Tüm gün boyunca ev ile uğraştık. Yatak odamızı kendi zevkimize göre dizayn ettik. Tv kuruldu çanak takıldı. Herşey tamamdı. Beyaz eşyalarımız da gelmişti artık. Son olarak mutfak eşyalarımız da geldiğinde akşam olmasına fazla yoktu. Öğle yemeği bile yiyememiştik yoğunluktan dolayı. Herşeyi tastamam hallettik ve son gelen ekip de gittikten sonra bizde evden çıktık şehire doğru. Yemek için malzeme, sebze meyve tüp vs. alacaktık. Şehire ulaştığımızda saat akşam 7 civarıydı. Fazla oyalanmadan işlerimizi hallettik. Arabanın bagajı ve arka koltuğu tamamen yiyecek poşetleriyle doluydu. Eve tekrar döndüğümüzde saat 9 a geliyordu. Yelda hemen kapıyı açtı. Arabadaki tüm poşetleri içeriye taşıdıktan sonra buzdolabına yerleştirdik herşeyi. Yelda yemek hazırlarken bende tv yi açmış bazı çanak ve kanal ayarlarını yapıyordum. Biraz zaman sonra yemeğimiz hazır olduğunda güzelce karnımızı doyurduk yeni evimizde. Bu evde ikinci günümüzdü. Ben annemden ayrılmanın acısını çok az da olsa atmıştım üstümden. Bu benim hayatımdı istediğim gibi yaşarım diye teselli ediyordum kendimi. Yemeğin üstüne biraz tv izleyip yatak odamıza geçtiğimizde saat 11.45'i gösteriyordu. O gece sarılıp öyle güzel uyumuştuk ki ne ben bir kabus gördüm ne de aklımda kötü bir düşünce vardı. Sabah uyandığımda güneş çoktan doğmuş yatak odamızı aydınlatmıştı. Yelda hala uyuyorken bende yavaşça onu uyandırmadan yerimden kalktım ve terasa doğal güzelliği koklamaya çıkmıştım. Bir süre oturup içeri sigaramı almak için gittiğimde Yelda da uyanmış günaydın kocacığım diyordu. Dudaklarıma ufak bir öpücük kondurmuştu. Tekrar terasa çıkıp sigaralarımızı yakmıştık o huzurlu ortamda.

Sigaralarımızı bittiğinde atıp içeriye geçtik birlikte kahvaltı hazırlamak için. Kahvaltılarımızı yapıp doğruca banyoya girdik birlikte. Biraz cilveleştikten sonra banyoyu yarım bırakıp yatak odamıza geçtik öpüşerek. Yeldayı yatağa yatırıp üstüne çıktığımda öpüşmeye devam ediyor bir yandan da gibimi vajinasına sürtüyordum. Islanmıştı birkaç dakika sonra. Dudaklarından boynuna oradan da göğüs uçlarına geçmiştim. Bir göğsüni emerken diğerini ellerimle sıkıyordum. Yumuşacık olan göğüslerinin arasında yüzüm kayboluyordu adeta. Dilimle yalaya yalaya göğüslerinden karnına karnından da sulanmış vajinasına indiğimde yelda göğüslerinin uçlarını sıkıyordu işaret ve baş parmaklarıyla. Gözleri tamamen kapalı o anı yaşıyordu resmen. iniltileri hızlanmıştı. Gözlerini hiç aralamadan ters kaşık pozisyonuna geldiğimizde yelda benim gibimi ağzına aldığında bende onun vajinasını yalamaya bazende züt deliğinde dilimi gezdirmeye devam ediyordum. ikimizde dehşet bir şekilde haz alıyorduk birbirimizi emmekten yalamaktan. Vajinasından gelen ekşi ıslaklığı akşama kadar yalayabilirdim. Züt deliğini de tükürüklerimle ıslattığımdan emin olduğumda işaret parmağımı içine sokarak açılması için gezdiriyor yuvarlaklar çiziyordum parmağımla. Bu arada yine birbirimizi yalamaya devam ediyorduk. Klitorisinin büyüdüğünü gördüğümde vajinasını iyice aralayarak yalıyor klitoris orgazmı yaşatıyordum yeldaya. 10 dk kadar yaladıktan sonra tam boşalacağım vakit yeldayı sırt üstü yatırarak yatağın köşesine çektiğimde bende ayakta onun içine girmek için bekliyordum. Bacaklarını tamamen ayırdığında artık içinde git gellere başlamıştım. Yeldanın gözleri hala kapalıydı. Her içine girdiğimde sallantıdan dolayı mükemmel olan göğüsleri dalgalanıyordu. Vajinasının içi kıpkırmızı bir nar gibi olmuştu. O gibiş boyunca züt deliğinden içeriye girmeden birkaç pozisyon daha değiştirerek vajinasından içeriye yollamıştım tüm enerjimi. Boşaldıktan sonra yarım kalan duşumuzu alıp evin elektrik ve suyunu üstümüze almak için şehrin yolunu tutmuştuk kiraladığımız araba ile.

