-
1.
0Evet panpalar. Bir hikaye yazmaya başlıyorum reservleri alalım.
edit:başlangıç
Onlar herkesten önce vardı. Dünyada insan denen varlıklar ortaya çıkmadan önce de varlardı. onlar herşeye sahiptiler.. onlar insanlığın düşmanlarıydı belki de..ama yinede insanlığın en büyük zaafı , aç gözlülük onları da etkilemişti binlerce gecede..
Onlar herşeyi yenmişlerdi.
Herkesi. Karşılarında eski zamanın efendileri bile duramamıştı. Onlar , yenilmezdi.
ama tek bir şeyi yenememişlerdi.. onlar ölümsüz değillerdi.
ne yaparlarsa yapsınlar bir çözüm bulamadılar ölüme..
Ölüm hepsini alıp zütürüyordu.ve zaferlerle dolu karanlık bir günde , diğerleri geldi.
Onlara ölümsüzlük teklif ettiler. teklifleri öyle cezbediciydi ki. tıpkı sıcak bir günde içilebilecek soğuk bir içecek gibi. hepsi kabul ettiler bu cezbedici teklifleri.. ve artık hepsi istediklerini almışlardı. yenilmez bir ulus artık ölümsüzlüğü tatmıştı.
ölümü yenmişlerdi.ya da onlar öyle sanıyordu.
- 2.
-
3.
0
-
4.
0anlat lan
-
5.
0Onlar ölümsüz bedenlere sıkışmış ölümlü ruhlardı sadece.
Diğerlerinin tekliflerini kabul ettiklerinde etraflarında ki hiç bir şey önemli değildi..Çünkü onlar bütün ırkların yenemediği tek şeyi yenmişlerdi. ölümü..
ilk başlarda her şey normaldi. ama zamanla rüzgar dokunmaz oldu..su artık hiç birisinin içini soğutmuyordu.. eskiden hissetmiş oldukları o duygular , artık hiç birisinin içinde yaşamıyordu..
ve işte o zaman anladılar. ne zaman ki içlerinde kalan son sevgi de tükendi.. o zaman farkına vardılar.. ölümsüz bedenler , ruhlarını kaybetmişti..
artık herbiri diğerlerinin kölesiydi. ve yavaş yavaş çöktüler. içten içe kendilerini demir vücutlara hapsettiler , o vücutlar da kendilerini toprağa gömdüler..o kadar derinlere gömüldüler ki , bir daha hatırlamamak için.. o eski günlerin anılarını.. artık hissedemedikleri tenleri ve kokuları.. -
6.
0okuyan yok gibi , canlanması lazım buraların..
-
7.
0imparatorluk takvimine göre başlangıç yılı..
yer: anadolu toprakları..
ormanın içlerinden bağırış sesleri geliyordu.. yoğun bir şekilde akan dere bu seslere ritmik bir düzen oluşturuyordu..
ayak sesleri o kadar fazlaydı ki , ormanın içinden yüzlerce kuş havalanıyordu..
bir anda ormanın içinden yedi adet genç fırladı.. hepsi farklı yönlere dağılarak koşmaya başlamışlardı... hepsinin ağzında tek bir kelime vardı..
'o' geliyor...
her birisi farklı yönlerdeki köylere doğru koşuyorlardı..her birisine verilmiş çok önemli bir görev vardı.. köylere vardıklarında hepsi doğrudan köy bilgelerine yöneldi ... sanki aynı zamanda ve aynı yerde tekrar edilen bir olay gibi yedisi de aynı cümleleri tekrarladı..
