-
26.
+15Sahilden ayrılmam lazım artık çünkü buralarda sadece cafeler var ve ben gerçek bir yemek yemek istiyorum çünkü bütün günümü zaten aparatif şeyler atıştırarak geçiriyorum. Ara sokaklara dalalım bakalım, yeni mekanlar var mı.
Bir dakika ya, şuralarda ufak bir yer olacaktı sanki bir kere denk gelmiştim. Güzel çorbası ve ocakbaşı vardı. Ulan ne yerim şimdi be kurt gibi de açım ki...
Nerdeydi buu, şu sokakta mıydı acaba ya.
-Pardon bakar mısınız?
+Buyrun?
-S.. Sen? Haha, şaka gibi değil mi ya. Yıldız Tilbe dinlemeye devam mı? Yoksa bu sefer de ben mi sırra kalem basıp akılda soru işaretleri bırakayım?..
+Kahven çok güzeldi, teşekkür etmek için bakındım ama sanırım o kadar dalmışım ki çıktığını fark edemedim. Arkadaşına iletmiştim, sen gelinde söylesin diye ama kısmette yüz yüze söylemek varmış. (iki saate yakın cafede oturup kahve fincanına dalmasını izlememe rağmen, gülüşüne ilk defa denk gelmiştim bu anda)
-Rica ederim, afiyet olsun. Eğer gerçekten hoşuna gitti ise ne zaman istersen aynı yerde bulabilirsin beni (tabi aklıma yine kahve içtiği zaman ki durgunluğuna dair sorular gelmeye başladı ama ben yine de gülümsedim ona karşı)
+Tabi ki geleceğimden emin olabilirsin de, sen bir şey soracaktın galiba biraz önce.
-Aa evet, sahilde dolaşmaktan yemek yemeyi unuttum da. Buralarda ufak bir yer vardı, bir kere denk gelmiştim ama tam yerini hatırlayamadım orayı arıyorum. Biliyor musun yerini?
+Bir kahve daha yaparsan seni oraya zütürebilirim (çok şahane bir gülümseme daha)
Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır derler ama benim kahvemin hatırı bu sefer çok kısa sürdü anlaşılan. Evet, insanlarla kolay anlaşan biriyim bunu size daha önce söylemiştim. Bu sefer ki muhabbet başlangıcı bir ilk olacaktı benim için çünkü nedenini benim de merak ettiğim bir durum vardı. Bir kaç saat öncesinde kahve servisi yaparken dikkatimi çeken kızla bir şekilde tekrar karşılaşmıştık ve bu sefer sorularımın cevabını alabilirdim. Akışına bıraktım herşeyi ve mekana doğru yürümeye başladık. Çok uzun sürmedi ulaşmamız çünkü aptal kafam, neredeyse tüm mahalleyi gezmeme rağmen bir sokağa bakmayı akıl edememiş. Hay Allah, neyse. -
27.
0Eline sağlık kardeşim. Devam bekliyoruz
-
28.
+20Yolda giderken hiç konuşmadık. Ne o bir kelime etti ne ben. Hatta öyle ki, birbirimize bile bakmadık. Onu bilmem ama ben girişken biri olmama rağmen neden konuşmadım ya da ona bakmadım şu an merak ettim.
Sessiz sedasız oturduk masaya, menü falan ne arar zaten, yemekler sayılı. Geldi mekan sahibi tonton bir amca, isteklerimizi sordu. Paşa gönlün bilir usta, yolla bir şeyler maksat yaşamamızı sağlasın dedim. Hiç itiraz etmedi kız, ben bunu isterim falan demedi. Severim bak böyle insanları, cidden. Hani ortam ne gerektiriyorsa ona ayak uyduran kişilerdir bunlar. illa ki yırtık çoraptan çıkan serçe parmak gibi değillerdir. Anlayışlıdırlar. Biz oturmadan açmış telefondan müzik dinliyordu tonton amca. Kendi yağında kavrulup, sessizliğinde demleniyordu ki, biz dahil olduk. Zannederim ki müziği kapatmak için telefonu almıştı eline,
-Yıldız Tilbe dinler misin amca? diye sordum, beklemiyordu tabi doğal olarak. Çünkü bi afalladı sorunun kaynağını aradı yaşlı gözleri.
+Dinlerim evlat, bizlere göre yaşı gençtir, yaşanmışlıkları azdır ama iyi anlatır sevdayı, dedi.
-Versene bize ordan bir kaç beste. Yüreğimiz Yıldız'dan, ağzımız senin biberlerden, ciğerlerimiz sigaranın dumanından yansın biraz, dedim.
Hiç ses etmedi amca, usulca açtı müziği, koydu tezgahın bizden tarafına, döndü ızgaraya işinin başına.
