/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 176.
    +8
    -Merhaba.
    +Buyrun?
    -Cemil bey buradalar mı acaba? Beni bekliyor olacaktı. Aslında dün akşam gelmiş olmam gerekiyordu ama başka bir yere gitmek durumunda kaldım.
    ^Seda'cım arkadaş benim misafirim olur. Hatta misafirden öte, artık umuyorum ki bizimle beraber her daim buralarda olur. Can, hoş geldin kardeşim geç buyur.
    -Hoş buldum abi de, hep beraber buralarda derken?
    ^Bizimle çalışmaya ne dersin? Hem benim bir personele ihtiyacım var, hem de senin bir işe.
    -isterim tabi ki benim için de iyi olur da, be daha kalacak yet ayarlamadım ki kendime. Dün akşam da sahil tarafında uyumuş kalmışım çimenler üzerinde.
    ^Dert ettiğin şey yeter bu kadarcık şeyler olsun. Halledilir o sorun değil. Ee ne zaman başlıyorsun yeni işine? Hemen? Bence hemen başlamalısın, hadi bakalım bundan sonra Seda senin yardımcın. Her şeyi sana o öğretecek. Selim de yardım eder sana, anlaşın kendi aranızda.
    -Eyvallah abi bu iyiliğ...
    ^Lafı olmaz yiğidim, hadi size kolay gele.

    ikinci günümde işimi de bulmuştum, şimdi tek ekgib kalacak bir yer. Onu da hallederiz dedi ama bu tek kelimelik cevaptan başka hiç bir şey bilmiyorum.

    +Abi hoş geldin aramıza, Cemil abinin de dediği gibi ben Seda.
    -Hoş buldum, Can.
    +Memnun oldum, hadi gel benimle, sana içeriyi göstereyim.

    Seda anlaşılan o ki sıcak kanlı cana yakın birisi, ama işini ciddiye aldığı da su zütürmez bir gerçek.

    Mutfak kısmına geçtik, bana bardakların tabakların falan yerlerini gösteriyor. Neyi nerede bulabilirim ilk olarak onları anlatıyor. Bulaşıkları başka biri hallediyormuş, hiç bir şeye kesinlikle karışmaz o dedi. Ne muhabbet eder ne işinden başka şeye el atar. Varlığı yokluğu birdir onun dedi. Selam verdim oralı bile olmadı zaten, değişik biri anlaşılan.

    Mutfakta biraz zaman geçirdikten sonra Selim geldi. Onun o olduğunu bilmiyorum tabi ki, sadece mutfağa girip hazırlıklar tamam mı dediği için anladım onun olduğunu. Seda yanımıza çağırdı, tanıştırdı bizi, artık bizimle beraber Cemil abi de bayağı sevmiş kendisini yeri sağlam yani dedi.

    Selim de sıkı biri anlaşıldı, cana yakın yani. ilk günüm neyin nerede olduğunu öğrenmekle Seda'nın peşinde geçti anlayacağınız. Gerçek abisi kadar ilgileniyordu, o derece sevecen biri. Kanım çabuk ısındı kendisine. Yaşça da benden küçük zaten. Bir kız kardeş kendisi bana yani.
    ···
    1. 1.
      0
      Abi sosyal medya hesabın var mı sana nereden ulaşabilirim lütfen ?
      ···
    2. 2.
      0
      illa ki var ama kendimi ifşa edersem bu platformda sonuçları çekilmez olur
      ···
    3. 3.
      0
      Abi senle konuşup dertleşmek istiyorum be abicim kardeşinden bi zarar gelmez instagram adresini mesaj olarak atar mısın ben mesaj atamiyorum da :(
      ···
      1. 1.
        0
        Bir derdin varsa anlat hep beraber ortak olalım. Ben nasıl buralara yazıyorum içime dert olan her şeyi?
        ···
      2. 2.
        0
        Dert ne kelime be abicim hayatım darma duman olmuş yazıcam sözlüğe diyorum ama bi türlü cesaret edemiyorum hislerimin hepsini kaybettim. Sen çekmişsin yasamissin be abi derdi ceken dertlinin halinden anlar.
        ···
      3. diğerleri 0
    4. diğerleri 1
  2. 177.
    +6
    Cemil abi bir kaç saat sonra geldi tekrar, yanına çağırdı beni, ev işini hallettiğini, bir dostundan rica ettiğini kendisini kırmadığını söyledi.

