-
226.
+8iki saatten fazla zaman geçirmiştik tarihi yapıları gezerken. O kadar ihtişamlılar ki anlatamam. Yukarılara bakmaktan zaten boynumuz ağrıdı en sonunda.
Canal Grande - Büyük Kanal
Hani şu filmlerde falan gördüğümüz, binaların arasında teknelerin, deniz taksilerinin gezdiği yer. Kayıklardan bahsetmiyorum çünkü onlar daha dar ara yerlerde gezdiriyorlar insanları. Şimdilik burada bir tura çıkıyoruz ufak bir tekne ile. Dilerseniz grup haline daha büyük olanlara binebiliyorsunuz ama biz kimseyi istemiyorduk yanımızda, sadece biz ve kaptan. Kanal boyu ağır ağır ilerledik, bir yandan etrafı inceledik ve zaten kaptan da bize rehberlik etti. Kanalın sonuna geldik, tekrar karadayız ama asıl olay şimdi başlıyor. Kayıklara binmeye gidiyoruz. Dar sokaklarda, elinde kayığa yön verdiği kürek benzeri şey olan bıyıklı amcaların yanına. Hepsinin sesi nedense birbirine benziyor. Ha, unutmadan, bu amcalar insanları tura çıkardıklarında şarkılar söylerlermiş. italyan ezgileri yankılanıyor kanal boyu... Dım dım rım, rımmm.
Her ne kadar bilmesek de bir süre sonra melodisine eşlik edebiliyoruz nihayetinde (; -
227.
+7Palazzo Ducale
Bir saraymış, rehberde yazdığına göre. Fazla detaya inmek istemiyorum zira rehberde dükler papalar envai çeşit insan sayıyor ve ben hiç birini anlamıyorum.
Yarın ilk durağımız burası olacak. Yarın diyorum çünkü her ne kadar fazla yer gezmemiş gibi görünsek bile yorucu bir gün oldu. Güneş batmaya yaklaştı zaten, otele dönüp dinlenmek istiyoruz. -
228.
+19Sizlerden bir ricam olacak. Okuyanlar en azından bir kaç entry girerek başlığı uplarsa, anasayfada en diplerden kurtuluruz. Verdiğim emeğin yayılması mutlu eder beni illa ki. Bu arada ben de biraz mola vereyim, gözlerim ağrımaya başladı.
-
229.
0Abi efsane yazıyosun rez aldık bekliyoruz
-
230.
0Ayipsin
-
231.
0Up up up
-
232.
0Up up up up up
-
233.
0Cok flood atmayalimda caylak yemeyelim beyler bi el atin
-
234.
0Hadi beyler entry girin adamin entrylerini begenin yapin biseyler bos bos okumayin
-
235.
+14Velhasıl kelam, tatilimiz gayet keyifli geçiyor. Daha fazla tur rehberliği yapıp, boşuna kafa şişirmek istemiyorum. Mutluyuz, gerçekten çok ama çok eğleniyoruz, yeni insanlar tanıyoruz, yeni yerler keşfediyoruz. E haliyle günden güne de yoruluyoruz. Ne garip dimi? Tatile gidince normalde çok daha fazla yoruluruz her zaman.
-Hayatım
+Efendim?
-Devam mı?
+Sen nasıl istersen. Ama bir kaç gün bence odadan hiç çıkmayalım olmaz mı? Çok yoruldum ben.
-Ben de öyle, yorucu olduğu kadar keyifli de.
+Bundan hiç şüphen olmasın
Bugün buraya gelişimizim 12. günü. Neler neler oldu bir bilseniz. Başka bir şehire gittiğiniz zaman bile değişen hava koşullarına alışmak zaman alırken, biz bambaşka bir iklime geldik. Yorgunluk da olunca insanın üzerinde ikimizde hastalanıp yataklara düştük. iki deli, hasta ve bitap bir halde kendi kendilerine yettiler bir kaç gün. Mesela bazı yerlerde karaoke sahneleri vardı, beraber şarkılar seslendirdik, düetler yaptık. Çizim yeteneği kadar sesi de güzelmiş sevdiğimin. Bir kez daha etkilendim ondan. Bazen de şık bir restaurantda yemek yerken, ricada bulunup serenat yaptım gözlerinin içine bakarak. Binlerce fotoğrafımız oldu. Kâh gülerken, kâh korku dolu gözlerle... Videolar kaydettik birbirimizin peşinde koşarken, partilere katılıp kendimizi kaybettik. Bazen de parklarda sabahladık elimizde şarap kadehleri ile. Mağazalar gezdik, yeni yeni kıyafetler aldık, hatıralar topladık. Hatta iki gün önce bir kostüm mağazasından giyinip kuşanıp prens ve prenses olarak gezdik aşıklar şehrini. Herkes ikimize bakıyordu. Fotoğraf çekinenler, selam verip el sallayanlar hatta kıskandıklarını açık açık dile getirenler dahi oldu biliyor musunuz? -
236.
0Usta valla benim okumaktan gözlerim yanmaya başladı senin ki ne haldedir, daha yazacak mısın bu gece yoksa yatacağım?
-
-
1.