Yeldanin resmini at kardesim az bakayim nasil hatunmus bana hic benim boynumdan open memelerimle oynuyan kari denk gelmedi sen anlatinca sanki kari seni gibiyomus gibi oldu

Bu pozisyonda fazla hızlanamazdım hızlanamadığım için ise daha çabuk boşalırdım ve öylede oldu. Birkaç dakika geçmişti ki züt deliğine enerjimi akıtmıştım. Gibim deliğin içindeyken biraz soluklanmak için durduğumda Yelda da gözlerini kapatmış olanların mutluluğuyla gülümsüyordu. Gibim eski küçük halini aldığında içinden çıkmıştım. Yelda da tuvalete gitmek için yataktan kalktığında züt deliği hala biraz aralıklıydı. içerisi siyah olan bu züt deliği o haldeyken dahada güzel duruyordu aslında. Daha sonra banyolarımızı yapıp çıktığımızda ekmek almak için markete gitmiştim. 2 ekmek alıp tekrar döndüğümde yelda da üstünü giyinmişti. Kahvaltılarımızı yapıp sofrayı beraber topladıktan sonra bir dahaki sevişmemizde vajinasına boşalmamı söylemişti. Mecburen tamam demiştim yeldayı kırmak istemediğimden dolayı. Yelda benim çocuğumu karnında taşımak için doğurmak için kendini çok hazır hissediyordu ama ben böyle bir yükün altına henüz girebilecek cesareti kendimde bulamıyordum. Baba mı olacaktım daha bu yaşımda. Vajinasına boşalmamı söyledikten sonra hamile kalana dek bu böyle devam edecekti ve hamile kaldığında ise benimle birlikte ayrı eve çıkacağını da eklemişti. Annemi yalnız mı bırakacaktım. Güvenemiyordum kendime hazır değildim ki böyle birşeye ben. Aslında yelda ile aynı evde sürekli olarak yaşamak çok hoşuma giderdi ama anneme nasıl açıklardım bu durumu. Buna katiyen izni olmaz hatta beni evlattıktan reddederdi. Çok ciddi birşeyin altına girmiştim aslında ama Yeldaya hayır diyemiyordum. Ona hayır dersem üzülecekti ve ben bu kadını asla üzemezdim. Seviyordum ulan çünkü köpekler gibi aşıktım bu kadına ben. Bulaşıkları yıkadıktan sonra saçma sapan tv deki programları açmıştı yelda. Ben ise dizine yatmıştım. Saçlarımla oynuyor bazende eğilip dudaklarıma öpücük konduruyordu. Gözlerimi kapatıp derin düşüncelere dalmıştım yine. Hem Yeldayı hamile bırakacaktım hem de hamile kaldığında başka bir eve taşınacaktık birlikte. Ulan neyle beslenirdik hangi parayla geçinirdik evi hangi parayla tutardık benden nasıl baba olurdu amk.

