-
37.
0çok teşekkürler
-
36.
0Reserveee
-
35.
+1bir şey yapman gerektiğine dair beynin seni zorluyor ve sana baskı yapıyor. aç kaldığında karnının acıkması nasıl yemek yemen için bir baskı sağlıyorsa, hiçbir şey yapmadığında da beynin sıkıntı üreterek üstünde baskı yaratıyor.
yapman gereken, insanların yaptığı ve senin de kabullendiğin tüm yönlendirmelerin sonunun hiçbir yere ulaşmayacağını anlaman. yani basit son, öleceksin ve en geç 100, 200 yıl sonra da senden eser bile kalmayacak. dolayısıyla, yapacağın neredeyse hiçbir şeyin uzun vadede bir anlamı yok.
tüm bunları anladıktan sonra da, üstündeki baskı tamamen yok olduğunda ya da azaldığında bilincin ile çok yavaş ve sakin bir şekilde hayatını istediğin yönde devam ettirmeye başlayacaksın, yaratılmış olmanın anlamı üzerinde samimi ve derin düşüncelere dalacaksın. -
34.
+1panpa ben okuyorum şimdi, sınavlar bitince mal mal oturuyorum, bir hobim yok mesela, ya da bir işe girip çalışmıyorum, bu yüzden de vicdan azabı duyuyorum, hiçbir işe yaramadığımı falan düşünüyorum, sen şimdi bu beyninin oyunu mu diyon bana
-
33.
0k1 kick box olan mı
-
32.
0reserved
-
31.
+2bölüm12-son bölüm
tüm bunları aşmak için şunu fark etmemiz lazım. ailemizin, toplumun, insanların vs.. etrafımızdaki tüm insanların beklentilerini bir tarafa koyun. siz yaratılmış bir bireysiniz ve onlarda aynı sizin gibi yaratılmış bireyler. gerçekten yapmak zorunda olduğunuz bir şey var mı? evet, hayatta kalmak için bazı şeyler yapmalısınız ama bunlar dışında, yapmanız gereken bir şey var mı? bahsettiğim geleceğinizi garantiye almak ya da vücudunuzu tatmin etme gibi bir hedef değil ya da "ölmeden önce yapılması gereken 3 şey"den bahsetmiyorum.
bahsettiğim şey şu: eğer gerçekten, duygusal beyninizin yaptığı baskıyı fark eder ve bu dürtünün, bu "bir şeyler yapmam lazım" dürtüsünün büyük bir problem olduğunu kabul ettirebilirseniz, bunu aşabilirseniz, gerçekten huzura erersiniz.
öyle ki, karnınız tokken ve hiçbir tehdit altında değilken son derece sakin bir şekilde ve hiçbir acı ve sıkıntı çekmeden ve dolaylı olarak kendinizi tatmin etmeye çalışmadan etrafa huzurlu bir şekilde bakabilirsiniz. istediğiniz her şeyi mükemmel bir iç huzuru ve sakinlikle yapabilirsiniz. haz almak ise, sizin için bir zorunluluktan öte sadece bir eğlence haline gelir.
pekala, nasıl, hangi şekilde duygusal beynimizi ikna edeceğiz? bu sorunun cevabını ben de aramakla beraber size şu tavsiyeyi verebilirim. biz insanlar her ne kadar sahip olduklarımız için çalıştığımızı ya da anne-babamızın vs çalıştını düşünsek de, aslında sahip olduğumuz bir çok şey bizim kontrolümüzde değildir. doğmak, var olmak, bizim seçtiğimiz bir şey değil. ailemizin varlıklı olması da. aynı şekilde hayatın kaynağı su ve toprak da bizim kontrolümüzde değil. hiçbir madeni yaratamıyoruz, hepsi toprağın altında
sahip olduğumuz bir çok şey, varlığımız dahil, bize bizden habersiz karşılıksız verilmiş. dünyada gördüğümüz şeyler de dünyaya karşılıksız verilmiş şeyler, insanların bunun ticaretini yapması, bunu onların yarattığını göstermez. sonuç olarak da, bu yaşadığımız ve geçindiğimiz dünya da sahip olduklarımız için bunları verene, her kimse, basit bir teşekkür etmek, bunları bizim kendimizin elde edemeyeceğini, bize verilmiş bir hediye olduğunu kabul ettiğimizi söylemek duygusal beyninizi susturacak, sizi huzura erdirecektir. -
30.
