Çok uzun zaman önce. Bir mağarada bütün dileklerin gerçek olduğu söylenirdi. Bir bedel karşılığında. iki genç kafadar bu mağarayı bulmaya kafayı takmışlardı. Ve yola koyuldular. Birbirlerine söz verdiler. Ne olursa olsun geride kimse bırakılmayacaktı. Dağları, tepeleri aştılar. Susuzlukla, açlıkla, donma tehlikesi ile karşılaştılar. Yeri geldi kalp kırdılar, yeri geldi bu yolculukta başkalarına yardımcı oldular.

Bazen çok ağır kavgalar ettiler. Birbirlerine girdiler. Ayrıldılar. Ama kader onları gene birleştirdi. Bir çok insan tanıdılar bu yolculukta. Eski normal yaşantılarına dönmek istemiyorlardı. Umutların artık neredeyse tükendiği vakit mağarayı buldular. Ancak giriş yolu yoktu. Kamp yaptılar. Güneş ortadan kaybolduğu ve yıldızlar gökyüzünü süslediği anda mağaranın taştan kapısı açıldı ve heyecanla içeri girdiler.

Karşılarında beyaz bir ışık vardı. "Dileyin, gerçek olsun." dedi. iki genç kafa kafaya verdiler. Ölümsüzlük, sonsuz şöhret, para. Her şeyi dileyebilirdi. Gençlerden birisi, gözlerini irileştirerek "Ne dileyeceğimi biliyorum." dedi. iki adım öne çıktı ve dileğini diledi. "Kadınları anlamak istiyorum.". Beyaz ışık güldü ve dedi ki "Dileğin gerçekleşti."

Genç adam bir anda çığlıklar atmaya başladı. "Anlıyorum, evet anlıyorum!" diyordu ağlayarak. Sonrasında gözlerinden beyaz ışıklar süzülmeye başladı. Mağaranın tepesi açıldı. Ve genç adam havalanarak gökyüzünde kayboldu.

Diğer genç adam şaşkınca olayı izliyordu. "Neler oluyor?" diyebildi sadece. Beyaz ışığın yanıtı ise gecikmedi. "Kadınları anlamayı diledi, artık kadınları anlıyor, ancak bu o kadar ağır bir yük ki bedeni bunu kaldıramaz. Bu yüzden vücudu bir yıldız oldu ve gökyüzünde yerini aldı. Tıpkı diğer dileği dileyen milyarlarca erkek gibi... Buda dileğin bedeli... "

Genç adam gökyüzüne doğru baktı. Gözünden bir yaş süzüldü. Ve o da dileğini diledi. "Bundan sonra kadınları anlamak istediğini söyleyenlere anlayamazsın de... "

Ve o günden sonra hiçbir yıldız doğmadı gökyüzünde. Hiçbir erkek kadınları, kadınların istediği gibi anlayamadı. Erkekler suçlandı. Halbuki sadece anlayabilmek için gökyüzüne doğru yolculuğa çıkmıştı erkekler. ikinci dileği dileyen genç adam için dileğin bedelinin ne olduğu bilinmiyor. Bazıları mağaraya hapis oldu diyor, bazıları ise oracıkta öldü diyor. Durum ne olursa olsun bugün gökyüzünde parlayan yıldızların hikayesi ne kadar da acıklı değil mi ?