'o' geliyor ve gücünüz 'o'nun için gerekiyor...
köy bilgelerinin hepsi yedişer adet yeni ulak hazırlayarak farklı yerlere gönderdiler..ve kendileri de uzun yıllardır bekledikleri hazırlıkları bitirmek için evlerine yöneldiler.. artık zaman diye bir avantajları yoktu.. yıllardır hazırlandıkları gün gelmişti...
yedi bilge ilk köye vardıklarında taşlardan yapılmış , çatısının ağaçlar ve çeşitli maddeler ile kaplanmış olduğu bir eve yöneldiler..
hava o kadar karanlıktı ki , öğleyi biraz geçmiş olan bir zamanın böyle bir havaya sahip olması imkansızdı..
ama hepsi bunun nedenini biliyordu ve eve doğru hızlı adımlar atıyorlardı..
eve yaklaşır yaklaşmaz evden bir kadının çığlıkları duyuldu..
evin dışında dokuz adet genç erkek bekliyordu.. ellerinde yontulmaktan yamulmuş olan sopaları tutuyorlardı..
gerekirse canlarını vermeye hazırlardı..
evin içine girer girmez hepsi ani bir şok dalgasına kapıldı.. hamile bir kadından gelen çığlıkların eşlik ettiği dört adet yaşlı kadın kadını sakinleştirmeye çalışıyorlardı.. doğum hazırlıkları tamamlanmıştı.. ve etrafa çok fazla kan saçılmıştı... ama onları şok dalgasına sürükleyen ne çığlıklar ne de kan izleriydi..
onları şoka sürükleyen görüntü kadının içerisinden dışarıya doğru taşmaya çalışan bir varlıktı..
hepsi koruyucu bir kaç söz söyleyerek dua etmeye başladı..
hepsi biradan öleceklerinin farkındalardı.. çünkü yedi kişi böyle bir çocuğu doğurtmak için yalnızca kısıtlı bir zaman yaratabilirlerdi..ama önemli olan süreklilikti.. yerlerine gelecek olan yüzlercesi gibi.. -
8.
0bilim kurgu mastır bayılırım aldım yerimi anlat panpa tasağına bili bili yapam senin ben
-
9.
0Akşama doğru köye yaklaşık dört yüz kişi gelmişti.. gelenlerden kırk tanesi köylerin bilgeleriydi.. hepsi bu güne hazırlık yaptıkları için çoğu tek bir yerde toplanmıştı..Tümünü Göster
gelen kırk bilgeden dört tanesi ölmüş , altı tanesi bayılmış ve bir daha ayıltılamamış , üç tanesi de kan kaybı ile çıldırma belirtileri göstererek köyden uzaklaşmıştı..
evin içerisinde doğum hala sürmekteydi..
dışarıda dinlenmekte olan en yaşlı bilge vesus terras , kendisine göre genç bir bilge olan norran kafos ile bir konuşma içerisindeydi..
v.t: kaos güçleri çok yoğun bir şekilde bastırıyorlar , hepsini hissedebiliyorum .. kapıyı açmaya çalışıyorlar..
n.k: buna izin veremeyiz yaşlı bilge..bu çocuk gelecek yılların kaderini belirleyecek , onların ellerine teslim edemeyiz..
v.t:hemen herkesi topla ve büyük dua ya başlayın. Artık zamanı geldi..
v.k: emredersiniz yüce bilge..
aniden içeriden bir çığlık sesi geldi..bu çığlık öyle bir çığlıktı ki , evin içerisinde olanların hepsi bir an için sağır olduklarını sandı..ve yağmur başladı..
ama bu yağmur bilenen hiç bir yağmur gibi değildi.. tene değince yakıyor , bazense yüksekten fırlatılmış bir taş gibi yaralar açıyordu.. insanlar kaçışmaya başlamıştı.. bilgelerin hepsi artık hazırdı..
son dua da bittiğinde evin içerisinden öyle bir ışık süzüldü ki üç yüz kilometre uzaktan bile görülüyordu bu ışık..
ve yolculuk eden bütün bilgeler bir anda yere yığıldılar..o gün o eve doğru yol alan ve ya evde olan iki yüz ciksen yedi bilgeden yalnızca dördü kurtulabildi..
