0
herkesin görebilmesi için buraya tekrar yazıyorum.
elimden geldiğince basit örneklerle açıklamaya çalışıcam.
Allah Adem'i ve tüm mahlukatı kendisine kulluk etsinler diye yarattı. Adem'in cennete koyulması ve cennetten çıkarılması (dikkat etmek lazım kovulması değil çıkarılması) daha o yaratılmadan kaderinde olan birşeydi. Evet burada derin metaforlar var. Bu da insanları düşündürmeye sevk etmek için. Şöyle ki; Yasak meyve denilen şey bir davranış, bir söz veya bir itaatsizlik olabilir. Annenizin küçükken size sobaya dokunma demesi bir yasaklamadır. Ama siz ısrarla gidip o sobaya dokunursanız eliniz yanar ve zarar görürsünüz. Bunu metafora çevirdiğiniz zaman böyle bir açıklama ortaya çıkar.
Şeytan Allah'a karşı gelmiş ve emrine itaatsizlik etmiştir. Şeytan lanetlenmeden önce en yüce meleklerden biriydi ve adı da Azazil'di. Bunu da yine sizi doğuran büyüten annenize karşı gelmeniz olarak düşünebilirsiniz. Her çocuk annesine babasına karşı geliyor ve dediklerini yapmıyor. Şeytan'da Allah'ın yarattığı bir varlık olmasına rağmen onu yaratana karşı geliyor. Mikro ve makro olarak düşünülür.
Eskiden bende bu sorunun cevabını çok düşünürdüm. Madem ki sonunda cennete veya cehenneme gideceğimiz belliyse bu nasıl bir imtihandır? Benim aklıma yatan ve bana verilen cevap şu olmuştu : Güneşin sabah doğacağını bilmen güneşi senin doğurduğun anldıbına gelmiyor. Biz insanlarda özgür irade var. Bizim seçimlerimiz hayatımızı belirler. Bunun için Kelebek Etkisi filmini izlemeni tavsiye ederim. Her seçimin farklı bir yola çıktığını açıkça görebilirsin.
Sabancı Türkiye'nin en zengin adamıydı. Türkiye'de istediği herşeyi alabilecek bir gücü vardı. Ama o servetinin büyük bir kısmını oğlunun yürüyebilmesi adına harcadı. Bir çok hastanelere ortaklık kurmasının asıl amacı da buydu. Allah bizi yarattı. insana kendi ruhundan üfledi. Diğer yarattıkları mahlukatların aksine insana nefis yükledi -ki bu ağırlığı insan'dan başka kimse taşıyamadı. Bu insanoğlu için açık bir imtihandı. Bu imtihanı geçebilen ve doğru yoldan ayrılmayan insanoğlu içten içe nefsinin asıl amacı olan cennet ile ödüllendirilecekti. Karlı bir havada buzlu bir yolda arabayla gitmek zordur. Çok dikkatli olmak ve yoldan çıkmamak lazım. Yoldan çıkarsan kaza yapar zarar görürsün. Ama dikkatli olur, kurallara uyarsan yoldan çıkmaz ve varmak istediğin hedefe ulaşırsın. Yol dünyadır, araç sensin, varmak istediğin yer cennet, yolun dışı cehennem. Seçimler senin seçimlerin. Gaza yüklenir yada ani fren yaparsan yolun dışındasın. Pedal senin kontrolünde.
Huri kelime anlamı olarak "gözün beyazı gibi bembeyaz, temiz, güzel" anldıbına gelir. Yani aslında Huri'ler bayan olacak erkeklere verilecek bayanlar için Nuri'ler olacak gibi bir durum söz konusu değil. Bu tamamen dini bozmaya çalışan kişilerin uydurduğu safsatalar. Aslolan cennette huri denilen varlığın niteliği tam olarak bilinmemekle birlikte bunu bir dişi olarak alıp sadece erkeklere mahsus olacağını iddaa edip kabul etmek yanlış. Burdan hareketle "40 tane bakire verilecek" geyiği de çıkıyor. Aslolan ve Kur'an da geçen daha önce insan veya cin ehlinden onlara kimsenin dokunmadığıdır. Zaten kıyamet kopmadan önce cennete kimse girmeyeceği için bunun bellirtilmesi de gayet doğrudur. Burdan cinsellik ve bakire anlamlarını çıkarmak nefsani düşüncelerin ürünüdür.
Cennetteki sonsuz yaşama gelince, sonsuzluk insan mantığının alabileceği birşey değildir. Lâkin eğer örneklemek gerekirse hiiçbir zaman ölmeyecek gibi yaşayan bir insan ve ölümü aklından çıkaran bir insan zaten kafasında sonsuz hayat yaşıyor demektir. Sadece yaşlanmadığınızı ve dertlerinizin asgari düzeye indiğinizi düşünün. Bu dünya üzerinde cennet ve sonsuzluk üzerinden verilecek örnekleme maalesef bizim dimağımızın alacağından daha büyük.
