Başlıyorum uzun uzadıya anlattım beyler gibiş var baştan okuyup bırakmayın hikayeyi kafanızda canlandırma çalışıp okuyun



kampüsteki yarım açık olan kızlar tuvaletinin kapısından gökçenin aynada kendine makyaj yapmakta olan andaval tavrını izliyordum.

(bu ismi ona zannımca karakterine en çok yakışan isim olarak gördüğüm için verdim.)

son kez sessizce koridorun başına doğru kapşonumun kararttığı yüzümü çevirdim ve kimseler olmadığından emin olunca ( ki birileri
olsa dahi gibimde olmazdı) içeri daldım.

içeride kapayı arkamdan iyice kapanıp biraz sonra yaşayacağım zevk dolu anların hiç bir mal tarafından bölünmesini istemediğimi dile getirircesine
kapıyı sert ve güzel bir şekilde kapattım.

gökçen elinde bir ruj tutuyordu, benim bir anda kızlar tuvaletine daldığımı görünce refleks olarak ruju lavabonun mermerine attı : noluyo
be manyak mısın sen diye sert çıkmaya çalıştı. ama benim onu önemsemez ve kendimden emin suratımla ona baktığımı fazlasıyla farkettikten sonra
cümlesini bitirirken araba farı görmüş tavşan gibi donup kaldı ve utangaçlaştı.

her ne kadar bu kızı gereksiz bulsam da gibici birine karşı hatasının farkında olmasından dolayı yüzünde gördüğüm o utangaç ve şaşkın tavır
zerre tanesi olsa da ilgimi çekmişti.

adımlarımın her birini emin şekilde ona doğru atmam onu lavabonun mermerine iyice yapıştırdı . gökçen zütü mermere dayalı elleri
ona karşı atabileceğim her tehditkar hareket için umutsuzca çenesi ile göğüsü arasına utangaçça alınmış gözleri korku dolu bir halde
bana bakıyordu.
ne istiyorsun benden dedi korkarak .

seni burada domaltıp ağlayana kadar gibeceğim dedim.

nutku tutuldu .

bir an için yaşadıklarına inanmak istemez bir surat ifadesi gördüm , daha sonra daha çok korkarak ve utanarak
ne diyosun sen ? dedi hentilerdeki huur karıların hunharca gibildikten sonra bir kenara atılıp dıbından zütünden döller fışkırmış halde
yatarkeni söylediği sözlerdeki tonla

seni sevmiyorum dedim

seni çok gereksiz buluyorum. ve senin çevremde olmanın bana hiç bir yararı yok dedim sertçe . asalakça sosyal medyalara attığın
abuk subuk fotoğraflara öyle bir shop yapıyorsun ki soyut oluyorsun dedim. her ders su içtikten sonra rujun bozulmuş mu telaşına düşerek
buraya gelip 50 defa ruj sürüyorsun. sosyal medyada orada burada kültürlü milliyetçi çağdaş ve maalesef modern bir kadın mış gibi davranmaya
çalışıyorsun umutsuzca ama gerçek hayatta facebookta dedikodu olsun diye milletin yazdığı durumları okumak dışında tek bir kitap okumuşluğun yok.
kimin hakkında olursa olsun dedikodu için zütünü satacak kadar andavalsın.

bu sözler karşısında benim gülümsememe yetecek kadar 10 saniye afalladıktan sonra nefsinin hoşuna gitmediği bu sözleri o aptal beyninden kelimeler
seçerek benim ağızıma geri tepmek istediğini gördüm gözlerinde. birkaç saniye boyunca bir iki söz sarfetmek istedi
ama karşısında kendisinin dıbına koymaya kararlı beni gördükçe cesareti kaçıyor ve ister istemez mazoşistik bir zevkle bana itaat etmek zorunda kalıyordu .

bu durum keyfimi biraz yerine getirdi.

biraz daha yaklaştım açık bakır rengi ile sarının karışımı olan öne düşmüş 5-6 tel saçı kulağının arkasına attım ve gözlerinin içine
kararlılıkla baktım.

ne yapacaksın bana dedi artık durumunu kabullenmiş tecevüz kaçınılmazsa zevk almaya bakalım mantığıyla.

10 saniye hiçbirşey söylemedim. sağ işaret parmağımı onun dudaklarına zütürüp koydum ( hastanelerde sessiz olun işareti yapan hemşire resmindeki gibi)

şşt. dedim ve parmağımı çekmeden onu dudaklarından öptüm.

5 saniye sona aradan parmağımı çektim ve bir insanın diğer bir insanın gözüne bakabileceği en yakın mesafeden gökçenin gözlerinin içine bakarak
sağ elimle onun tam bir 20 yaşındaki kadın elini kavrayıp bu şehvet dolu dakikalara dayanamamış ve şaha kalkmış olan aletime zütürdüm.
onun elini sıkarak kendi aletimi kavrattım.

