1. 51.
    0
    elbette ben de bir çok genç gibi üniversitenin sadece ilim irfan yuvası olduğunu düşünmüyordum. nedense yazılı olmayan bir sözleşme yapmış gibi hissederiz kendimizi üniversite yönetimiyle. düşünsenize rektörü karşınıza almışssınız ve pazarlık ediyorsunuz.

    ben: en yakın zamanda yurttan eve çıkarım.
    rektör: beyfendi hiç değilse bir yıl kadar kalın yurtta.
    ben: tamam ama karıyı kızı nereye atıcam.
    rektör: sizi temin ederim evde kalan karı kız hizmeti sunacağız size. gidip gibip geri geleceksiniz yurdunuza, tertemiz.
    ben: o zaman kalırım yurtta tamam. ama bir yıl haa. fazlası yok.
    rektör: peki madem. napalım. gerçekten bizi bahtiyar ettiniz.
    ben: çok şahane kankalar istiyorum.
    rektör: derhal.

    böyle bir anlaşma yok tabi. ama her erkek bunu, bir çok kız bunlara yakın şeyleri ister üniversiteden. en azından çok şahane kankalar konusunda hemfikirdir.
    ···
  2. 52.
    0
    daha sonra devam ederim.
    ···
  3. 53.
    0
    üniversitede onu unutacağımı düşündüm. durduk yere gelip insanın kucağına oturan kızlar, mükemmel dostluklar, çılgın ev partileri ve daha bir çok şey vaadediyordu üniversite. işte arada okul falan da okurduk. tabi ki böyle olmadı. kredi yurtlar kurumunun battaniyesinin ciddiyeti, sıcak tutan ama soğuk duran yüzü karşıladı beni.

    sınıftan içeri girdim. ilk önce bir çift çarptı gözüme. eleman kolunu kızın omzuna atmıştı. kız da ona ayran ayran bakıyordu. herhalde memleketten sevgililer diye düşündüm. çünkü sadece ilk dersi kaçırmıştım ve ilk ders yanındakiyle sevgili olmaca dersi değildi.

    (merak edenler için bu elemanla kız oracıkta tanışmışlar. eleman trabzonlu zengin bir ailenin çocuğuymuş. sonra hemen birlikte yaşamaya başlamışlar. eleman o kıza 3 yıl boyunca vurdu. sonra kız başka bir zengin çocukla çıkmaya başladı. çocuk başka bir... napıcazsınız yannanlarım millet gibişmiş işte size ne)
    ···
  4. 54.
    +1
    off amk bu be uzun yazı
    ···
  5. 55.
    0
    deneme-1(artvinli kız)

    bi kız gördüm. ne güzeldi. bir tutam nil karaibrahimgil al. sonra ona yarım su bardağı emel ekle, ikisini karıştır. kısık güneşte bir süre beklet. ama sakın yakma. heh işte öyle bir kız. mühendislik fakültesindeydik ama türk dili dersi zorunlu dersti. hoca insanlara üniversiteden beklentilerini sordu. ben yırtık bin olduğum için ayağa kalktım ve beklentilerimi hiç ııı lamadan anlatım. biraz güldürdüm, ayağa kalktığımda bel çantamı insanlara fark ettirdim. sakın tiksinmeyin benden binler. 2002 yılı bel çantası takanların entel olduğu bir yıldı. iyiydi lan hem. telefon, wolkmen, sigara, kalem, günlük ped ( kafan karıştı di mi o.ç) gibi ihtiyaçlarını buraya koyabiliyordun. elimden geldiği kadar batıdan gelmiş entel görüntüsü vermeye çalıştım ilk haftalarda. sürekli uyuya kalıp derslere gelmemem de insanlar tarafından hırçın, sorunlu bir tip olduğuma yorulmuş. ne gib varsa bu tiplerde hep ilgi görürler. amk malları "aa o çocuk mu? derslere gelmiyo o, çok karizma." yok öyle bi sey ben yataktan kalkamıyorum amk.
    ···
  6. 56.
    0
    gecenin şanslı bini kim acaba. ilk yazana 5 şuku.
    ···
  7. 57.
    0
    gecenin şanslı bini kim acaba. ilk yazana 5 şuku.
    ···
  8. 58.
    0
    neyse yine bin yeter sayısına ulaşamadım.
    ···
  9. 59.
    +2
    - bekir abinin esas manitası... ama süper kızdır, uğur abla. siz bakmayın evli barklı olduğuna abimin. esas hikayesi uğur abladır. kerem ile aslınınkinden de daha büyüktür allahıma... eşsizdir... benzeri yoktur. bekir abim, kurşunlar yemiştir bu yolda. kaç defa ölümlerden dönmüştür... bilekler kesilmiş, aylarca hastanelerde, yıllarca akıl hastanelerinde kalmıştır. uğur ablanın peşinden gezmediği şehir, yürümediği yol, görmediği diyar kalmamıştır bu memlekette. öyle değil mi bekir abi, yalan mı?

