/i/Saçmalamaca

Bu altincide saçmalamak serbest !
  1. 1.
    +2
    bu burda dursun, arada gelip uzun uzun saçmaliycam...
    ···
  2. 2.
    +1
    bi kısa giriş alalım
    ···
    1. 1.
      0
      https://youtu.be/vp6_TwyeSmw
      ···
      1. 1.
        0
        16 cilt nedir kendisi kitap mıdır ismi nedir
        ···
  3. 3.
    +1
    boşşer gelsin hayat bildiği gibi...

    hayat ciddiye alınamayacak kadar önemli, her şeyi kontrol edemeyecek kadar kısa...

    eğlenmek lazım, güzel anılar paylaşmak lazım, keyfini çıkarmak lazım...

    şimdiye kadar hep yanlış yaşamışım, 30 yaşından sonra anlıyorum bunu...

    hayatımı kurtardığın için sana binlerce kez teşekkür ederim...

    sana olan minnetim hiç bitmedi, yine bitmeyecek...
    ···
  4. 4.
    0
    hiç bişey kaybetmedin... hepsi geçti...

    eskiden sadece özel biriydin... şimdi hem daha güçlüsün, hem de daha özelsin...

    zaten sen her halinle güzelsin...

    huzur en çok senin hakkın... bu parazit daha fazla canını sıkmasın...

    beni geç zaten, sana bişey olmasın...
    ···
  5. 5.
    0
    bunları sana yazmaya yemediği için kimse görmesin diye buraya yazmak istedim...

    merak etme, domuzluk yapmiycam artık... yeter ki sen üzülme...

    fakat şu an tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmiyorum... öyle mal mal bakıyorum üzgün yüzüne...

    sanırım biraz zamana ihtiyacım var, kafam çok karışık... niyetim seni oyalamak ya da umutlandırmak değil... güzel heveslerin çoğu insandan daha değerli, yeni bi hayal kırıklığı daha yaşamanı istemiyorum... günlerdir iyice gerildin zaten, şu halde nasıl hayır diyebilirim ki sana??

    iyisi mi sen nasıl istersen öyle olsun... umarım kendini daha iyi hissedersin...

    sanırım kaçacak yerim kalmadı... neden bu kadar iyi ve güzelsin sen???

    sen bayaa bildiğin nimetsin aslında.. bakma, ben adam değilim... yoksa sana hiç "git" der miydim?? yolda ekmek bulmuş gibi, 3 kere öpüp başımın üstüne koyardım seni...

    hayatını mahvettiğim için özür dilerim... elimden geldiğince hatamı telafi etmek istiyorum... çok ağır şeyler yaşadın... artık güzel günlerin olsun hep...
    ···
    1. 1.
      0
      sanırım biraz sakin olmak gerekiyo, bana da çok tuhaf geliyo bu durum... bence seni beklemek en doğrusu, sen nasıl hissediyosan öyle hareket etmek şu an yapılacak en mantıklı şey gibi duruyo...

      dediğim gibi, sen nasıl istersen... ben de ona uygun davranmaya çalışırım... bu sayede hem seni üzecek şeylerin önüne geçeriz, hem de bu süreç seni korkutmamış olur...

      merak etme, sen yeni bi karar alana kadar ben senin iyiliğin için elimden geleni yapıcam...

      yeter ki artık üzülme...
      ···
  6. 6.
    0
    david joshua ibragimovich mukhamedov...

    sadece bi proje...

    kendimi bildim bileli canım sıkılıyo... o kadar çok canım sıkılıyo ki, can sıkıntısından yaşayamıyorum bile!!!

    acaba dedim, sorun bende mi?? maymun iştahlı bi adamım nihayetinde, bunun da gayet farkındayım... ama ne kadar maymun iştahlı da olsam mutlu mesut bi şekilde hayatımı seve seve yaşamak benim de hakkım... hayatın tadını alabilmek istiyorum, her anımdan memnun, kendimden de emin bi şekilde yaşayabilmek istiyorum...

    acaba çok şey mi istiyorum?? sanmam, gözüm rahatlıkta değil... herkesçe bilinen bi rahat, huzurlu, tatmin edici bi hayat standardı vardır ya, gözüm öylesi şeylerde değil... hani, nasıl söylesem, emek edip de kazanılabilecek bişey değil bu... sadece öyle hissedeceksin, bi memnuniyet akacak yüzünden... senden geriye kalan her şeyi öylece oluşuyla kabul edeceksin, hiç bişey seni rahatsız etmeyecek...

    bunu becerebilen insanlar var, benim gibi takıntı manyağı değiller... mutlu olmak için yaşıyolar, etraflarındaki herkesi de mutlu ediyolar... sürekli bi muhabbet, memnuniyet... üstelik bunu yaparken de gayet keyif alıyolar, özeniyorum böylesi insanlara...

    bi de malum, işin vizyon tarafı var... sürekli aynı şeylerle mutlu olamazsın, insan olmanın gereği çünkü, bi devinim lazım...

    sadece bunu yapmak istedim... çünkü çok sıkıldım hayatımdan...