+2buralardayım ben daha, ister eşlik et ister sabah birikince oku
-
2.
0Düşündüm de sabah okurum, part part atıyorsun ya beklemem partlarin gelişini sabah.
-
1.
-
237.
+3Vay amk adam buyuk yazar cikti helal olsun
-
238.
0Adam yazarlarin krali baskan ne diyon sen
-
239.
+9Henüz ne zaman döneceğimiz hakkında bir fikrimiz yok. Özledim aslında rutin yaptığım şeyleri. Ama yılların üzüntüsünü silene kadar yılmadan devam etmek istiyorum.Tümünü Göster
-Pikniğe gidelim mi? Günlerdir hep şehirde, binaların arasındayız. Çimenlere uzanıp sessizliğe dalmayı özledim.
+Olur. Güzel olur hatta ya, binelim arabamıza, sürelim şehrin dışına. Vardır elbet güzel yerler. Ağaçların gölgesinin vurduğu, kuşların şarkılar söylediği, çiçeklerin süslediği bir yer buluruz mutlaka.
Ben kendime kelime sihirbazı derdim, Funda da iyi laf yapıyormuş meğer.
Hiç bir şey yok ama elimizde pikniğe dair. Alışveriş yapmak gerekiyor.
+Hadi hazırlan alışverişe gidelim. Hazır yemeklerle gitmeyeceğiz herhalde dimi?
-Tabi ki hayır. Sepeti var, örtüsü var, çatalı-bıçağı-kaşığı var. Çayı var, ocağı var. Neler neler lazım bize bir bilsen ohoo.
+Hadi o zaman oyalanmayalım
Bugün gitmeyecektik zaten, sabah erken saatlerce çıkmak lazım yola. Hem bilmediğimiz bir yere gideceğimizden yolun ne kadar süreceğini bilmiyorduk, hem de piknik dediğin öyle hemen yemek yiyip dönmek değildir ki. Erkenden gidersin, yer beğenirsin. Hazırlanırsın, örtüleri serersin yere, yiyeceklerini hazırlar koyarsın ortaya. Oturur bir çay demlersin ilk önce, çayla beraber hafif bir kahvaltı yaparsın. Sonra gezmeye gidersin ağaçların arasında, başka türlü zevk alamazsın ki öyle değil mi sizce de?
Büyük bir markete geldik şimdi, ikimiz de birer alışveriş arabası aldık. Birimiz yiyecekleri halledecek, diğeri daha teknik şeyleri. Eh, görev dağılımı şimdiden belli oldu dimi? Yiyecekleri Funda, teknik elemanları ben alacaktım. Ayrıldık marketin içinde ama görmeniz lazım. Dışarıdan biri baksa bize zanneder ki özel göreve hazırlanıyoruz. Birimiz tahrip edici maddeleri hazırlarken diğeri teknolojik ekipmanı dizmekle görevlendirilmişti.
-Sen yiyeceğimiz şeyleri ayarla, canın ne isterse at arabanın içine. Ufak ufak şekerlemeler vardı ya, onlardan da al biraz, yolda giderken iyi oluyor. Bende örtüleri, ocağı ıvırı zıvırı alırım kasada buluşuruz yine.
+Tamam ben şuradan başlıyorum o zaman. Senin alacağın şeyler daha arkada kalıyor, endamlı endamlı yürü de bi bakayım sana hadi (pis pis sırıtarak)
-Uyuz (neden güldüm ki ben buna)
+Muah (bir öpücük attı uzaktan uzaktan, yanına koşasım geldi)
Eveet, şimdi gelelim işin zorlu kısmına. Neler lazım olabilir. Tabak, bardak, bıçaklar, genel mutfak gereçlerini alalım bakalım ilk önce. Sonuçta ellerimizle yemeyeceğiz dimi? Yani. Peçete ve ıslak mendillerden alayım, kesme tahtası da lazım olacak, nerdeydi onlar... Hah, gel bakalım sen de. Ne kaldı geriye? Üzerine oturabileceğimiz minder tarzı şeyler var mı acaba. Yastık falan.
-I'm sorry, can you help? (pardon, yardımcı olabilir misiniz?)
+Yes? (buyrun?)
-I'm looking for a pillow to sit on. (üzerine oturmak için yastık arıyorum.)
+for a nature trip? (doğa gezisi için mi?)
-Yes. (evet.)
+you can find at the back of aisle two from here. (buradan iki koridor arkada bulabilirsiniz.)
-Thank you so much (çok teşekkürler)
+I would ask. (rica ederim)
Evet, minder tarzı şeylerin yerini de öğrenmiş olduk. Umuyorum ki örtüler de oralardadır. Evet, tahmin ettiğim gibi, tekstil ürünleri buralardaymış. Pofuduk iki yastık, büyük bir örtü bunlar da tamam. Ee, başka? Bize bir ocak lazım, ama bir daha kullanılmayacak nasılsa. Geçenlerde görmüştüm başka bir markette, tek kullanımlık ızgaralar vardı yakacağı falan içine kit halinde. Burada da var mıdır acaba. Gezelim bakalım, hem gözüme çarpan bir şey olursa aklıma gelmeyen onu da alırım.