"Açılır sonsuz kere yoluna güllerim
Koparıp atsan da solmaz gönlüm nafile
Yokluğun soğuk tenine susadı tenim
Üşüdüm yorgan misali seril üstüme
Geceler boyu sevişmelerimiz bitmesin
Gölgesi düşsün saçlarına aşk ateşimin
Sakınıp sakla güneşim ol al ısıt beni
Yüzünün sıcak kokusu kalsın ellerimde
Kalbim duraksız haykırışlarda
Ne yapsan ayrılamam senden asla
Hafife alma aşk vurur insana
Bu kadar kolay sanma delikanlım"
Bende çok severim bu şarkıyı. Dinlerim yer yer, zaman zaman. Belki sözleri bir erkeğe hitap ediyor ama aşkını anlatan bir beste değil midir en nihayetinde. Bu yeter işte o notalarda kaybolmaya... -
29.
0Beğendim okurum
-
30.
0sardı panpa
-
31.
+1Rezervasyon
-
32.
+18Bir yandan müziğin içinde kaybolurken bir yandan da karşımda oturan kızı izliyorum. Tanımadığım bir insanla, adını dahi bilmediğim bir insanlar aynı masada yemek yemek üzereyim. Konu ne, nerden geldik, nasıl geldik önemli değil benim için. Önemli olan o acı kahvenin tadı. Önemli olan her yudumunda içine akıttığı zehir. Merak ediyorum ya, bir sebebi yok ama öğrenmek istiyorum. Neden öğrenmek istiyorum onu da bilmiyorum.
-Ben Can (gülümseyerek elimi uzattım tokalaşmak için)
+Funda (elimi tokalaşma şekli ile değil de, dosthane bir biçimde tuttu)
-Umuyorum ki memnuniyetimiz karşılıklıdır zira konuşmasak da suskunluk bile bazen mutluluk verir insana.
+Sessizlik huzurlu...
-...
+Eveet gençler buyrun bakalım beğenecek misiniz.
-Ellerine sağlık amcam.
Sessizce yemeğimizi yiyoruz. O kadar sessiz ki, şarkı bile susmalıyım diye düşünüyordur eminim.
Bilinmezlik insanı her zaman cezbeder, içine çeker. Kapılıyordum bu sessizliğin girdabına. Aradığım bir şeymiş gibi geliyordu bu durum. insanların gürültülerinden sıyrılıp, tanımadığım biri ile sessiz sedasız anlaşmak... Hoşuma gitmişti. Düşünün bir de karanlığı seven biri iseniz, kimselerin olmadığı bir yerde böylesi bir durumda olduğunuzu.
Yemeklerimizi yedik, tonton amcamıza teşekkür edip oradan ayrıldık.
-Ee, var mı bu sokağın gittiği bir yer?
+Sen burada ne arıyorsun ki? Çalıştığın yer buradan uzakta değil mi? Neşeli insanların arasında olmaktansa neden karanlıktasın ki?
-Karanlık, insanın içi değil midir? Her akşam yalnız kaldığında, odana çekilip ışıkları kapadığında, başını yastığa koyduğunda da zaten burada değil misin sanki? Ha odanda karanlıktasın, ha evinden işinden uzakta sokakta karanlıktasın ne fark eder. Kendini nerede iyi hissediyorsan orada mutlu değil misin?
+Haklısın. Nedense gerçekten çok haklısın. Kahve içelim mi ne dersin? -
33.
0pREZervatif
-
34.
0Rezervasyon
-
35.
+18insan neden kahveyi bu kadar çok sever ki? Ben normalde pek sevmem kahvenin tadını. Ha içerim tabi ki, ama sütlü ve bol şekerli olacak benim ki. O acı tadı bir türlü sevemedim gitti.
-Olur, içelim. Var mı bildiğin bir yer?
+Sen! (gülümsemesi gerçekten şahane)
-Sana mı gidelim, bana mı?
+Sana gidelim çünkü o kadar zaman oldu ki gitmeyeli, evimin nerede olduğunu hatırlamıyorum.
-Taksi bulalım gel.
+Yürüsek olmaz mı?..
-Uzak sayılır, uzun sürer. Yorgun görünüyorsun.
+Alışkınım ben. Hem sen bakma benim böyle göründüğüme, ne kadar güçlü olduğumu bilsen şaşırı...
-Funda! Funda! Cevap ver! Kendine gel!
-Yardım edin, ulan kimse mi yok!
Fazla uzaklaşmamıştık zaten tonton amcanın mekanından, duymuş bağırdığımı koştu geldi. Sorgulamadan telefonuna sarıldı. Sürekli kendisine gelen bir kaç tanıdığı varmış taksici, kısa sürede yetişti biri alel acele yetiştik hastaneye... -
36.