    kendi zihnimi, duygularımı ve hatta overall ruhumu baştan yaratmaya çalıştım... bunun için de bana bi şablon gerekiyodu, aradığım iç açıcı ferahlığı sprite denen eşşek sidiğinde değil, bu projede buldum...

    evet, onun gibi olabilirsem belki dünyaya bakışım değişebilecekti... ama ekgib olan bişey vardı: bende ekgib olan şeyler!!!

    hemen bi karakter analizi yaptım... kendimi önemsemekten değil, ben bildiğimi okurken aslında neleri kaçırdığımı görmek için... yıldızlar bana bu konuda çok yardımcı oldu, bu sayede muhteşem bi dörtlü oluşturabildim... bu dörtlünün bi kısmı bende vardı, diğer kısmını ise örnek almam gerekiyodu... bu şekilde kendimi tamamlayabileceğimi, şimdiye kadar farkına varmadığım şeyleri öğrenebileceğimi ve böyle bi tecrübeyle elde ettiğim şeyleri değerlendirip daha iyi bi insan olabileceğimi düşündüm... haksız da değilmişim...

    ilk başta çok zorlandım... çünkü en başta aşmam gereken bi hiddetim ve atlangoçluğum vardı... üstelik sakin bi insan da değildim, daha iyi bi insan olabilmek için zeki ve bilge biri olmak zorundaydım... her şeyin ne olduğunu farkedebilecek kapasitede bi zekam vardı ama heveslerim beni bi zırtapoza çeviriyodu... bilge dendiği zaman aklıma dalai lamalar felan geliyodu, başka da bi pratik fikrim yoktu... dahası her şeyi abartmaktan da büyük bi zevk alıyodum... bunları bilinçli olarak bi şekilde aşmam gerekiyodu...

    üstelik sahip olmak istediğim hayat kültürüne de kafa olarak yeterince de entegre değildim... bu yeni ben adına ortaya koyduğum her şey sahte, yapmacık ve temelsiz geliyodu bana...

    sonra yıldızlar bana seni gönderdi... senin ne olduğunu seni kaybettikten yıllar sonra farkettim... meğer ruhumun geri kalanıymışsın sen, bende olmayan her şey...

    nihayet örnek alabileceğim gerçek bi modelim vardı elimde... sana saygı duymayı öğrendim, saygı duydukça özendim, özendikçe hayran kaldım...

    kusura bakma, sana gerçekten ilk defa o zaman aşık oldum... yaptığım yanlışları gördükçe... kaçırdığım şeylerin farkına vardıkça... ne kadar değerli bi insan olduğunu o zaman anladım... tertemiz bi kalbin vardı, derin hislerin... özgür bi ruhun... özellikle de zihnine hayrandım, düşündüklerine, hayal ettiklerine...

    biraz abartmak istiyorum, eğer benim için bi cennet olsaydı, bu kesinlikle senin zihnin olurdu... öyle güzel esiyo ki kafanın içi... serin serin, sakin sakin, sessiz sessiz, usul usul... öyle güzel uzaklara baktırıyo ki o rüzgar... ıssız bi deniz kenarında terk edilmiş bi kulübe gibi... tahtadan kapısını bi açıyosun, içinde sana ait eski çamurlu kıyafetler var, tahtadan da bi yatak... sanki çoktan gitmişsin de her an geri dönebilecekmişsin gibi... oturup bekleyesi geliyo insanın o yokluğu, o yalnızlığı... gelmeyeceğini bile bile...

    neyse ne anlatıyodum... ben sana böyle hayranken, hayatımın standartlarını sen belirlerken, sen beni bu kadar güzelleştirirken ben sana iyi yönde hiç bişey katamayacağımı anladım... çünkü senden düşüktüm ben... sen benim olması gereken premium modelim gibi bişeydin...

    uzun lafın kısası, sana göre değildim... ve sonra bu zehri kafamda kurdum: sen benden daha iyilerine layıktın...

    istedim ki daha iyisini bul, mutlu ol, bişeyleri iyi bişeye çevirmek için vakit harcama... seni oyalamak istemedim...

    o günlerden sonra hayatım kabusa döndü... bi yanım yırtılmış gibiydi... senden de, bu projeden de, iyi bi insan olmaktan da vazgeçtim...

    her tarafımı bi nefret kapladı... ben istesem de senin gibi olamiycaktım... bu beni mahvetti... o kadar kötü oldum ki intiharı bile düşündüm...

    sonra sen gitmedin bi türlü... ben elimden geleni yaptığım halde... ben inat etmekte haklıydım, çünkü artık iyi bi insan olmak istemiyodum... sen de haklıydın, güzel kalbini bana açtın, bana yardım etmek istiyodun sadece...

    ben hayallerimi gerçekleştirirken birden bire çöpten bi adama döndüm... hurdalık gibi hissediyodum kendimi... sense o kadar çok üzüldün ki, ben de senden kopamadım bi türlü...