Allah Adem'i yaratırken "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" buyurdu. Burdan örneklemeyle bütün evrenin bizim hizmetimizde olduğunu söyleyebiliriz. Ancak gözle görülemeyen varlıkların da olduğu metafizik alemlerden bahsedersek yalnız değiliz demek yanlış olmaz. Yine de kesinleşmiş bir hüküm yoktur. Ayet'i dikkate almak kısmen cevap olacaktır.
Varlığımız bizim için ve Allah için anlam ifade ediyor. Allah bizleri bir imtihan dünyasında yarattı. Sen bu imtihan dünyasında seçimlerinle varsın. Kimse seni birşeye zorlamıyor sadece sonuçlarını söylüyor. Ben sana desem ki sağ üstte çıkış'a basarsan bu siteden çıkarsın, basmazsan devam edersin. Bundan sonrası senin seçimin. Elindeki bıçak ekmek te keser adam da keser. Tamamen senin seçimin. Ama her seçimin sorumluluğu tamamen sana aittir. Ne yaparsan kendin için yapıyorsun. Öğretmen sana bu kitaptan sizi sınav yapacağım der. Sınavın sonunda ya mezun olursun ya kalırsın. Allah bize bir kitap ve öğretmenler gönderdi. Dersine iyi çalışır denileni yaparsan mükafatın büyük olacak uymazsan sonuçlarına katlanacaksın.
Kimse günde 5 vakit namaz kıldı diye direk cennete alınmayacak. Neyin seni cennete zütüreceği neyin cehenneme zütüreceği hesap gününde belli olacak. Zerre miktar iyilik yapan da zerre miktar kötülük yapan da karşılığını alacak. Tek anahtar iman etmek. Sen Allah'ın varlığına, birliğine iman edip peygamberlerine de iman edersen bu senin ilk anahtarındır. Yaptığın hataların cezasını çekeceksin ancak eninde sonunda cennete gideceksin. Burda iyi insan kötü insan durumu değil.
Günümüze gelince, günümüzde ben müslümanım diyip her haltı yiyen insan topluluğundan müslümanlığı öğrenemezsin. Bu şuna benzer; Stadyumda 50000 kişi var ve takımlarını destekliyorlar. Ama aradaki 10 tane dengesiz küfür edip takımına zarar veriyor. o 10 kişi 50000 kişiyi temsil edemez. o 10 kişi yüzünen tüm taraftar topluluğuna kötü diyemezsin. Etrafında namussuzluk yapan seni satan sana zarar veren adamlar da türk, Mustafa Kemal'de türk. Sen hangisine bakıp türkler hakkında yorum yapacaksın? Neden bir tarafta x y diğer tarafta Mevlana varken x y tarafına bakıp müslümanlık kötüdür diyorsun? Kanuni'nin, Fatih'in askerlerindeki kul hakkı'na riayet etmeyi, aman dileyene merhamet etmeyi, kendisiyle savaşanlar dışında kimseye kılıç kaldırmamayı hatta Çanakkale'de kendi yiyeceği olmamasına rağmen düşmanıyla elindekini paylaşan Mehmetçiği müslüman saymayıp neden kendisine IŞID diyen müslümanlığı kullanıp ortalığı kana bulayan insanları göz önüne çekip müslümanlık kötüdür diyorsun? Sence adil mi bu?
Son olarak şunu söyleyeyim; Farzet ki hayatta en sevdiğin kişi hasta, ölüm döşeğinde. Kimse kurtaramıyor. Acil kalp nakli yapılması lazım. Organları iflas etmiş. Kurtulması olanaksız. Sonra biri geliyor ve onu ameliyat ediyor, ilaçlarını düzenli takip ediyor, iyileşmesi için her türlü ortamı hazırlıyor ve eskisi gibi sağlıklı bir hale kavuşturuyor. Ve sana bunun için bana sadece teşekkür etmen yeterli diyor. Ne yaparsın? Onu her gördüğün yerde teşekkür etmez misin? Peki seni yaratan ve herşeyi senin emrine veren yaratıcın için bunu neden yapmıyor insan? Her aldığın nefeste 8500000000 defa hayatını bağışlıyor hücre bazında. Yada bırak orasını yutkunmayı Allah sana bıraksa günde yüz defa boğulursun. Gözünü kırptığının farkında bile değilsin. Bütün bu sistemi sen daha doğmadan kodlarına işleyen bir Yaratıcı senden sadece günde 1 saat ona teşekkür etmeni istiyor. Bu kalıba girmek değil. Bunun dışındaki herşey zaten senin de deiğin gibi iyi insan olmak ile alakalı. Yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, başkasının karısına kızına sarkmamak, insan öldürmemek vs vs... Bunlar dinin emirleri. Sence kötü mü?
Umarım sonuna kadar okursunuz.
Tümünü Göster