1. 1.
    -1
    Biz acıyı, anamızın rahminden söktüğümüzden beridir cam üzerinde sevişmeyi, kanamayı ve acıyı, kabuğu yalamayı ciksepalitesinden düşük bir halle kalp spazmı olduğunu biliriz ve bu konudaki hassasiyetimiz hızla, sert cisimlerden ve şarkılardan geçer. Yaralarımıza sokacak bir şey arıyoruz, annemizi anlayacak ve kırıldığımız yerden bakacak bir dil. Biz; soğuk ayaklarını tavana dikip, bilip bilmemezlikten gelip uyku hallerini çamaşır sepetine tıkıp, sevişmeyen ağaçlara kuş ölümleriyle tehdit edenleriz. Vitamin desteği yerine, bizle yetinmenin; bizi bilmekten başka bir ilâca, ateşe, adama ihtiyaç duymayacağımızın kanıtını her defa soğuk yastıklara veriyoruz. Ayrı şehirleri bir eden köprü yığınlarıyız ve soğuk adamların basıp da tükettiği. Muhakkak öpülmüş ve aşk olmayınca, ölüm olacak deyip silah kuşanmışızdır. Ciğerimizle seviyoruz, Biz sigaranın zehrini acıtmadan içmeye itinayla devam ediyoruz ama , her sabah yaşayarak seveceksiniz bizi! Çünkü; biz, öğlenleri parçalanarak, ikindileri kırarak, akşamları toparlanarak ve yatsıları sevişerek seviyoruz.

    http://www.youtube.com/watch?v=yJqyOTDR65A
    ···
  2. 2.
    0
    kırmızı külodu ciksi olduğu için değil regl zamanında kullanan kadınlar olarak zaten sigaramızı da ocakta yakıyoruz. bazen bilmeden yemek yakıyoruz. ve bazen bilerek. hüzünlü kuşlar gibi yolumuzu şaşırıp tüylerimizi çöplerden topluyoruz. sıradanlık çıldırtır, öldürür bazen bizi. yine de istemsiz bir programlanmış öğle kahvesi gibi hayata devam ediyoruz. pilava limon sıkıyoruz. taze fasulyeye şeker atıyoruz. mükemmeli görmek için bazen.

    mutlu muyuz bu hâlden mutluluk için mi savaşıyoruz?
    ve hangi savaşın mutluluk getirdiği görülmüştür?

    cevabı yok.
    biz sürekli ev topluyoruz.
    cevap bulamadığımızda evi topluyoruz.
    toparlayamadığımız için cevapsızlığımızı.
    ···
  3. 3.
    0
    Kadınların kalpleri kırıldıysa
    size yaşayacak yer yok demektir.
    Bütün kırık dalları toplamak geliyor içimden
    sevgilimin size bir ağaç olduğunu anlatamam.

    Nefesimle ciğer toplamaktan bile bahsediyor olabilirim. Bir ağızdan daha fazlasını öpmekten. Bir kalabalığın içine sokulmayı ifade etmiyorum, bir yalnızlığa sahip çıkmaktan ve de sığınmaktan bahsediyorum. Göze alınmış bütün olumsuzlukların dışında özlemsiz düşünülmeyen sevgiyle sarılmayı arzuluyorum. O muhteşem kekremsi kokuyu içe çeke çeke, son nefesimi alırcasına şah damarımın soğukluğunu hissede hissede ve bir daha koku duyumun olmayacağı endişesine kapıla kapıla, iliklerimle iliklerine kadar sarılmayı, içime sokup doğurur gibi, yüzyıllardır böyle sarılıyoruz gibi sarılmayı arzuluyorum. Yorulur muyuz sarılmaktan? Belediye otobüslerinde, metrolarda ayıplanmadan öpüşmeyi dile getirmiyorum, gözlerini avucuma almaktan bahsediyorum. Ne ayıp hiçbir belediye otobüsünde öpüşülmüyor. Öpüşülmeyen bir devrimi devrim saymıyorum. Sevgilim, ülkem, hainim. Kan yağıyorum. Hatayın regl olduğunu düşün. Reyhan kokmayan yemeklerimiz var, reyhan kan, sevgili ülkemde cinayet. Sevgilim dallarını topla. Taksimde ağaçlar ölü!
    Seni bir çiçek gibi kopartmak isteyemem bu muhsin ünlü'ye ayıp olacak, ben seni fide vermek istiyorum. Bir kuşun ağzından didiklenmiş yaprak oluyorum, öpüyorum. insanların ciğerinden, dalımdan. Düşünsene su.
    Babamı yaktınız, anama tecavüz ettiniz, memleketimi sattınız, insanlarımı öldürdünüz, karnımı deştiniz, hayvanlarımı giydiniz, ağaçlarımı söküyorsunuz. Bitti küçülmenin zerresi yok.
    Sevgilim, hainim. Ne varsa dokunulmayan içeride sana çarpıyor sevmek.
    ···
  4. 4.
    0
    nar da bir bütündür sevgilim. nar da. ta ki soyulana kadar kabukları. biz dünyasızlar kaç yatakta soyulduk ve kaç kez parçalandık. bunun hesabı var mı? nar bir kez soyulur. nar soyulduğu ile kalır. başucuna her zaman bir portakal konur ve nar parçalanır.
    ···