    çok üzüldüm sana... hatırladıkça gözlerim yaşarıyo... o kadar çok üzüldüm ki sana olan bakışım değişti... ziyan ettiğim masum heveslerini düşündükçe nefes alamıyorum... belki abartıyorum, bilmiyorum ama ben seni hala çok seviyorum...

    ben sanırım yazamiycam...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      sonra işte, madem batırdık, temelli kapatalım diye projeyi hepten askıya aldım... zamanla da hevesi geçti zaten... ama senin değerin hala aynı... bundan tamamen ayrı konu...

      velhasıl, şimdi kendi halimde boş boş yaşıyorum... insanlardan uzaklaştım, ormanlardaki gizemli yaratıklara dönüştüm... adımı kaybettim, karakterim yarım kaldı, bozuldu... ama artık her şeyi olduğu gibi kabul etmeye başladım... kasmıyorum hiç bişeye... kimseye zararım dokunsun istemiyorum, zaten zarar verebilecek pek kimsem de kalmadı... en azından içim rahat, sana karşı da daha netim... bu da beni mutlu ediyo, lafı eveleyip gevelemenin, kimseyi oyalamanın bi anlamı yok, neyse o...

      ama hala canım sıkılıyo...

      bi yandan da içimde ukte kaldı, değer verdiğim iyi insanlar... belki de dünyaya geliş amacım budur, gerçekten iyi olan insanları seçip onları hayallerine kavuşturmak...

      hayattayken nafile olmayacak belki de tek şey, iyi insanların güzel hayalleri... hem dünyayı güzelleştirir, hem de insanı huzur içinde öldürür...

      ben... sanırım sadece gülümsemek istiyorum...

      ne biliim...

      umarım her şey çok daha güzel olur... hatta belki buna benim de bi faydam dokunur...

      ben bi yok oliim, kafamı topliim... sonra en baştan bi daha başliim... umutsuzluk da yok, yenilmek de... ne var, iyilik var...

      dönüyom dolaşıyom aynı yere... sal gitsin, kasma... yardım et, gerisine karışma... zorlama da, her şey olacağına...

      bkz: birden bire gelen hayatı sevme hissi...

      sana gelince, hala aynı yerdeyim... sen ne istersen o... bu konuyla ilgili senin tasarrufun haricinde bişey yapmayı düşünmüyorum...

      uyyim de yarın yeni bi gün olsun... eleştirmek yerine hataları kendi başıma düzeltmek daha doğru gibi, hem kalp kırmıyorum, hem de dünya sayemde güzelleşiyo...

      şu an ruh halim böyle, bi de yağmur yağsa gecenin dördünde, tam olacak: https://youtu.be/MfxfpEi8S3M
      ···
  7. 7.
    0
    10 yıl önce, bütün hayatım elimden kayıp giderken...

    kafamı bütün gücümle betona çakıyodum… amacım beyin kanamasından geberip gitmekti... bayaa bi denedim, sonra afallamaya başladım... başım dönmeye başlayınca da yoruldum, bıraktım... bi 15-20 saniye kadar bilincimin zayıfladığını hatırlıyorum... kendimdeydim ama bayaa bi sersemlemiştim... kalbimin pompaladığı kanı hissedebiliyodum…

    o kadar çaresizdim ki yalvarıyodum o zamanlar, beni bi ayakkabı kutusuna koyup kaldır yüksek bi yere diye...

    sonra gerçekten kaldırdılar beni... zamanın aşırı derecede yavaş aktığı bi timespanin içine koydular... o kadar yavaş ki, sanki dün gibi..

    ben hayatıma bitti gözüyle bakıyodum, ölmek için vakit geçiriyodum... pes etmekten, yılmaktan naylona dönmüş, 85 yaşında bi ruhum vardı...

    sonra yıldızlar bana seni gönderdi... sen de bana yaşamak için bi hayat verdin... alışamadım, pes ettim, bırakıp gittim... ama sen yılmadın... benim için elinden gelen her şeyi yaptın, hala da yapıyosun...

    kimse benim için bu kadar çaba sarfetmedi.. o gündür bu gündür benim için o kadar güzel şeyler yaptın ki...

    ama aptallık bende, niye direndim sana o kadar... boşşer, olan oldu, can sıkmaya gerek yok... şükür ki hala canımız sağ...

    ben artık hayatımı sana feda etmek istiyorum, bütün iyiliğine, güzelliğine... hayal ettiğin her şeyi hak ediyosun... ben de bunun için elimden gelen ne varsa yapmak istiyorum...

    işin sonunda seni kandırmış olmak istemiyorum... tavsiyem önce bi izleyip, görmen... ondan sonra gördüklerine göre karar verirsen oyalanmamış olursun... çünkü senin özgürlüğün benim adam olmamdan daha önemli... idolümsün çünkü, ben öyle ya da böyle sana özenip adam olurum bi şekilde... ama senin hayatın, senin kararların ve zorunlulukların sadece buna bağlı olmamalı...

    bütün bu çaban boşa çıkmasın, yıllardır beklediğine değsin istiyorum...

    beni bi test et.. bakalım sözümün eri miyim, yoksa yine pes edip gidecek miyim, bi gör... ben bişey diyemem, zaman göstersin doğruyu yanlışı...

