-
301.
0-Can'ımmmm, günaydın sevgilim.Tümünü Göster
+Günaydın günüme neşe katan insan.
-Bugün işe gitmesek mi hı? Ne dersin? Zaten oraları idare edenler var, uzun zaman sonra kendimize biraz vakit ayıralım mı? Ben seni çok özledim Can, yanımda olmana rağmen ben seninle ikimize özel zamanlar geçirmeyi çok özledim. Beraber deli dolu kahvaltı yapmayı, saatlerce göz göze bakışmayı, muhabbetler etmeyi çok özledim. Kırmazsın beni değil mi? Vaktini bana adayabilirsin bugün değil mi?
+O nasıl soru öyle? Senin aklın alıyorm u ki sen benden bir şey isteyeceksin ve ben onu yapmayacağım... Her günüm, her anım, her saniyem sana feda ömrüm boyunca ne zaman istersen ben seninim biliyorsun. Hadi kalkalım, eskiden de yaptığımız gibi simitlerimizi alıp sahile doğru yola çıkalım ne dersin? Yine martılara atalım parçalar koparıp, denizin içine sokalım ayaklarımızı. Kalk haydi, saçın başın incin kalsın, yâd edelim yeniden aşkımızın ilk günlerini.
-Hayır tabi ki. Yani evet ama o söylediklerin bugün olacak şeyler değil, bugün çok ayrı, çok özel bir gün olacak bizim için. Aşkımız için ve ben öyle ev kafasında takılmak istemiyorum bütün gün. Ben duşa giriyorum, sen de kalk çay kahve falan bir şeyler hazırla, kahvaltı için çok güzel bir yere gideceğiz beraber. Hadi bakalım.
içinde ki heyecan, dışına yansıyordu, yine ardımdan dönüp duran bir dolap var bunu hissedebiliyorum ama söz konusu kişi Funda. Ve onun ne planladığını tahmin etmek gibi bir lüksünüz olamaz, ben dahil.
Oflaya oflaya bir şekilde doğruldum yattığım yerden. Yüzüm gözüm şişmiş, ellerim uyuşmuştu artık ve vücudumda enerji adına bir şey yoktu. Aynaya baktım, kendime yabancı geldim. Selim'e akıl verirken ben kendime bakmaz olmuştum, ne hakla o konuşmayı yaptım acaba, kendine bakmıyorsun, saldın derken...
Funda'mın eşsiz sesi ile, naif ezgileri geliyor kulağıma. Özlemişim bu sesi duymayı. Bizim şarkılarımızı söylüyor. Kelimelerinde sadece ikimizin emeği olan, adeta bizim aşkımızı anlatan o şarkıları. Beraber sahnelere çıktığımız günler geliyor gözlerimin önüne ve ben duygu seline kapılıyorum. Çatallaşmaya başlayan sesim ile eşlik ediyorum ona yavaş yavaş. Ezgilerimi, nâmelerimi yeniden canlandırıyorum gibi geliyor. Kaç ay geçti, kaç zaman sustum kaldım karanlıklarda, bilmiyorum. Sadece siyah şeyleri hayal eder olmuşum ki, evimizin çiçekli bahçesinde ki her gün gördüğüm renkleri dahi unutmuşum zihnimin odacıklarında.
Sevda, vahalarda aylarca susuz kalmak gibi senin yanında. O kadar muhtacım ki sana, o kadar ihtiyacım var ki bir damlana, başaramam anlatmayı. Ben, dudaklarım çatlamasına rağmen, halâ senin adını anabiliyorum kavuran güneş altında. Canım yansa dahi, sen oluyorsun yine dualarımda. Senin sevdan öyle bir şey ki, sapsarı kumların arasından bile, bir hayat belirtisi yakalayabiliyorum. Tek damla yağmur yağmamasına rağmen, o çöllerin ortasında bir şekilde kendisine hayat bulan ufacık bir bitki gibi. En zor koşullarımda bile, işte şimdi yolun sonuna geldim dediğim saniyelerimde bile sen bana hayat verecek bir bahane elbet bulabiliyorsun. Ben seni, umutların bittiği yerde seviyorum. Yok oluşa şahit olmama müsaade etmeden, beni tekrar kendine çekebildiğin için... -
302.