    -Neden yapıyorsun bunu abi? Daha iki gün önce tanıdın beni, bu kadar iyiliğin sebebi ne? Güven sağlayacak bir durumum da olmadı sana karşı.
    +Birilerini yüz üstü bırakmak bazı adamların harcı değildir. Sen beni buldun, yardım istedin. Belki çok basit bir yardımdı evet ama ben insanların zor durumlarında onları öylece bırakıp gidebilen insanlardan değilim. Her insan değerlidir Can, her insan bir candır sonuçta. Ha tanıdığın bir eşin dostun, ha yoldan geçen başka biri. Sen benim yerimde olsan ne yapardın? Halin vaktin yerinde olsa, öylece bırakıp gider miydin beni bilmediğim bir yerde yalnız başıma?

    Ne dese haklıydı karşımda ki adam. Teşekkürlerimi iletip anahtarı ve adresi alıp işime döndüm
    ···
  3. 178.
    +8
    Bir hafta boyunca işi öğrenmek için Seda'nın peşinde gezdim durdum. Selim ve Seda bana işin bütün inceliklerini, müşterilere hitap etmem gereken üslubu, hangi durumlarda neler yapmam gerektiğini falan her şeyi öğrettiler. Bu sırada evimin eşyalarını da hallettim Cemil abinin sayesinde. Her na aldımda hepsini hesabıma yazdırdım, emeğimin karşılığından düşülmesi için. Ara sıra boş kaldıkça defter kalem elimde gözlerimin dalıp gittiğini fark etmiş Seda, yanıma geldi bir gün.

    +Abi dikkat ettim de sende derinde bir şeyler var ama ne olduğu hakkında bir fikrim yok. Neler yazdığını gerçekten merak ediyorum ama sormaya da cesaret edemiyorum. Bir derdin sıkıntın mı var?

    Ne anlatsam boş, ne desem kelimelerime yükleyeceğim anlamları anlamayacak Seda hiç bir zaman.

    -Kendi şarkılarımı şiirlerimi döküyorum kelimelere. Siz bilmiyorsunuz tabi, ara ara kendi kendime çalar söylerim.
    +Abi ciddi misin sen? Neden söylemedin ki şimdiye kadar bize? Selim, Can abi şarklılar yazıp söylermiş biliyor muydun?
    ^Yoo, öyle bir güzellik yaptı mı ki bilelim Seda, senin de sorduğun soru mu şimdi?
    +Doğru valla haklısın. Abi hadi bize okusana bir şeyler, Madem anlatmıyorsun içindekileri, biz de farklı yollardan öğrenelim neymiş derdin senin.
    -Öyle çok bir şey değil ya, kendimi eğlendiriyorum sadece. Israr etmeyin boşuna yani.
    ^Ee, bizi de eğlendir işte. Arkadaş değil miyiz? O kadarcık da hatırımız yok mu yani bunu mu demek istiyorsun?
    -Ya hayır tabi ki ama ne bileyim kimselere söylemedim ki şimdiye kadar.
    +Hadi abi kırma bizi lütfen.
    -Yarın halledelim o zaman olur mu? Çıplak sesle pek de güzel olmaz şimdi.
    +Söz mü?
    -Sedaaa!
    +Abi söz müüüü?
    -Söz baş belası söz.

    Şirinlik yapıyor bir de utanmaz. Deli kız ya.
    ···
  4. 179.
    +8
    Aslında kendime güvenimin gelmesini sağlayan kişi Seda oldu. Ertesi gün onlara kısa bir konser verdim cafede. Hem bizimkiler, hem müşteriler çok beğendiler. Yüreklendirdiler beni. Selim'in tanıdıkları varmış başka cafelerde çalıp söyleyen, onlardan birkaçını çağırdı, beraber bir kaç parça seslendirdik. Davet ettiler kendi mekanlarına. Mekan sahipleri ile görüştük, gündüz kendi işimde, akşam da onların cafelerinde söylemem için anlaştık. Bu şekilde kendi hayranlarımı oluşturdum. Kendi şarkılarıma daha özenir oldum. insanlar mutlu oldukça ve güzel düşüncelerini aktardıklarında ben de mutlu oluyordum. Yavaş yavaş daha fazla alıştım bu duruma. O zamandan beridir farklı yerlerde sahne alır oldum. iki işi birden idare edebilmek için kendi zamanımdan kısar oldum. Kendime zaman ayırmaz oldum. Mutluydum, iki işimi de seviyordum ama şikayetçi değildim bu durumdan.
    ···
  5. 180.
    +6
    Hastane koridorları soğuk... Belirsiz bekleyiş içerisinde olmak korkutucu. Yakıştıramıyor kimse, sevdiği insanların canları için savaşmasını. Ben de yakıştıramadım Seda'ma. O deli doluydu. Sevimliydi. Şimdi ise aramızda kalmak için bütün gücünü tüketiyor...

