kıyıya vuruyordu cesetlerim

@883 simdiden burada bi reserve yapalm o zaman. hikayeyi de bitirdigin için saol panpa

tüm okurlara selam olsun.. umarım hissettirebilmişimdir herşeyi.. teşekkürler..

Handeyi ivedilikle hayatımdan çıkartmam gerekiyordu ve ben bu konuda hiçbir zaman zorlanmadım..
Genelde telefonlarını açmayıp, kötü davranarak hayatlarından çıkar giderdim ama şu anda durum biraz farklıydı.
Yasemin hayatıma girmek üzere olduğu için Hande’yi hızlıca dışarı almam gerekiyordu.
Yüzyüze görüşüp yapmalıydım bu işi, bir buluşma tertiplemek için aradım,

-Selam,
-Merhaba Todon.. – bir süredir görüşmediğimiz için sesi donuktu-
-Hande, seninle konuşmak istediğim bir konu var..
-Aslına bakarsan benim de seninle konuşmak istediğim bir konu var ve iyi oldu aradığın..
-Evet dinliyorum..
-Todon, ilişkimiz yürümüyor, bir süredir elim telefona gitti gitti geldi hep, arayamadım.. Bana yaşattığın her şey için teşekkür ederim ama hayatımda başka biri var artık..
-Vay dıbına koyim
-efendim?
-eee Hande aldığın karara saygı duyuyorum, umarım mutluluk bekliyordur hep seni..
-Herşey için teşekkürler, umarım sen de hep güzelliklerle karşılaşırsın
-inşallah, kendine iyi bak, bir problem , herhangi bir olumsuz durum olursa arayabilirsin
-Tamam, teşekkür ederim hoşça kal..
-Hoşça kal

okuyoz la , yaz işte müptelası olduk

Bir köşe yazarı yolda yürürken Türkan saylan’la karşılaşır ve çok istemiştir o güne dek kendisiyle tanışmayı..

-Merhaba Türkan hanım, ben Yeni Asır gazetesinde köşe yazarıyım, yaptığınız işlere, her şeyinize hayranım ama bugüne dek tanışma fırsatım olmadı hiç sizinle
-Merhaba çok memnun oldum, istediğiniz zaman projelremizde yer alabilirsiniz, bir mailiniz veya mektubunuz yeter, hepsini cevaplamaya çalışıyorum

Gibi bir diyalog eçer aralarında ve tokalaşıp ayrılırlar.. Adama 1 hafta sonra bir kutu gelir Türkan Saylan’dan ve içinde bir zarf..

- X bey, o gün karşılaştığımızda avuçlarınızdaki sertlik ve lekeler dikkatimi çekti, Dermatit olduğunuzu düşünüyorum.. Kutuda gönderdiğim ilaçları günde iki kez kullanırsanız iyileşeceğinizi tahmin ediyorum.. sevgiler…

işte liderlik budur bence, ayrıntıdadır hisler..
Bizim gördüğümüz tarafta, yani yüzünde, kıyafetinde, söylemlerinde korku vardır insanların.
Korku, beklenti,çıkar, geçmişin izleri..
bunların hepsini kamufle ederek sunar insanoğlu ama derinlerde hep ‘ilgilenilme, hislerine dokunulma ihtiyacı’ duyar..
Liderlik ve yöneticilik bir ebeveyn – evlat ilişkisi gibidir ve öyle kalacaktır hep…
Bir çalışanı geliştirmenin yegane yolu ona delegasyon vermektir, aynı annelerimizin bize bakkala ekmek almaya göndermesi gibi..
ve güvenmektir ona..

Bir hafta Yasemin yoktu ve ben gidip iki tek atmayı özlemiştim tek başıma..
Her zamanki bara gitmek geldi içimden ama en son Özge ile orada karşılaşmıştık ve tekrar bunu yaşamak istemedim.
Küçükpark’a gittim, cafelerin olduğu sokakta yürümeye başladım.
Sağlı sollu cafelerde gayet mutlu görünüyorlardı üniversite öğrencileri, entersandır ki onları böyle gördükçe ben de mutlu oluyordum..
O günler geliyordu aklıma ve sonra Fulya..
Arkamda bir koşma sesi hissettim ve sonra omzumda bir el..

-Hey, nereye? – Özgeydi bu –
-Birşeyler içmeye
-eşlik edebilir miyim sana?
-Hayır desem ne değişir ki?
-Hiçbirşey..
-Gidelim o zaman..

