​Beyler beni bilen bilir bilmeyenin neslini gibeyim.

Günlerden bir gün arkadaşlarla o bar senin bu pavyon benim gezerken saatin epey geç olduğunu farkettik bir yere gidip bi kahve keyfi yapalım eve gidelim dedik. Rastgele önümüze gelen bir kafeye girdik oturuyoruz. Gayet sakin nezih bir mekan 3. caddeyi bilen bilir.
Kasada bir kız duruyor ama ateş ediyor amk. Mekan girişinde çelik yelek satıyolar o derece. Masum, saf bir duruşu var gören 2-3 kere daha bakıyor.

Arkadaş kızı öküz gibi kestiğimi gördü ve o can alıcı cümleyi kurdu. 'Adı ceren kanka motor o kız'

Gelinlik giydirip nikah memurunu beklediğimiz o hayallerin kırılma sesi ile irkildim. O esnada söylenecek laf mıydı huur çocuğu ? diye çıkıştım. Dost acı söyler hahahah şeklinde bir espri yaptı ağzını gibtiğim.
Kendimi toparlayıp ne ayak bu kız dedim. Kardeşim gidip güzel bir bmw 520 kiralıyosun alıp zütürüyosun kızı dedi. Vay amı ızdırabını gibeyim geçen onca yılın ardından kalbimin ritmini değiştiren kızı bulmuşum ama kız hem motor çıkmış hem de bmw'den aşağısı kurtarmıyordu.
Biraz daha takılıp gün doğumuna doğru eve gitmek üzere çıktık mekandan. Kıza parayı uzatırken ellerini görüp acaba kimlere handjob yaptı diye düşünmeden edemedim. Uğurlarken günaydın diyip gülümsediği o dudaklarla kaç öpücük kondurdu 20 cm damarlılara. Aklımda deli sorular eşliğinde mekandan çıkıp arka sokağa sakladığım faça şahinime doğru yürümeye başladım.

Mangels jantlar, yoko lastikler ve yeni atılmış cilasıyla günün ilk ışıklarında parıldıyordu. O an aklımdan tek bir şey geçti; ben bu kızı bu arabayla zütürürüm.

ilgi görürse seri seri yazıyorum beyler bilginize.

Aklımdan geçen şey dudaklarımla fiziksel bir hal almış o sırada dışarıya da yansıtmışım. Arkadaşlar yaklaşık 30 dakika gülüp bu durumla ne kadar taşak geçilebilirse geçmişlerdi. Bi tanesi 'kanka o kız bu arabaya binsin zütüm senindir' diyecek kadar ileri gitti hafif tebessüm ettim.

Eve gidip kafaya kaydettiğim görüntülerle 2 posta attıktan sonra duş alıp camış gibi uyudum. Akşam telefonun sesiyle titreyerek uyandım arayan bizim selimdi. zütüm senindir diyen selim. gibtim seni selim. 1 saate buluşuyoruz dedi tamam dedim kapattım.
Mit müsteşarı gibi çalışan bir arkadaşı aradım. Araştırması için kızın adıyla çalıştığı mekanı söyledim. Yarım saate geri döndü 'kanka bmw hangi renk olsun' dedi.
Selim'e mi sordun lan dedim yok kanka ne alakası var dedi. Hay dıbını bmw'sini gibeyim onu biliyorum başka bir şey söyle o zaman amk dedim. iyi bir haberim var dedi. Kızın çalıştığı mekan bizim mit serkanın eniştesinin yakın bir arkadaşınınmış. O nasıl bir yakınlık aq dedim içimden. Bu sefer içimden dediğime eminim ama. Asıl bombayı söylüyorum kardeşim dedi bir ay sonra kızın doğum günü.

Okuyan varmış vay aq kusura bakmayın beyler. Devam edelim öyleyse.

