-
1.
-1KOMUNiZM NEDiR? (Bölüm1)
Komünizm, tüm malların ortak mülkiyeti fikrine dayanan siyasi bir terimdir. yani özel mülkiyete karşıdır. Buradan hareketle komünizmde herkesin eşit olduğu, sınıfsız bir toplum yaratma amacı vardır. 20. yüzyıldan itibaren etkisini fazlasıyla gösteren komünizmin amaçları arasında devletin ortadan kalkması da vardır. Daha doğru bir ifadeyle; tüm insanların eşit olması ve böylece uyum içinde yaşayabilmeleri sonucu devlete artık ihtiyaç duyulmamasını amaçlar. Günümüzde Çin, Küba, Kuzey Kore, Moldova gibi ülkelerde komünizm etkilidir.
Komünizm'de milliyet,din gibi kavramlar yoktur. insanlar tıpkı eski çağlarda olduğu gibi ırksız, dinsizdir. Hiçbir otorite halktan önemli değildir. Teoride bu kadar şirin gözükse de; pratikte Komünizm hiçte bu kadar masum değildir.
Örneğin Komunist Diktatör Mao Zedong, tamdıbına yakını kendi halkı olmak üzere 50 milyon insanın ölümüne neden olmuştur.
Tarihte onun kadar insan ölümüne yol açan birisi olmamıştır. Tarihin en acımasız diktatörü olarak bilinen Hitler bile; 17 milyon insan öldürmüştür.
Sovyet Rusya'nın genel sekreteri Stalin; komunizmle yönettiği ülkede 25 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur. Bu adamlara sorsanız milliyetten nefret eder, halkına her anlamda değer verirler. Lakin pratikte durum kesinlikle böyle değildir.
Zaten komunizm Küba hariç nerdeyse hiçbir yerde tam anlamıyla uygulanamamıştır. Halkçı, özgürlükçü bir sistem gibi gözükse de; Küba'da bile halen yönetim tek bir ailenin elindedir. Fidel Castro ölmüş, yerine Raul Castro geçmiştir. Türkiye gibi hürriyetin zerresinin bile uğramadığı bir devlette bile durum böyle değildir.
Türkiye'deki komünistlerin Komünizm anlayışı ise çok farklıdır. Hepsi "tek yol devrim" diyerek, devrimi kendilerine atfetmiştir.
Sanarsınız biz devrimci değiliz! En ulu devrim Türkçü Devrimdir. Lakin bu aptal herifler devrimi kendi malzemeleri sanmış; komünist devrimin hayali peşinde koşup durmaktalar. Koşsunlar! Tek yapabilecekleri Taksim'e çıkıp " x ölümsüzdür " diyerek slogan atmak, onlardan başka hiçbir şey olmaz.
-
2.
0Komünizm mükemmel kapitalizm eleştirisidir ama pratikte uygulanması imkansızdır çünkü insanın doğasına terstir
-
3.
0|BÖLÜM 2||
Ayrıca Türkiyedeki Komünistler, milliyet ve devlet kavramlarının asla olmadığı, enternasyonel terimlere yer verilmeyen bir ideolojide " Kürtçülük " yapmaya kalkarlar. Diyarbakır'a amed derler, K*rt halkının haklarını savunduğunu iddia ederek, onların zulüm gördüğünü ortaya koyarak Türkleri faşist, Kürtleri ise mazlum, kahraman ilan ederler.
Bu yaptıklarıyla Komünizmle ne kadar ters düşmüş olduklarını, bir Kürt Milliyetçiliği yaptıklarının farkında dahi değiller.
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazdığı üzere bu topraklar Türk'lere aittir ve üzerinde yaşayan herkes Türktür. Bu aptallar ise resmiyetten uzak; ne dediklerini bilme gayretinde dahi değiller.
Ayrıca Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Türklerin en büyük düşmanıdır. Milyonlarca Türk katletmiş, "devleti yıkar bu Türkler" düşüncesiyle milyonlarcasını sürmüş, işkence etmiştir.
Bu katliamların bir kısmı;
a) Ahıska Türkleri Soykırımı: Öz be öz Türk olan Ahıska Türklerinin 2. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte yerleşik olduğu yerlerden sürülerek uğratıldıkları soykırımdır. Yerlerinden yurtlarından edilip Sovyet Rusya’nın dörtbir yanına dağıtılan Ahıska Türklerinin çok az bir kısmı günümüze ulaşabilmişlerdir. 1 milyon Ahıska Türkü bu soykırımda katledilmiştir.
B) Kırım Tatar Türkleri soykırımı: Kırım Tatarlarının nazi almanya ile işbirliği yapacağı düşünülerek yapılmış soykırımdır. 1.500.000 Kırım Tatar Türkü katledilmiştir.
C)Yakut Türkleri soykırımı: 100-150.000 Yakut Türkünün katledildiği soykırımdır.
D) Don ve Kuban kazakları soykırımı: Tatarlara yapılan soykırım ile aynı şey bahane edilerek uygulanmış soykırımdır. 100.000 Kazak Türkü katledilmiştir.
E)KAMUK-ALTAY soykırımı: Altay Türklerine ikinci Dünya Savaşı esnasında yapılan soykırımdır. 80.000 Altay Türkü katledilmiştir…
F)Karaçay Türkleri soykırımı: 30.000 Karaçay Türkünün sürgünlerde katledildiği soykırımdır.
