/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +46 -5
    Üst edit: beyler silent hill oyun serisi var çok severim bu seriyi oyunlarını oynadım. Oyundan alıntılar yaparak kendim de birşeyler katarak yazıyorum.

    Üst edit2: lan bari şukulayın da trende girelim amk uyduruk 10-15 satırlık ayar başlıkları 400-500 şuku alıp uçuyor ben o kadar part attım devam ediyorum 13 şuku amk :d Egoist primci diyebilirsiniz nickimden de anlamışsınızdır biraz egoistim idare edin. ilgi görmek herkesin hoşuna gider :d

    Üst edit3: cugulayan piramit kafa

    Kaliteli korkunclu hikaye isteyen gelsin. 1-2 part aticam. istek olursa devam ederim. Beyenmezseniz canınız sağolsun yatar uyurum.
    Kızım annie'nin pgibolojik sorunları 8 yaşındayken kabuslarla başladı. Her çocuğun kabus görmesi normaldir ta ki kabus görmeler sıklaşana kadar...
    Başlarda yanımıza "Anne , çok korkunç bir rüya gördüm!" diyerek gelir , aramızda yatardı. Sonralarında çığlıklarıyla uyanmaya başladık. Bu olaylar üst üste devam edince bir doktora başvurduk. Doktor bir sorun olmadığını söylese de bana inandırıcı gelmiyordu.
    12 ocak 2007
    Yoğun bir iş gününden sonra eve döndüm. Eşim catherine her zamanki gibi mutfaktaydı. Üstümü değiştirmek için yatak odasına gittim. Annie odanın önüne gelip
    -baba , içeri girebilir miyim?
    +tabi ki girebilirsin.
    Yüzünde korkmuş bir ifade vardı.
    -Gel bakiyim buraya.
    Deyip kucağıma aldım.
    -Noldu bebeğim?
    +Baba , dün akşam bir kadın uyurken yanıma gelip bugün beni zütüreceğini söyledi.
    -Rüyalarından birisi miydi?
    + Hayır baba , uyanıktım bu sefer.
    Suratı küçük bir kıza göre ciddiydi. Direk aklıma içeriye habersiz bir şekilde birisinin girdiği geldi. Evde alarm vardı yani kapıdan girmesi olanaksızdı. Pencereden girmiş olasılığını düşündüm. Peki oradan girdiyse neden dün birşey yapmadı diye düşünürken hayal ürünü olma ihtimali daha çok olduğunun farkına vardım. En azından tedbir olarak pencereyi kilitleyecektim. Catherine e endişelenmemesi için birşey söylemedim. Uyuma vakti gelince annie'yle odasına gittim. Penceresini kilitledim. Ne olur ne olmaz diye odayı kontrol ettim ve kapıyı açık bıraktım. Kimsenin onu almayacağını söyleyerek alnından öptüm, battaniyesini örterek odadan çıktım.
    ···
  2. 2.
    +9
    Araştırmalarım sonucunda kasabadaki kömür madeninde 1962 yılında yangın çıkmış. Görevliler kontrol altına almaya çalışmış ama başaramamışlar. Yangın tüm madene yayılınca kasabanın altı yanmaya başlamış. Yerlerde yarıklar açılarak zehirli gaz havaya salınmış. Orada yaşayan insanlar başka yere taşınmak zorunda kalmışlar. Söylentilere göre oraya giden insanlar geri dönmemekte. Yanından geçen insanlar da siren sesleri duyduklarını, çok yoğun bir sis olduğunu ve sislerin arasında dolaşan varlıklar gördüklerini iddia etmekte.
    Kızımın çok kez garip davranışlar sergilemesinden önce bu tür mistik olaylara , doğaüstü şeylere inanmıyordum. Şuanda da inanmakta zorluk çekiyorum. Annie nin o tabelaya bakıp 'Silent Hill' kasabasını göstermesi sürekli aklımı kurcalıyordu. Birkaç gün sonra oraya gitmeye karar verdim. Tabi catherine e haber vermeyecektim. Çünkü o , bu tür şeylere inandığını büyücünün dediklerini ciddiye aldığını gördükten sonra anlamıştım ve bu konu üzerinde çok tartışmıştık.
    ilk olarak catherine e annie yi bir süre buradan uzaklaştırmak amacıyla tatile gitmek istediğimizi söyledim. işi bu sıralar yoğundu, dolayısıyla gelemeyecekti. Kızımızı buradan uzaklaştırma taraftarı olduğu için kabul etti. işten bir haftalığına izin aldım. Valizleri hazırladık. Ne olur ne olmaz diye yiyecek de aldık ve yola koyulduk.
