-
76.
0Rez okurum
-
77.
0Rezz baba reez
-
78.
0Rezerve okucam
-
79.
0rezonans
- 80.
-
81.
0Rezzzzzz
-
82.
0Ayraç 4. Aga efsaneler efsanesi gerek üslubun gerek diyaloglar gerçekten hikaye beni içine çekti
-
83.
0rezerved
-
84.
0Efsanesin rez
-
85.
+1Rezervasyon
-
86.
+13Hastaneden ayrıldık ve artık gerçekten acıkmıştık çünkü konuşmalarımız dahi midemizden gelen sesleri bastırmaya yetmiyordu. Uzun zaman sonra dinlenmiş olmasından sebep herhalde ki, gece yüzünde görmek istediğim gülücükler yüzünde güller açtırıyordu sürekli.Tümünü Göster
Fazla uzakta değildi zaten kahvaltı yapacağımız yer, pek sürmedi yani ulaşmamız. Geçtik cam kenarında bir masaya. Akşam ki soğuğa inat güneş çok güzel ısıtıyordu bizi ve her yer hala yemyeşil renkler ile bezenmiş haldeydi. Severim ben bahar havasını, kışa geliyorduk ama serin ve güzel bir hava vardı bugün. Kuş sesleri en güzel ezgilerdi kulağımıza gelen. Garson geldi, isteğimizin olup olmadığını sordu. Ben kahvaltıda tereyağını çok severim mesela. Sadece onu yerim ekmeğin üzerine sürüp. Biraz da tuz üzerine, eşsiz bir lezzet bana göre. Funda da aynısını istedi, belli ki hem merakından hem de bana eşlik etmek için. Güç toplaması gerekiyor, masayı donatmasını istedim garsondan. Bir kaç dakika içinde şahane bir kahvaltı sofrası vardı önümüzde. Ekmekleri kızartmalarını istemiştim ve sağolsunlar kırmadılar beni. Sıcacık ekmek üzerine sürdüm tereyağını ve hafif tuzladım. Pek huyum değildir ama Funda'ya ikram ettim ilk dilimi. Çocuksu bir heyecanla elimden almaktansa, benim elimde iken ısırdı ilk lokmasını. Şaşırdım, beklemezdim böyle bir hareketi. Gülümsedi bana bütün büyüleyiciliği ile. Mutlu oldum, gerçekten sanki yıllardır içimde atıp duran kalp bir başka ritimle atmaya başladı. Hani ben sıcak kanlıydım ya, o da öyleymiş meğer.
Benim aklımdan çıkıp gitti bütün açlığım çünkü onu izlemeye dalmıştım. Bir elim yanağımda, masaya dayanmış şekilde seyrediyordum onun kahvaltı yapmasını. O kadar dalmış ki, bir ara çayını yudumlarken bana ilişti gözleri.
+Sen neden yemiyorsun?
-...
+Can?
-...
Bir anda irkildim sonra, bir lokma ekmeğin üzerinde tereyağı ve çilek reçeli vardı gözlerimin önünde.
+Bak böyle de çok güzel oluyor güven bana (gözleri gözlerime adeta ömürlük gülümsüyordu)
-Hiç denemedim ama, sevmezsem darılmak yok bak
+Aç bakalım ağzını (resmen bir bebeksi bakış)
Onun elinden bir şeyler yiyordum. Daha önce hiç yapmamıştım böyle bir şey, farklı bir histi bu. Heyecanlandım. Hoşuma da gitmedi değil hani.
-Bu kadar güzel olmasının sebebi bence reçel yada tereyağı değil (yüzümün kızarmaya başladığını hissediyordum çünkü bir sıcaklık geldi suratıma)
Sadece gülümsedi. Ama öyle boş bir gülümseme değil. Omuzlarını kaldırdı, başını hafif öne eğerek gülümsedi. Anladım ki hoşuna gitmişti ve biraz da utangaçlık...
Onu tanımak istiyordum ama nerden başlasam, ne sorsam bilmiyordum.
-Neden Yıldız Tilbe şarkıları?
+Efendim?
-Kahvenin tadı, neden Yıldız Tilbe'nin şarkıları gibi?..
+Çünkü deli dolu birinin acıları da var o şarkılarda...
-Peki bugün de içecek misin bir kahve daha?
+Bilmem... Şu an için öyle bir düşüncem yok gibi.
-Gel benimle (birden masadan kalkıp elimi uzattım bana eşlik etmesi için) -
87.
+10O bilmiyordu henüz benim şarkılar söylediğimi. Sadece cafede çalışan biri olarak tanıyordu. Masadan uzaklaştık, mekânın orta taraflarında boş bir alan vardı. Ben önde, o arkada el ele o boş alana geldik.
+Aklında ne var acaba? (büyük bir merak içeriyordu sorma şekli)
Sarıldım ona. Evet evet, ben de şaşırdım bunu yapabildiğim için. Bir anlık cesaretle kendime çekip sarıldım. Neredeyse fısıldayarak söyledim ona bir şarkımı. Bir yandan dans ediyor, bir yandan şarkılar söylüyorduk ilk parçadan sonra. Kim bakardı, kim ne derdi, birileri var mıydı o an orada unuttuk, umursamadık. Deli dolu iki insan gibi, iki aşık, iki dost, iki kardeş gibi eğlendik o an. En son yoruldum artık dedi, bende öyleydim zaten ama değmez miydi devam etmeye? Nefes nefese kalmış olmamıza rağmen o kadar güzel kahkahalar atıyorduk ki gözlerimizin içine baka baka.
Dünya durmuş muydu acaba? Yada zaman mı yavaş akıyordu her zamankinden? Duvarlar yok olmuştu bir baktım ki, her yer yeşillik, her yer mutluluk ve huzur nehirleri. Kuşlar bize eşlik eder, kelebekler pervane etrafımızda. Bulutlardan çiseleyen yağmur damlaları adeta yaşam sunmuştu o anda. Gözleri, dermanı olmadan her derde deva idi. Sustuk ikimiz de, sadece baktık. Gözlerimizin, yüzümüzün her ayrıntısına kadar inceledik. Alkış sesleri ile normalde döndü dünya. Kuşlar havalandı, kelebekler saklandı, duvarlar teker teker yerine oturmaya başladı. Zaman normal seyrinde akarken fark ettik orada birilerinin olduğun ama garipser gözlerle değil hayranlıkla bakıyorlardı bize.
+Teşekkür ederim Can. Yeni bir hayat, yeni bir dünya, yepyeni bir can bağışladın bana... (Mutluluktan dolmuş gözlerle gözlerime bakarak)
-Teşekkür ederim Funda. Baharlarıma hayat verdin, pınarlarıma sular serptin, gökyüzüme güneş oldun doğdun bir gece yarısı. (Sıkı sıkı sarılarak)
Neden? Nasıl? Daha dün akşam üstü sadece bir kahve istemişti bu kız benden. Şimdi ne oldu da birbirimize hayat bağışlamış gibi hissediyoruz? -
88.
0Rezz sayfa 4
-
89.
0Rezerved
-
90.
0hikayenin gerçek veya kurgu olduğu hiç önemli değil, yeter ki hayatımızdan bir kesit bir anı bir insan olsun o hikaye okunmaya değer bu hikayede de benden çok kesit var ellerine sağlık yüreğine sağlık ..
-
91.
0Rezervasyon
-
92.
0Rezzzzzzz
-
93.
0Kayserili misin panpa
-
-
1.
0Eski entryleri mi gezdin
-
2.
0isimdeki 38 den çıkardım
-
1.
-
94.
0Rezerve
-
95.
0Rezerved