    Saatler geçiyor, görünen kimseler yok ameliyathane kapısında. Herkes yerle bir, gözler kan çanağı ağlamaktan... Bitmişiz, ölüm yorgunluğu var üzerimizde. Bekliyoruz... Gelen yok...
    ···
  6. 181.
    +6
    Selim bir köşeye çökmüş, sessiz sessiz akıtıyor göz yaşlarını. Funda hıçkırıklara boğulmuş halde. Ben, vücudum günlerde soğukta kalmış gibi titriyorum. Çaresiziz. Bitap bir halde...

    Cemil abiyi arıyor gözlerim, bulamıyorum. Selim'e soruyorum, görmemiş. Funda'ya soruyorum, görmemiş. Gelmemiş miydi bizimle beraber hastaneye? Hatırlamıyorum. Patlayan silah sesinden sonra hiç bir şey hatırlamıyorum. Hatırlamak istemiyorum...

    Seda... Prensesim... Kal bizimle, gitme. Biz buradayız, kapının hemen arkasında. Seninleyiz... Bırakma bizi kardeşim, eksiliriz... Gitme sakın bilmediğin yerlere, korkarsın, yalnız kalmamalısın. Sen bizimle güçlüsün ve biz buradayız Seda, vazgeçmemelisin. Duyuyorsun beni değil mi? Biliyorsun sensiz ne kadar üzüleceğimizi. Üzme bizi Seda, yakma canımızı en derinden. iyileşmez yaralar açma içimize. Kanatma bizi...

    Duvarlar üzerimize yıkılıyor saatin her tık sesinde. Kapı açılıyor, yavaş adımlarla yaklaşan doktorun tek söylediği; "BAŞINIZ SAĞOLSUN... "

    Ne demek bu doktor! Nasıl söylersin bunu! Ne cesaretle! Burada kimse bu iki kelimenin anldıbını bilmiyor doktor! Biz Seda'mızı içeri canlı gönderdik, ne demek cansız çıkacak doktor! Sen ne dediğinin farkında mısın! Bırakın artık şakayı, verin bize melek yüzlü Seda'mızı doktor! DOKTOOOR!!!

    Hepimiz yerle biriz. Feryatlar, kulakları deliyor adeta. Bir insan bir anda bu kadar gözyaşı akıtabilir miymiş hiç gözlerinden? Tüm kemikleri defalarca paramparça ediliyormuş gibi bir acıyı kaldırabilir miydi? Artık yarım mıydık biz yani? Hep ekgib olarak mı yaşayacaktık bir ömür boyu?..
    ···
  7. 182.
    +8
    Selim daha da çöküyor duvarın dibine. Adeta yok olmak istercesine. Sessizliği kendini haykırışlara bırakıyor, dışına vuruyor acısını. Bugün dünya yanıyor. Dünya ile beraber biz kül oluyoruz, kor bir alev içimizi dağlıyor. Bugün merhameti söküp alıyorlar içimizden, nefret tohumları ekiyorlar. Ne için gitmişti Seda? Onun günahı neydi? Kime ne yaptı lan bu melek yüzlü kız söyleyin bana!

    Cansız bedeni çıkarılıyor içerden. Sanki saatler önce etrafına neşe saçıp gülüp oynayan kız o değildi. Kıpır kıpır yerinde duramayan kızın kalbi atmıyordu şimdi. Melekti, aramızdan ayrıldı cennetine koştu benim canım... Alın benim kalbimi, verin ona. Onun çok daha güzel günleri olacaktı neden yarıda kaldı?.. Selim'in gücünün kalmadığını görebiliyorum, son dermanını ayağa kalkmak için harcıyor. Korkuyor. Korkarak yaklaşıyor sevdiği kıza. Korkuyor, çünkü kendisine cevap veremeyeceğini hala kabullenemiyor. Titreyen elleri yeşil örtüye uzanıyor, yüzünü görmek istiyor son bir defa. Tarifi yok bu acının, yere yığılıp kalıyor dağ gibi adam. Avazı çıktığınca haykırıyor isyanını, acısını... Geçmeyecek, içinde asla ama asla sönmeyen bir alev olarak kalacak bunu o da biliyor. Geri gelmeyecek sevdiği, bir daha asla göremeyecek gözlerini... O bildiğimiz çıtı pıtı esmer kız, bembeyaz olmuş...