senin ben amina koyim john yaptigim yorumlara baktim pembe diziyi yorumlayan 60 lık teyzeler gibi yorum yaptirmissin bana

Asla durmak bilmiyor tüm enerjimi Yelda'nın zütüne boşaltmak istiyordum. Kasıklarım o kadar hızlı çarpıyordu ki Yelda'nın kalçalarına, çıkan şılak şılak sesleri hep aynı ritimde odanın içinde yankılanıyordu. Bu seslerin de beni daha çok tahrik etmesine artık dayanamadan aradan birkaç dakika geçmesine rağmen bende Yelda'nın inleyişlerine eşlik ederek bütün iliklerime kadar hissederek boşalmıştım. Boşaldığım anda gibimin başının aşırı duyarlılaşması içimi çok garip bir duygu ile kaplıyordu. Gibimin başının zonk zonk atmasıyla beraber Yelda'nın içinden çıktığım anda ikimizde sırt üstü yan yana uzanıyorduk. O kadar hızlı nefes alıp veriyorduk ki nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Biraz zaman sonra yüzlerimizi birbirimize döndüğümüzde Yelda'nın gözlerindeki o mutluluğu görebiliyordum. Öylece yatakta çırılçıplak uzanıyorduk ki Yelda bana sarıldı ve başımı göğüslerinin arasına dayadı. Şefkat ile başımın arkasında gezdiriyordu elini.

Ben bahçede bir yandan sigaramı içerken diğer yandan da ektiğim bitkilerimle çiçeklerimle uğraşırken içeriden Yeldanın sesi duyuldu. Beni çağırıyordu acılı bir şekilde. Var olan tüm sesini harcıyordu resmen beni çağırırken. Yanına koştum doğumun geldiğini anlayarak. Hemen girmiştim koluna arabaya bindirmek için. Heyecandan elim ayağıma dolanıyordu. Doğum yaklaşmadan önce hazırladığımız hastanede gerekli olacak olan eşyaların battaniyenin vs. olduğu çantayı bulmaya çalışırken 5 dk geçmişti. ilk olarak göz önüne koyduğumuz çantayı yelda daha sonradan yatak odasındaki dolabımızın içine koymuştu. Çantayı bulur bulmaz arabaya koştum. Yeldanın sancıları acısı ağrısı kasılmaları daha da artmıştı. Bu sancı diğerleri gibi değildi. Bu defa kızım doğacaktı evet. Çantayı arka koltuğa hızlıca koyarak arabayı çalıştırdım. Sürebildiğim kadar hızlı sürüyordum ehliyetim dahi olmadan. Bu yaşıma kadar ehliyet almayı ertelemiş önemsememiştim. Şehire 3 km kala jandarma kontrol noktası vardı. Hızlıca astsubayın yanına yaklaştım ve karımın doğum yapacağını söylediğimde hiçbir belge sormadan direk göndermişti beni. O zaman aslında anlamıştım ehliyetin gerekliliğini. Yeldanın hamileliği boyunca kontroller için gittiğimiz doktoru cansu hanımı aramıştım yoldayken. Hastanede olduğunu ve gelmemizi söylemişti. Yakından ilgiliydi hastalarıyla hamilelerle. Doğum yaptırmak dünyaya yeni bir can daha kazandırmak için varını yoğunu koyuyordu ortaya cansu. Biraz sonra hastaneye geldiğimizde cansu giriş katında kayıt bölümünde bekliyordu bizi. ilk sorduğu soru doğum suyu geldi mi olmuştu. Hayır cevabını verdikten sonra 2 kattaki doğumhanenin ve odaların olduğu yere gelmiştik.

