+298
-41
Resimdeki teyze, 400 civarında bebeği öldürdü.
Adı Amelia Dyer.
Bundan 100 yıl önce, Avrupa'da kadınlar, istemedikleri bebeklerini Dyer gibi kadınlara getirirlerdi.
Dyer ve meslektaşları da, cüzi bir para karşılığı bebeği boğar, cesedini denize veya ırmağa atardı.
Yaygın kanının aksine kadınlar bebekleri sevmezler. Ölen bebekler de üzmez kadınları. Erkekler çocuklara merhamet eder çünkü erkek koruyucudur. Erkek, zayıfları korumakla yükümlü hisseder kendini. Kadınlar ise:
"Amaaan... bir tane daha doğururum, olur biter" diye düşünürler.
insanlık tarihinde kadınlarca öldürülmüş bebeklerin sayısı kaç tanedir, tahmin edin.
- 5 milyon falan mı?
Çıkın.
- 50 milyon.
Çık.
-100 milyon?
Çok iyimsersin.
Tarihimiz boyunca kendi anasınca öldürülmüş bebeklerin toplam sayısı...
17 MiLYAR! +
19. yüzyıla kadar, ortalama üç bebekten biri doğar doğmaz öldürülüyordu. Ya boğularak... ya aç bırakılarak.. ya da dağa bayıra atılarak.
Eski Roma kentinde yürüyüşe çıkanlar, lağım tünellerinden gelen bebek ağlamaları işitirlerdi.
Bunlar, annelerince tak çukuruna atılmış bebeklerin feryatlarıydı.
Ve günümüzün dünyasında, anne karnına düşen her üç bebekten biri kürtajla alınıyor.
Kadın jinekologların, embryologların, obstetrikçilerin çıkardığı bilimsel tezlerin çoğu, tek bir iddiayı ispat etmek için yazılıyor:
- Bebekler kürtaj sırasında acı çekmezler. Anne karnındaki bebekte acı hissi yoktur. Hatta yeni doğmuş bebekte bile acı duygusu yoktur.
Oysa tüm bilimsel veriler, ceninlerin 4. aydan itibaren acı çekebildiğini gösteriyor. O halde kadın alimler, neden bu gerçeği çürütmek için çaba sarf ediyor?
Çünkü umurlarında değil. Kadınlar için bebeklerin ölmesi de, ızdırap çekmesi de önemsiz. Önemli olan tek bir şey var: Kendi keyifleri!
+ Tarihçi Lloyd DeMause'un tahminine göre.