    Hangi kelimelerimde anlatayım şimdi seni insanlara? Anlatsam anlayacaklar mı peki hasretimizi? içimizde ki acıya ortak olabilecekler mi? Kime ne demeliyiz Seda? Bizi bırakıp gittiğini nasıl söyleriz ki... Canımızdan çok sevdiğimiz Seda'mıza canımızdan bir parça veremedik derken yüzümüz kızarmaz mı hiç? Geri dön... SEDA YALVARIYORUM DÖN!..
    ···
  8. 183.
    +6
    http://www.imgim.com/20161101_055113.jpg
    ···
  9. 184.
    +3
    Bana müsaade, bir saat sonra görüşmek üzere terk ediyorum sözlüğü
    ···
  10. 185.
    +3
    Bir mucize olsun...
    ···
  11. 186.
    +8
    Hepimiz acılar içindeydik. Selim artık kendini kaybetmiş durumdaydı, Funda deseniz içi yanıyor. En soğuk kanlı ben duruyordum aralarında. Artık o kadar acının üzerine ne kadar soğuk kanlı kalınabilirse.

    Cemil abi hala ortalarda görünmüyordu, düşünüyorum da gerçekten gelmedi mi o buraya?

    Selim'i ayağa kaldırıp bir hemşireden yardım istiyoruz. Bir oyada zütürüp sakinleşmesini ve uyumasını sağlayacak ilaçlar veriyorlar. Funda, canımın içi, biraz daha sakinleşti, sürekli bana sarılıyor. Biliyor çünkü ölümün acısını, kaybetme korkusunu...

    Alıp zütürdüler canımızdan bir parçayı bizden, soğuk, karanlık bir odaya...

    Polis geldi, olayla alakalı soruşturma açılmış normal olarak. Hepimizin ifadesini almak istediler ama Selim çoktan ilaçların etkisi altına girmişti. Funda ve ben bildiğimiz ve yaşanan her şeyi anlattık. Aslında sadece yaşanan şeyleri anlattık çünkü olayın neden yaşandığı hakkında kimsenin en ufak bir fikri yoktu. Cemil abi hariç...

    Onu düğün salonundan beri görmediğimizi belirttik polislere. Orada bir inceleme ekibi olduğunu, kamera kayıtlarından tutun orada bulunan herkesten bilgiler toplandığını iletti bize. En kısa sürede yakalanmasını istiyorduk bizi koparan insan artığının.

    Yorulduk, ayakta durmak ızdırap geliyor. Funda lavaboya gidiyor yüzünü yıkayıp kendine gelmek için, ben Selim'in yanına oturup saçlarını okşuyorum kardeşimin. Üzülme kardeşim, diyemiyorum. Ağla kardeşim, günlerce hatta aylarca ağla. Ağla ki dışına atabilesin acılarını, içinde biriktirme yeter ki. Geçecek kardeşim, her şey geçecek diyemiyorum çünkü geçmeyecek. Sönmeyen asla yüreğinin yangını kardeşim. Yıllar geçse, evlensen, yaşlansan bile her zaman aklında olacak. Bembeyaz yüzünü asla silip atamayacaksın gözlerinin önünden. Her şeyi silip atmak isterdim aklından ama yapamam ki kardeşim. Bu da senin kaderinmiş, senin sınavın, büyük acın... Uyu şimdi kardeşim, uyu ki farkında olma şu zamanın. Uyu ki sadece güzel günlerinizi göresin rüyalarında. Ah be kardeşim, reva mı bu senin yaşadığın...

    Funda Cemil abiyi soruyor, Selim'in yanından ayrılıp telefona sarılıyorum, ulaşılamıyor. Haber verip hemen cafeye fırlıyorum, bulamıyorum. Yok oldu adeta tek dayanağımız.

    Tekrar hastanedeyim, Funda, gözümün nuru uyumuş kalmış Selim'in baş ucunda. Uyandırıp hadi eve bırakayım seni diyorum istemiyor.

    -En azından hızlıca gidelim üzerimizi değiştirelim. Selim daha uyanmaz, görmesin bizi böyle gözlerini açtığında. Zaten biliyor her şeyi ama gelinlik damatlık daha kötü eder onu. Normal bir şeyler giyinip gelelim.

    ikna oldu Funda ben böyle söyleyince. Hemen alelacele eve gittik, çıkardık kara gün kıyafetlerimizi fırlattık bir kenara. Bir şeyler yemek içmek kimsenin aklının ucundan geçmiyor zaten.

    +Ne kadar korktuğumu anlıyor musun şimdi? Ne kadar üzüldüğümü...
    -Hepimiz üzgünüz o nasıl laf öyle Funda?
    +Hasta yatağında sen yatarken...
    -...
    +Yalvarırım bırakma beni böyle bir durumla baş başa. Şimdi sen varsın, buna rağmen zor dayanıyorum Seda'nın gidişine. Sensiz hiç dayanamam ben Can...
    -Konuşma böyle, biliyorsun her zaman yanında olacağımı. Aklına dahi gelmesin bensiz bir gün. Tamam mı?