Görüldüğü üzere Komünist Parti propagandaları yaparak “halkların kardeşliği” zırvaları söyleyen zevatlar bu konulara hiç değinmezler nedense. -
4.
0BÖLÜM 3¦¦
Her neyse;
Biz lafı yolbaşçımız Hüseyin Nihal Atsız'a bırakalım, buyursun o anlatsın. Komünist, vicdanını yahudi “Marks”a satmış olan vatansız serseri demektir. Amele diktatörlüğünün kurulduğu yerde cennete varılmış olduğunu zanneder. O, bazen bu zannında samimi olan bir aptaldır. Bazen de samimi değildir, aldatmak için böyle söyler. O zaman da kalleştir. Komünist, dünyada patronla işçi arasındaki hukuk musavatsızlığını halletmek için ortaya atıldığını söyler. Bunun için de ilk yaptığı iş dinleri, milliyetleri, vatanları inkar etmektir. Yaygın bir karikatür vardır. Boğulmakta olan bir adamı kurtaran genci tebrik eden edene. Gazetecinin biri bu soğuk günde, bu dalgalı denizden o adamı nasıl kurtardığını soruyor. Kurtarıcı gencin cevabı tam bir terdittir: "Yok canım! Boğulana bakarken denize düştüm de can havliyle boynuma sarıldı... " Bizim aşırı solcuların yurtseverliği de tıpkı bu gencin faziletine benziyor. Şu farkla ki zoraki kurtarıcı, gerçeği olduğu gibi söyleyecek kadar merttir. Aşırı solcuların en büyük şikayetleri kendilerine komünist denmesindendir. "Gerçeklerimizi açığa vurunca, vurguncuları ele verince bize komünist damgasını yapıştırıyorlar" diye yanıp yakılıyorlar. Bu iddiaları yanlıştır. Onlara Moskova'yı tuttukları, milliyetçiliğe karşı cephe aldıkları, Türkçülere faşist dedikleri, Moskofçuluk leyhindeki davranışlara tahammül edemedikleri için komünist diyorlar. Çünkü komünizm artık iktisadî bir doktrin değil, siyasi bir düşüncedir. Moskofların cihan hakimiyeti tasarılarının uşaklığını yapmaktır. Her komünist vatan hainidir. Kızıl ordulara karşı mukavemet göstermeyeceklerini birçok ülkelerdeki komünist şefleri açıkça belirtmişlerdir. Türkiye'deki komünistlerin gizli belgeleri ele geçmiş, Moskof uşağı oldukları ortaya çıkmıştır. Nazım Hikmet'in nasıl bir Moskova ajanı olduğu anlaşılmıştır. Bütün bunlar meydanda iken hâlâ aşırı solcuların yurtseverliğinden bahsetmekle kimler, ne dereceye kadar kandırılabilir? içindeki bir miktar şeker dola -
5.
0peki zeka seviyesi kopyala yapıştırdan ibaret olan gerizekalı, demokrasi ne yarra mı yemiş söyle bakalım?
-
-
1.
0Word'e yazdım bunların hepsini,tek sözünüz halklarin kardeşliğinden ibaret nasıl olsa.
-
-
1.
0ne halkı amk ne diyorsun sen? komünist olduğumu nereden çıkardın? şunları yazacağına insanı tanımadan yaftalamaman gerektiğini öğren önce
-
1.
-
1.
-
6.
0BÖLÜM 4 ||
Bunlar "millet" kelimesini kullanmaktan şiddetle çekinirler. "Halk", hatta "yığın" derler. Milleti tutmak fikrinin "milliyetçilik" diye adlanacağından korkarlar. Samimi olmadıkları her tür davranışlarından bellidir. Tarihi tahrif ederler. istatistik uydururlar. Komünizm'in her yerde ezilmesini tavsiye eden Atatürk'ü solcu gösterecek kadar yüzsüzleşirler. "Turancılık" ülküsü Rusya'yı istihdaf ediyor diye cephe alırlar. Bütün dünyanın birleşeceğini kabul ederler de bütün Türklerin birleşmesine hayal diye bakarlar. Hâlâ Moskof ordularının işgali altındaki Doğu Almanya, Polonya gibi anti sosyalist imparatorlukların o son merhaledeki kalkınmayı nasıl sağladıklarını açıklayamazlar. Hele yüz binlerce insanın ölümü göze alarak sosyalist cennetinden niçin kaçtığı sorusuna cevap veremezler. Rusya'nın ve Çin'in, milyonlarca insanı feda etmek pahasına yaptıkları iktisadî kalkınmayı Türkiye'de de uygulamak isterler. Tabii Türk milleti için değil, Türk halkı adına... Aşırı solcular millî kültürden yoksun, çoğu komplekslerin şekillendirdiği ve bir haylisi yabancı kanı taşıyan gülünç ve iğrenç yaratıklardır. Çığlıkları, millî değerlere saldırmaları hep görevlerini yapmak içindir. Milletler kalkınıp şuurlandıkça yok olup gideceklerdir. Dezenfekte edilen yerdeki sağlık düşmanı böceklerin yok oluşu gibi. Onlar şimdi komünizmdeki çatlakların acısını duyan; Moskova, Pekin ve Belgrat gibi üçe bölünmenin şaşkınlığı içinde mezbuhane son debelenişlerini yapan zavallılardır. Yalnız bataklıklarda üreyen sülükler gibi, sefalet bataklıkları kurutulunca yok olacaklardır. -Hüseyin Nihal Atsız
ÖTÜKEN, 10 Haziran 1965, Sayı: 19