Bir elimle yeldanın göğüslerini okşamaya sıkmaya devam ederken diğer elimi kilodunun içine daldırdığımda yeldanın ıslandığını farkettim. Vajinasıyla rahatça oynamam için yelda bana yardımcı olup iki bacağını da 150 derece ayırmıştı. Parmaklarımın içine girmesini istiyordu öpüşürken fısıldayarak. işaret parmağımı ilk defa bir vajinanın içinde hissediyordum. Bu kadın bana ilkleri yaşatıyordu resmen. Göğüs uçlarını iki parmağım arasında sıkıyordum. Taş gibi olmuş şişmişti göğüs uçları. Artık üstünü de çıkarma vakti gelmişti ki önce benim üstümdeki tişörtü çıkarmakla başlamıştı işe. Yelda hem ben hem de kendini soyuyordu. Çırılçıplak olan bedenlerimiz birbirine değiyordu artık. Uzandık yatağa yelda altımda bende onun bacaklarının arasından girmiş bir şekilde üzerindeydim. Bu pozisyonda sevişirken bile yeldanın göğüsleri hala dimdik ve benim göğüslerime değiyordu. inanılmaz derecede haz alıyordum bu durumdan. Bir yandan öpüşürken diğer yandan memelerimizin birbirine sürtmesi devam ederken bir yandan da gibim yeldanın vajinasının arasında onun ıslaklığıyla kayıyordu.

Çok geçmeden şahlanmıştım resmen. Yelda ile bir yandan öpüşüyorduk diğer yandan ise yelda elleriyle kavradığı gibime osbiri çektirmeye başlamıştı bile. Yatağın başındaki komidinden bebe yağını çıkarmak için yataktan birkaç saniyeliğine kalktığında ise muhteşem züt deliğini eğildiğinde tekrar görmüştüm. Yavaş hareketlerle kapağı açtı ve ellerine ve göğsüne bolca dökerek memelerinin pasparlak bir ayna haline gelmesini sağlamıştı. Avucunun içine yine bolca döktüğü bebe yağını bu defa benim gibimi kayganlaştırmak için sıvazlıyordu. Kuru bir yerinin kalmadığını gördüğünde ise aynı şeyi züt deliğine yapmaya başladığında anlamıştım ki bu defa beni o ufacık deliğinden içeriye alacaktı.

Arkadaşlar hikayeye başlamadan önce belirtmek isterim ki yaptıklarım yaşadıklarım için çok pişman oldum.

Bundan yaklaşık 1 sene önce karşımızdaki daireye evli bir çift taşındı. Çocukları yoktu. Adam 45 li yaşlarında tır şoförlüğü yapan uzun boylu saçı başı ağarmış haftada 2 veya 3 gün evine gelen biriydi. Karısı ise 22 yaşında 165 boylarında fiziği oldukça düzgün bir bayandı. Sonradan öğrendim ki aralarında resmi nikah yokmuş sadece dini nikah kıyılmış. Ben ise o zamanlar askerden geleli birkaç ay olan asosyal evde akşama kadar gün içinde en az 3 defa ferre izleyip anırarak kendimi boşaltan ve üstüne sanki gibişmiş gibi keyif sigarası yakan abazanın tekiydim.

Edit: Beyler hikayem yarım kalmayacak bundan emin olabilirsiniz. Ama ne zaman bitirebilirim bilmiyorum biraz uzun sürebilir. Sonunda hayat dersi var