0+Sevgilim daha ne kadar banyoda kalmayı düşünüyorsun? Bütün gün beraber vakit geçirelim derken, sen banyoda ben evde seni bekleyerek demedin diye umuyorum? Hem kahveler soğuyacak artık gel.
-Of Can bir saniye susmaz mısın sen?
+Susmam. Sustuğum zamanlarda konuşturmak için ne diller döktüğünü hatırla bakalım.
Funda benim suskunluğumdan hiç olmadığı kadar korkuyor. Bir kere sesim kesilirse eğer dünyaya karşı, bir daha uzun zaman ağzımın açılmayacağını biliyor. Susmak demek, karanlıklarda kaybolmak, her şeyi bir kenara fırlatıp kendini tamamen olan biten her şeyden uzaklara sürüklemek demek. Bunu ben de istemiyorum, ben de korkuyorum susmaktan ama bazen gerekmiyor da değil, bilirsiniz. Çünkü kendi kendine konuşmak, içinde saklıyor olduğun ama bilmediğin şeyleri açığa çıkarmak için gereken şeydir sessizliğin ve hiçliğin ortasında gece yarılarına kadar yalnız kalmak. Korkuyorum ama bunların üzerine gitmek istiyorum, bitirmek istiyorum içimde olup biten her kötü şeyi. Susmak, çekip gitmek gibi, her şeyi gerilerde bırakıp. Susmak, herkesin içinde birden bire yok olmak gibi, kimselerin seni bulamayacağını bildiğin yerlere gitmek mesela. Ben, eskiden de gömerdim kendimi karanlıkların içine ve sanki olması gereken şey bu imiş gibi gelirdi, yanlışmış. Funda tuttu ellerimden ve o çıkardı beni yalnız karanlıklarımdan. Gerçekten o çıkardı, bana kalsa geceleri sabahlara kadar kalemlerimin, kağıtlarımın arasında yok olcaktım ve buna ne Selim, ne Cemil abi ne de Seda engel olamayacaktı.
Her şeyi geride bırakıp yeni bir hayata başlayarak güçlü biriymiş gibi rol yaptığımı biliyorum ama siz bakmayın benim böyle davrandığıma. Ne kadar güçsüz biri olduğumu fark etseniz, bunca zamandır size anlattıklarımın karşısında nasıl ayakta kaldığıma şaşırır kalırsınız.
Bazen, bir kuyuya benziyor hayat. Kör, pis, zehirli bir kuyu. Boğuluyorum, ölüme koşacak mecalim kalmıyor. Kimseyi görmüyor gözüm, sevdiklerim yabancılaşıyor. Dostlarımın seslerini tanıyamıyorum, varlığım bir tele asılıyor. Bir kâbus bu, bir hastalık, lanet... Beni bu durumdan her zaman kurtaran insan ise istisnasız Funda oluyor. Her zaman, her boşluğa düştüğümde...
-Caaan, hayatım ben çıktım hadi sen de hazırlan!
+Hemen giriyorum... -
303.
0Uzun zaman sonra, yeniden ayna karşısında kendi suretime bakıyorum. Pis, leş bir insan... Toparlan Can! Yeter bu kadar incinlık... Sana yakışan bu değil, Funda'ya yakışan, onun aşık olduğu adam sen değilsin. Silkelen, ve kendine gel.