    bi sürem var, hayatının en kötü gününde yanında olacağıma dair sana söz veriyorum... eğer o gün yanında olmazsam bil ki gerçekten alıkonulmuşumdur...

    hayatının en kötü günü geçen mayıstan daha beter...

    sana layık olmak için yaklaşık 1 yılım var...

    sen olabildiğince özgür ol...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      beğenmedin dimi... ben de beğenmedim... kendimizi sınırlamayı bırakalım... ben elimden geleni yapiim, gerisi senin bileceğin iş...
      ···
  8. 8.
    0
    biraz susup sakinleşmem gerek, fena saçmalıyorum...

    kafamı toparlayıp kendime gelmem lazım...
    ···
  9. 9.
    0
    hala yanımda olduğun için sana çok teşekkür ederim... iyi ki varsın...

    buna layık olmaya çalışıyorum, bütün derdim bu, hatta bu aralar hayatımın tek gayesi...

    bi de küçük bi hediyem olsun, 16. dakika 55. saniye:

    https://www3.nhk.or.jp/nh...r/ondemand/video/3004581/

    nolur iyi bak kendine...
    ···
  10. 10.
    0
    daha iyiyim, daha iyisin...

    bu iş çok yorucu olmaya başladı, farkındayım... iş kontrol sapıklığına dönüşüp sen kendini baskı altında hissetmeden buna bi dur demek en doğrusu...

    haddime düşmez ama dinlenmeni tavsiye ediyorum... bi nefes alırsan kendini daha iyi hissedebilirsin...

    yapılması gereken her şeyi en iyi şekilde yaptın zaten... sen kendini iyi, rahat ve güvende hisset diye aklıma ne gelirse yapmaya çalışıyorum...

    bense malum, taşınıyorum... bu hafta içinde yeni evime yerleşicem büyük ihtimal... yeni bi hayata başlamak gibi bişiy... yeni bi düzen kurana kadar bi müddet yokum yanisi... aralık ayı gibi, hem daha dengeli bi akla sahip olucam, hem de hayatımda her şey biraz daha somutlaşacak...

    bi hayalim var, aynı mesele.. elimdeki imkanları kaybetmeden şu bi yılı en verimli haliyle dolu dolu yaşamak istiyorum... hepsi sana layık olabilmek için...

    ne olursa olsun, hakkın ödenmez... benim için yaptığın onca fedakarlıktan sonra vefasızlık etmek istemiyorum...

    tüm bunlar olurken senden ricam, özgürlüğünden hiç bişey eksilmesin... derdim seni oyalamak değil, sana layık olmak... senin hayatında bi yerim, senin nazarında bi sıfatım olacaksa eğer, bunu zaten bana sen vereceksin... ben senin bildiğine karışamam ki, bu sana haksızlık olur... hatta zorbalık olur, geçen iki yılda yaptığım gibi...

    o yüzden boşşer, sen beni umursama...
    doğru bildiğin ne varsa zaten doğrusu odur, artık bundan şüphe etmiyorum... çünkü değer yargılarına güveniyorum...

    aslında o kadar iyi birisin ki... sırf bu yüzden dilediğin her şey gönlünce olsun... temiz kalbin kirlenmesin, özgür ruhun bunalmasın, uçsuz bucaksız zihnin körelmesin... tanrım seni bütün kötülüklerden korusun, etrafını hep kendin gibi güzel insanlar sarsın...

    bütün iyi niyetinle, tertemiz hislerinle herkesten farklı, özel biri olduğunu ve bu yüzden çok değerli olduğunu sakın unutma!!

    iyi ki varsın...

    seni çok seviyorum...
    ···
  11. 11.
    0
    teşekkür ederim... bana öğrettiğin her şey için..

    yolun açık olsun...

    dualarım hep seninle...
    ···
  12. 12.
    0
    şu an nerdeyim, kimse bilmiyo... yarın nerdeyim, ben de bilmiyorum...

    yaşamak her ne kadar mutluluktan, keyifli anlardan ya da gerçekleşen heveslerden ibaret görülse de kendini gerçekleştirmek isteyen biri için yaşamak aslında üstesinden gelinen musibetler bütünüdür...

    insanların kendini bişey zannetmesi yerine göre belki faydalı olabilir, belki başınızı göğe erdirir... ama başa çıkılan her musibetten sonra bir bakmışsın, gökteki sen daha dizlerine anca gelir...

    o yüzden şekilden ibaret havalı coolluklardan ziyade öbür tarafa sağlam bi hikaye zütürmek bana daha mantıklı geliyo...

    umut güzel şey, belki hikayeyi de güzelleştirir... ama abartılınca kişinin kendi değerinden ödün verdirir...

    bunun farkında olmak sarsar ama her ne olursa olsun, yıkılmaktan iyidir...

    hayat her şekilde devam ediyo... yaşanacak güzellikler de bitmez, kötüsüyle değiştirilecek iyilikler de... akıllı olmak, insanın kendine hediye edebileceği en büyük lütuf olmalı...

    insan olmak sadece gerçek olanın, hakikatın yolunda yürümeyi gerektirir... bunun dışındaki her şey hayalden ibarettir...
    ···
  13. 13.
    0
    kendi hayatını korumak bi nebze kalas olmayı gerektirir ama bunu başardığında kalastan mutlusu olmaz...