Orhan bu gecede kalacak yarın sabah erkenden yola koyulacaktı. Ama son anda yaşadığı bir aksilikten dolayı yolculuğu 1 gün daha ertelendi ve ertesi sabah saat 9 gibi evden ayrılacaktı. Ben bu gecenin son olduğunun verdiği mutlulukta sabah olmasını bekliyordum. Yeldaya güvenerek yatağıma yattım ve onu düşünürken uyuyakalmıştım. Sabah uyandığımda Orhan'ın tırı hala apartman önündeydi. Saat sabah 8 gibi markete ekmek almak için gittiğimde Yelda ile karşılaştım markette. Orhanın neden gitmediğini bu saate kadar çoktan yola çıkmış olması gerektiğini sorduğumda Yelda, Orhan'ın patronunun Edirne'deki işi ayarlayamadığını yarın sabah için ise Artvin için iş ayarladığı yanıtını verdi. Gece ne yaptın diye bir soru yönelttiğimde 1 bardak sıvı yağ içtiğini ve çok geçmeden kusmaya başladığını ve bunu bahane ederek yanına yaklaştırmadığını söylemişti. Sadece benim için orhana teslim olmamak için nelere katlanıyordu bu kadın. Seni hala çok seviyorum yelda.

Sabahın bu saatinde ne yapmalıydım ki zaman hızlıca geçsin. Annemin gitmesine tam tdıbına 3 buçuk saat vardı. Oyalanacak birşey bulmalıydım. Bu saatte Yelda'ya da gidemezdim ki. Hoş gitsem hiç hayır demeden beni içeriye alıp muhteşem göğüs ve züt şovlarıyla sabahın o saatinde beni şaha kaldırırdı ama annem uyanıp beni görmediğinde şüphelenebilirdi. Çaresiz ya bekleyecektim ya da tekrar uykuya dalmak gerekecekti ama uyanır uyanmaz aklıma yelda gelmişti ve bendeki uykuyu bitirmişti. Banyoya tekrardan girdim akşam girmiş olmama rağmen. Askerliğimden sonra gibimin kıllarının 3 cm uzamasındaki en büyük etken asosyalliğimdi. Aslında dün Ebru ablanın gelmesinden dolayı Yeldayı becerememiştim ama o an kıllarım aklıma bile gelmemişti. Eğer ebru gelmemiş olsaydı ve ben boxerımı gibişmek için çıkarmış olsaydım o kıllarla yeldaya çok mahcup olacak utanacaaktım. Hemen gibimi parlattım taşaklarımı kaymak gibi yaptım. Güzelce terlerimden ve terin verdiği kokudan kendimi arındırıp çıktım banyodan. Saat 05.10'u gösteriyordu. Banyonun verdiği rahatlama hissinden sonra tekrardan yatağıma uzanmış ve güzel bir uyku çekmiştim.

Ev sahibi ile helalleştik ve ayrıldık. Bir araba kiralama şirketinden 1 haftalığına renault clio kiralaşmıştık. Bir yerden metre aldık ve doğruca yeni evimize doğru yola koyulduk bazı eşyalar için ölçüm yapacaktık. Eve vardığımızda ölçümleri yaptık perdeler için camları saydık. Şimdi sırada evi kendi istediğimiz renge boyamak vardı. Boya almal için merkeze doğru yol aldığımızda yelda kullanıyordu arabayı. Boyacının birinde durup 2 farklı çeşit boya, tiner ve 2 tane boyama fırçası aldıktan sonra bagaja yükleyip yolumuza devam ettik. Ev için eşya bakmaya gittiğimizde ilk olarak beyaz eşyaları seçtik. Daha sonra tv ünitesi, tv, oturma odası takımı, yatak odası takımı vs.tüm eşyaları o gün içinde halletmiştik. Çay kaşıklarına bardaklara kadar herşey değişmişti. Aldığımız eşyaların tamamı için gittiğimiz yerlerle anlaşmıştık yarın gelmesini istiyorduk. Evi boyamaya tekrar dönerken yanımıza yiyecek birşeyler aldık. Arabanın içinde hem yiyor hemde evimize doğru gidiyorduk hızlıca. Eve vardığımızda ikimizde işe koyulduk derhal. Önce yatak odamızdan başladık boyamaya. Orası için ayrı boya almıştık. Bizim özel odamızdı.