    Haklı kız. iyi bile dayandı bunca şeye. Yıllarca acılar içinde yaşa sonra sevdiğin insan ölümle burun buruna gelsin aylarca. Sonra tem her şey düzeldi yaralar sarıldı de, canından bir parça kopsun. Buraya gelmemiş olsam, bu kız bu kadar üzülmeyecekti. Buraya gelmemiş olsam, Seda ölmeyecekti. Bela mıyım yoksa azrail mi?
    Tümünü Göster
    ···
  12. 187.
    +6
    insanlığa dair umutlarımız da neşemiz ile beraber gitti Seda'nın peşinden...

    Artık kimse daha fazla yakamaz canımızı, tekrar bizden birine bir şey olmadığı sürece. Daha güçlü, daha sıkı bağlanmalıyız hayata ve birbirimize. Biz hala biziz, eksildik ama yeniden onarabiliriz kırıklarımızı. Eskisi gibi olmaz asla ama yine de ayakta kalabiliriz. Hala bir aileyiz. Hala en sevdiklerimizle beraberiz. Birimiz ölmüş, birimiz kayıp olsak da...

    Hava aydınlanıyor...

    Güneş ilk defa bu kadar karanlık doğuyor. Işığını kaybetmiş gibi sanki...

    Uyan kardeşim, ailesi geldi Seda'nın...

    Nasıl bakabilirim yüzlerine onların ben şimdi? Gecenin bir yarısı arayıp kızınız öldü derken ciğerim dağlandı, şimdi nasıl gidip karşılarında benim düğünümde vurdular kızınızı diyebilirim söyler misiniz? Siz olsanız, kendinizi benim yerime koysanız yerin dibine girmek istemez miydiniz?

    Yürekleri dağlıyor annesinin ağlayışları, Funda destek olmaya çalışıyor. Babası bahçede sessiz sessiz bir köşede sigarasını içiyor, kızını kaybetti kolay değil. Baba bu, dağ gibidir, içi erise de dışı güçlü görünmek zorundadır, çökemez, bırakamaz kendini boşluklara. Görüyorum, gözlerinden akıyor yaşlar, kimseye göstermeden siliyor hemen. Sigarasına damlıyor bazen de göz yaşları, tekrar bir nefes alıyor dumanından. Gözleri beni görüyor, "Gel" diyor el işaretiyle. Korkuyorum, utanıyorum. Görmeseydin beni be, demeseydin keşke gel diye. Ayaklarım geri gitmek istiyor be adam, bakamam ki senin yüzüne... Elleri nasırlı, yüzü kırışmış artık kederden. Neler yaşadın şimdiye kadar Allah bilir. Bir de biz dert ekledik şimdi yüreğine. Dayanabilecek misin peki evlat acısına? Hala dağ gibi sapasağlam ayakta kalabilecek misin söyle bana...

    +Sıkma canını.
    -...
    +Çekinme oğul, üzülme. Dert etme kendine. Alın yazısı bu, o ister, olur... Karşı koymak, ağlamak, sızlamak onun kararına saygısızlık değil de nedir? Toparlan hadi, al karını da gidin evinize. Dinlenin, uyuyun biraz. Seda sizi böyle göre üzülmez miydi? Üzme kızımı oğul.

    Neden öyle dedin ki şimdi. Neden koparıp attın ciğerimi ateşlere. Öldürdün beni be adam, olduğum yerde öldürdün beni...

    -Funda...
    +Efendim.
    -Hadi gidelim, yoruldun sen de, dinlen biraz.
    +Ama Seda?
    -Üzme Seda'yı Funda'm. Beni de daha fazla öldürme, hadi gidelim.

    Gözlerimde ki mahçup ölümü anlamış olacak ki, ısrar etmedi kalmak için daha fazla. Selim'e bakındık haber vermek için, bulamadık. Buralardadır deyip, kısa sürede geleceğimizi söyleyip çıktık hastaneden.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 188.
    +6
    Hiç sevdiğiniz birini kaybettiğiniz oldu mu?

    Anneniz, babanız, kardeşiniz yada sevgiliniz. Köpeğiniz de olabilir bu, yanınızdan ayırmadığınız büyük anısı olsan ufacık bir eşya da. Hepsinin hissettirdiği şey aynıdır dimi?

    "ACI"

    Sadece dozu farklıdır bu duygunun. Azı çoğu yoktur acının ama insan üzerinde bıraktığı etkidir onu farklı kılan. Ağladınız dimi onların arkalarından? Yalvardınız mesela Allah'a, neden aldın onu benden diye. Geri dönmeyeceğini bile bile her yolu denediniz dimi gecelerce. içinizde yanıp duran ama sizi öldürmeyen ateşi hissettiniz dimi?

