1. 1.
    0
    evet sevgili binler,

    bu gece farklı bir hikayeyle karşınızdayız. hiçbirinize "içimi dökmek için yazıyorum çok kötüyüm bühühühü" geyiği yapmayacağım. içini döküp rahatladığını söyleyenler, aslında kendilerine öğretilen saçma sapan bir şeye inanmak için şartlandırılmış insanlardır.

    içini dökenin içi acır.

    sevgili huur çocukları,

    ben yine, size bu hikayede çok güleceğinizi ya da zırıl zırıl ağlayacağınızı da vaadetmiyorum.
    hikayenin geçmişi için; http://inci.sozlukspot.com/e/65322484/

    linkte yazanlar çok uzun özet geç bin diyenler için;
    bu mal ortaokul sonda bi kıza aşık olmuş. kıza bunu hiçbir zaman söyleyememiş. okulun son günleri kızla hatırlamadığı bir sebepten küsmüşler. tartışma turşu suyundan değilse de ona benzer bir sebepten çıkmış. onunla konuşmak için son şansı diplomaların alınacağı günmüş. fakat diploma sonra da alınıyor diye ailesi bunu dedesinin yazlığına zütürmüş. bu elemanın yıllar süren arayışı anlatılacak burada.
    ···
  2. 2.
    0
    ccc hikayenin devamı için aşağıyı okuyunuz ccc

    yazlıktaki bir hafta çok zor geçti. cesaretimi toplayıp ona, onu sevdiğimi söyleyecektim ama söyleyemedim. bir taraftan sevdiğim insana onu sevdiğimi söyleyememenin hüznünü yaşıyor, bir taraftanda hayata var gücümle tutunmak amacıyla kumsalda kızların zütlerine bakıyordum. ama yinede en saf ve en temiz duygularla onu sevmekten de geri durmuyordum.

    istanbul'a döndükten sonra bir arkadaşıma uğrayıp diploma günü neler yaşandığını sordum. hiç ilgilenmediğim halde 5-6 kişinin vedalaşırken neler söylediğini dinledim. emel'den de bahsetti ama özet geçti bin. bu ona dair duyduklarımın sonuncusuydu: "çok güzel, kırmızı bir gömlek giymişti. ağlamadı ama çok duygusaldı. hani böyle dokunsan... " daha fazla uzatmayayım ki onu son kez gördüğü anı anlatan arkadaşım idris, ayşe arman'ın mastrbasyonu anlatan ortaokul arkadaşının edebi kimliğine ulaşmasın.

    çünkü gerçekte idris şöyle alatmıştı: " kırmızı bi gömlek giymişti taaam mı. böle ağlıycak gibiydi kız amk."

    ccc tebrik ederiz okudunuz ccc
    ···
  3. 3.
    0
    yaz boyunca elimdeki tek şeye, ev telefonunun yazdığı kağıda baktım durdum, arayamadım. neden cep telefonu değil de ev telefonu diyenler için; çünkü yoktu cep telefonu o zaman bin. vardı da biz de yoktu.

