-
476.
0Panpa hikaye denmez buna bu baska bisey beee
-
477.
0Ne yazdın be eline sağlık
-
478.
0Rezervasyon
-
479.
+5Günaydın beyler, bugün işten kaytardım evde dinlenme halindeyim. Kahvaltı sonrasında devam ediyor olacağım metin aktarımına.
-
480.
0yap tın mı kahvaltıyı
-
481.
0Günaydın
-
482.
0rezerved
-
483.
0Bekliyorum
-
484.
0Baskanim
-
485.
+3"Can. Biliyorum şu an aklında benim nerede olduğuma dair onlarca soru var. Üzgünüm be evlat, çok üzgünüm bilemezsin. istemezdim böyle bir şey olmasını. Buralarda ki en güvendiğin insan bendim biliyorum ve bu güveni yok ettiğimi de biliyorum. Evlat, artık yalnızsın. Daha güçlü, daha dayanıklı olman gerekiyor artık. Artık hayatınızda hiç bir şekilde yokum, farzet ki Cemil abin de öldü. Gidiyorum evlat, Seda'mı benden alıp gidenlerin peşinden gidiyorum. Emin ol ki size hiç bir şekilde ulaşamayacaklar. Artık üç kişisiniz. Sen, Funda ve Selim. Birbirinize sahip çıkın. Daima. Her şey sana ait şimdi. Cafe, banka hesapları, diğer her şey ve bütün çevrem. Herkes siz onları görmediğiniz halde etrafınızda olacak. Kardeşim... Birinizin canını aldı, birinize daha dokunamayacak... "
Zarfın içinde cafenin anahtarları, hesap cüzdanları, bir takım adresler ve yazılar bulunan bir de defter vardı. iyi de neden? Böyle her şeyi bırakıp, bana bırakıp gitmesinin nedeni ne? -
486.
+3Ne Funda ne de ben bir anlam veremedik bunlara. Herşey bu kadar hızlı olmak zorunda mıydı? Yetişemiyoruz artık olanlara, aklımız allak bullak. Yatıp uyumak istiyorum, bu olaylardan biraz dahi olsa uzaklaşmak istiyorum. Bedenim ayakta durabiliyor ama ruhum yoruldu.
Zaman ilerliyor her ne kadar güçlükle olsa da. Yavaş yavaş gündelik hayatlarımız normale dönüyor. Biz normale dönüyoruz ama Selim hala aynı. Hatta daha kötü. Bazen uğruyor cafeye, bazense günlerce yüzünü gören olmuyor. Onlarca kez Seda'nın mezarına gittik hep beraber. Her gidişimizde ona çiçekler zütürmeyi ihmal etmedi, her defasında ona sarılıp gözyaşlarını akıttı toprağa. Git gide çöküyor, kendini kaybediyordu. Yemek yemez, yüzü gülmez, hayatla bağlantısını koparmış biri olmuş çıkmıştı artık. Endişelerimiz yerini korkulara bıraktı, hayatına dair. Sanki bir an önce onun yanına ulaşmak istiyormuş gibi davranıyordu. Gün içinde defalarca yanına gidip durduk sırayla. Bazı geceler yanımıza aldık, bazen onunla sokaklarda sabahladık. Ne olursa olsun yanından ayırmadı o elbiseyi. Nerede olursak olalım, ne zaman kiminle olursak olalım hep elindeydi Seda'nın o gece ki kırmızı elbisesi. Kendi kendine bir şeyler konuşup duruyordu. Fotoğraflara bakıp bakıp dalıyordu gözleri. Artık bizimle de konuşmaz olmuştu. Tamamen kendi içinde kaybolmuş biriydi artık. Bir kendisi bir de sevgisi vardı kaybolduğu yerde. Çıkaramadık, yanımızda tutamadık onu her ne kadar destek olsak da...
Bugün onu bir hastaneye yatırmak zorunda kaldık. Gözleri devamlı bir noktaya kilitlenmiş kendi kendine konuşuyordu sadece. Yaptığı tek şey gerçekten de buydu. Selim, artık aklını kontrol edemez hale gelmişti. Bir sevdiğimiz daha bizi terk edip gitmişti bilmediği yerlere.
Dikkatimizden kaçmaya bir şey var, ara sıra bir kaç adam geliyor, saatlerce oturup bir telefon edip gidiyorlardı. Bu aylarca devam etti böyle ve gerçekten rahatsız edici olmaya başlamıştı. Şu an için bize zararı dokunan bir durum yoktu belki ama görüntüleri bile rahatsız olmaya yeterliydi. Bir gece, cafenin kapılarını kapatırken bir araba yanaştı, içinden iki adam indi ve cam çerçeve ne varsa indirdiler ve hızla kayboldular. Kimse ile bir sorunumuz, bir problemimiz yada bir sürtüşmemiz olmamışken bu neydi şimdi!? -
487.
0Bekliyorum
-
488.
+3ikimiz de korkmuş halde hemen polisi aradık. Çok geçmeden gelen memurlara olanları anlattık, kimin yapmış olabileceği hakkında hiç bir fikrimizin olmadığını ilettik. Etrafı incelediler, ifadelerimizi aldılar, kamera kayıtlarına el koyup gittiler. Yine bir kaç saat öncesinde olduğu gibi sadece Funda ve ben kalmıştık kapının önünde, eve doğru yola çıktık korkulu gözlerle. Bir kaç gün kapalı kaldı cafe, hala gelip bir şeyler arayan polisler vardı ve biz hiç bir şeyin bozulmamasını sağladık. Tekrar tekrar sormaları üzerine bir detayı atladığımızı fark ettik. O garip adamlar... Onlardan bahsettik memura, görünüşlerini tarif ettik, neler yaptıklarını ne yediklerini içtiklerini her şeyini en detaylı şekilde aktardık. Artık gelmeyeceklerinden emin olduğumuz bir zamanda cafeyi tadilata soktuk. Ziyaretçilerimiz ekgib olmadı bunca zaman içinde. Yardıma gelenler, geçmiş olsun dileklerini iletenler derken neredeyse hiç yalnız kalmadık. iki kişi kalmış olabilirdik ama biz hala kalabalıktık.