    Cehennemi yaşıyoruz. Cehennemde yanıyoruz. Alevler içerisinde dünya...

    Fazla zaman geçmeden tekrar hastaneye gittik, cansız bedenini uğurlamamız gerekiyor prensesimin, melekler diyarına. Annesi bir gecede çökmüş adeta, babasının dizleri titriyor ayakta dururken. Memleketi Bursa'ya zütüreceklermiş beraberlerinde. Orada gerçekleşecek dedi defin işleri. Demek güzelliğin buradan geliyordu be prenses, Bursadan... Cennet bahçeleriyle dolu şehirde biz nasıl bırakacaktık topraklar altında? Demezler miydi bize, yazık değil mi bu kıza? Derler ya, öyle bir derler ki tokat gibi çarpar suratımıza hemde.

    Selim geliyor koridorun diğer ucundan, elinde demet demet kır çiçekleri...

    +Çok severdi Seda...

    Severdi tabi. Bahar koksun her yer der, doldururdu cafenin her yerini kır çiçekleri ile. Renk renk, minik minik çiçekler... Hiç üşenmez, her sabah sularını verir, biz etrafı hazırlarken onlarda sohbet ederdi. Çok severdi Seda kır çiçeklerini, saçlarına taç yaptığı zamanlarda...

    -Gidelim mi kardeşim?
    +Nereye?
    -Seda'yı zütürüyor annesi babası, Bursa'ya, memleketlerine.
    +Göremem ki ben onu o zaman bir daha... Çiçeklerini veremem ki ama bir daha. Uzak kalırım be Can, zütürmesinler nolur. Kalsın burada sevdiğim. zütürmesinler Can nolur...
    -Sen ne zaman istersen ben seni ona zütürürüm. Söz. Erkek adam sözü lan.
    +Söz mü? zütürürsün dimi, gideriz beraber onu görmeye...
    -insan özlemez mi kardeşini lan hiç, gideriz tabi. Ne zaman sana yalan söyledim ben? Ne zaman kandırdım oğlum seni?
    +Hiç kardeşim. Hiç kandırmadın beni. Gidelim o zaman, çiçeklerini de yolda veririm melek yüzlüme.
    -Gidelim kardeşim...

    Teslim aldık Seda'nın bedenini hastaneden, önde ailesi, ortada cenaze aracı, peşlerinde biz. Uğurlamaya gidiyoruz canımızdan bir parçayı...
    Tümünü Göster
    ···
  14. 189.
    +6
    Müsaadenizle burada bitirip uyumak istiyorum. Yarın akşam yine devam ederim yazmaya. işten fırsat bulursam bir iki parça daha atmaya çalışırım gün içinde. Hepinize hayırlı geceler dostlarım. Hala hayattalar iken, sevdiklerinize sıkı sıkı sarılın. Üzmeyin onları asla...
    ···
  15. 190.
    +7
    Yol boyu yaşadığımız bütün anıları dile getiriyoruz. Gözlerimiz hala kurumadı ama kâh gülüyor kâh daha çok ağlıyoruz. Hatıralar... Silinmesini asla istemeyeceğimiz güzel hatıralar..

    Selim susuyor ara ara, gözleri uzaklara dalıyor. Özledim sevgilim diye mırıldanarak ağlıyor sessiz sedasız. Seda'sız... Ben sensiz nasıl güçlü kalacağım ki şimdi diyor resimlerine baktıkça. Dinmiyor kardeşimin acısı...

    Sonunda ulaşıyoruz Bursa'ya. Bir melek eksilmiş bu şehirden kolay değil, karanlık ve boğucu bir hava var. Sen gittin diye her şey, herkes hayata küstü be Seda...

    27 Mayıs 2014

    Tüm sevdikleri toplanmış teneşir taşının önünde, yüzlerinde hüzün hakim. Tabutu içinde yatıyor küçük kardeşim, başında bekliyoruz uğurlamak için. Herkes siyahlar içinde, yasımız büyük. Boynumuz bükük namazını kılıyoruz kardeşimin, helal olsun hakkımız. Omuzlarımızda taşıyoruz, bu defa sevinçten değil... Cenaze aracına teslim ediyoruz, peşinden biz de yola koyuluyoruz. Soğuk ve karanlık yatağına yatıracağız birazdan. Bizim için korkutucu bir yer o yatak ama sen yattığın anda cennet bahçesine dönüşecek biliyoruz. Her yerin kır çiçekleriyle dolacak. Koşacaksın sevinçle, bizleri bekleyeceksin, geleceğimiz günü. O zamana kadar yalnızsın be Seda, korkma olur mu sakın...