    ···
  3. 3.
    +9
    15 şubat 2007
    Çok istekli olmasam da büyücünün kontrolünde hareket ediyorduk. Yemeği yiyip yattık. Alarm sesiyle uyandık. Koştura koştura annie nin odasına gittim. Catherine o sırada büyücüyü arıyordu. Odada kimse yoktu. Hemen paltomu alarak dışarı çıktım. Arabaya atladım, catherine i beklerken çalıştırdım. Büyücünün telefonu açmadığını söyledi. Garipti. Nereye gidebilirdi hiç düşünemiyordum. Tam yola çıktığımızda yerde iz şeklinde kan olduğunu farkettim. Endişemiz artmış bir şekilde kan izini takip etmeye başladık. Tam anayola çıkarken tabelanın yanında bekleyen annie yi gördük. Bir yandan içimiz rahatlamıştı. Hemen arabadan inip yanına koştuk. Üstünde hiç kan lekesi yoktu. Alarm çaldığı gibi çıkmıştık. Arabayla 5dk uzaklıkta olan mesafeyi bu kadar kısa sürede yürüyerek nasıl almıştı? Annie yi canlı bir şekilde bulmuş olmamız bizi az da olsa rahatlatmıştı.
    - Gel annie , eve geri dönüyoruz.
    Eliyle yol kenarındaki tabelayı gösteriyordu. ' Silent Hill' yazıyordu. Yanına gidip kucağıma aldım ve arabaya bindirdim. Catherine dehşete düşmüştü. Sürekli
    - Birşey yok canım, herşey geçti . Bak eve gidiyoruz. Diyordu.
    Eve geri döndük. Sabah ilk işimiz büyücüyü görmek oldu. Olayları anlattık. 'Silent Hill' deyince bakışları değişti.
    - Sanırım kızınız oradaki bir varlıkla irtibata geçti. Bu olay beni aşar. Bundan sonra kendi başınızasınız.
    + Ne varlığı ne irtibatı ? Neyden bahsediyorsun?
    - Orası lanetli bir kasaba. içinde şeytani varlıklar gezinmekte. Buradan taşının. Yeter ki bu kasabaya uzak durmaya çalışın. Kesinlikle ama kesinlikle o kasabaya uğramayın.
    + Ne laneti be kadın. Böyle şeylere inanmam. Zaten doktorlardan sonuç alamadığımız için belki çözülür ümidiyle çareyi burada aradık. iyice saçmalamaya başladınız. Kalkın gidiyoruz.
    Arabaya bindik ve evin yolunu tuttuk. ilk işim bu 'lanetli' denilen kasabayı araştırmaktı. Buraya taşıdığımız sıralarda bu kasabanın lanetli olduğu ve oraya gidenlerin geri gelmediği ile ilgili söylentiler duymuştuk. Evden kasabaya arabayla ortalama 1 saatlik yol vardı. Bilgisayarı açtım ve internetten 'Silent Hill' diye arattım.
    ···
  4. 4.
    +8
    Gece gözüme uyku girmiyordu. Catherine mışıl mışıl uyuyordu. Tam uykuya dalarken kapının önünde bir siluet gördüm. Çok karanlık olduğu için bir hayal ürünü olduğunu düşündüm. Kendimi rahat hissetmek için kapıya arkamı döndüm. Nedense orada birisi varmış gibi hissediyordum. Sanki birisi beni izliyordu. Korkmaya başlarken daha fazla dayanamadım ve arkamı döndüm.
    Çığlık attım. Annie yatağın ucunda bakıyordu. Catherine yataktan fırladı. Ben olayın şokunu atlatmaya çalışırken annie ağlamaya başladı. Catherine annie'ye sarılarak
    - Noldu bebeğim, yine mi kabus gördün?
    Annie konuşmuyor , sadece ağlıyordu. Kendimi toparlayıp
    - Yine mi o kadın? Dedim.
    Kafasını evet şeklinde salladı. Kafam allak bullak olmuştu. Annie neden bizi izliyordu, neden birden ağlamaya başladı ve en önemlisi o kadın kimdi?
    Catherine ne kadını diye sordu. Annie nin dediklerini anlattım. Bir an önce doktora gitmemizi söyledi. Doktorun böyle birşeye çare bulabileceğini düşünmüyordum.
