+181
-29
OKUYUN VE OKUTUN.
Kitaplarında defalarca şizofren ve ağır ruh hastası olduğunu itiraf eden Rıza Nur ve deli raporu olan Kadir Mısıroğlunun iftiraları.
Bugün Atatürk’e yapılan en aşağılık saldırı ve iftiraların temelini oluşturan başlıca eser Rıza Nur’un hatıradır. Atatürk’ün kendisi ile alakalı, ailesi alakalı, yeni Türk devletinin kuruluşu ile alakalı yapılan iftiraların büyük çoğunluğunu Rıza Nur’un hatıratı teşkil eder. Bu hatıratta yazılan bilgilere başka kaynaklarda rastlanmaz.
Dr. Rıza Nur, Cumhuriyetin kuruluş aşamasında çok önemli görevlerde bulunmuş bir kişi aslında. Osmanlı Meclisi Mebusanı’nda, 1920’de açılan TBMM’de 1. Ve 2. Dönem Sinop vekilliği, daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı yapmış.
Çeşitli dönemlerde Hariciye vekâleti vekilliğinde bulunmuş.
Ayrıca Lozan Anlaşması’nı imzalayan 3 delegeden biridir.
Ayrıntıya girmeden önce soralım:
Dr. Rıza Nur eğer hatıratında anlattığı bilgilerin doğruluğundan eminse, bu kadar süfli alışkanlıkları ve mazisi olan bir kişi tarafından verilen bu önemli görevleri neden kabul etti?
Bu doğanın kanununa aykırı değil mi?
Rıza Nur’un hatıratı ile ilgili ilk bilgiler 1963 yılında Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil tarafından kamuoyuna duyuruldu. Tütengil o sırada British Museum’da Şark yazmaları üzerine çalışmalar yapmaktaydı. Ama Tütengil Hoca, Rıza Nur’un hatıratının iftiralarla dolu kısımlarını bir bilim adamı namusu içinde hareket ederek ve “bir takım yanlış değer yargılarıyla dolu metinler” diyerek hiç dikkate almadı. Daha çok “Türkiye’nin yeni baştan ihyası ve Fırka programı” bölümüne yer verdi.
Ancak! Tütengil Hocanın yayınlamaktan kaçındığı ve ingiliz Kraliyet Kütüphanesi’nde bulunan bu nüshaların tam metnini hiçbir sorgulama, doğruluk derecesini araştırma gereği duymadan, 4 yıl sonra Türkçeye çevirerek yayınlayan kişi Kadir Mısıroğlu’dur. ilk önce iki cilt olarak yayınlandı daha sonra diğer iki cildi yayınlandı.
Ancak, bu kitaplar 5816 sayılı Atatürk’ü Koruma Kanununa muhalefetten dolayı toplatıldı.
Kadir Mısıroğlu’na bu hatıratı kim verdi, kim yayınla dedi, kim destek sağladı konusuna daha sonra gireceğiz ancak konunun bir de Avrupa ayağı var.
Dikkat! Aynı hatırat, yani Kadir Mısıroğlu’nun Türkiye’de Altındağ yayınevinde yayınladığı Rıza Nur’un hatıratı,1982 yılında Almanya’da da yayınladı. Kitabın yazarı olarak Heidi Schmid adı geçiyordu. Tamamen sansürsüz bir kitaptı. Yine dikkat!
Kadir Mısıroğlu o sırada Almanya’da yaşıyordu. 1980’lerde Almanya’da yaşayan pek çok tanıdığım kişi, bu kitapların dağıtımının bizzat Kadir Mısıroğlu tarafından yapıldığını anlattı.
Şimdi soru şu: Kadir Mısıroğlu müstear olarak Heidi Schmid adını mı kullanmıştı?
Yani Heidi aslında Kadir’miydi?
Müslüman Kadir, Atatürk’e sövme uğruna Schmid mi olmuştu?
Devam edelim:
Bu hatıratın üslup açısından Rıza Nur’a ait olmadığı çok tartışılmıştır:
Burada önemli bir konuya değinmek istiyorum:
Fransız Milli Kütüphanesi’nde bulunan nüshadaki Rıza Nur’un el yazması ile Atatürk Kitaplığı’nda bulunan ve Rıza Nur tarafından Hüseyin Bektaş için imzalanmış Türkbilik Revüsü’nün 7. sayısındaki imza ve karakterler karşılaştığında birçok yerde yazım faklılıkları ortaya çıkıyor.
Uzmanlar, Hatıratın bir kısmının yazı karakterinin Rıza Nur’u yazı karakterine uymadığını iddia ederler.
Diğer bir konu ise Hatıratın Mustafa Kemal’in babası ve annesi ile ilgili bölümle ilgilidir.
Mustafa Kemal’in babasının Ali Rıza olmadığı iddiası da bu hatırata dayanır. Bu çok önemli bir iddiadır.
Siz Atatürk’ün çok yakınında bulunan biri olarak bunu biliyorsanız ve Atatürk hakkında sözüm ona bütün bildikleriniz yazıyorsanız bu bilgiyi hatıraya direkt yazarsınız, öyle değil mi?
Ama Rıza Nur’un Hatıratında durum çok farklıdır.
Hatıratın en sıkıntılı en küfür dolu en iğrenç yerleri genellikle “daha sonra yapılan, birileri tarafından yapılan ilavelerle” meydan getirilmiştir.
Bu kısımlar sayfa diplerine ya da sayfa kenarlarına bazen farklı kalemlerle ve farklı yazı karakteriyle ilave edilmiştir.