Ayaklarım yerden kesildi elim ayağım titremeye başladı. Serkan bişeyler düşün vardiya tablosunu çıkar o gün orayı kapatıyorum dedim.
Çabucak hazırlanıp evden çıktım. Bizim hanzo takımı caddede turluyordu. Kızın çalıştığı mekana tekrar gitmek için yapmadığım şey kalmadı ama yok dıbına koyduğumun sığırları beni dinlemiyordu. Birden dudaklarımdan o sihirli cümleler döküldü; 'hesaplar benden'
zütüm senindir selimle o kız motor alper tabanları yağladı züte vura vura mekana gidiyolar. Bende heyecandan ufaktan bir el titremesi başladı çaktırmamak için emin adımlarla ilerliyorum. Bu ayılar mekana girmiş siparişi vermiş beklerken içeri girdim.

Kasa giriş kapısının tam karşısındaydı. Ben girince başını kaldırıp hoşgeldiniz dedi hafif gülümseyip işine devam etti. Sonuçta personel gelene gidene ilgi gösterir diye düşündüm ama yok kız genelde soğuk davranıyordu gelen gidene. Kız da haklı aq herkese öyle davransa önünü alamaz.

Kavga etmektense pgibolojik baskıyı çok severim ki bu konuda başarılıyımdır.

dıbına koyduğumun kolsuz bebesi hayatındaki en büyük başarın 50 cm olarak doğup 20 senede 1 metre uzamak olmuş boyuna posuna bakmadan 1.70'lik kızı mı zütüreceksin dedim. Bebe ufaktan sarsıldı bu konudaki ekgibliğini biliyordu yüzleşince amı zütü dağıttı. 'Ne zamandır beri var bu mevzu' dedim '8 aydır peşinden koşuyorum ama hala koşuyorum' dedi. Ulan 8 aydır sana yüz vermemiş kız yarın sabah kucağına mı atlayacak hem de o kız motormuş bizim alper söyledi dedim. Ufaktan yine sallandı haberi yokmuş salağın vay dıbına koyim hiç öyle durmuyo dedi. 2 gün mekana geldim kızın doğum gününe kadar öğrendim 8 aydır sen nasıl koşuyosun bu kızın peşinden dedim. Alttan girdim üstten çıktım eleman en sonunda haklısın abi madem öyle sana yardım edeyim dedi.

iyi cesaret varmış bebede. Bunu kendisine de söyleyince işin içinde sevdiğim var dedi. Haydaaa buyur buradan yak. zütüm senindir selimle o kız motor alpere arabaya gitmelerini söyleyip yolladım. Ufacık bebeye 3 kişi hardcore yapacak kadar şerefsiz değilim keza. Fakat bunu gören ufaklık iyice cesaretlendi kızın peşini bırak edalarıyla ahkam kesiyor.

Kavgayı ve kavga etmeyi sevmem. Ha tabi mevzu ilerler ortamın anasını giber kalkarım o ayrı bir konu ama genelde uzak durmaya çalışırım. Kavga kötü bir şeydir (sosyal sorumluluğu da fışkırtayım şuraya)

Tabi ben sırtlan gibi avımı gözetliyorum. Simsiyah uzun saçlar, büyük badem gözlerinin o siyahlığı, teninin beyazlığı ve uzun kaşlarıyla kız başka bir alemden gelmiş gibiydi. Burnu da düzgün ve ucu hafif dikti. Burnu güzel olan kızlar güzel oluyor tezimi tekrar kanıtlamıştım.
Saat ilerledikçe mekan yavaş yavaş boşalmaya başladı ama kalkıp gidemiyorum. Ceren resmen hayatımdan bir parça gibi olmuştu. Yakınımda olması beni sakinleştiriyordu. Sanki oradan gitsem ceren yetmezliğinden kapının önünde ölecekmişim gibi hissediyordum. Derken hesabı istediğimizde getiren dalyarağın hesabı masaya vurup bana ters ters bakmasıyla işin rengi laciverte döndü. Önce vardiyalarının bitmesi için bizi beklediklerini düşündüm bu yüzden sinirli olabilir dedim ama iş öyle değilmiş onu anlayacaktım.