Ki salon kapısı biraz aralandı. Eyvah dedim işte şimdi sıçtın john. içeriden Ebru ablanın çıkmasını bekliyordum ama aşkım bebeğim sevgilim yelda çıkmıştı.

- Napıyorsun yelda az kalsın beni görecekti neden açtın kapıyı ?
+Tuvalete gitme bahanesiyle kalktım yanından sana bakacaktım ne yapıyorsun diye nerden bileyim burada olduğunu.
-1 saattir bazanın içerisinde oksijensizlikten ölüyordum biraz daha kalsaydım hayallerime kavuşamayacaktım.
+ ay oraya mı saklandın sen: )
- Sen ne sanmıştın aklıma ilk orası geldi napayım yani: )
+ iyi yapmışsın o zaman john bende iyi ki açtırmadım bazayı yoksa fena yakalanacaktık.
- Bu ikimizinde ölümü olurdu yelda herneyse ben eve gidiyorum arkamdan kapıyı sessizce kapat.
+ Tamam sabah seni uyandırmak için gelirim annen gittiğinde

Derken dudağımın kenarına çok tatlı bir öpücük kondurdu ve beni uğurladı. Kahretsin ki sonradan farkettiğim evimin anahtarı yeldanın evinde salondaki zigon sehpanın üzerinde kalmıştı o aceleyle. Ne yapacaktım şimdi ben diye düşünürken.

Düğünde takılan paralarla birlikte bu kadar çok birikmişti bu para. Ayrıca Yeldanın 25 bin lira değerinde bilezikleri kolye çeyrek ve yarım altınları vs. De vardı. Bir kaç ev gezdirdikten sonra emlakçı bize sonra tekrar ofislerine dönmüş çaylarımızı içerken de tekrardan beğendiğimiz bir evin fotolarına bakıyorduk. Çaylarımızı içtik ve yelda düşüneceğimizi söyledikten sonra başka bir emlakçıya daha gitmiştik. içeride bir bayan danışman vardı. Ev baktığımızı söylediğimizde bütün danışmanların şu anda dışarıda başkalarına ev gezdirmekte olduğunu birazdan geleceklerini söylemişti. O arada bayanın söylediği çayları da içmeye başlamıştık ki 1 tane danışman içeriye girdi. Şehir merkezinden uzak bir ev baktığımızı söyledik. Önceki emlakçı merkezdeki evleri gezdirmişti bize. Tabii dedi danışman bülent. ilanlarına bakıp 3 yerimiz var isterseniz çaylarınızı içtikten sonra başlayabiliriz gezmeye dedi. Hızla içtik çayları ve yola koyulduk. 1 saat kadar arabayla yolculuk ettikten sonra bir eve gelmiştik. Bu ev şehirden uzaktı fakat yüksekte tepede bir yerde olduğu için şehrin bir kısmı görünüyordu. Evin içini gezmeye başlamıştık. Önünde büyükçe bir teras yan tarafında ise bahçesi bulunuyordu. Etrafı fazla da yüksek olmayan bir duvarla çevriliyordu. 2+1 olan evi gezmeyi bitirdiğimizde fiyatını sormuştuk. 125 bin lira olduğunu belirten danışman ile pazarlık için tekrar 1 saatlik yolun ardından ofise varmıştık.

gibemicek beyler bu kocası basçak

Anan hakli aq

Ayağa kalkmamızla kendimizi yatak odasındaki geniş yatakta bulmamız bir oldu. Yelda sırt üstü uzandı ve eliyle tuttuğu gibimi vajinasının iki dudağının arasında yukarı aşağı gezdiriyordu. Sonra gibimi kökünden kavrayarak başını vajinasından içeriye daldırmasıyla birlikle biraz zorlanarak da olsa vajina iç duvarlarının gibimin içerige girmesiyle birbirinden yavaşça ayrıldığını farkettim. Vajinası dapdar ve gibim içinde zorla sonsuzluğa yolculuk yapıyordu. Yeldanın ve benim nefes alışlarım o kadar hızlanmıştı ki sanki yelda ilk defa gibişiyordu. Jooohnn sonuna kadar istiyorum seni 1 milimetre bile dışarıda kalmasın iyice gir içime demesiyle birlikte denileni yaptığımda boğazından inlemeyle karışık hırıltılar gelmeye başlamıştı. ikimizde aşırı derecede zevk alıyorduk.