ışık söndüğünde geride ne karanlık nede yağmur kalmıştı..
akşam üstü olduğu halde hava sanki gündüz gibi aydınlanmıştı.. evin içerisinden yalnızca bir tek ses geliyordu.. yeni doğmuş bir bebeğe ait olamayacak kadar tok , bir yetişkine ait olamayacak kadar ince bir ağlama sesi..
bu ağlama sesi yalnızca bir kaç saniye sürdü..eve doğru sürünerek , yürüyerek giden insanlardan eve ilk ulaşan ellansa isimli genç bir kızdı.. bebeği gördü.. ve yalnızca dona kaldı.. bebeğin etrafında ışıklar dolanıyor .. sanki bebeği etraftaki karanlıktan koruyorlardı..
'o' gelmişti..
bakire bir anneden doğacak olan..iyi ve kötünün olmasa da kaosun ve düzenin birbirleri ile savaşmasına neden olacak olan bebek dünya ya gelmişti..
ve savaşı düzen kazanmıştı.. yüzlerce can feda edilse de ... savaşı düzen kazanmıştı..
gelecekte imparator denilecek 'O' yeryüzüne inmişti..
Kimlerine göre ilahi bir gücün yansıması..
kimilerine göre ise düzenin ve kaosun yarattığı bir varlıktı o..
ve 'o' hayatı boyunca sadece iki kez gözlerinden yaş akıtmıştı..
ilki ilk doğduğu andı.. yalnızca bir kaç saniye sürmüştü..
ikincisi ise imparatorluğun en kederli anında yaşanmıştı... -
10.
0bu gecelik bu kadar..
biraz daha ilgi lazım.. -
11.
0imparatorluk yılına göre 2127
yer : imparatorluk gezici üssü , askon gezegeni yakınları
Genç bir yüzbaşı olan sicari hunt topçu bataryalarının yanında sessizce düşünüyordu..
Binlerce yıldır insanlık çeşitli evrelerden geçmişti..Bu kadar zaman da hep insanlığın başında imparator vardı..Ölümsüz olan..
Binlerce yıldır insanlık kutsal imparatorun öngörüleri ile on binlerce yıl ilerlemişti..
Artık dünyalara yayılma vaktiydi.. imparatorluk ana gezegeni ile beraber toplam 118 koloni vardı.
bu kolonilerin dışında çeşitli türlerin ve gözlerinizi kapattığınızda sizi çıldırtan canlıların görüntülerinin belirdiği farklı farklı binlerce gezegen de vardı..
Hepsine sırayla hükmedilmeliydi.. imparatorun ışığı , bu kafirlere de zütürülmeliydi..
Sicari hunt imparatorluğun 3.kolonisi olan teskano da doğmuştu.. Ailesi orta düzeyde imparatorluk memurlarıydı..
imparatorun özel birliğine seçilmesi ise 11 yaşında meydana gelmişti.. imparatorun en gözde bilgelerinden bazıları gezegenine gelmiş ve bir kaç genç seçmilerdi..
Sicari de onlarda birisiydi..
O zamanlar yeni yetme bir çocuktu.Ama şimdiyse durmadan 4 gün boyunca savaşabilecek , 1 hafta boyunca yemek yemeden durabilecek ve içerisindeki organların yedeklendiği bir savaş makinasıydı..
Şimdiyse imparatoru düşünüyordu.. Duyduğuna göre imparator kendi genlerinden , kendi çocuklarını yaratacaktı..
bu çocuklar özel lejyonların başına geçerek dünyalara imparatorun ışığını taşıyacaktı.. önümüzdeki 20 yıl diye düşündü..
20 yıl içerisinde planlı 4 büyük lejyon kurulacak..
ve yüzlerce gezegen ele geçirilecekti..
Ya da sadece plan böyleydi... -
12.
0imparatorluk yılına göre 2139Tümünü Göster
yer 11.gezegen
Sicari hunt artık kıdemli bir binbaşıydı.
imparatorun ışığını onlarca gezegene zütürmüştü..