    aradığım halde nedense garip bir güven vardı bende. hani sıcak bir yaz gününde buzlukta dondurma olduğunu bilmenin güven verici mutluluğu var ya, heh işte; o ev telefonu numarası benim için kızgın kumların serin sulara geçiş noktasıydı.
    ···
  4. 4.
    +1
    @11 okumuş vay amk. sana nickaltı benden bin.
    ···
  5. 5.
    0
    kız gerçekten zeki olduğu için anadolu lisesi kazandı. yani ben öyle duydum. ben gerçekte zeki olmadığım için 5 milyona düz liseye kayıt yaptırdım. yani ben bi tak kazanamadım. bildiğin dümdüz lise ama. yeni okul, yeni insanlar emel'i aklımdan çıkarmama yardımcı olmuştu. üstelik geceleri show tv'nin kırmızı noktalı filmlerini izlediğim dönemdi. 31 çekerek hayatımdaki acıları dindirmeyi denemişliğim çok olmuştur. lise 1 de nispeten sönük bir öğrenciydim. kızlarla ilişkim bacaklarına bakmak ve geceleri 31 çekmekten öteye geçmemişti. he bi de minibüste karşı sınıftaki kaşar kızlara denk gelmenin dayanılmaz hafifliği falan, o kadar.
    ···
  6. 6.
    0
    lise 2'de bi kızdan hoşlanır gibi oldum. işte senelerimi yiyecek olayı ilk defa o an fark ettim. kızla konuşmaya sohbet etmeye başladık. fakat garip bir şekilde kıza muzo dinleyip dinlemediğini soraraken buldum kendimi. bariz bir şekilde emel'le yaptığım muhabbeti yapmaya çalışıyordum. çok güzeldi ama bana göre yanlış bir şey yaptığında "emel olsa böyle yapmazdı" demeye başladım. bi gib çıkmadı o işten.
    ···
  7. 7.
    0
    emel'in ev telefonunun yazdığı kağıdı cebimde taşıyordum çoğu zaman. annem çamaşırları yıkarken onun telefon numarasının yazdığı kağıdı da üzerindeki numara okunmayacak şekilde yakamıştı. ama olsun, nasılsa ezberimde numara. unutabilir miyim? mümkün mü? tabi ki hayır. bir gün pgibloji dersinde hocamız insandaki anlık ve derin hafızadan bahsederken yüzüme şiddetli bir kan hücumu oldu. lan? emel'in numarası? heh tamam (123 45 67) rahatlamıştım. onu aramıyordum, aradan yıllar geçmişti ama o numara beni bir şekilde mutlu etmeyi başarıyordu.
    ···
  8. 8.
    0
    @22 sağolasın panpa. yağmurlu bir günde pencere kenarında içilen çayın sıcaklığını hissettim teninde.
    ···
  9. 9.
    0
    lise bitti. bir gün hayatımdaki en yakın dostuma hikayeyi anlattım. hoşladığım bütün kızları onunla karşılaştırdığımı, garip bir şekilde her mücadeleden onun galip çıktığını söyledim. o da bana "arayalım o zaman" dedi. o dönem çok fazla casusluk filmi izlediğimden "ev telefonundan aramayalım, gidip telefon kulubesinden arayalım" dedim. yıllar sonra onu arayacaktım. belki bir sevgilisi vardı. belki artık yaşamıyordu. belki istanbuldan taşınmıştı. belki ilk senesinde üniversiteyi kazanmıştı. bilmiyorum. ama karar vermiştim arayacaktım.
    ···
  10. 10.
    0
    @29 sağolasın.
    ···
  11. 11.
    0
    telefon kulubesine girdim. derin hafızamdaki numarayı tuşladım. heyecanlıydım. telefonu sesi orta yaşlı bir kadın açtı. orta yaşlı bir kadın açtı demem saçma olurdu değil mi? netice itibariyle kadını görmüyordum. telefonu kapattım. arakadaşıma dönüp "başkası açtı telefonu" dedim. tekrar aramama ikna etti. aradım.

    + alo iyi günler.
    - alo.
    + iyi günler.
    - efendim?
    + iyi günler.( günün iyi olması konusunda gereksiz bir ısrara kapılmıştım )
    - iyi gunler.
    + rahatsız ediyorum emel orda mı?
    - emel yok burda.
    + evde mi yok?
    - burda emel yok yavriim.
    + hiç mi yok?
    - burda oturmuyor emel.
    + tamam.
    ···
  12. 12.
    0
    @33 yıllar sonra anlattım birilerine. hatta bu hikayedeki duyarlı çocuk ben olduğum için çok kızın da aklını aldım "ayyy çocuğa baak, kızı aramış yıllarca çok şiriiin" diye.
    ···
  13. 13.
    0
    telefonu çevirirken doğru tuşları tuşladığımdan emindim. arkadaşım ne kadar ısrar ettiyse de tekrar aramadım o gün. aradan bi hafta geçtikten sonra aynı kulubede aynı numarayı aradım. yine orta yaşlı, iç anadolu sesli kadın kaldırdı telefonu.

