+2
Binlerce yıllık Türk Yurdu: Doğu Türkistan
ipek Yolunun Mahzun ülkesi :Doğu Türkistan
Yaşamın Asimile Edildiği Yer: Doğu Türkistan
Çoğu Türkistan gerçeği, dünyanın ve Türkiye’nin görmezden geldiği, görmezden gelinmese de siyasi çıkarlar uğruna feda edilen bir gerçek. Dinî, millî ve kültürel köklerinden kopartılmak istenen ve gözlerini açtığı andan itibaren “Sincanlı” olduğuna inandırılmaya çalışılan bir tutsaklar ülkesi Doğu Türkistan.
Yıllardır Çin zulmü altında olan Doğu Türkistan, Zengin yeraltı kaynakları ve stratejik konumu nedeniyle Çin’in siyasi ve ekonomik olarak kendi nüfuzu altına almaya çalıştığı bir bölge. MÖ 300’lü yıllardaki Hun hakimiyeti döneminden başlayarak 2000 yıl boyunca sürekli Türklerin kontrolü altında olan Doğu Türkistan 1750’den beri kısa süreli bağımsızlık dönemleri dışında Çin’in işgali ,zulüm ve baskısı altında. Özellikle 1949’dan sonra Çin Devrimiyle birlikte Doğu Türkistan sistemli bir Çinleştirmeye tabi tutulmuştur. 1949’da Türk oranı %95, Çinli oranı yalnızca %5’ti. Bugün ise 20 milyon civarında nüfusun 8,5 milyonu Uygur Türkü, 7,5 milyonu Çinlidir. Bütün baskılara karşın Doğu Türkistan’daki Uygur Türkleri milli kimliklerini korumayı başarmış ve Çinlileşmemiştir. Nüfus yapısındaki bu büyük değişim bölgeye yapılan büyük Çinli göçleri nedeniyledir.
Çin’in 1949 yılından bu yana yürüttüğü politikalar Doğu Türkistanlıları asimilasyon ve etnik temizliğe maruz bırakmıştır. Öyle ki, 1949 yılından beri Çin ordusu tarafından öldürülmüş ya da rejimin politikaları doğrultusunda oluşan kıtlık sonucu hayatını kaybeden Doğu Türkistanlı sayısı 35 milyon gibi inanılmaz bir rakama ulaşmıştır.
Doğu Türkistanlılar daha doğmadan yasaklarla karşılaşıyor; eğer devlet tarafından “fazlalık” olarak değerlendirilirlerse , bebekler zorunlu kürtajla, annelerinin karınlarından zorla çıkartılıp öldürülüyorlar. Kendi dillerini, tarihlerini öğrenme hakları yok. istedikleri üniversiteye girmek, istedikleri işte çalışmak onlar için hayalden de öte. Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurlar, özellikle genç kızlar zoraki olarak vatanlarından koparılıp Çin’in iç eyaletlerine çalışmaya gönderilmekte. Çinli patronlara teslim edilen genç Uygurlar, ağır işlerde çalıştırılmakta, aşağılanmakta, ucuz işçi olarak kullanılmakta ve sömürülmekte... Değişik Türk lehçeleri konuşan halkın dillerini konuşmaları engellenerek Çince konuşmaya zorlanmakta…ibadet yaptığı tespit edilen kişiler, işinden okulundan atılmakta…Evinde dini kitap bulundurma bir suç unsuru olarak kabul edilmekte.. . Camiler bir bir kapatılmakta, Müslüman din adamları yoğun resmî denetimlerden geçirilmekte, “yıkıcı” olarak görülen dinî liderler gözaltına alınmakta ve tutuklanmakta... Dahası, halka önder olabilecek kapasitedeki aydınlar sistemli olarak öldürülmekte…
Doğu Türkistanlılar düşünce, ifade ve din hürriyeti alanlarında da tamamıyla kuşatılmış durumdalar. Barışçı örgüt kurma hakkı, toplanma hakkı, siyasi haklar, kanun önünde eşitlik hakkı, azınlık hakları, eğitim hakkı, çalışma hakkı, mülkiyet hakkı ve serbest seçimlere katılma hakkı ile adalet, haysiyet ve ünü koruma, göç ve iltica gibi haklar bu halk için söz konusu değildir.
Yıllardır baskı, zulüm ve katliam yaşanıyor Çin’de... Türk halkının büyük tepkisi var… Ama Türkiye’de bazı kesimlerin en ufak bir açıklama bile yapmadığını görüyoruz. Bu kesimler, bir kısmı sırf ticari ilişkileri ve ekonomik çıkarlarını düşünerek,bir kısmı da Türk davasını, Müslüman halkların haklarını savunmayı faşistlik ve gericilik sanarak bu vahşeti görmezden geliyor…3- 5 tane balina kıyıya vurup ölse eylem yapanlar, yüzlerce Türk katledilince neden sessiz kalır? Türkiye’de tüm toplum kesimlerince yapılması gereken ,mazlum Doğu Türkistan halkının yanında yer almaktır