içinde git gel yaptıkça biraz daha aralanan vajina iç duvarının gibime sürtünmesi kadar güzel birşey yoktu. Artık iyice hızlanmış 1 buçuk yılın patlamasını yaşamak üzereydim. Bu anın hemen bitmesini istemediğimden dolayı içinden hemen çıkarak 15 saniye kadar bekledikten sonra kaşık pozisyonunda bulmuştuk kendimizi. Ben içerisinde git gel yaptığım sıralarda kasıklarımın yeldanın kalçalarına çarpmasından çıkan şlak şlak sesleri ikimizi o pozisyonda daha da çok etkilemiş olacaktı ki yeldanın inlemelerine benim de zevkten dolayı çıkardığım sesler dahil olmuş birbirine karışmıştı. Bir yandan ıslanmış vajinasının içerisinde gibimi kaydırırken bir yandan da sol elimle bir göğüsünden diğerine atlıyordum. Göğüslerini sıktıkça kudurmuş gibi inleyen Yelda gözlerini kapatmış beni hergün her her saat her dakika siiiikkk diye bağırıyordu. Benim kocam sen oldun Johhnn vajinamın zütümün memelerimin heryerimin sahibi bir tek sensin diye ardından ekliyordu. Kendimi boşalmamak için zor tutuyordum ama yeldanın o daracık vajinasının içerisindeyken bu imkansız birşeydi. ikimizde bu yaşlarımıza kadar hiç gibişmemiş gibi zevk alıyorduk birbirimizden. Tam yeldanın içine boşalmak üzereyken kapı zilinin çalmasıyla bütün dikkatim dağılmıştı ama ikimizde önemsemiyorduk zili çalan kişiyi. Çalar çalar en sonunda gider düşüncesindeydik ki kapı zilinin birkaç defa daha çalmasının ardından yeldanın telefonu çalmaya başlamıştı. Arayanın kim olduğuna bakmak için içinden çıkmak zorunda kaldığım yelda ayağa kalktı ve yatağın diğer ucundaki sehpanın üzerinde duran telefonu eline almasıyla bana endişeli bir şekilde bakması bir oldu. Arayan kocası Orhan'dı..

Zütünü iyice yağlayıp orta parmağıyla içine girip genişletmeye çalışırken önümde domalmış ve diğer eliyle de vajinasını okşarken arasırada 2 parmağıyla içine giriyordu. Biraz zaman sonra züt deliğinden içeriye işaret parmağını da sokmaya başladığında kolunun arka tarafa doğru yönelmiş olmasından kaynaklanan bir sebeple ağrıdığını ve aynı hareketi benim yapmamı söylemesiyle beraber zütünden parmaklarını çekip yerini benim parmaklarıma bıraktığında diğer elinin parmakları hala vajinasına girip çıkarken zütünden çıkardığı eliyle göğüslerini okşamaya başlamıştı bile. Yelda aynı anda hem zütündeki parmaklarla hem vajinasında git gel yapan kendi eliyle hem de göğüslerini okşamasıyla üç yerinden muhteşem bir zevk alıyordu. inlemeleri biraz daha artmış ve belki de yerini birazdan zevk çığlıklarına bırakacaktı. Yelda üç yerinden aynı anda zevk alırken ben neden sadece gibimden zevk alıyordum ki. Yelda benim aldığım zevkin 3 katını belki de daha fazlasını alıyordu. Muhteşem olmalıydı bu.