    + alo iyi günler rahatsız ediyorum emel orda mı?
    - alo.
    + iyi günler. emel orda mı?
    - hee emeeel, yok.
    + siz ne zamandır orada oturuyorsunuz?
    - benim bey 1993'de yaptı bu binayı kardeşleriyle ortak.
    + yani hep siz oturdunuz öyle mi?
    - evet.
    + apartmanda emel diye biri var mı?
    - yok yavrum.
    + peki sağolun.

    numarayı doğru çevirmiştim. ama belli ki yanlış hatırlıyordum. eve gidip bir süre ağladım. sonra oturup test çözdüm.
    ···
  14. 14.
    0
    @40 güldüm bin. ama ben romeo değilim.
    ···
  15. 15.
    0
    @40 sayesinde hatırladım. orta okul bittikten sonra yazın bi kaç defa o numarayı çevirmiştim (123 45 67) diye. emel açmıştı telefonu. tabi ben konuşamayıp kapatmıştım.
    ···
  16. 16.
    0
    lisedeyken bazı fırsatları mal gibi teptiğim geldi aklıma. okulun kaşar kızlarından birinin teklifini reddettiğim an dün gibi aklımdadır. benim mal kafam. sevgi ve aşk kavramlarını yanlış değerlendirmem ortalama bir türk erkeğine göre daha geç milli olmama sebep olmuştu.
    ···
  17. 17.
    0
    üniversiteyi kazandım. istanbul'dan farklı bir şehirde okuyacaktım. gitmeden birkaç gün önce yine aynı telefon kulubesi, yine en yakın arkadaşım yanımda numarayı çevirdim. bu defa direk mevzuya girdim ve konuşma çok çabuk neticelendi.

    + iyi akşamlar emel orda mı oturuyor.
    - alo?
    + emel orda mı?
    + yok.

    yine aynı teyze. yine emel yok.
    ···
  18. 18.
    0
    elbette ben de bir çok genç gibi üniversitenin sadece ilim irfan yuvası olduğunu düşünmüyordum. nedense yazılı olmayan bir sözleşme yapmış gibi hissederiz kendimizi üniversite yönetimiyle. düşünsenize rektörü karşınıza almışssınız ve pazarlık ediyorsunuz.

    ben: en yakın zamanda yurttan eve çıkarım.
    rektör: beyfendi hiç değilse bir yıl kadar kalın yurtta.
    ben: tamam ama karıyı kızı nereye atıcam.
    rektör: sizi temin ederim evde kalan karı kız hizmeti sunacağız size. gidip gibip geri geleceksiniz yurdunuza, tertemiz.
    ben: o zaman kalırım yurtta tamam. ama bir yıl haa. fazlası yok.
    rektör: peki madem. napalım. gerçekten bizi bahtiyar ettiniz.
    ben: çok şahane kankalar istiyorum.
    rektör: derhal.

    böyle bir anlaşma yok tabi. ama her erkek bunu, bir çok kız bunlara yakın şeyleri ister üniversiteden. en azından çok şahane kankalar konusunda hemfikirdir.
    ···
  19. 19.
    0
    daha sonra devam ederim.
    ···
  20. 20.
    0
    üniversitede onu unutacağımı düşündüm. durduk yere gelip insanın kucağına oturan kızlar, mükemmel dostluklar, çılgın ev partileri ve daha bir çok şey vaadediyordu üniversite. işte arada okul falan da okurduk. tabi ki böyle olmadı. kredi yurtlar kurumunun battaniyesinin ciddiyeti, sıcak tutan ama soğuk duran yüzü karşıladı beni.

    sınıftan içeri girdim. ilk önce bir çift çarptı gözüme. eleman kolunu kızın omzuna atmıştı. kız da ona ayran ayran bakıyordu. herhalde memleketten sevgililer diye düşündüm. çünkü sadece ilk dersi kaçırmıştım ve ilk ders yanındakiyle sevgili olmaca dersi değildi.

    (merak edenler için bu elemanla kız oracıkta tanışmışlar. eleman trabzonlu zengin bir ailenin çocuğuymuş. sonra hemen birlikte yaşamaya başlamışlar. eleman o kıza 3 yıl boyunca vurdu. sonra kız başka bir zengin çocukla çıkmaya başladı. çocuk başka bir... napıcazsınız yannanlarım millet gibişmiş işte size ne)
    ···