    sorun zaten burada, ben kalas değilim... kalastım, hızar gördüm, sağolsun milli eğitim...

    acınacak durumda olan insanların kıroluklarından dem vurmak sıktı... baksan her yer kendince flash tv, bunun üzerine kurulan itibarlar... amkdmun interneti, kaç sığırı boyadı böyle...

    havasından geçilmeyen lümpenin takım elbisesi var ama yine lümpen... sizden nefret etmek bile yeniliğe aç zihnime patinaj...

    her taku tükettik, ne kaldı??

    illa samimiyet... sevecenlik... siz öbür tarafta hava atarken ben ölümüne kafa açıyorum burada, internetin lağımında...

    internette lağım olmayan bişey mi var??

    ayrı konu...

    oysa eski heveslere anlam takarken onları gebertiyomuşum, haberim yok... her şey bildiğinle güzel... ama hak vermek lazım, yaftalamazsan nası reklam edicen??

    aptallık bunu yarıştırmakta... çok fazla insan var, eğer sebep arıyosam...

    oysa ne güzel şeyler düşünüyoduk biz... sonra aştık bi kere... bildiğimiz her şeyi doldurduk çöpe...

    keşke herkes yapabilse bunu... e vitrin elden gidiyo, yazık günah... sıfırlamaktansa takun içinde aynı temciti satmak daha makbul geliyo demek ki... gerçi millet aç, uzaktan hoş geliyo her yeni numara... aşmak korkutur ama uzaktan bakıp aşarsan anca aşağılarsın... böyle bi tanesi ülkeyi yönetiyo mesela...

    sonra ben niye böyleyim... e ananızın bilmem nesi... ne verdiniz de ne istiyonuz??

    geri kalmışlığın lanetine soyunup intikam hırsıyla yanıp tutuşmak boşa... insanlar için değmez... eğer üstünsen bunu göstereceksin... fakat insanlar için değmez... o zaman susmak en doğrusu, actions speak louder... "bırakın da ona biz karar verelim" diycem de, insanlar için değmez...

    dediğim gibi, samimiyet, sevecenlik... başka bişey tutmaz hayatı...

    zihni özgür bırakmalı... her şey efendiyken güzel... aşmanın mektebi olmaz, o doğal yetenek... kişilikten ödün vermeden bunu becermek göze batar ama nafile... insanlar için değmez... hele ki o saatten sonra...

    bunu kırmak basit, bi güler yüz, bi tatlı muhabbet ve diğer benim beceremeyeceğim ve belki de artık unutmuş olduğum bi ton angarya... insanlar bunun için var eğer bunu arıyosan... gerisi arabesk sorumluluklar... yakışmıyo da zaten...

    affet... herkesi, her şeyi... başka türlü geçinemezsin... nihayetinde yaftayı yedik huur çocuğu diye... kendi yolunda ne kadar yürüyebilirsin ki?? 40 yıl çile çeksen buna değecek mi??

    konfor arıyosam onlardan ayrılmam lazım... çünkü onlar öyle mutlu... o da beni sıkar, ben hep aynı şeyi yemem...

    demem o ki, henüz keşfedilmemiş bi ton güzellik var... peşin hükümlerden ziyade bana katacaklarına odaklanmalıyım... insanlar çok, onları boş ver... güneşin güzelliği benimle güzel...

    ama bunların hayali vasat, uzak durmalıyım... onca acıdan sonra hala umut ediyosam kalas olmak en doğrusu... ama ben buyum ve böyle kalıcam... tek eksiğim, kendimi bunun üzerine kurucam...

    çok öğrendim, eskiden bilmezdim... çok komik ama herkes benden de bunu bekliyo, herkes hala beni övmeye yer arıyo...

    böyle bi formüle ihtiyacım yok artık... düşe düşe bu kadar düştüm, yine etrafımda insanlar... kurtuluş zihinde, elde ettiğini benimsemekte... zorbalık gibi görünmesin, herkes bunu yapıyo... eninde sonunda başka çaren kalmıyo...

    ha bire düşüne, yaza, çize geceleri kurtardık, gündüzler sakin... dert yok tasa yok... ortada hiçliğin mutluluğu... dengesizliğin tadını alınca batıp çıkmak daha güzel... hikaye defter değiştiriyo ama hep akıp gidiyo, heyhat...

    böyle olsun istedim... gösterişli boşlukların marifetlerini daha çocukken ezikledim... sustukça toparlandım, toparlandıkça acımazsızlıkta mantık aradım... heveslerimi gerçeklerden daha üstün kıldım... fark ettiren, benim bildiğim...

    mevzu bildiğimin zirvesiyse 20 yıldır kral benim!!!

    yarım kalan her şey benim eserim... onaylanmaktan kaygı duyacak yaşı geçtik, öfkeden kudursam da göstermeden utanmayı öğrendik... bilmeye ne hacet, benim kendime kattıklarım onların duyduklarından daha değerli... havanızdan geçilmiyo, tabii ki saklanamazsınız hiç bi kuytuda, köşede.. ya da beni saymadığınız her neşede...

