Altahra Bağdat yakının da küçük bir kasaba
Adem babamızla Havva annemiz hani elmayı yediler felan
O hikayeyi hatırlıyorsunuzdur
Neyse, o elmayı yiyip Dünya'ya sürgüne gönderildiklerinde
ilk geldikleri yer; bu Altahra'ydı
Altahra-Üc cem;
Sonsuz uyku demektir
Yani Dünya'ya düştüler
Hakikatle ilişkileri kesildi
Ve aslında sonsuz bir uykuya daldılar, gibi
Adem babamız orada ilk bilinen evi yaptı
Kam ağacı diye bir ağacın kütüklerini kullanarak
Adem babamızın evi yaparken o ağacı seçmesi tesadüfi değildi
Kam ağacı normal şartlarda asla ölmez
Bir durum hariç;
Yanına kendisinden daha uzun bir ağaç
Yada bina
Yada onun gibi bir şey dikilirse,
Onu geçmek için hızla uzamaya çalışır
Ve geçemeyince;
Gücü tükenir ve ölür
Hırsından ölen bir ağaç yani
Bu yüzden gerçek imparatorların tahtları
Hep kam ağacından yapılmıştır
Hükümdarlığın ölümsüzlüğünü,fakat;
Hükümdarın sonuçta bir insan olduğunu vurgulamak için
Büyük iskender'in tahtı da kam ağacındandı
Hayatı boyunca onu hep yanında taşıdı
Hindistan seferine de zütürdü
iskenderiye de de ona oturdu
Hitlerin dolma kalemi
Pers imparotorunun kafkasının yatağı
Hepsi kam ağacındandı
Napolyon'un büyük Mısır seferine çıkarken
Tek bir amacı vardı;
Issac Christin Novak'ın çalışma notlarını ele geçirmek
Novak; Macar asıllı bir kimyagerdir
Ona simyager diyerek aşşağılamaya çalıştılar
Ama o gerçek bir kimyagerdi
Maddenin içi ile ilgilenirdi
15. yüzyılda yaşadı
Ölümsüzlük ile ilgili bir kitap yazdı
Ve sonra onu yaktılar
Novak ölmedi...
Ölü sanıp bıraktılar
Kıbrıs üzerinden orta doğuya kaçtı
Bağdat yakınlarına
Altahra- Üc cem'e
Burada hayatı boyunca duyduğu
Ama hiç görmediği kam ağaçlarını buldu
Hemde düşündüğünden on kat fazlası
Urban'da Novak gibi macardı
Urban istanbul'un fethi sırasında top ustasıydı
Fetih sırasında kullanılan
Ve surların yıkılmasını sağlayan 14 tane büyük toptan
Şuan da eser yoktur
Çünkü o bombalar sanıldığı gibi demirden dökülmedi
Urbanın ustası Novaktı
Bağdatta kam ağaçlarıyla ilgilendikten sonra
Urbanla yazışmaya başladılar
Ona ağaçları anlatmaya başladı
Çünkü kendisini yakan kiliseden nefret ediyordu
istanbul'un düşmesini istiyordu
Urban ustasının mektuplarını okuyunca
Tonlarca kam ağacı getirtti ve topları yaptı
Fetihten sonrada hepsini yaktılar
Urban'ı da bir daha istanbul dışına bırakmadılar
Hep istanbul'da kaldı
Novak'ın fatihin topçusunun ustası olduğu çevreye hemen yayıldı
Bu da Novak'a bir çeşit dokunulmazlık sağladı
Ama buna rağmen kam ağaçlarına kafayı bu kadar takması,
Ağaçların bulunduğu arazileri satın alıp
Ağaçları tek tek kestirmeye başlaması,
Bir süre sonra insanları rahatsız etti
O da durumu idare etmek için müslüman olduğunu ilan etti
Ama o da yetmedi
Canını kurtardı, ama onu sürdüler
Peki ağaçlara ne yaptı?
Hepsini yedi
Ağaç yemek bildiğiniz gibi birşey değildir
Bütün ağacı olduğu gibi yiyemezsin
25 metrelik ağaçtan
Yaklaşık 22 gram öz çıkar
Ağacın özü
Novak kam ağacının özünün etkisi ile hızla gençleşmeye başladı
Çektiği acılar tamamen dindi
Fakat yanık yaraları asla geçmedi
Biraz daha güneye indi
Beyrut yakınlarına
Orda müslüman olduğunu söylemedi
Çünkü zaten hristiyan arap nüfusu oldukça fazlaydı
Kimliğini de gizliyordu zaten
Fakat aklı hep ağaçlardaydı
Çünkü formülünde hala bir ekgiblik vardı
Kendisini yakanlara karşı duyduğu kin,
Bitecek gibi değildi
Dönemin Fransa kralına bir mektup yazdı
Durumu anlattı
Ona ölümsüzlüğü vaad etti
Ama çok cürretkardı
Karşılığında kilisenin tamamen ortadan kaldırılmasını istiyordu
Sonra, fransız kralı onu yakalatmak için ajanlarını gönderdi
Son anda kurtulup kaçtı
Sırra kadem bastı
Kaçarken yanında kam ağacının tohumlarından da zütürdüğü biliniyor...
http://www.youtube.com/watch?v=8zBbWRnrG58