    Bölgedeki en iyi pgibiyatri uzmanına gittik. Durumu anlattık. Annie yi birkaç teste soktuktan sonra durumun iyi olmadığını , düzenli olarak tedavi görmesi gerektiğini söyledi. Dediği gibi yapmaya başladık.
    Aradan 1 ay geçti. Durumu gittikçe kötüye gidiyordu. Her gece yanımızda yatmasına rağmen çığlıkla uyanmalar ve garip davranışlar artıyordu. Doktorlardan çare bulamayınca alternatif çözümler araştırmaya başladık. Başta kiliselere gittik. Birkaç papaz annieyi görüp bizi kiliseden kovduktan sonra büyücü, medyum gibi kişileri aramaya koyulduk. Tanıdıklarımızla ün salmış bir büyücüyle irtibat kurduk. Annie yi yalnız uyumasını ama odaya kamera koyup geceleri nöbet tutmamızı, onu izlememizi söyledi. Duruma göre müdahale edecektir. Dediği gibi yaptık.
    ···
    1. 1.
      0
      Kullandığı resim Nosferatu isimli klagib filmden bir sahnedir.
      ···
    2. 2.
      0
      rez
      (bkz: )
      ···
  5. 5.
    +7
    10 dk daha burdayım gencler istek olmazsa yaticam
    ···
  6. 6.
    +6
    Catherine farketmesin diye anayola çıktım. Daha sonra kasaba yoluna girecektim.
    - Annie, nereye gittiğimizi biliyor musun?
    + Evet baba, tatile.
    - Silent Hill denilen kasabaya gidiyoruz. Dışarıya çıktığın gece Silent Hill yazan tabelanın yanında durup elinle orayı gösteriyordun.
    - Hayır, hatırlamıyorum baba.
    Bugüne kadar annie nin geceleri sergilediği anormal hareketleri kendisine söylememiştim. Daha çocuktu yani. Uyurgezer olduğunu ,geceleri altına ettiğini düşünerek doktorlara gittiğini ,tedavi gördüğünü sanıyordu.
    - Güzelim, senin geceleyin uyanıp etrafta dolaşman sıklaştı. 3 gün önceki gece evden çıktın. Seni bulduğumuzda dediğim gibi o kasabayı işaret ediyordun. O gece çok endişelendik. Belki faydası olur diye oraya gidiyoruz. Belki bazı şeyler çözüme ulaşır , birşeyler buluruz.
    + Tamam baba . Dedi ve sarıldı.
    Catherine farketmesin diye farklı yoldan gitmemiz başımıza sorun açtı. Kasabanın yolunu bulmamız neredeyse 1 saat sürmüştü. Nasıl böyle oldu ben de anlamamıştım. Hava kararmış, annie uyumuştu. Yol uzadıkça uzuyordu. 70 km lik yol nasıl bu kadar uzundu anlamıyordum. En geç 1 saate varmış olmamız lazımdı. Uykum gelmişti. Biraz kestiriyim dedim. Arabayı köşeye çektim ışıkları kapattım. Etrafın çok ıssız ve karanlık olması içimi ürpertmişti. Üstüme battaniyeyi çektim ve uykuya daldım.
    ···
  7. 7.
    +6
    Beyler akşam gelicem
    2 kişi için yazicam😝
    ···
  8. 8.
    +5
    Bi kaç part daha akitiyom seni mi kırcam
    ···
  9. 9.
    +5
    Okuyan vardiysa yarın akşam devam edebilirim yatiyom şimdi
    ···
  10. 10.
    +4
    Saat 20:00 a kadar dersim var beyler akşam devam . Ders aralarında falan birşeyler yazar toptan 3-4 part atarım
    ···
  11. 11.
    +4
    annie mi ? klise ? papaz ? gardaş bizi cinlerden başka hiç bişey korkutamaz boşuna yazma derim :D
    -çok güçlü bi cin
    -köydeki anne baba
    -uzak köyde başka bi hoca
    bu malzemelerle kaliteli hikaye olabilir :D
    ···
  12. 12.