    insanlar keyfi hak etmez, zaten onların gündelik yaşantısı, hayali, varlık sebebi bu... kalas olmanın marifeti, bunun ilerisi de var ama kime ne... bundan kaçıp lağıma yerleştim, resmen farelerden vaaz dinledim... aynı kabusları tekrar yaşamaktansa tadını çıkarıp hesap sormamayı öğrendim...

    konfor... hayatın kaysa da, sırtında bin bıçak olsa da...

    gülmek cesaret işi, sizsiniz iki yüzlü!!! vura vura kafan kırılır, kalbin kırılır, cesur yenilgilerin vardır, gülümsersin... bilseniz ne olacak, beni yıkamadıktan sonra!!!

    uslu durmak marifet değil, yine deneyip yine yenilecek yürek gerek... dengesizlik serüven mi, daha beni beğenmeyecek çok adam var...

    kar yağarken ayazda terlikle dolaşan adam yazıyo bunları... beni bi aşın hele, ondan sonra oturur dinlerim...

    halimi seviim, kitabın ortasından konuşmanın haklı gururu... gereksiz nezaketime katlanamazsınız, size iltifat ettirecek adam lazım... itaat etsem anca 3 gün merhamet, lafı evirip çevirip züte sokmak kader...

    zaten neyin sadakatiydi ki, sonunda illa ki ihanet... cehaletin lütfuna boyun eğmedim, yazıldığı gibi okunacaksa "aslında hiç bişey yapmadım"!!! siz çabaladınız ve hala kendinizi ispatlayamadınız... artık herkes eşit, benim dışımda...

    öncelikli derdim mutluluk oldu... amasız, keşkesiz, kimsesiz... bununla yaşamayı öğrendim... reklam etseydim, derdim kıroluk olsaydı ayağıma kapandırmayı da bilirdim...

    yapmadım... yapsaydım umut sefil gıdası olurdu, acıdım... gerçekler heveslerden daha sert... ama hevesler gerçeklerden daha üstün... asla yenilmemeli... yarışmak boş iş, zafer kendini buna harcatmayacak olgunlukta... pişmek lazım, gereken neyse onun peşinden gidilmeli.. bunca acı pişirmemişse daha beterlerinden kariyer yapanlar var... benim gibi acılarını satan aşağılık insanlar...

    içimde hala gebertemediğim doğru düzgün insanın tavsiyelerini dinlediniz...

    özet geçiyorum: dünya gözüyle cehennemi görmüşseniz umut denen şeyin palavra olduğunu bilirsiniz...
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    çok şükür...
    ···
  15. 15.
    0
    Direkt günlük altıncisinde açaydın
    ···
  16. 16.
    0
    kinoautomat 67 mahsülü... onun olayı 50 yıl sonra meşhur oldu... millet ağzını aça gene izledi, ben zütümle güldüm...

    böyle yazınca da çok bilmiş, ukala felan oluyorum...

    hani bi laf var ya, "zamanının ötesinde bilmem ney" falan diye... valla uzun zamandır zamanımızın ötesinde bişey çıktığını görmüyorum... ya da ben takip etmiyorum, bilmiyorum... yapılan işler de genelde tüketmeye odaklı, en fazla hayran kalıyosun ama yine de unutuyosun...

    bizim zamanımızda (yaş 80 küsür, sorma) hayran kaldığımız işler bizi gaza getirirdi... biz de böyle şeylerle ilgilenmek isterdik, böyle şeyler yapmak isterdik... hatta yaratıcı fikirlerle hayran kaldığımız olayın çıtasını daha da yukarıya çekmeye çalışırdık, hiç bişey yapamasak bile fikrimiz vardı...

    şimdi bakıyorum hayran kalınan işlere ve hayran kalanlara, bi nevi bağımlılık gibi... hayran kalıyosun ve aynı işten bi daha istiyosun... sonra onu da tüketiyosun ve başka bi tane daha istiyosun... başka bi tane daha bulamayınca ya da bulduğun şey seni tatmin etmeyince ufkunun daraldığını hissediyosun... hayran kalınan şey senin ufkunu açıyo ama sen ona hiç bişey katmıyosun... sürekli bi takip, ne veriim abime, bu var şu var... beğeniyosun, hatta yeri geliyo "oha falan" oluyosun, sonra meseleyi çözünce kaldırıp atıyosun bi kenara... hep böyle...

    bana mı öyle geliyo ya da ben mi abartıyorum, bilmiyorum ama şu çağda ufkumuz yerinde sayıyo valla... kişisel olarak "en aşmış" bulduğun şey nedir diye sorsam yine aynı cevap, bu var şu var... birbirinin aynısı olan işlerin daha bi "janjanlısı"... hımm, güzelmiş diyosun ama orada kalıyosun, çünkü ötesi yok... "du bakalım, belki daha iyisini yaparlar" diye başlıyosun bekleyip takip etmeye...