Cafenin onarımı ve yeni dekorasyonu bittikten iki gün sonra en kalabalık saatlerimizde üç adam girdi içeri, siyah siyah takım elbiseler içinde. Duymuşlar ki başımıza talihsiz bir olay gelmiş, geçmiş olsuna gelmişler. Eyvallah, ama bu kadarla sınırlı değil olanlar. Başımıza daha kötü şeyler geleceğinden emin bir şekilde konuşuyorlardı. Sanki istedikleri bir şeyler var ve onu alamazlarsa daha kötü şeyler olacağının haberini veriyor gibiydiler. Ki konuşmanın ilerleyen dakikalarında amaçlarının gerçekten de bu olduğu anlaşılmıştı. Herkesin bildiği ama aslında kimselerin görmediği o karanlık insanlar derler ya, evet işte şimdi tam karşımda duruyorlar ve Seda'nın ölümüne üzüldüklerini söylüyorlardı!..
Kendimi tutamadım üzerlerine atladım bir anda ve hemen tabi ki o kadar kalabalığın içinde silahlar göründü. Çoğu müşteri anında kapıya yöneldi tabi doğal olarak ama bizimle kalan dostlarımızın da olduğu su zütürmez bir gerçek. Bu gece için sayıca üstündük ve her ne kadar silahları olsa da illa ki buradan sağlam çıkamayacaklarını anlamaları üzerine, yakın zamanda tekrar görüşeceğimizi belirtip defolup gittiler. Demek, canımızdan can alan insanlar bunlar, yada bunlardan birileriydi. Cemil bunların bize asla ulaşamayacaklarını söylemişti oysa ki. Yoksa?! -
489.
+5Telefonum çalıyor, bilmediğim bir numara. Yabancı bir ses karşılık veriyor telefonu açtığımda. Diyor ki yanlış yaptın. Ne yanlışı kardeşim!? Cemil abi bağırıyor arkadan asla itaat etme kimselere. Leş bir kahkaha duyuyorum ahizeden, bir patlama sesiyle irkiliyorum devamında. Cemil abi, farzet ki öldüm demesini fiile dönüştürüyor ve gözlerime inen buğulu perdeyle dalıyorum uzaklara. Arkasının gelmemesi için sözümüzü dinle diyor bir anda nefret dolduğum insan, sonrasında telefonun kapanış sesi.
NASIL BiR OYUNUN iÇiNE DÜŞTÜM LAN BEN!?
Funda tedirgin, korkmuş bir şekilde benden bir yanıt bekliyor. Ne yapacağız şimdi? Her şey aynı şekilde devam etmek zorunda çünkü bu bizim kurduğumuz bir hayat ve müdahale etmek gibi bir hakları yok.
+Gidelim mi?
-Nereye?
+Uzaklaşalım sadece, bela istemiyorum. Neler yapabileceklerini sence yeteri kadar sokmadılar mı gözümüze? Seda, Selim, Cemil abi... Yavaş yavaş yok oluyoruz Can, korkuyorum!
Haklı... Kim olsa korkar, ben de korkuyorum elbet ama bir yolu bulunmalı. Polislerin hiç bir şey yapabildiği yok ki. Hoş, eminim ki onların polisler içinde de bağlantıları vardır illa ki. Kimi kime şikayet ediyorsak... -
490.
+8Başım önde düşünmeye dalıyorum. Ne kadar düşünsem de bir çıkar yolum yok zira ben bu şehirde tekim ve tekin olmayan insanların arasında çırpınmaya başladım ansızın. Tekin olmayan insanlar. Tekin? TEKiN ABi!
Tabii ya, Cemil abinin can dostu. Ulan nasıl düşünemedim bu zamana kadar. Ara sıra mekana uğrar sohbet ederlerdi Cemil abiyle. Çoğu zaman ben de dahil olmuştum muhabbetlerine ve her defasında Cemil abi özellikle söylerdi, senin de yoldaşın artık bu adam diye. Ne işim olabilir ki diye düşünmeden kendimi alıkoyamamıştım o zamanlar. Neden olmasın ki? Neden işim düşmesin ki Tekin abiye. Şimdi tam da sırası. Ama nasıl ulaşırım bilmiyorum. Eminim ki Cemil abinin buralardan gidişinden haberi vardır, ne yapayım? Oturup adam buralara uğrasın diye bekleyeyim mi? Olamaz öyle bir şey. Canımız tehlikede... -
491.
0Devam reisim
-
492.
0Entry 162 bekliyorum reis
- 493.
-
494.
+10Banyoda orasını burasını köpürtüp kendini maviye boyayan andavallar kadar değer görmüyorum şuracıkta. Farklı platformlara yönelme eğilimi içerisindeyim.
-
-
1.
0Yarım bırakma panpa giberim
-
1.
-
495.
0Yok artık be kardeşim. Biz okuyoruz en azından. S.. Et gerisini okuyanların hatrına devam et be
başlık yok! burası bom boş!