Bir bara oturup iki bira söyledik; heyecanlı görünüyordu..
Ben ise felaketler silsilesine hazırlıklı..

-Ramço müsait misin?
-Buyur bilader
-Adamım sana işim düştü, senin şu kuzen döndü mü yurtdışından?
-Hayır dönmedi, hayrola?
-Hatunla problemler var adamım, bugün bir şekil gönlünü almam lazım, şarap falan aldım oturup konuşmamız gerekiyor ama boş ev yok, verir misin anahtarı?
-Olur olur, akşam gel al

Öylesine bitkindim ki o gün, aklımdan ‘anahtarı alamadım’ diye telefon açmak geçiyordu Mehmet’e; adam resmen meçhule gib kaldırıyordu.
internette karının göğüslerini gördü diye , bir arkadaşıyla gelip ikimize vermesini bekliyordu resmen.
Yaptığı ‘meçhule gib kaldırmaktı’ ve ertesi gün mesai vardı.Ama kıramadım kankamı;

Dalgın bir şekilde yemeğimi yerken, telefonuma bir mesaj geldi; ‘Buradan çok yakışıklı görünüyorsun’.
Mesaj Ayten’dendi, kafamı kaldırdım ve birkaç masa ileride gördüm onu. Masama davet ettim;

-Tam 15 dakikadır izliyorum seni, çok dalgın görünüyorsun, hayrola
-Henüz bağışıklık sağlayamadığım olaylar var, boşver
-Konuşabiliriz istersen
-Sağol teşekkür ederim ama büyük bir problem değil, iş ile ilgili…
-Hımmm anladım, bu kadar işkolik olma
-Dikkate alacağım bu söylediğini

Size de tavsiyemdir ketum olmak; özellikle iş hayatında ve gizil ilişkilerinizde…
Kimsenin eline koz vermemeye özen göstermişimdir hep, bugün aranızın iyi olduğu kişiler yarın tam karşınızda saf tutmuş olabilirler ve sizinle ilgili ellerinde bulunan her bilgiyi aleyhinize kullanmak isteyeceklerdir.
Çoktur bunun örneği ve bu yüzden yok olan çok fazla hayat vardır.
Tecrübeyle sabittir…
Zayıf noktalarınızı sadece yıllardır tanıdığınız dostlarınız bilmeli, iyiniyetinden emin olduğunuz ve gerektiğinde bu zaafiyetlerinizin başınıza açacağı işleri öngörü olarak size sunabilecek kişiler olmalı bunlar…

Mehmet ipnesi ilk önce Mirc’te karı düşürme üzerine eğitim almış, Icq’de uzmanlığını kazanmış, Msn ve Facebook ile de doktora yapmıştı.
Hatta kendisi bir süreliğine burada da yazarlık yaptı ve sözlükten de karı düşürdüğüne eminim.
Buket denen hatunu webcam de soyduğunu anlatmıştı ve bebek gibi bir hatundu anlattığına göre. Dokuz Eylül Üniversitesinde okuyordu Buket.
Ramço diye bir arkadaşımız vardı, kuzeni Ege Üniversitesinde okuyordu.
Bir süredir bu kuzen arkadaşlarıyla beraber bir eğitim için yurtdışındaydı ve evin anahtarı Ramço zütündeydi.
Onu işkillendirmeden almalıydım anahtarı, yoksa yancı olmak isteyeceğinden emindim.

Kıştan bahara geçişlerde uyanmakta zorluk çekmişimdir hep.Bir Nisan sabahı kankam Mehmet aradı;

-Kardeşim acil durum
-Ne oldu bilader?
-Nette tanıştığım buket diye bir hatun vardı hatırlarsın, o buluşalım diyor bu akşam, ama bir durum var..
-Ne gibi?
-Bir kızarkadaşıyla beraber gelecekmiş ve boş ev olursa daha iyi vakit geçiririz dedi, senin de vardır herhalde bir erkek arkadaşın diye de ekledi.. aklıma sen geldin adamım
-Ya kim gelecekti züt?
-Olur mu bu iş? Bizimkiler evde , boş bir mekan da yok hiç..
-Bizim yazlık da uzak kaçar..
-Acil bir şeyler yap , Ramço’yu falan ara, o ipne bana vermez anahtar
-Tamam