1-2 saniyelik bir sürede gözlerinde daha önce çok az gördüğüm ve beni daha da çok azdıran itaatkar , korkmuş , utangaç ifadelerinin karışmış dansını gördüm

bu kavrama seansı gökçenciğimizi sarsmıştı . gözleri esrarlanmıştı . elini aletimden hala çekmeden orada tutuyordu ve kendi kendine sıkıp sıkıp bırakıyordu

gereksiz kişiliğine rağmen orta derecede hatta biraz güzel diyebileceğim gökçenin bebek suratı bu kadar şehvet etkisindeyken bana zerre tatlı bir zevk vermişti

yüzünü yüzüme kenetledim ve onu ileriye iterek öpmeye başadım . bu esnada elini aletimden çekti ve heyecanlı bir şekilde aynı zamanda korkarak arkasına destek olarak koydu.

dilindeki naneli tadı hissedince

uzun uzun küçümser bir şekilde hatta ara sıra onun nefes almasını engelleyecek biçimde öpüştüm gökçen ile.

aletimi onun ön tarafına dayayıp sol elimi de arkasına atıp kendime daha da çok kenetledim onu . sağ elimi yavaş yavaş onun boynunda gezdirdim sonra bir anda kendimi onun üzerinden çekip

sanki onun bu esnada birşeyler demesine izin veriyormuş gibi önündeki bordo kahverengi karışımı gömleğinin siyah düğmelerini sökmeye başladım .

tekrak gülünçleşerek sessizce dur dedi dursanda olur durmasanda olur senden korkuyorum sana itaat ediyorum ne olur bana zarar verme edası ile

gömleğinin son iki düğmesi takılınca sinirlenip üstündeki leopar desenli fülarının düğümünü açmadan kabaca kenarından tutup ve biraz da bilerek ve onun boynunu sıkarak üstünden çekip

fırlattım. gömleğin düğmelerinin takılmasına sebep olan kolsuz kot ceketi sertçe ilk başta sağ kolundan çıkartıp sonra biraz daha acı çekmesi ve korkması için sol kolundan daha sertçe

çıkartırken ferre filmlerdeki adamın kadına ilk sert sokuşundaki sahte ama inandırıcı gelen tonu gerçekten canının acımasıyla ve bunu bana hissettip onun canını daha fazla yakmamı

istememesini umutsuzca söylemeye çalışarak ağğhhh ı sonundaki ğğhhhhh! uzatarak ve sesini incelterek bağırdı. kolsuz ceketi de buruşturup bir kenara fırlattım.

önümde kalan son engel gömleğinde son 2 düğmesiyle hiç uğramşadan sert bir hamleyle koparıp gömleği de onu baştan aşağı sersemleten bir şiddetle çıkarttım.

çıkarttıktan sonra iki elimle buruşturup fırlatmaya hazırlanırken kafamı hafif bir ritimde sallayıp hafif bir bin gülüşü yaparak gökçenin suratına bakıyordum.

sonra gömleği de fırlattım . Gökçen şimdi karşımda sarsıntıdan dönmüş kafasının yansıması olan esrarlı ve korkmuş gözleri , incin ama gülerek güzel diyebileceğim düz yer yer açık sarı yer yer bakır rengi

saçlarıyla, sol köprücük kemiğinin hemen üstündeki, gibik cismini tam seçemediğim ama güzel duran dövmesi ve beyaz sütyeni ile karşımdaydı . sol elimle hamle yaparak

bakalım nelerimiz var elimi sütyeninin üstünden içeriye sokup avuç içimle sütyenini aşağıya itip 2 büyük ve şekli düzgün memesini ortaya çıkardım. böyle boş kafalı bir kızın daha boş insanlar

arasında saygın olmasının tek nedeni olan büyük memelerini ona istediğimi yapacağımı ve onun da bana katiyen karşı koymayacağını emreder bir tavırla sağa sola sallayıp içimde gelen her türlü tutma stiliyle avuçlarken.

bana hoşuma giden utangaç ve masum bir ifadeyle tekrar

dur '' dedi . Sesindeki tatlılığa şaşırmıştım doğrusu.

giblemeyerek işime devam ettim. gökçenin meme uçları tam da saçlarının renginden tahmin ettiğim gibi açık pembeydi. ve göğüsünde tek bir kıl izi yoktu ve tamemen bakımlıydı . memelerinin ucunu her sıkışımda

nefes alış verişleri hızlanıyordu. burası kadınların vücudundaki bir çok zevk noktasından biri olduğu için her dokunuşumda gözerinde o zevk alan itaatkar, utangaç huuryu görüyordum.