Ve bu bölümler hiçbir arşiv belgesine ve resmi vegibaya dayanmayan “mışlı, muşlu” dedikodu cümleleridir. Cümleler, “şöyle rivayet ediliyor, babası için şöyle deniliyor, şöyle imiş” gibi safsatalarla devam eder. Mesela Rıza Nur’un en temel iddiası olan “Ali Rıza, Mustafa Kemal’in üvey babasıdır” cümlesinin üzeri kalın bir şekilde çizilip iptal edilir. Yani sayfanın üst kısmındaki kendi iddialarını alt tarafta kendisi iptal eder.
Sadece bu bile Rıza Nur’un Mustafa Kemal ile ilgili anlattıklarının tamamen palavra olduğunu, hatta kendisinin bile bunlara inanmadığını ve büyük ihtimalle başkaları tarafından ilave edildiğini ve belki de bazı yerlerinin vicdan azabı saikıyla silindiğini gösterir.
Rıza Nur nevrotik bir tiptir
Dr. Behçet Tokol’un hatırat üzerinde yaptığı inceleme sonucu “bu eseri yazan kişide bir koğuşa yetecek kadar hastalık var” der.
Yine Rıza Nur hatıratında küçük yaşta cinsel istismara maruz kaldığını, eşcinsel olduğunu, cinsiyet değiştirmek istediğini” anlatıyor. Kendisi doktor olarak kendisini nevrotik bir kişilik olduğunu söylüyor.
Yani bir ruh hastasından bahsediyoruz.
Rıza Nur ingiliz ajanıdır
Bu bölümde Rıza Nur’un yabancı servislerle irtibatını irdelemek istiyorum. Robert Olsen’in Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Said isyanı adlı kitabının 132. Sayfasında, yazar ingiliz Genelkurmay Başkanlığı hava arşivleri kütüphanesinde yaptığı bir araştırmadan bahseder.
Bu raporlarda “7 Ekim 1924-21 Ocak 1925 tarihli hava bakanlığı istihbarat bilgileri aktarılır. Bu raporlarda “Türkiye’de bakanlık yapmış ve 1925 senesinden sonra eski bakan sıfatını almış bir “MUHBiR”den bahsediliyor.
“BU MUHBiR, MECLiS iÇiNDEKi KONUŞMALARI YA DA ALDIĞI HAVADiSLERi, iNGiLiZ GiZLi SERViSiNE RAPOR EDiYOR.”
isim karartılmış ama işaret edilen kişi Rıza Nur. Zira, hem bakanlık yapmış hem de 1925’de bakanlıktan ayrılmış olarak Rıza Nur’dan başka bir kişi yoktur.
Mecliste ingiliz ajanı!
Yıllarca süren kanlı savaşlardan sonra kurulan yeni bir devletin milli meclisinde ingilizlerin menfaatleri doğrultusunda faaliyet gösteren bir isimden bahsediyoruz.
Diğer bir belge:
Türk Tarih Kurumundan çıkan bir kitap. Salahi Sonyel’in Gizli Belgelerde Lozan Konferansı.
Bu kitapta Lozan Konferansı ile ilgili bazı gizli raporlardan bahsedilir.
Bir raporların bir tanesinde “istanbul’da bulunan ingiliz Yüksek Komiserliği yetkililerinden Andre Rayn’ın delegelerimizden Rıza Nur hakkında ingiliz hükümetine verdiği bilgiler var.
Diyor ki;
“Belirli görüşleri olmayan, macerasever, aşırı eğilimli, en çok kim para öderse ona hizmet eder ve bilhassa Bolşeviklerden ödenek alır.”
Yani buradan şu sonuç çıkıyor.
Rıza Nur hem ingilizlere Ruslara çalışıyor.
Yine bazı yabancı kaynaklarda Lozan’da devam eden barış görüşmelerinde ingiliz gizli servisine sürekli bil aktaran bir Türk delegeden bahsedilir.
Bu delegenin Rıza Nur olduğundan şüphe yoktur.
Anlaşılan o ki Rıza Nur bir dönem Rusya’ya çalışmış, daha sonra batıya yelken açmış ve hem parlamentoda hem Lozan delegasyonunda iken ingiliz gizli servisine çalışmaya başlamış.
Yani Rıza Nur çok yönlü bir ajandır. Ahlaksızdır, iffetsizdir, edepsizdir.
Onun hatıratına itibar edenler de en az onun kadar iffetsiz ve ajan ruhludur.
Ve buradan ilan ediyoruz ki;
Atatürk’e iftiralarla dolu hatıratı, Fransa’da bulunduğu yıllarda ingiliz gizli servisinin oryantalist istihbaratçıları tarafından ve Yunanlılarında teşvik ve tazyikiyle hatıratını kaleme almış, bir kısmını kendisi, bir kısmını servis elamanları yazmıştır.
Böylece cihan imparatorluğu hayali suya düşen ingilizler ve izmir’de denize dökülüp Anadolu’yu ele geçirme emelleri çöken Yunanlılar, bu planı çökerten Gazi’ye karşı büyük bir iftira planına imza atmıştır.
Bir gizli servis operasyonu olan ve aslında Atatürk’e değil Türk milletine karşı tezgâhlanan bu operasyonda bu eseri Türkiye’ye getiren, tercüme ettirip yayınlatanlar da aynı operasyonun ve aynı merkezlerin bir parçasıdırlar.
Edit: Trenddeyiz eyv.
Önemli Edit: Çügüleyenler züt kılı