Mekandan çıktık ağır ağır faça şahinime doğru yürüyoruz. Bu sırada arkadaş 'kardeşim sen ortadaki bakar mısın' dedi. Arkamı döndüm hesabı masaya vuran dalyarak geliyor. Beyler mevzu var pozisyon alın der gibi bir bakış atarak dönüp dalyarağa doğru gittim. Burun buruna geldik muallakyle. Zaten 1.50 boyu var bide dik dik bakmaya çalışınca gülmeye başladım dıbına koyim.

Bu elemana güvenebilir miydim ? Aldığı istihbaratı ve fikri kendi lehine kullanabilir miydi ? Kullandığı takdirde anasının amından kan gelene kadar bebeyi gibebilirdim bu da onun farkındaydı. Risk almak istemezdi diye düşündüm planı anlattım.

Doğum gününden bir önceki akşam mekanı kapatıp gece 12 olmasını bekleyecektik. saat 12'ye yaklaştığı sırada bizim eleman kızı arayıp acilen patronun çağırdığını çabuk gelmesi gerektiğini söyleyecekti. Kız mekana gelince tüm ışıklar kapalı olacak o afallamayla birden ışıklar açılacak ve tam karşıdaki masada oturan beni görecekti. Ulan planı yaparken bile gibim kalkmıştı bir insan bu kadar ciksi olamazdı.

Hadi gel çık şimdi işin içinden. 15 dakika önce sevdiği için ağzının yüzünün gibileceğini bile bile karşıma dikilen eleman şimdi bana yardım edecekti. Gel seni de bırakayım eve dedim aldım bunu da yanıma çıktık faça şahinime doğru gidiyoruz. Elemanı yanımda görünce bizimkiler de bişey yapmadı. Terste olmasına rağmen ilk başta bu elemanı bırakıp bizimkilerle kritik yapmak istedim. Yine çeşitli çeşitli yarak kürek şakalar süslüyor her tarafı. züt veren mi istersin sakso çeken mi istersin her ayak var ne huur arkadaşlarım varmış lan benim.

Bu arada şahin felan diyorum ama ailem varlıklı. Keyfe keder biniyorum şahine yoksa bizde biliriz 520'yi mekanın kapısına yaslamayı ayıkıyonuz mu ? Her şey para pul değil keza arkadaş çevrem öyle parayla olacak bir çevre değil. Yapmacık dostluklarınızla elitliğinizi duvardan duvara vurup gibeyim la sizin istanbul bebeleri. Sanayinin çayını starbaksa değişmem.

Yine çeşitli espriler faslından sonra eleman ne ayaktı dedi o kız motor alper. Olanları anlattım ağzı açık dinlediler ağzını gibtiklerim. Abi senin bu özelliğine bayılıyorum dedi zütüm senindir selim.

rağbet görmedik iyi mi. ben yazıyorum dıbına koyim okuyan huur evladı okusun.

okuyanlar bi ses versin devamı geliyor.

Konuşarak ikna edemeyeceğim adam yoktur. Dünyada sadece sen kalsan da seninle olmam diyen başka bir kızı 6 ay konuşup ağır gibmişliğim vardır onu da başka bir zaman anlatırım. Hatta ölümle sonuçlanacak bir kavgayı hafif sıyrıklarla tamamlamanın haklı gururunu hala yaşıyorum.

Günler bu şekilde geçti. Her geçen gün kıza yerinde ve çeşitli esprilerle yakınlaşmaya çalışıyordum nitekim cerenin 'artık her akşam seni arıyor gözlerimiz' yorumuyla bu işe nokta koyma zamanının geldiğini anladım.

Doğum gününe bir kaç gün kala mit serkanla tekrar irtibata geçip ne bulduğunu sordum. esrarengiz huur çocuğu dışarıda göremezsiniz görseniz bile kesin markete veya bakkala gidiyodur.