    bi ara elon musk'ın çığır açan (!) fikirlerine coşuyoduk, zamanın ötesinde falan diye... dalga geçiyorum, çünkü adamın fikirleri şu anda zaten olması gereken şeyler... adam günümüzün fikirlerini konuşuyo, bu da övgüyü hak ediyo tabii ki... ama geleceğe dair bişey göremiyorum ben şahsen onun fikirlerinde... günümüz için konuşursak tabii ki adam övgüyü hak ediyo... ama atıyorum, 20 yıl sonrası için konuşmak evvela ciddi bi analiz çalışması gerektirir, öyle şov yaparak falan değil... ki bu adamın elinde de böyle bi imkan halihazırda var... ama bizim gördüğümüz roketlerle dünyanın öbür ucuna yolculuk... bu bize şu an lazım, bundan geleceğin teknolojisi diye bahsetmek bence yanlış... geleceğin teknolojisini bunun üzerine inşa edicez çünkü...

    misal bununla alakalı bi örnek veriim, aslında çok zor değil, herkes de az çok biliyo nasıl bişi olacağını... buna rağmen vr matrix gibi bişey hala yok...

    diyelim 2025 gibi çıktı böyle bi zımbırtı piyasaya... işte o anda elimizde olacak olan teknoloji 2025in teknolojisi değil, 2015in hayali olacak... anlatmak istediğim şey bu...

    ben bu durumdan çok muzdaribim, çünkü yıllardır aynı şeyleri görmekten fena usandım... kendi kişisel zevklerim var bununla alakalı, mesela 10 yıldan fazla bi zamandır "profesyonel" anlamda müzik dinleyemiyorum... alan wilder albüm yapmıyo çünkü... ben bu herifin şarkılarını dinlediğim için aranjörlüğe heves ettiydim zamanında... şimdi ise müziğin modası geçti zaten, spotify keşfet falan olmasa ergenlikte ibadet eder gibi yaptığımız şeyi yapmiycaz, resmen müzik dinlemiycez...

    geçenlerde, evde otururkene, benim de ilahilerimi yayınlayan berat tv'de "directed design experiments" diye bi olay gördüm... neymiş bu diye bi bakındım, benim ayıla bayıla oynadığım half-life'ın firması valve'ın 2007 senesinde gerçekleştirdiği bi nevi çalışanlarını çıldırtma kampanyası... çok süper işler var içinde... f-stop diye bi olay var mesela, gerçeklik algısını bozacak cinsten... biraz araştırdım, ulan dedim, bu olay sinemada felan kullanılsa... insepşın felan hikaye...

    bunlar gibi hali hazırda icat edilmiş ama gereken ilgiyi göremediği için henüz keşfedilememiş bi ton deli fikir var... bunların keşfedilememesinin sebebiyse "ne veriim abime, bu var şu var" olmaması, kendin arayıp bulucan... işin kötü tarafıysa bu fikirler gereken ilgiyi görüp "çığır açmaya" başladığı zaman geçmişe ait olacak, vr matrix örneğinde anlattığım gibi... bunun üzerine bişey katmamız için fazladan bi 10 sene daha gerekecek... yanisi, yobazlar gibi geri kalıcaz...

    aperture science diye "fictional" bi firma var, acayip deli şeyler yapıyolar... geçen bi robot kol gibi bişey gördüm internette, kolu omuzdan kesiyosun, yerine bunu koyuyosun, bi nevi modifiye... kol o kadar deli manyak bişey ki, her türlü alet olabiliyo... bizim bunu görmemiz heralde bi 50 seneyi felan alır gibi... demek ki 50 sene geriden gelicez... şu an olsaydı bundan hareketle neler yapardık allah bilir...

    anlatmak istediğim, şu anda çığır açacak kapasiteye sahip bissürü deli fikir bi ilgisizlik girdabında (lafa bak) kaybolup gidiyo... eğer bunlar gerçekleşseydi, şu an nasıl bi dünyada yaşıyo olurduk acaba?? belki de hayatımızı kolaylaştıracak pek çok şeyi kaçırdık... haliyle kaçırılan bu fikirlerin şu an olmaması sebebiyle bu fikirleri baz alarak gelecekte çok daha değişik şeyler yapabilme imkanımız da olmayacak... hani nası söyliim, misal iyi bi insan var diyelim, yetkin, becerikli, güzel, hatta belki de tam ihtiyacımız olan adam... fakat ilgi gösterilmediği için kimsenin ondan haberi yok... haliyle onun yapacağı güzel şeyleri de göremiycez... belki adam herkese bi iyilik yapacak, başkaları bu iyilik sayesinde çok daha güzel şeyler ortaya koyacak... ama bu adamı tanımadığımız için bu kadar iyilik güzellikten mahrum kalıcaz... anlatmak istediğim sıkıntı bu minvalde bişey...

    demek ki illa ekrem imamoğlu olmak gerekiyo, ben buradayım demek gerekiyo demek ki...