0bölüm11
neyse konuyu toplayacak olursak;
duygusal beyin bizlere yaratılarak büyük bir şansa sahip olduğumuzu ve bunun karşılığını vermemizi emrediyor. bizler ise bunun karşılığını aramak yerine, içimizde olan sıkıntıları bastırmak için sürekli haz peşinde koşuyoruz. yemek yiyerek, cinsel yollarla, duygusal ilişkilerle, oyunlarla, sohbet, muhabbet, yarışma, sanatsal aktivite.. tüm bunlar beynimizdeki seratonin hormonunu tektikliyor ve böylece sürekli duyduğumuz içsel sıkıntıyı doğal "uyuştucularla" bastıtırıyoruz.
bastırmak, artık bir çeşit hayatımızın amacı haline gelmiş durumda. tek acı çekmediğimiz an, orgazım anı ya da güzel bir yemeği ağzımıza aldığımız an. kalan tüm zamanlarda acı ve sıkıntı çekiyoruz. -
29.
0yaz ulan buradayız işte
-
28.
0oradasınız mı?
-
27.
0bölüm10
şimdi kendinize şu soruyu sorun. dünyada yapmak zorunda olduğum bir şey var mı?
şimdi size hayatınızın sonuna kadar yetecek uyuşturucu, kadın ve para ve maddi her şeyi veriyoruz. bunlarla bedeninizi tamamen tatmin edeceksiniz ve 60-70 yaşında öleceksiniz. tekrardan size soruyorum, dünyada yapmanız gereken bir şey var mı? halen ne olduğunu bilmediğiniz bir amacınız var mı?
dünyada birçok yolla vücudunuzu tatmin edebilirsiniz, para yoluyla da geleceğinizi garanti altına alabilirsiniz ama bunların hiçbiri duygusal beyninizin sizden istediği gerçek şey değil. onun sizden istediği şu: öyle bir şey yapacaksınız ki, "dünyaya gelmiş olmanın diyet"ini ödemiş olacaksınız. bir an için bunun ne olduğunu bilmeseniz de bunu yapmış olduğunuzu düşünün. bu sizi rahatlatacaktır. -
26.
0bölüm9
timsahlar sadece sürüngen beyinleri olan varlıklar ve karınlarını doyurduktan sonra etrafa mal mal bakmaya başlarlar, biri onlar saldırırsa da hayatlarını korumak içi tepki verirler, savaşırlar. ayrıca üreme mevsimleri geldiğinde de ürerler. hayatları bundan ibadettir.
sürüngen beynin yanında duygusal beyne de sahip olan memelileri ele alalım. örneğin kediler ya da köpekler, atlar, koyunlar. bu hayvanlar sürekli bir meşgale içinde yaşarlar, bir çoğunun birbirinden farklı karakteri vardır. ve oyun karakterleri gelişmiştir. dünyada yaratılmış olma bilincine az da olsa sahip canlılardır. duygusal beyin olanlara "hayatta kalma" güdüsünden başka bir güdü, "sürekli bir arayış içinde olma" güdüsü.. -
25.
0bölüm8
"yaşam size verilen çok büyük bir şans" derken gibimsonik kişisel gelişim kitaplarının saçmalıklarını size kakalamaya çalışmıyorum. bu cümlenin de, anldıbının da çok gerzekçe olduğunun farkındayım.. demeye çalıştığım yeni beyin bizlere birbirimizden yani diğer hayvanlardan farklı davranma, farklı olma, bir şekilde çok büyük bir şans eseri gelinen bu dünyada bir şeyler yapabilmiş olmayı emrediyor.
sürüngen beyinin söylediği "hayatta kal" mottosu da aslında ne kadar anlamsızsa, duygusal beynin "yaşamak büyük şans, yaşdıbına anlam kat" mottosu da o kadar gerzekçedir. ancak ne kadar gerzekçe olsa da beyinlerimiz bizleri zorlayacaktır. bunların gerzerkçe olduğunu anlayabilmemizin nedeni de entellektüel beyinmiz yani, biz insanları diğer tüm hayvanlardan farkı, "homo sapiens sapiens" olmamız, yani "bildiğini bilen insan". hayatta kalmamızın gerekliliğinin de, geldiğimiz dünyada bir şey yapmanın öneminin, bu şansı iyi kullanmanın esprisini de az çok anlayabiliriz ama hayatta kalmak için dostumuzu öldürüp yemeyiz, ya da insanların parasını çalmayız. -
24.