En korktuğum şey doğum gününde izinli olmasıydı ki serkan'ın 'kanka doğum gününde izinli' demesiyle yıkıldım ama hala ayaktaydım. Bu ihtimale ağırlık vererek basit ama etkili olabilecek 1-2 plan vardı kafamda. Gece pavyona bile gitmeden mekana gittim. Bizim dalyarak elemanı bulup patronu sordum abi o 1 saate anca gelir dedi. O sırada ceren yanımıza gelip 'bir şikayetiniz mi var beyfendi adınızı demirbaş listesine mi yazdıracaksınız ?' diyip gülümsedi. O anki heyecanla 'yok ben direk maskotluk düşünüyordum' dedim bu sefer güldü. Eleman da olayın şokunda tabi bebeye dönüp 'noldu yarram zoruna mı gitti' bakışı attım o da ne dediğimi anlamamış olacak ki 'helal olsun abi yürü yollar feda sana' bakışı attı salak.

Ceren yanımızdan ayrıldı o sırada eleman atladı 'abi patronu neden sordun' dedi. Böyle filmlerde olur ya hayat durur ana karakter kendi kendine düşünür resmen o anı yaşadım dıbına koyim.

Her neyse son günler de geçtikten sonra gece yarısına doğru mekanı kutlama yapacağımızı söyleyip kapattım. ortam süslemesi ıvır zıvır işlemlere de ayar verip yerime geçip oturdum. elemana kızı aramasını söyledim. arayıp heyecanlı bir sesle 'ceren patron acil seni çağırıyor sanırım iş ile ilgili bir sorun var" dedi. bir süre sessizlik olduktan sonra eleman telefonu kapatıp korkarmış gibi yanıma geldi. "abi ceren arkadaşları ve ailesiyle birlikte altınparktaymış üstüne üstlük bugün doğum günü olduğunu söyleyip beni de azarladı" dedi.

arkadaşına da ayrıca haber vermiş. taşşağını yerim serkan diyip telefonu kapattım ve kafede çalışan arkadaşını aradım.

telefonu açtı ben serkanın arkadaşıyım size bahsetmiş heralde dedim nerede olduğumuzu sordu kapıda bekliyoruz dedim. bir kaç dakika sonra geldi ufak bir tanışma faslından sonra adının hasan olduğunu öğrendiğimiz eleman bize ceren ve ailesinin oturduğu masanın tam tersi bir yerde masa hazırladı. saate baktığımda 00:30 olduğunu farkettim. o karışıklıkta saatin geçtiğini farketmemiştim ama sanki saat 12 olsa kız koşa koşa gelip kucağıma mı atlayacaktı dıbına koyim.

ever süperzeka bu durumu hiç düşündün mü acaba diye kendi kendime sordum. cevabım düşünmedim olmuştu. mit serkanı arayıp selim ve alper ile birlikte altınparka doğru tabanları yağladık. altınpark bize yaklaşık yarım saatlik mesafedeydi. çok geçmeden mekana girdik turlamaya başladık. bir kaç yere baktıktan sonra kafenin birinde hatunu gördüm. serkanı arayıp ne bulduğunu sordum. kız gerçekten ailesi ve arkadaşlarıyla doğum günü kutlaması yapacaktı.

gece yarısının dönmesine 20 dakika vardı ve yapacak pek bir şeyim yoktu acilen bir şeyler düşünmeliydim aksi taktirde babası ve ailesi zütümden vidanjör ile kan çekebilirdi. tam bu sırada serkan mekandaki bir personelin arkadaşı olduğunu söyleyip numarasını verdi. Bu huur çocuğundan da bazen korkmuyor değilim. Stalk desen değil sapıklık desen hiç değil yaptığı amk.

ceren sağına soluna bakarak arkadaşlarını arıyordu. bana yaklaştıkça yavaşladı ve en son sadece benim orada olduğumu gördü. durumu farketmiş şaşkınlıkla karışık bir gülümseme ifadesi takınmıştı. sadece "siz" diyerek parmağıyla beni işaret etmişti. "evet" diyerek cerene yavaş yavaş yaklaşmaya başladım.