    +4
    Siren sesiyle uyandık. Noluyor demeden karşıdan arabalar gelmeye başladı. Yanlarında insanlar da koşuşturuyordu. Sanki birşeyden kaçıyorlardı. Bir yandan korkuyor bir yandan da kaçtıkları şeyi merak ediyordum. Merakım ağır bastı ve beklemeye karar verdim. Annie "Baba lütfen gidelim burdan , o geliyor!" diye yalvarıyordu. O kim diye sorduğumda o işte diye cevap veriyordu. Merakım iyice artmıştı. Siren sesi devam ediyor, insanlar kaçışıyordu. Sonra uzaktan birşey belirdi. Ortalama 3 metre boyunda dev bir yaratıktı. Her attığı adımla yer sarsılıyordu. Hemen arabayı çalıştırmaya başladım. Yaratık hızla yaklaşıyor, annie bağırıyordu. Araba çalışmıyordu. Paniklemiştim ne yapacağımı düşünüyordum. Kafamı kaldırdığımda o korkunç yaratığın koşmaya başladığını gördüm. Elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Koşarak kaçmak son seçeneğimizdi. Annie arka koltuklardaydı. Kendimi arabadan dışarı attım. Annie nin olduğu taraftaki kapıyı açmaya çalıştım açılmıyordu. Kilitlenmişti. Yaratık koşmaya devam ediyordu. Hemen sürücü kolduğuna geçip kilidi açtım. Kapıyı açarak annie yi kucakladım. Bir anda yer sarsıntısı kesildi. Annie ağlamayı bıraktı, korku dolu gözlerle benim arka tarafıma bakıyordu. Arkamı döndüm.
    ···
  13. 13.
    +3
    Sesin geldiği yer bir çıkmaz sokaktı. Yerde bir kağıt gördüm ve elime aldım. Çizim annie nin di. Anladığım kadarıyla resimde ben, catherine , annie, farklı bir çocuk ve okul vardı. Arkasını çevirdim, boştu. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Sisli ve karanlık bir gecede dışarıda tek başıma gezmek istemiyordum. Geceyi geçirecek biryer bulmam lazımdı. Kafe artık güvenli değildi. Apartmanların zillerini çalmaya karar verdim. Belki birisi beni evine alırdı. Hemen caddeye çıkıp rastgele bir apartman seçtim. Zillerin hepsine basmaya başladım. Panikten farketmemiş olmalıyım ki kapının açık olduğunu görmedim. Beklemeden içeri daldım. Asansör yoktu. Merdivenleri kullanarak neredeyse tüm daireleri kontrol ettim. Çoğunun kapısı açıktı ve hiç kimse yoktu. Geriye kalanların da kapısı kilitliydi. Ya açmıyorlardı ya da evlerinde yoktu. Farklı bir apartmana gitmeyi düşündüm. Dışarı çıktığımda hava çoktan kararmıştı. Etraf sisli olduğundan 3 adım önümü göremiyordum. Riske girip farklı apartman aramak yerine geri dönmeye , boş dairelerin herhangi birisinde geceyi geçirmeye karar verdim. Dolaşmadığım bir bodrum katı kalmıştı. Ne kaybederim ki diyerek aşağı indim. Zifiri karanlıktı. El fenerini kullanmak zorunda kaldım. Yerde yataklar , tabaklar gördüm. Biraz daha dolaştığımda boş konserve kutularının , su ve meyve suyu şişelerin olduğunu da gördüm. Bunun anlamı bir süre boyunca insanların burada kalmış olmasıydı.
    ···
  14. 14.
    +3
    Neden insanlar bodrum katında yaşama ihtiyacı duymuşlardı ki? Yorulmuş ve acıkmıştım. Çantadan bir paket bisküvi çıkartıp yedim. En temiz gördüğüm yatağa uzandım. Çok soğuktu. Diğer yataklardan temiz battaniyeleri topladım ve yatağıma geri döndüm. Kendimden çok annie için endişeleniyordum. Küçük yaşına böyle garip yaratıkların olduğu kasabada geceleyin dışarıda tek başınaydı. Uyuduktan sonra ilk işim okulu bulmak olacaktı. Uyandığımda donuyordum. Üstümdeki battaniyeler yoktu. Heryerim titriyordu. El fenerini zar zor tutabildim. Battaniyeler yatağın etrafına sacılmıştı.