0upupuppupupup
-
23.
0yaz bakalım keke
tröllersen nick6 nı giberim -
22.
0@19 ulan gerizekalı adam gibi bir türkçeyle yaz şunu, kelimeleri kısma, kısaltma adam gibi kendi şeklini yaz, cümleleri düşük tutup durma amal herif.
-
21.
0yaz bakam
-
20.
0bölüm7
sürüngen beyin bize "hayatta kalmayı" zorluyordu. duygusal beyin ise bu geldiğimiz hayatta "var olmamızın önemi anlamayı" zorluyor.
osmanlı imparatorluğunu düşünün, toprakları en geniş olduğu zamanı. siz de halktan birisiniz. bir gün durduk yere sizi padişah yapıyorlar ve vereceğiniz her emri sorgulamdan uygulayacaklarını söylüyorlar. öyle ki, tüm imparatorluğu dağıtın ya da yaşayan herkesi öldürün deseniz bile yapacaklar. tüm kontrol tamamen sizde ama yapacaklarınızdan da sorumlusunuz yani, örneğin verdiğiniz bir karar sonrası halk ya da askerler isyan edip kellenizi alabilir, ya da örneğin tüm hazineyi fakirlere dağıtırsanız impratorluk çöker ve dağılır vs.. kafanızdan bir çok şey geçiyor ancak var olan düzen bir denge üzerine kurulmuş ve vereceğiniz her karar dengeleri bozabilir ve imparatorluğun yıkılmasına sebep olabilir. ama bu şansınızı iyi kullamak zorundasınız. üzerinizde çok büyük bir baskı var. sadece yemek yemek ve güvenliğiniz sağlamak yetmiyor, ayrıca size verilen bu aşırı büyük şansı, bir şekilde kullanmalısınız.
işte duygusal beyin bunu yapıyor, yaşam size verilmiş büyük bir şans, milyonlarca sperm arasında seçilip geldiniz. ve siz istemeseniz de duygusal beyin, sizin bunun farkında olmasınız sağlıyor ve size tonlarca ağırlığındaki "yaşamanın, var olmanın ağırlığını" yüklüyor. -
19.
0bölüm6
arkadaşlar duygusal beyin, tüm sıkıntılarımızın kaynağı, daha doğrusu bir türlü istediğini tam veremediğimiz için sürekli sıkıntı yaratan, sürekli acı çekmemizi sağlayan beyin. nasıl sürüngen beyninizin isteklerini yerine getirdiğinizde susup, size sıkıntı vermekten, canınızı sıkmaktan vazgeçiyorsa, duygusal beyinin de isteklerini yerine getirdiğiniz taktirde onunda size sıkıntı vermesinin, yani tüm mutsuzluk, sıkıntı, iç sıkıntısı, üzüntü gibi ruhsal problemleri aşabilirsiniz. -
18.
0yazsana lan
-
noldu kayra
-
baycerrah profil fotografini
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 10 01 2025
-
kaliteli aktivite nasıl olur
-
michael scofield öz anneni ara sokaktaa
-
karısını sokağa çıkaran erkek
-
yarın bitlis merkez camiye gelmeyin
-
kurtlar vadisi en büyük kadın düşmanları
-
çaycı hüseyinin osuruğu meltemi
-
enasfe anancılık başlasın
-
sinir krizi geçirmiş inci sözlük yazarları
-
hayat artıgı merrhaba
-
gay pataklayanı kafes dövüşüne davet ediyorum
-
sözlükte bazen bir sessizlik oluyor
-
herkes neden sözlükte yazar olduğunu yazıyor
-
1915 in intikdıbını elbet bir gün alacağız
-
mentalcel trans olursa şaşırmam
-
gwynpelin arka deliğine laps lapss
-
benim çinli gibi çekik gözüm var
-
çayçı hüseyin boy yetmezliğinden
-
ah havuç ah keşke paraları huurlarlaaaaa
-
kizlar neden p0rn0 film izliyor
-
bir inci erkeği neyi mi hak eder
-
merhaba elinde çiçekle bekleyenler sözlüğü
-
beyler abartmıyorum 1 aydır
-
gwynplaine şizofreni nasıl bir hastalık
-
beyler yıllık maaşım toplamda
-
beyler yarın masaj salonuna gidecegim
-
translığın sebebi
-
beyler geçenlerde avil yaptırdım
- / 2