    Yatırıyoruz yatağına, topraktan örtüler kapatıyoruz üzerine üşüme diye. Beyazlar içinde kayboluyorsun gözlerimizin önünden, bir daha asla görmeyeceğiz seni. Elveda güzel kardeşim, elveda prensesim...

    Dualar okuduk başında, taziyeler aldık. Ayrılık zamanı geldi çattı. Gitmek istemiyor Selim, ben burda kalacağım, yalnız bırakamam onu diyor. Hala inanamıyor onun öldüğüne. Biraz daha bekliyoruz baş ucunda. Saatler boyu toprağa sarılıp geç kalan aşkını anlatıyor ona.

    -Hadi kardeşim, gidelim artık. Rahat uyusun biraz.
    +Bir daha ne zaman geliriz?
    -Sen ne zaman istersen.
    +Her gün gelelim be Can. Çiçekler bekler gözü yolda kalmasın...
    -Geliriz kardeşim, söz...

    Seda'nın ailesi ile görüştük, taziyelerimizi ve acılarımızı paylaştık, ertesi gün istanbul'a döndük ekgib bir şekilde...

    Selim'i evine bırakıp cafeye gittik Funda ile beraber ama hala kapalıydı. Kimseler uğramamış o günden beri belli. Bir yandan meraklı, bir yandan sinirli bir şekilde eve gittik. içeri girdiğimizde kapının altından atılmış bir zarf bulduk, üzerinde "Cemil" yazan.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 191.
    +6
    Size kötü bir haber vereyim mi? Bugün aralıksız takip ettiğim bir dizinin yayın günü. Bu akşam bir şey yazmayacağım. Hafta sonu yine seri paylaşımla telafi ederim. Kalın sağlıcakla.
    ···
    1. 1.
      0
      Üzdün pekekent
      ···
  17. 192.
    +5
    Günaydın beyler, bugün işten kaytardım evde dinlenme halindeyim. Kahvaltı sonrasında devam ediyor olacağım metin aktarımına.
    ···
  18. 193.
    +3
    "Can. Biliyorum şu an aklında benim nerede olduğuma dair onlarca soru var. Üzgünüm be evlat, çok üzgünüm bilemezsin. istemezdim böyle bir şey olmasını. Buralarda ki en güvendiğin insan bendim biliyorum ve bu güveni yok ettiğimi de biliyorum. Evlat, artık yalnızsın. Daha güçlü, daha dayanıklı olman gerekiyor artık. Artık hayatınızda hiç bir şekilde yokum, farzet ki Cemil abin de öldü. Gidiyorum evlat, Seda'mı benden alıp gidenlerin peşinden gidiyorum. Emin ol ki size hiç bir şekilde ulaşamayacaklar. Artık üç kişisiniz. Sen, Funda ve Selim. Birbirinize sahip çıkın. Daima. Her şey sana ait şimdi. Cafe, banka hesapları, diğer her şey ve bütün çevrem. Herkes siz onları görmediğiniz halde etrafınızda olacak. Kardeşim... Birinizin canını aldı, birinize daha dokunamayacak... "

    Zarfın içinde cafenin anahtarları, hesap cüzdanları, bir takım adresler ve yazılar bulunan bir de defter vardı. iyi de neden? Böyle her şeyi bırakıp, bana bırakıp gitmesinin nedeni ne?
    ···
  19. 194.
    +3
    Ne Funda ne de ben bir anlam veremedik bunlara. Herşey bu kadar hızlı olmak zorunda mıydı? Yetişemiyoruz artık olanlara, aklımız allak bullak. Yatıp uyumak istiyorum, bu olaylardan biraz dahi olsa uzaklaşmak istiyorum. Bedenim ayakta durabiliyor ama ruhum yoruldu.

    Zaman ilerliyor her ne kadar güçlükle olsa da. Yavaş yavaş gündelik hayatlarımız normale dönüyor. Biz normale dönüyoruz ama Selim hala aynı. Hatta daha kötü. Bazen uğruyor cafeye, bazense günlerce yüzünü gören olmuyor. Onlarca kez Seda'nın mezarına gittik hep beraber. Her gidişimizde ona çiçekler zütürmeyi ihmal etmedi, her defasında ona sarılıp gözyaşlarını akıttı toprağa. Git gide çöküyor, kendini kaybediyordu. Yemek yemez, yüzü gülmez, hayatla bağlantısını koparmış biri olmuş çıkmıştı artık. Endişelerimiz yerini korkulara bıraktı, hayatına dair. Sanki bir an önce onun yanına ulaşmak istiyormuş gibi davranıyordu. Gün içinde defalarca yanına gidip durduk sırayla. Bazı geceler yanımıza aldık, bazen onunla sokaklarda sabahladık. Ne olursa olsun yanından ayırmadı o elbiseyi. Nerede olursak olalım, ne zaman kiminle olursak olalım hep elindeydi Seda'nın o gece ki kırmızı elbisesi. Kendi kendine bir şeyler konuşup duruyordu. Fotoğraflara bakıp bakıp dalıyordu gözleri. Artık bizimle de konuşmaz olmuştu. Tamamen kendi içinde kaybolmuş biriydi artık. Bir kendisi bir de sevgisi vardı kaybolduğu yerde. Çıkaramadık, yanımızda tutamadık onu her ne kadar destek olsak da...