    + yalan tabi lan... haybeden osurmayın... kim uyduruyor bunları?

    - herkes öyle diyor, abi... biz de anlatanın yalancısıyız.

    + gibtirsin lan muallakeler... kim kimin peşinden koşuyormuş lan! yer miyiz biz?

    - anlat abi... anlat...

    +o zamanlar dükkâna takılıyorum, bu şükran marketin yeri bizim. halı, koltuk falan satıyoruz. lan bir gün uyuyakalmışım dükkânda. gözümü bir açtım, bu huur karşımda. bakınıyor, öyle duruyor. ayağında çorap yok, şöyle basma bir etek dize kadar. üzerinde ince bir blüz, saçlar filan, 10 numara anlayacağın. onun bunun fiyatını sordu, makara yapıp dalga geçmeye kalktı benle. bir şey demedim. evli misin, çıktığın var mı dümeni çekti, gene ses etmedim. efendi çocuğuz tabii o zamanlar. ama efendilik de bir yere kadar de mi? güzellikle dedim buna hadi kızım al voltanı. yok. öyle mi öyle. çektim bunu yazıhaneye, dayadım malı. nasıl bağırtırıyorum ama biliyo musun, ver allahım ver, ver allahım ver. yer misin, yemez misin! o bağırdıkça ben kara murat. o bağırdıkça ben kara murat
    ···
  10. 60.
    0
    deneme-2 (rizeli kız)

    bu kızla nedense ilgilenmek istemedim. emel'e görüntü olarak benziyor olması beni pek mutlu etmemişti. ona bakmak zamanla beni kötü hissettirmeye başlamıştı. zaten ben ilgilenmediğim için kız ince hastalık sahibi oldup tez zamanda öldü. sanki kızın da çok gibindeydi benim onunla ilgilenip ilgilenmemem. başka bi kız gördüm. yani demem o ki; kör değildim, görebiliyordum ve kız vardı. tamam tamam. kısa saçlı, orta boylu, beyaz yüzlü bir kimya mühendisliği öğrencisiydi. kızla fizik ve matematik dersimiz ortaktı. haftada 4 gün aynı derslikte denk geliyorduk. ölümüne kesişiyorduk. öyle böyle kesişmiyorduk. oyhhşşş öyle bir kesişmek ki; kaç defa tanımlamak için şu an okuduğun satırın yerine bir şeyler yazıp yazıp sildim. ama bir taraftan emel'in varlığı beni beni sıkıştırıyordu. sanki ağzına kadar dolu otobüse binip montumu kapıya sıkıştırmışım da utanıp şoföre "orta kapıyı aç montum sıkıştı" diyemiyormuşum gibi. nasılsa bir dahaki durakta kapı açılır, ben de montumu kurtarırım der gibi bu kızı bir dahaki durak belledim.

    aslında kapıya sıkışan mont hayatımı simgeliyordu sevgili binler.
    ···
  11. 61.
    0
    kızla konuşmaya karar verdim. ders bitti, defteri kitabı hızla toplayıp çıktı gitti sınıftan, yetişemedim. ertesi gün uyuyakaldım derse gidemedim. bir sonraki gün kız gelmedi.
    ···
  12. 62.
    0
    en sonunda denk getirdim. defteri kitabı toparlarken ona doğru yürüdüm. bana baktı. sonra tırstım bi' şey söylemedim. öylece yanından geçtim gittim. moralim çok bozuldu. kampüste bir saat kadar dolaştım. kar yağmıştı, yorulmuştum. kampüsün girişindeki durağa yığıldım kaldım. o sırada yurttan arkadaşım hüseyin geldi. durakta kimse yoktu. "otobüs mü bekliyon ortaaam" dedi. "hayır" dedim. "o zaman ne gib yemeye burada duruyorsun kalk gidelim" dedi. kalktık. biraz ağlamıştım.
    ···
  13. 63.
    0
    "konuşamadım hüseyin" dedim. "beynini gibeyim" dedi. ben aslında kimseyi sevmiyorum, emel'i seviyorum" dedim. "sokacam emel'ine haaa" dedi. ters ters baktım. "öyle değil ortaaam, mevzuu olarak sokacam demek istedim" dedi. bankamatiklerin önünden geçerken para çekmem gerektiğini söyledim. o na da yurda dönmesini salık verdim.
    ···
  14. 64.
    0
    bankamatikten para çekerken sınıftan arkadaşım ahmet'e denk geldim. bilordo oynamayı teklif etti. belki biraz toplarla haşır neşir olursam rahatlarım diye düşündüm, kabul ettim. eğer topların rahatlatıcı bir etkisi olmasaydı sabah akşam hatun giben lavuklar televizyonlarda top taklidi yapmazlardı herhalde.
    ···
  15. 65.
    0
    ulan biri dediydi bu dizi 4. bölümde reytingsizlikten ölür diye. haklıymış bin. yarım bırakmak istemiyorum.
    ···