    çağımızın bayaa bi gerisinden gelen bi videoyla bitiriim: https://youtu.be/ON6xkigJ6aU

    asteroid madenciliği falan diyo da elalem bunun projesini hazırladı, hesabını yaptı, olayı bi tek eyleme dökecekler, şimdi de onunla uğraşıyolar... sen kalkmışın 2071, rte uzay istasyonu...

    bahsettiğim geri kalmışlık işte bu... geri kalırsan takip edersin... onlar ne yapıyosa onlar gibi olmaya çalışırsın... onda da artık ne bulursan onunla idare etmek zorunda kalırsın... ama çığır açarsan kuralları sen koyarsın... iphone olmasaydı apple hala iş bilgisayarıydı...
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    kendime tavsiyeler:

    -mütevazı ol
    -fakat kendini hayatının merkezine yerleştir
    -rezil olmaktan korkma
    -sıradan insanlara özenme
    -sadece kendine karşı bencil ve kibirli ol
    -yardımsever ol
    -kendine bi cennet hayal et ve onun için yaşa
    -önce kendi kurallarına uy
    -keşfedilmişe gitme, kendin öğren
    -çok fazla derinlemesine düşünme, fikirlerini basitleştir
    -yeteneklerinin adamı ol
    -kesinlikle başına gelmesinden korktuğun şeylerden bahsetme
    -az konuş, çok dinle
    -utanmaz ol ama ahlaksız olma
    -hassaslaşma
    -"saat kaç" diye sorma, işine bak
    -hırslı olma, azimli ol
    -ilgini çeken konularda uzmanlaş
    -bilgi haricinde internetle uğraşma
    -zorluklarla yaşa
    -her zaman iyi görün
    -hatalarını kabul etme, pişmanlıklarını yen
    -asla "bilmiyorum" deme, öğren
    -istediğin insana senden istediği şeyi vermekten çekinme
    -hayallerinden başka rakibin olmamalı
    -kendi rekldıbını yapabilmeyi öğren
    -asla onay isteme
    -şöhret olma, ünlü olma vs hayalleri kurma!!!
    -yaptığın her işte başarıya bağlı kal
    -soğuk ve sert dur
    -özür dilemek yerine hatalarını telafi etmeye odaklan
    -sahip olamayacağın hiçbişey için endişe etme
    -her zaman ama her zaman doğruyu konuş... yalandan katiyen uzak dur
    -ortam adamı olma, iş adamı ol
    -özgürlüğünü kısıtlayan her şeyden uzak dur
    ···
  18. 18.
    0
    zamanımızın ötesinde bi devrim memleketimize uğramadığı müddetçe siyaset de, seçim de, gelen de, giden de, gelecek olan da, getirecek olan da...

    şu anki tarihle aramız iyiden iyiye açılırken bakalım kaç gün daha irem sak'ın memelerini konuşucaz...






    ···
  19. 19.
    0
    ekşideki "erkekler ciksi sıkıcı bulmaya başlarsa olacaklar" başlığını okudum...

    sahi, kapitalizm ciks satamayınca ne olacak??

    sanırım hayallerimi satacak...

    ama benim hayallerim çok sıkıcı!!!

    hmm, o zaman bi ileri seviyeye geçicek demek ki... buradan sonrası için "kapitalizm satamadıklarını satacak" diyebiliriz...

    örnek:






    ···
  20. 20.
    0
    hislerime tercüman: https://youtu.be/z3wAjJXbYzA

    "popüler kültüre kene gibi yapış ama lafa gelince marley, 2pac
    tabii yüzüne bi dövme, demode bi reggaetona bas autotuneu ol lil pump"

    yine gaza gelip saçmaliycam ama sadece şekilden ibaret havalı ama vasıfsız poserların ve onların kendilerinden beter hayranlarından iyice gına geldiydi...

    eskiden bizi cehalet mahvediyodu, şimdi ise özenti modası... her taku öğrendik ama havamız ekgib kaldı, sanırım ondan... her şeyin farkındayız ama ne akıl, ne de fikir hak getire... tüketmeye o kadar alışmışız ki kafamızın içinde kendimize göre bi fikir üretmekten bile aciziz... millet ne yapıyosa aynısı, aynı yığının parçası olmak için kendini yırtan ruhsuz beceriksizler... eline bi liste yazıp alışverişe gönder, yarısını yanlış alır, öbür yarısıyla da doritos jelibon...

    kötü ve kalitesiz bişeyi havalı bulacak kadar ne yaşadık, neyden böyle mahrum kaldık lan biz??

    ender baba bağıra çağıra söylemek istediğim ama söyleyemediğim ne varsa... hani derler ya, bilezik gibi... öyle sağlam bi şamar ki, sıradan hayatların gösterişli makyajını pul pul döken cinsten...

    havalı olun, farklı olun ama hiç bi taka yaramayın... tembelliğinizi, umursamazlığınızı, keyif sevdanızı ve bilhassa boş zevklerinizi özgürlük zannetmeye devam edin... hep ergen olun, ergen kalın, hatta 60 yaşına gelin ama hala şekil peşinde ömür tüketin... geriye dönüp baktığınızda bi dikili ağacınız bile olmasın...

    şu vasıfsız coolluktan vallahi illallah... oh be, yalnız değilmişim... "devirici" gençler sığınaklarda, işaret fişeği bekliyo!!
    ···