    Bugün onu bir hastaneye yatırmak zorunda kaldık. Gözleri devamlı bir noktaya kilitlenmiş kendi kendine konuşuyordu sadece. Yaptığı tek şey gerçekten de buydu. Selim, artık aklını kontrol edemez hale gelmişti. Bir sevdiğimiz daha bizi terk edip gitmişti bilmediği yerlere.

    Dikkatimizden kaçmaya bir şey var, ara sıra bir kaç adam geliyor, saatlerce oturup bir telefon edip gidiyorlardı. Bu aylarca devam etti böyle ve gerçekten rahatsız edici olmaya başlamıştı. Şu an için bize zararı dokunan bir durum yoktu belki ama görüntüleri bile rahatsız olmaya yeterliydi. Bir gece, cafenin kapılarını kapatırken bir araba yanaştı, içinden iki adam indi ve cam çerçeve ne varsa indirdiler ve hızla kayboldular. Kimse ile bir sorunumuz, bir problemimiz yada bir sürtüşmemiz olmamışken bu neydi şimdi!?
    ···
  20. 195.
    +3
    ikimiz de korkmuş halde hemen polisi aradık. Çok geçmeden gelen memurlara olanları anlattık, kimin yapmış olabileceği hakkında hiç bir fikrimizin olmadığını ilettik. Etrafı incelediler, ifadelerimizi aldılar, kamera kayıtlarına el koyup gittiler. Yine bir kaç saat öncesinde olduğu gibi sadece Funda ve ben kalmıştık kapının önünde, eve doğru yola çıktık korkulu gözlerle. Bir kaç gün kapalı kaldı cafe, hala gelip bir şeyler arayan polisler vardı ve biz hiç bir şeyin bozulmamasını sağladık. Tekrar tekrar sormaları üzerine bir detayı atladığımızı fark ettik. O garip adamlar... Onlardan bahsettik memura, görünüşlerini tarif ettik, neler yaptıklarını ne yediklerini içtiklerini her şeyini en detaylı şekilde aktardık. Artık gelmeyeceklerinden emin olduğumuz bir zamanda cafeyi tadilata soktuk. Ziyaretçilerimiz ekgib olmadı bunca zaman içinde. Yardıma gelenler, geçmiş olsun dileklerini iletenler derken neredeyse hiç yalnız kalmadık. iki kişi kalmış olabilirdik ama biz hala kalabalıktık.

    Cafenin onarımı ve yeni dekorasyonu bittikten iki gün sonra en kalabalık saatlerimizde üç adam girdi içeri, siyah siyah takım elbiseler içinde. Duymuşlar ki başımıza talihsiz bir olay gelmiş, geçmiş olsuna gelmişler. Eyvallah, ama bu kadarla sınırlı değil olanlar. Başımıza daha kötü şeyler geleceğinden emin bir şekilde konuşuyorlardı. Sanki istedikleri bir şeyler var ve onu alamazlarsa daha kötü şeyler olacağının haberini veriyor gibiydiler. Ki konuşmanın ilerleyen dakikalarında amaçlarının gerçekten de bu olduğu anlaşılmıştı. Herkesin bildiği ama aslında kimselerin görmediği o karanlık insanlar derler ya, evet işte şimdi tam karşımda duruyorlar ve Seda'nın ölümüne üzüldüklerini söylüyorlardı!..

    Kendimi tutamadım üzerlerine atladım bir anda ve hemen tabi ki o kadar kalabalığın içinde silahlar göründü. Çoğu müşteri anında kapıya yöneldi tabi doğal olarak ama bizimle kalan dostlarımızın da olduğu su zütürmez bir gerçek. Bu gece için sayıca üstündük ve her ne kadar silahları olsa da illa ki buradan sağlam çıkamayacaklarını anlamaları üzerine, yakın zamanda tekrar görüşeceğimizi belirtip defolup gittiler. Demek, canımızdan can alan insanlar bunlar, yada bunlardan birileriydi. Cemil bunların bize asla ulaşamayacaklarını söylemişti oysa ki. Yoksa?!
    ···