arada okuyorum kardeşim

Tekrar onun yazdıklarını okumaya başladım viskimi içerek, kendi yazdıklarıma birkez olsun bakmadım; parmaklarımdan çıktı ve gitti..
Çevremdeki her eşya, her canlı, her nesne; dünyaya ait her şeyden soyutlanmıştım sanki..
Ben, viski şişesi ve bilgisayardan oluşuyordu koca kainat..
sigara üstüne sigara yakıyordum, beynim zonkluyor ve gözlerimin önünden Fulya ile beraber olduğumuz günler geçiyordu..
unutmuştum her şeyi, yaşadığımı bile..
Bir ay sonra evlenecekti demek ve o gördüğüm adamla..
O an orada olmasını o kadar çok istiyordum ki, sadece gözlerine bakayım ve sarılayım, gözyaşlarım saçlarına karışsın ve kafasını kaldırıp öpsün beni, öpsün öldürene kadar..
içimdeki ormandı Fulya ve ben gecenin ta kendisi…
Yazısına kilitlenmiş ekrana bakarken, inboxa yeni bir mail düştü..
Subject ‘ölümsüz’

Arada saçlarından tutup ben gidip geliyordum ağzında, kafasını kaldırıp bir nefes alıyor tekrar yumuluyordu sonra.
Eve varmamıza 5-6 km kalmıştı ve ben boşalmamak için kendimi zor tutuyordum.
Hayatım boyunca geçirdiğim en güzel yolculuk olmalıydı bu.Bünyede alkol, kasıklarımda bir kadın, ellerimde direksiyon; bir erkek daha ne isteyebilirdi ki?

(bkz: http://fizy.com/#s/19uypj)

Dağevine ulaştık, aracı parkettim ama Hande üzerimden kalkmıyor, emmeye devam ediyordu.
Herhalde açılış paketinde beni arabada patlatmak vardı ve buna da çok yakın görünüyordu.
Ben kendimi geriye çekmeye çalıştıkça o daha bir hevesli sarılıyordu aletime.
Muhteşemdi gerçekten, daha fazla karşı koymadım ve sanatını icra etmesini izlemeye başladım.
Aletimi bir uçtan bir uca yalıyordu diliyle, sonra ağzının içine alıp tüm ıslaklığını sunuyordu bana.
’Geliyorum’ dedim kafamı arkaya yaslayarak, dayanacak gücüm kalmamıştı; çıkardı ağzından beni ve eliyle asılmaya başladı.
Araba ve üstümüz başımız batmıştı resmen ama değdi buna doğrusu.
Pencereyi biraz aralayıp sigaramı yaktım, çocuklarıma kötü örnek oluyordum ama böyle bir keyfi kaçıramazdım.

Tek bir şey sormamıştı telefon görüşmemle ilgili ama Fulya’yı alt etmeliydi.
Yatağa kendisi attı beni, çok değil 2 hafta önce Fulya ile saatlerce seviştiğimiz yataktı bu ve ihanetin ıslaklığı vardı Serpil’in dudaklarında.
Sımsıkı göğüsleri vardı, dudaklarımdan, boynuma ordan vücuduma ve en sonunda milli benliğime ulaşmıştı.
Biraz dişlerini değidirse de hazzın doruklarındaydım, uzun sarı saçlarını kavrayıp, yüzünü görmek için kaldırıyordum.
Çok büyük bir iştahla yalıyordu, arabada sömürdüğü Magnum’un sadece bir simülasyon olduğunu iddia ediyordu sanki.

-Naber lan?
-Kötü bilader, kavga çıktı geçenlerde, dayak yedim fena..
-Hadi ya..Geçmiş olsun.. Sebep?
-Fatima ile italyanların takıldığı bir bara gittik
-Şu Faslı hatun..Eee?
-Evet, eski arkadaşı denk geldi amk barda
-italyan mıymış eski erkek arkadaşı?
-Yok Mekgibalıymış, gerginlik oldu fena fiktiler beni
-Tarık yanlış anladıysam düzelt kardeşim, Şimdi sen , yani çocukluk arkadaşım izmirli Tarık, Amerika’daki bir italyan Barında Faslı kız arkadaşı yüzünden Mekgibalılardan dayak mı yedi?
-Oha lan öyle söyleyince çok garip oldu
-Geçmiş olsun kardeşim
-Sağol adamım, dıbını gibeyim ben bu karı milletinin
-Kal sağlıcakla..
-Kalırım, hadi bye
-Bye

‘maç saati oynayıp oynamayacağı belli olacak futbolcu’ olm süper benzetme çok güldüm lan

sıradaki hedef: hande

roket kitlendi, vuruşa hazır

sol frame de görmekten sıkıldığım gereksiz başlık amk

pazartesi görüşürüz beyler, iyi haftasonları

takipçiler ses versin...