedir bilmiyorsun. hedefi görüyorsun ve gürültüyle saldırıyorsun. kafa çalışmıyor sende. bak mesela seni öldürmek çok kolay ama ben seni öldürmek istemiyorum. tamam çok iğrenç olmanın da verdiği bir sebep bu ama ben kara sinek haklarını savunan biriyim. sizin de beslenme ihtiyacınız var. takla beslenseniz de buna saygı duyuyorum bak ama o taku getirip bağıra çağıra, kahkaha ata ata hele bir de tam böyle dişlerini bileyip, el değmemiş tenlerimize tecavüz etmeden bir saniye önce ellerini ovuşturman yok mu? seni giberim sinek, o elini zütüne sokarım senin. o nasıl bir el ovuşturmaktır? hadi tenimizi gibtin gibtin, o havalar ne lan? yakışıyor mu bu şimdi? hani bizim haklarımız. valla bak tecavüzcü coşkun bile yaptığını yapmaz. hayır bir de kanımıza taku karıştırdıktan sonra gidip karını da havada gibiyorsun, keyif cigarası gibi. bu ne vahşilik, bu ne vurdumduymazlık, bu ne aymazlık? haa sorarım sana, yakışıyor mu? ama salaksın amk. bizim de sabrımızın bir sınırı var. kimse bizim sabrımızı ölçmeye kalkmasın.

nitekim sonuç senin ve ırkın için hüsran oldu. tek elimle topunuzu geberttim. valla elime takunuz da yapıştı ama olsun. o ki seni öyle havada uçarken yakalıyorum ya, sanki boşalıyorum. öyle titreye titreye, derin bir nefes alıyorum, avucumun içinde vızıldarken sen. o ne büyük bir an ve varılan ne büyük bir nirvanadır. işte böyle. sana elimle git dediğimde gidecektin ama sen gitmedin. sonuçlarına da katlanmak zorundasın. allah günah yazmasın ama muhafazid'in yüzü suyu hürmetine yaratıldığını düşününce günaha giriyorum. ama sivri sinek öyle mi? o muhteşem. onu da anlatayım bir ara sana da feyiz al.