http://fizy.com/#s/12gxf8
yaşlı bir adam yaşardı hayata ürkek birde genç kadın vardı sevdi adama hayran bir şekilde başlamışdı aşkları sende yanlış bende doğru orası başka tartışılmaz.yaşlı adamın mesleğide simyacıydı genç kadında yeni yetme bir yazardı gözlerinde herzaman bi heycan hislerinde bir tuhaflık çok uzak 2 kent 2 masal senede çokda nadir olsa birleşirdi elleri ayrı oldukları zaman genç kadında bir çelişki başka bir kadındı sanki başka bir zaman başka aşkı vardı sanki başka başka kıvrılan neyse arada yollar olsa dahi hep yazardı genç kadın ve ihtiyar adam devamlı h erzaman bi mektup içine tıkalı kaldı tellerinde dolmayan gözü yaşlı aşkları
uzun yıllar böyle sürdü gitti hiç bişey deişmemişdi kadının azalan mektubundan başka yaşlı adama malum oldu sanki karşılıksız aşka kurban olmak belki bir tabut dan farksız son bi çare belki farklı bir düşünce belki son bir armağan belki son bi gayret verdi kararı ihtiyar bir çıkar düşündü sonra aktı ilk damla kan sonra göz yaşı .
aldığı karara göre önce kendi grubundaki demiri bir şekilde ayrıştırıb onu bir yüzük yapacaktı yapabilrdi çünkü simyacıydı isminide koydu kan yüzüğü!.
kanda damla damla biriken nacizane bir demirdi hasret içine aktı simsiyah bir zehirdi yıllar oldu kurudu bitkin düşdü caymadı gözleride söndü hiç parıltı kalmadı her geçen bi yıl ondan aldı zütürdü onca yıl sonunda yüzük bitti birde kendisi kanındandı canındandı ibret olası sonra kente gitti kadını bulmak için
sonra nemi oldu yaşlı adam kadını buldu yüzüğü uzattı kaıdın şçyle bi baktı küçümserce aniden elinin tersiyle reddetti yüzük yere düşdü adam perişan bitkin olan sanki bedeni deilde yüreğiydi bu öyküde böyle bitti mekanın cennet olsun aziz nesin!. opus magnum provaları!.
—-
bu parça saian’ın en sevdiğim parçasıdır.parçanın beatide güzel.şarkının öyküsü aziz nesin’in “70 yaşım merhaba” adlı kitabındaki bir hikayedendir.
öykü ise şöyle:
bir adada yaşayan simyacı ile genç bir kadın yazar birbiriyle sevgili.kadın yazar ve her yıl başka yerleri geziyor bu yüzden simyacı ile çok az görüşebiliyor.simyacınında altında,parada pulda gözü yok..simyacı kadına mektuplar atıyor fakat kadın çok meşgul olduğundan dolayı cevap yazamıyor.sonunda simyacı düşünüyor ve onu sevdiğimi belirtmek için ona birşey vermeliyim diyor.sonunda bir yüzük vermeyi düşünüyor.bu yüzüğü kendisi yapmayı düşünüyor simyacı olduğu için.sonra yüzüğü yapmak için demiri bulamıyor ve kendi kanındaki demirden yapmayı düşünüyor.yüzüğün adını “kan yüzüğü” koyuyor.sonra belirli aralıklarla kendinden aldığı kanları soğutarak kandaki demirlerden yüzük yapıyor.fakat insan kanındaki demir oranı çok düşük olduğu bu işlem çok uzun sürüyor ve adam bir deri bir kemik kalıyor.yazar kadının geldiği bir günde kadına yüzüğü veriyor ve kadın “ne yapıyım böyle basit bir demir yüzüğü” diyerek yere atıyor.öykü böyle bitiyor.
gerçekten beni çok etkileyen bir öykü.i̇nsanın ne kadar fedakar olabileceğini çok iyi anlatıyor