Binlerce hayatın solduğunu görmüştü..Şimdi de tam karşı cephesinde insanlığın en büyük düşmanlarından k-tana ırkı vardı..ya da insanlığın söylemi ile hayat emiciler.
Bu ırk öylesine acınası bir durumdaydı ki..
boyları 1.70 ile 2.40 metre arasındaydı..
derileri solgun bir renge sahipti ve ilginç bir şekilde hiç bir bölgelerinde tüylenme meydana gelmiyordu..Bu ırk yeri geldiğinde kendi ırkından kişilerinde hayatlarını emiyordu.. sanki başkaları onların elinde acı çekerek ölünce onlar güçleniyordu.. insanlığın yaşam enerjisini kendilerine aktarıyorlardı..ve bir çok dünya ya yayılmışlardı..
imparatorluğun en gözde lejyonu olan ışığın çocuklarının bu ırka gereken dersi vermesi gerekiyordu.. Sicari ışığın çocuklarının en ön cephesinde çarpışıyordu.. kendisine bağlı yedi yüz çocuktan sadece dört yüz ellisi sağ kalmıştı..son bir saldırı ile karşı tarafı yerle bir edebilirlerdi.. bunu biliyordu..ama imparatorun çocuklarından ilki olan kosron'un gücüne ihtiyaçları vardı..
Daha 12 yaşında bir çocuk olsa bile bedeni ve zihni otuzlu yaşlarındaydı.. savaş alanlarında korkusuzca çarpışıyordu..
adını imparatoru doğurtan bilgelerden sağ kalan 4 ünün en yaşlısından alıyordu..
Doğumu sırasında her şey beklendiği gibi gitmişti.. imparator genlerini kullanarak çocuklarını yaratmıştı. planlanan 4 çocuk olacaktı..ama beklenmedik bir şekilde beşinci çocukta üçüncü anneden doğmuştu.oda imparatorun işaretini taşıyordu..
bu beş çocuk için yüzlerce yıllık planlar yeniden yazılmıştı..
artık imparatorlukta 5 büyük lejyon vardı..
her lejyon 40.000 kişiden oluşuyordu..
ve bu 40.000 kişi çocukluk dönemlerinde seçilen özel askerlerdi.. sadece savaşmak ve saldırmak için yaratılmışlardı adeta..
her birisinin içerisinde geliştirilmiş organlar vardı.. ikişer kalp , üçer adet hava yolu , zehirlere karşı geliştirilmiş karaciğer ve bir sürü oynama daha hakimdi vücutların da..
her birisi imparatora körü körüne bağlıydı..
bir de imparatorun özel birlikleri vardı... bir lejyon üyesi 100-120 yaşına kadar yaşayabilirdi.. tabi ki bir çoğu daha 40 lı yaşlarında savaş alanında ölüyordu..Ama imparatorun özel muhafızları 200-240 yaşına kadar yaşayabilirdi.. Sicari de eskiden bir muhafızdı.ama imparator onu bizzat çağırıp ilk oğlunun en gözde subaylarından birisi yapmıştı..
Sicari yanına düşen bir lazer topu ile dalgınlıktan bir anda uyandı.. Artık takviye güçlerin gelmesi gerekiyordu..
ve onda onu gördü.. etrafında özel muhafızları ile geliştirilmiş motorlar ile savaş alanına geliyordu..
imparatorun ilk oğlu.. kosron..
esmer bir teni , 1.90 a yakın bir boyu ve devasa bir gücü vardı.. zihinsel saldırılar konusunda uzmandı.. sadece düşünerek karşısındaki 5 k-tana 'nın boynunu ezmişti..
daha 12 yaşında olsa da , imparatorun ışığı onu çoktan içine çekmişti... -
13.
0uplarım.
-
14.
0upladım bi bakalım
-
15.
0kimse giblemiyor panpa worde yaz bi yayın evine yolla belki tutar