0Hızlı yaz birader
-
37.
0Aga hikaye çok ardı kalemine sağlık
-
38.
+15Zaman geçmek bilmez ki kendine gelsin Funda. Saatler zaten baş belasıdır her konuda, bu sefer tamamen boğuyordu beni, ilerlemeyişi ile...Tümünü Göster
Gece yarısını geçmişti, hatta sabaha ulaşmak üzereydik. Doktorun söylediğine göre, gerçekten göründüğü üzere yorgun düşmüş. Hatta öyle ki, kendini o kadar zorlamış ki, vücudu zarar görecek dereceye gelmiş neredeyse. Neden? Neden yani...
Güneş doğuyor. Ulan be, salak gibi bir de ben yordum gece kızı o kadar. Aptal kafam! Neyse, bunları düşünmek bir fayda getirmez insana. Ellerini tuttuğumu hissediyor mu acaba? Şimdi uyansa ve bunu bilse kızar mı ki? Bıraksam mı? Yok yok, ne olursa olsun yanında birinin olduğunu bilmesi, hissetmesi güç verir. Hem bir şeyi yok ki, uyuyor sadece. Ben de uyuyorum, yalnız uyumak insanı bir nebze üzüyor evet ama şu an o yalnız değil ki. Ben varım. Tanımıyor olsa da, destekçisiyim şu an. Evet evet, bu onun iyi hissetmesini sağlar.
Gözlerimi açık tutmakta zorlanıyorum şu an ama o uyanmadan kırpmak bile istemiyorum. Nefes alış verişlerini duyuyorum. Gerçekten de dediği kadar güçlü bir kız olmalı. Acaba ne kadar zamandır uyumuyor, bir şeyler yiyor muydu peki bu zaman içinde. Sadece kahve ile yaşamayı düşünmüyordu umarım. Of, umarım kendini toparlarsın kısa sürede.
Hemşire kontrole geldi, hala uyuduğunu gördü. Bana sordu hiç uyandı mı diye hayır dedim. Ben uyumadım belki o uyanır da bir şeye ihtiyacı olur diye. Sevgili misiniz diye sordu hemşire, hayır dedim. Hatta birbirimizi tanımıyoruz bile. Ufak bir tesadüf üzerine buradayız şu an. Belki dün akşam o tesadüf olmasa şu an çok daha kötü durumda olabilirdi.
Düşünebiliyor musunuz? Bir insanın, aniden yardıma ihtiyacı olması ve kimsenin yanında olmaması... Bu ne kötü bir durumdur kim bilir.
-Funda! Funda iyi misin? Çok şükür uyandın, dediğin kadar varmışsın gerçekten!
+Can...
-Uyuman lazım, hadi kapat gözlerini. iyi olduğunu görmek yeter bana. Hem bak, burada hemşire hanım da var. Biz buradayız, sen iyi ol diye. Şimdi uyu bakalım. Daha kahve içeceğiz hem (gülümseyerek)
içim biraz olsun rahatlamıştı. Biraz diyorum, çünkü kendine gelmesi epey zaman alacaktı. Hastaneye beraber girdiğimiz gibi, beraber çıkmadan ben de buradan ayrılamaycaktım. Cemil abiyi aradım, izah ettim olanları. Kral adam be şu Cemil abi. Hemşire hanımdan ricada bulundum, kantine gidip bir çay alıp gelene kadar Funda'nın yanında kalması için. Koşar adımlarla indim kantine, geri dönüşüm de hızlı oldu. Teşekkür edip gönderdim hemşireyi. Yine elini tuttum Funda'nın, beklemeye başladım... -
39.
+19Dostlarım, ben sabah 5 buçukta kalkıp işe gidiyorum. bu gecelik burada kalsın hikaye. yavaş yazmamın sebebini de belirteyim, yazdığım metni düşünerek, yaşayarak yazıyorum. yazdıktan sonra ekgib yada yanlış var mı diye defalarca kontrol edip öyle yolluyorum. şimdilik hepinize iyi geceler beyler. ansızın kestiğim için affola. ama takdir edersiniz ki, yaşamak için çalışmaya mahkumuz. okuyan, okumak isteyenler olursa rezlerini alsınlar. hepinize hayırlı akşamlar.
-
40.
0Rezaaayarak52
-
41.
0Rez Mk Bi Yeter Uyutmadiniz
-
42.
+1Okucam yarin sabah isyerinde zamam gecsin
-
43.
0Hayırlı akşamlar birader
-
44.
0Hay amk en heyecanlı yerinde
-
45.
0Rezervasyon
başlık yok! burası bom boş!