    içimi garip bir korku salmıştı. Koğuşa baktığımda içeriye ışık vurduğunu farkettim. Yerden bir battaniyeyi alarak üstüme sardım. Işığa doğru ilerlemeye başladım. Evet , sabah olmuştu. Sisten hiçbir iz yoktu. Dışarıya çıktım. Dün gece kararlaştırdığım gibi okulu bulacaktım. içerden eşyalarımı aldıktan sonra yola koyuldum. Rastgele yürüyor, yol kenarlarındaki tabelaları inceliyordum. Sonunda bir tabelada ‘Silent Hill ilkokulu’ yazdığını gördüm. Sevinerek o yöne doğru hızla yol almaya başladım. 1-2 km yürüdüm , yol uzadıkça uzuyordu. Sanki sürekli aynı yerlerden geçiyormuşum gibiydi. ilerde bir tabela belirdi. Oh be sonunda bir yere varabildim dedim. Tabelaya baktığımda ayrılan bütün yollarda ‘Silent Hill ilkokulu’ yazıyordu. Galiba hayal görüyorum dedim , yine baktım. Bütün yönler okulu gösteriyordu. Birileri şaka mı yapıyordu bilmiyordum. Ne yapacağımı düşünürken bir anda tiz sesi yükseldi. Çok rahatsız ediciydi. Kulaklarımı tıkamaya fırsat bulamadan bayılmışım.
    ···
  15. 15.
    +3
    Gözlerimi açtığımda kırmızılık gördüm. Etraf demir kokuyordu. Başım ağrıyordu. Kafamı kaldırdığımda direksiyonda kan gördüm. Direğe çarpmıştım. Elimle başımı yokladım. Evet, kan benimdi. Hemen aklıma annie geldi. Zar zor arkamı döndüm. Arabada benden başka kimse yoktu. Annie nin emniyet kemeri takmıştım. Kemer hala kapalı duruyordu. Annie diye bağırmaya çalıştım ama olmadı. Kapıyı açtım. Hareket etmeye çalışırken yere düştüm. Kapıya tutunarak zorlukla ayağa kalktım. Etrafa bakındım , her yer sisti. Yolun karşısında ışık gördüm. Yeniden annie diye bağırmaya çalıştım. Bu sefer sesim çıktı ama karşılık veren yoktu. Işığın olduğu yere doğru yürümeye başladım. Yaklaştıkça ışığın geldiği yerin bir kafe olduğunu anladım. Kapıyı araladım. içerde bir kadın polis memuru oturuyordu. Yanına gittim.
    - Merhaba , ben John.
    Ben girdiğimde farketmemiş olmalı ki direk silah doğrulttu. Zararsız olduğumu farkedince indirdi.
    - Merhaba John, ben Sara. Burada ne işin var?
    + Gezmek için buraya geldik.
    - Geldik?
    + Kızımla geldik. Gelirken yolda karşıma birşey çıktı. Çarpmamak için direksiyonu kırınca kontrolü kaybettim ve kaza yaptım. Kaza sonrası kızım arabada yoktu. Biraz aradım fakat bulamadım.
    - Anladım. Sen de bir bakıma kaybolmuşsun.
    + Sen neden buradasın?
    - Bu mahalleden geçerken arabam bozuldu. Telefonum çekmiyor. Ben de bana yardımcı olacak birşey arıyorum.
    ···
  16. 16.
    +3
    Okumayın korktum
    ···
  17. 17.
    +3
    Bi part daha akıtıyorum beyler
    ···
  18. 18.
    +2
    Ayıldığımda yine aynı yerimde, tabelanın yanındaydım. Etraf kararmıştı ve her zamanki gibi yoğun sis geri gelmişti. Hava buz gibi olmuştu. Bir an önce sığınacak yer bulmalıydım yoksa donarak ölecektim. Feneri yaktım yine çaresizce dolaşıyordum. Birden radyo cızırdamaya başladı.
    Noluyor demeye kalmadan sislerin ardından siluet gördüm. Ardıma bakmadan kaçmayı istiyordum ama nereye? Siluet yaklaştıkça çıkardığı sesleri duyabiliyor , neye benzediğini görebiliyordum. 2 kafalı , derisi yüzülmüş bir yaratıktı. Bana doğru geldiğini anladıktan sonra nereye kaçabileceğimi kestirmeye çalışıyordum. Yaratık gittikçe hızlanıyordu. Düşünmeyi bırakıp adrenalinin etkisiyle buz gibi havada koşmaya başladım. Biraz koştuktan sonra yolu görememeye başladım. Başta sisten olduğunu düşündüm ama sonra yolun gerçekten kaybolduğunu farkettim. Yol boydan boya kopmuştu , ucu bucağı gözükmeyen uçurumu gördüm. Biraz daha geç farketseydim belki uçurumun dibini boylamıştım. Arkamı döndüğümde yaratığın hala geldiğini gördüm. Kaçacak yerim yoktu. Yerde gördüğüm taşları alıp ona doğru firlatmaya başladım. Etki etmiyordu. iyice yaklaşmıştı. Uçurumdan atlamayı düşündüm. Ama düşündüğüm kadar kolay değildi. Anlayamadım. Canavara teslim olmayı seçmiştim. Gözlerimi kapatmış bir şekilde sonumu bekledim.