Yıllar sonra, ilk defa bu kadar kısa kestim sakallarımı. Resmen yüzümün, çenemin şeklini unutmuşum. Kısacık, kirli sakallı bir Can var aynada bana bakan. Funda'da çok şaşıracak buna, hoşuna gidecek mi, bilemiyorum, göreceğiz. Saçlarımı, Funda'nın tokalarından biri ile bağladım arkadan, ve onun en sevdiği parfüm sardı bedenimi, hiç bir şey. Evet, ben parfüm kullanmıyorum. Çünkü çiçek böcek kokmaktansa, kendin gibi kokmalısın burnuma burcu burcu diyor sevdiğim kadın. Ben de öyle yapıyorum. Ona, onun sevdiği gibi görünüyorum, yaklaşıyorum. Benim sevdiğim adamın yapay olan hiç bir şeye ihtiyacı yok çünkü gece aynı yastığa koyduğumuz zaman başımızı, beni senin kokun mest ediyor ve onunla huzur bulup uyuyorum diye söylüyor. Bu davranışı onunmuş gibi anlatıyorum size ama, sorsanız benim isteğim ve aklımdan geçenler de tam olarak aynı şekilde. Onu sevdiğim, ilk gördüğüm gibi değişmemiş ve saf görmek istiyorum ömrümün son saniyelerine dek. Aşk işte, değişmesin istiyor sevdiğin insan... -
304.
0-Aşkım... Sakallarını neden kestin?
+Sıkıldım. Bunaldım çok, değiştirmek istedim dışa vuran halimi, en azından sakallarımdan kurtularak bir yerlerden başlamış olmak istedim. Beğenmedin mi yoksa?
-Şapşal, saçmalama, tabi ki beğendim ama ne bileyim, en son kazadan sonra ameliyat masasına giderken bu halde görmüştüm seni sakalların kısa halde, yadırgadım diyemem ama içim burkuldu gibi sanki biraz...
+Gelmesin aklına o kara günler, unutmalısın. Ben burada olduğum, sana her akşam sarılıp uyuduğum zaman boyunca aklına o günler gelmesin. Anlaştık mı?
-Denerim...
Şimdiye kadar saçlarımı hiç bağlı görmemişti, hiç. Durmadan saçlarıma bakıyor, dokunuyor, bu haline alışmaya çalışıyordu. Hoşuma da gidiyordu açıkçası, devamlı meraklı meraklı beni izleyişi. Bazen öyle bir bakıyordu ki, aklından ne geçiyorsa, kelimesi kelimesine okuyabiliyordum onu. Bana tek kelime bile söylemeden, bana anlatamadığı binlerce cümleyi anlayabiliyordum.
Gözlerime bakıyor...
Baktıkça içime akıyor...
Dudakları yavaş yavaş yanaklarına doğru gitmeye başlıyor...
Gözleri kısılıyor...
Göz bebekleri ne kadar büyüyebilirse o kadar büyüyor...
Gözlerinin içi gülüyor...
Ve, o gözlerde kendimi görüyorum...
Bana bakarak, beni anlatıyor o bakışlarda. Sanki, doğduğu günden beri beni hayal ediyor, beni düşlerinde canlandırıyor ve bir gün arayıp beni buluyor. Gözlerinde, bana olan hayranlığını buluyorum. Hayranlığı, içinde bitmek bileyen bir alevi körüklüyor ve ben bunu görüyorum. An oluyor, volkan gibi patlıyor hasreti, usulca yaklaşıp deli gibi sarılıyor. An oluyor, çağlıyor durmaksızın kelimelerinden. Bir insan ne kadar sevilebilirse, Funda da beni o kadar seviyor işte. -
305.
0huur çocuğu yavaş çal lan yavaş
-
-
1.
0Bu hikaye, zaten benim hikayem! Benim yaşantım! Benim hayallerim! Her şeyi yeniden bir başlık altında toparlıyorum ve buradan yazmaya devam ediyorum!
-
1.
-
306.
0Bir yer
-
307.
0Amk delisi çaldığın çok belli oluyor.
Edit: Kendi hikayenmiş panpa kusura bakma. -
-
1.
0hikayeyi yazan ayni kisi panpa tutmadi diger basligi burdan acti
-
1.
-
308.
0Görmeniz lazım amkler bunu https://youtu.be/o6fwagEZ-Sg
-
309.
0Re z biyince okurum
-
310.
0Devam rez
-
311.
0Rezerve
başlık yok! burası bom boş!