"patronunuzun çağrısına kulak verip gelmeyince ben geleyim bari dedim. doğum günün kutlu olsun" diyerek aldığım küçük hediyeyi uzattım. buraya kadar her şey mükemmel ama kız mavi ekran atmış windows xp gibi suratıma bakıyordu dıbına koyim. yutub gibi dolmasını bekliyorduk. beyler yemin ederim kızın gözleri doldu ağlamaya başladı. hediyeyi bile almadan gelip bana sarılmıştı. şimdi de ben yutub gibi dolmayı bekliyordum, ne oluyordu dıbına koyim ?

kız bir süre ağladıktan sonra "ailem bile böyle bir şey yapmadı sen nasıl oldu da... " diyip sustu. ailesi nasıl kutlamamıştı bu saatte burada işleri neydi amk ? ikimizin aklında da deli sorular eşliğinde önce kendimi sonra da cereni sakinleştirip masaya oturduk. ailesi ile birlikte burada doğum günü kutlamaya gelip gelmediklerini sordum. "sadece basit bir cumartesi akşamı etkinliğimiz bu düşündüğün gibi bir şey yapmadılar" dedi ve gözleri tekrar doldu.

Kısa süreli bir sessizlikten sonra "peki sen nasıl öğrendin, nasıl böyle bir şey yapabildin" dedi. "Sevdiğim insanlar hakkında bilgi edinip onları şaşırtmayı severim" dedim. Gülümsedi "beni ne kadar tanıdın da sevdin" şeklinde kezbanus bir soru sordu. "gülümsemesi bu kadar güzel olan bir kadının kötü veya sevilmeyecek olması ihtimaller arasında bile değil" dedim. Utandı ve başını öne eğdi. Bir insan daha ne kadar güzel ve şirin olabilirdi dıbına koyim güzelliği karşısında kafayı yemek üzereydim.

Aklımızdaki sorular eşliğinde biraz oturduk. Ailesi ile arası pek yokmuş. Annesi babası kıza karşı ilgili değilmiş. 'Hatta sorsan doğum günümü bile bilmezler bir de kalkıp kutlayacaklar mı' şeklinde bir yorum da yaptı. 'Üstelik arkadaşlarım bile…' dedikten sonra yine gözleri doldu.

Zaten kötü yola düşen veya kötü yola düştüğünü sandıklarımızın bu hale gelmesinin asıl ve en önemli sebebi aile faktörü beyler. Ailesi ile arası iyi ve mutlu olan birisinin bu hale gelme ihtimali daha düşük.

Muhabbet esnasında birden durdu telaşlı bir ses tonu ike 'bizimkiler' dedi. Ulan muhabbete daldık kızın ailesini unuttuk. Ayağa kalktı 'gitmem gerek' dedi.' Burada bekliyorum, gelebilir misin' dedim 'şansımı deneyecem' diyip gülümsedi. Her gülümsemesinde biraz daha eriyordum.

Tam o sırada ceren arabaya binmiş teybi bile açmış seslenince farkettim hemen bindim arabaya. "Nasıl oldu gelebildin" dedim "patron acil işyerine çağırdı sanırım sorun var gitmem gerek dedim" dedi. Planımın planda olduğu gibi olmasada planladığım gibi gitmesi hoşuma gitmişti.

"Rahat bir yer mi olsun istersin dedim yoksa gecelere mi akalım" dedim. Rahat olsun şuan hiç kafam kaldırmaz dedi kalabalığı. "Rotayı eve çeviriyorum öyleyse" dedim "olur" dediği an resmen ışınlanmıştım. O arabayla o hızda nasıl eve gittim hala aklım almıyor.

Eve girdik, çantasını kapıda bırakıp evi incelemeye başladı. Ev dediğim de 1+1 bekar evi ama böyle tertipli düzenli. "Ne kadar düzenlisin yaşam şeklin hiç öyle göstermiyor" dedi. "ne sandın amk" şeklinde bir bakış fırlattıktan sonra "2 günde bir temizlikçi bir abla çekip çeviriyor sonra gidiyor" dedim. Şaşkın bakışlardan sonra ufaktan yaklaşmaya başladık. "her şeyin bir kuralı var bende yapacaklarımı yadırgama ve soru sorma sadece anı yaşa" dedim. Başını onaylar gibi salladı.

beyler seri seri yazıp bitiriyorum okuyan panpalarıma selam olsun