    ···
  19. 19.
    +2
    Sara nın dürtmesiyle uyandım. Apar topar hazırlanıyordu. Noluyor demeden sus işareti yaptı. Ben de hazırlandıktan sonra aşağı indik. Yaşlı bir kadın sandalyeye çıkmış sanki vaaz veriyordu.
    + Bu pazar , evin koruması büyük oculus a etkisi olmayacak. Gidebileceğimiz tek yer kilise. Burası güvenli değil.
    - Ne oculusu, ne kilisesi?
    Sara
    - Buradakilerin inancına göre dev bi yaratık her pazar bu kasabada ortaya çıkar . Kilise hariç her yere girebilir. Çok dengesiz insanlar ama hiç yanıldıklarını görmedim. O yüzden bugün kiliseye gideceğiz.
    + Annie ne olacak ? Hani bugün onu arayacaktık?
    - Zaten arayacağız. Kilise dedikleri yerde uzun süredir buralarda yaşayan bir papaz olduğunu söylüyorlar. Ona danışırız.
    Mantıklı gelmişti. itiraz etmedim. insanlar telaşla evden çıkıyorlardı. Biz de arkalarına takıldık. Evden çıktıktan sonrs siren sesi başladı. Sanki ses gökyüzünden geliyordu. Millet koşturmaya , bağrışmaya başladı. Biz de hızlandık. Sara arkamı dönmememi söyledi. Niye ki diyerek arkamı döndüm. Ortalama 3 metre boyunda, elinde kocaman uzun bir palası , kafasında demir piramit kask olan bir yaratık biz doğru geliyordu. Palası o kadar ağır olmalıydı ki yere sürte sürte taşıyordu. Ben arkamı dönünce diğerleri de döndü. Sara bana koş diye bağırdı. insanlar daha bir paniklemişti. Herkes ardına bakmadan kaçışmaya başladı. Kilise görüş alanımıza girmişti. Hiç koşmadığım kadar hızlı koşuyordum. Tam kilisenin kapısına vardık ki arkadan çığlık sesi geldi. Kadın yere düşmüş , yardım istiyordu. Diğerleri arkalarını bile dönmeden içeri girdi. Benle Sara kadına yardım etmeyi düşünüyorduk ki piramit kafa bir anda kadının yanında belirdi. Kadını tek eliyle kaldırıp diğer eliyle belini tuttu. Kadını ortadan ikiye kopardı. Bir yarısını da bize doğru fırlattı. O kadar sert fırlatmış olmalı ki kilisenin duvarına yapıştı. Ben tam kusacakken Sara kolundan tutup içeri soktu.
    ···
    1. 1.
      0
      Olmadı pampa takunu çıkarttın hikayenin dıbına koydun dev ne amk
      ···
  20. 20.
    +2
    O şey bana doğru geliyordu. Geri çekildim. Camı kırarak içeri daldı. Bağırmaya başladı. Sesi çok yüksek ve tizdi. Başımı ağrıttı. Yerden kalkıp üstüme atlamaya çalıştı. Keskin pençesiyle kolumu çizdi. Saldırıya geçmezsem öleceğim gibi görünüyordu. Masanın üstündeki bıçağı kaptım. Ona doğru sallamaya başladım. Üstüme bir daha zıpladı. Zıplarken kanadı masaya takıldı ve az bir süreliğine de olsa yere düştü. Fırsat bilip bıçağı boynuna saplayarak çenesine kadar yardım. Yere irin gibi bir sıvı aktı. Hala hareket ediyordu. Bıçağı geri çekip kafasına sapladım. Bir süre daha çırpındı sonra hareketsiz kaldı. Öldüğünü düşündüğüm anda bıçağı çıkardım. Tüysüz, karga kafalı devasa bir yarasaya benziyordu. Olayın şokunu atlattıktan sonra lavaboya gidip temizlendim. Neyse ki kolumdaki çizik hafifti. Bezle sardım. Sis biraz azalmıştı. Elime bıçak sırtıma çantayı alarak kafeden çıktım. Avazım çıktığı kadar annie diye bağırdım. Yaratıkların duyup duymaması umrumda değildi. Bu sefer öncekilere farklı olarak 'baba, buradayım' diye karşılık geldi. Sesi annie ninkine benziyordu. Sesin geldiği tarafa doğru koşmaya başladım.
    ···