Çay lazım, çaydanlık lazım. Çaydanlık bulalım Can. Hey yavrum be, aile babası Can. (triplere bakar mısınız)
Bu da tamam. Şimdilik aklıma başka bir şey gelmiyor, Funda'yı bulayım bari o bilir neler gerektiğini. -
240.
+6-Hayatım ben bir şeyler aldım ama ekgib var mı bir bak istersen. Örtü, minderler, çaydanlık falan. Temel mutfak gereçlerini dizdim valla, ev mi tutsak ne?
+Haha, şapşal (gülümseyerek) bunlar yeterli aşkım, zaten tek seferlik şeyler bunlar. Hepsi akşama çöpe gitmiş olacak.
-Eh yani, haklısın.
Funda da yiyecekleri almıştı. Poşetleyip arabaya yerleştirdik her şeyi ve otele doğru yola koyulduk. Odaya çıkarmaya gerek yoktu zaten sabah çok erken saatte yola çıkacaktık. Odamıza geldik, duşumuzu aldık, biraz sohbet muhabbet, televizyon falan derken fazla da oyalanmadan uyuduk. -
241.
+7Ertesi gün...
Saat sabah 05:00...
Alarm çalmaya başladı.
+Can, Can'ım. Uyan hadi birtanem yola çıkmamız lazım.
-Güneş doğmuş mu?
+Henüz değil canım.
-Gitmesek olmaz mı ya uyusak sarılıp (o kadar uykuluyum ki söylediğimi anlamış olması sevindirici)
+Olmaz, hadi kalk bakalım o kadar hazırlık yaptık. Hem daha alacağımız şeyler de var. içecekler alacağız, su alacağız unutma bak.
-Pıfff (sabahları uyanma efekti) hıığğğğhh (esneyerek gerilme efekti) Hazırlan hadi o zaman. Bende bir sigara içeyim.
+içme sabah sabah aç karınla
-Ben de seni seviyorum hayatım (karşı atak, saldırı savuşturma, defans. ne derseniz artık)
Funda hazırlanmak için bayoya girdi, ben de bir sigara yakıp balkona çıktım. Hafif bir serinlik vardı ürperdim bir an. Yarıda attım zaten sigarayı da, içemedim aç aç.
-Aşkım hadi çok sıkıştım!
+Çıkıyoruuum.
Kısa sürdü çıkması, zaten baloya gitmiyorduk değil mi. Gündelik bir kıyafet giyip, saçlarını bağlayıp çıkmıştı. Ben de hallettim işimi, eşimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalayıp çıktım. Üzerimi giyindim ve terk ettik odayı.
Bindik aracımıza, market arıyoruz sabahın 05:30'unda. Lükse bak. Kim ne yapsın bu saatte market açıp derkeen, karşımızda belirdi ışıklı tabela. Neyse ki en azından su alabilecek bir yer vardı. içecekleri şehrin çıkışından alıp fazla ısınmadan bir yer bulabileceğimizi düşünüyorduk.
Bir büyük, iki de ufak su alıp tamamen yola koyulduk bu sefer. Haydi bakalım, ver elini bilinmezlik... -
242.
0Entry metni
-
243.
+7ilk önce şunu arka plana açıp bırakın gençler.
https://www.youtube.com/watch?v=V4wQIHCAyn4
Hafif bir müzik açtık, sakin sakin düştük yollara. Haritadan baktığımız üzere istediğimiz gibi bir yer bulunacak tek alternatifimiz vardı. O yöne doğru gitmeye başladık. Şehirden çıkmak üzereydik, sordum Funda'ya içecek bir şeyler alacak mıyız diye, çayın yanında muhabbet eder biz demleniriz dedi. Bak bak laflara bak sen. Almadık yani bir şeyler, durmadan devam ettik yolumuza.
Bir saat geçti, daha dar bir yoldayız, hava aydınlandı sayılır. Ağaçlar var buralarda ama oturulabilecek tarzda bir yer çarpmadı gözümüze. ilerliyoruz...
Yol gitgide daralıyor. Bir şerit gidiş, bir şerit geliş olacak kadar daraldı. Pek fazla ağaç kesmemek için sanırsam. Güzel bir düşünce, sonuçta bir orman kolay oluşmuyor.
Eşlik ediyoruz şarkılara Funda ile, bazen usul usul slow bir şarkı bazen de tüm coşkularımızla avaz avaz bağırarak. Güzel güzel ilerlerken bir saniyeliğine Funda'ya takıldı gözüm, yola odaklanmıştı tamamen. Yüzünden yok olan gülümsemesini fark ettim, gözlerimi yola çevirdim.
Tek hatırladığı şey, bir fren sesiydi Can'ın... -
244.
0Yapma aq olum hüzünlü bitirme be
-
245.
+5+CAAAN!!! HAYIR!!!
.
.
.
...
Zamanın duruşuna şahitlik ediyordum. Yerden kalkan toz zerrelerini gördüm, ağaçlardan düşen tek tük yaprakların havada süzülmelerini, arabanın savruluşunu...
başlık yok! burası bom boş!