1967 yılındaki 6 Gün Savaşı'nda da israil, Araplara karşı büyük bir zafer kazandı ve Kudüs başta olmak üzere Suriye'den Golan Tepelerini, Mısır'dan da Sina Yarımadası'nı aldı. Daha sonra da Araplar ve israil arasında yapılan savaşları da israil kazandı.
Garip olan şu ki bu savaşlarda Birden fazla Arap Devleti, israil'e yenildi. israil ise bilindiği gibi nüfusu az bi ülke. Mantıken bu kadar Arap Devleti'nin küçücük bir ülke olan israil'i ezmesi gerekmezmiydi? (Bu olayın perde arkasını ben bilmiyorum. Bilen arkadaşlar varsa anlatsınlar, memnun olurum)
Siyonistler tabiki yalnız değiller. Pek çok Yahudi bankerden yardım almışlardır. Eğer bugün Yahudiler bu haldeyse ve dünyayı idare ediyorlarsa bu ticaret konusunda baya iyi olmaları sayesindedir. Boşuna dememişler "iki Yahudi bir araya gelirse şirket, iki Türk bir araya gelirse devlet kurar" diye.
Şimdi de bilinen meşhur Yahudi bankerlere ve ailelere bakalım. (Yarın akşam üzeri devam edecez beyler sizde şukulayıp rez almayı unutmayın.)

Theodor Herzl'in ana hedefi Yahudilere bir yurt bulmaktır. Bunun için pek çok imparator ve kral'la görüşmeler yapmıştır. Herzl, 1901 ve 1902 yıllarında iki defa istanbul'a gelmiştir. Padişah 2. Abdülhamid'le de görüşen Herzl, Sultan'dan Filistin'i istemiş karşılığında da Osmanlı'nın bütün borçlarını ödemeyi vaat etmiştir fakat red cevabı almıştır.
ingilizler zamanında Herzl'e, Yahudi Yurdu olarak Uganda'yı teklif etmiş ve Herzl'de bunu kabul etmiştir. Fakat Herzl 1904 yılında ölmüştür. Buna rağmen 1948 yılında kurulan israil Devleti'nin babası kabul edilir.
Filistin, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra ingiliz mandası altına girdi. ingilizler bölgedeki Arapların tepkisini çekmemek adına 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Filistin'e Yahudi göçüne önemli kısıtlamalar getirdi. Kısıtlamalardan sonra Filistin'deki Yahudiler çeşitli gruplar, terör örgütleri kurarak ingilizlerle mücadeleye başladı. ingilizler bir bakıma "yapacağınız işin aq" diyerek Filistin'den çekildi. 1948 yılında da Filistin'de israil Devleti kuruldu. Devletin ilk Cumhurbaşkanı Chaim Weizmann, ilk Başbakanı ise David ben Gurion oldu.
BM ise Filistin'i Yahudiler ve Araplar arasında bölen ve Kudüs'e de uluslararası bir statü veren bir karar aldı. Yahudiler bu kararı kabul ederken Araplar "Filistin bölünemez" diyerek kararı kabul etmedi ve Yahudilerle savaşmaya başladı. Böylece 1948-1949 Arap-israil Savaşları başladı. Savaş, israil zaferiyle sonuçlandı.

Şimdi Sion Tarikatını anlatalım. Sion Tarikatı ismini meşhur Sion Dağından alır ve "Siyonizm"de terimi de bu dağdan kaynaklanır.
iddialara göre Hz. isa'nın bilinenin aksine Magdalalı Meryem adında bir kadından çocuğu olmuştur. Hz. isa çarmıha gerildikten sonra bu çocuk gizlice Avrupa'ya kaçırılmış ve Hz. isa'nın soyu günümüze kadar devam etmiştir. işte Sion Tarikatı'da Hz. isa'nın soyundan gelen bu kişileri korumaktadır. Bu kişiler gizli tutulur ve bugün bilindiğine göre hala bu soy devam etmektedir.
Şimdi meşhur "Siyonizm"den bahsedelim. Siyonizm, yahudi ırkçılığıdır ve ana hedefi Nil'den Fırat'a Büyük israil Devleti'ni kurmaktadır. Siyonizmin kurucusu ise Theodor Herzl'dir.

Şukulayın, rez alın geliyorum...

Uzun bir aradan sonra ve yoğun isteklerden dolayı devam ediyorum. Yarıda bırakmamın sebebi kesinlikle bilerek ve isteyerek değil, meşguliyet durumlarından dolayı.

anlat üstadım

Panpalar haberiniz olsun yarıda bırakmak falan yok işim falan çıkıyor

Anlat panpa dinliyom

Yaz amk hadi

Rezervasyon 4

Yaz panpa

Yaz panpa biraz okuyup kulturlenelim

Bku çıktı

Dinleyen var mı beyler şukulayın duvara anlatmayalım

Francis Bacon, 17. yüzyılda yaşamıştır ve ingiliz Tapınakçılarının büyük üstadlığını yapmıştır. ingiltere Kralının Şansölyeliğini yapan Bacon, Kral üzerindeki otoritesini kullanarak Yeni Dünya'yı kolonileştirmiştir. Bacon, Katolik Avrupa düzenini yıkıp yerine seküler bir düzen getirmeye çalışmıştır. Bunun içinde pozitif bilimi kullanmıştır. Normalde Din ile çatışmayan bilim, Dinin aleyhinde kullanılmaya çalışılmıştır.
Bacon'ın "Yeni Atlantis" adlı eserinde de bunun işaretlerini görürüz. "Yeni Atlantis"de "Bensalem" adında hayali bir ada ve bu adanın hayali sakinleri anlatılmaktadır. Bensalem, Yeni Kudüs anldıbına gelir. Adanın en belirgin özelliği tam bir bilim cenneti olmasıdır. Adadaki Bilim Merkezi'nin adı "Solomon's House"dur. Yani "Süleyman'ın Evi". Solomon's House, açıkça belli edilmese de "Süleyman Tapınağı"nı temsil eder.
Burada deneyler yapılır, evrenin yasaları keşfedilir, bilimsel icadlar yapılır. Bilim sayesinde adadakiler olağanüstü güçler elde etmişlerdir "rüzgarları kontrol etmek" gibi. Bildiğiniz üzere Hz. Süleyman, Allah'ın kendisine verdiği bir mucize üzerine rüzgarları kontrol edebiliyordu. Fakat Yahudiler, Hz. Süleyman'ın bunu büyü yolu ile elde ettiğine inanırlar.
Bu eser ile Francis Bacon, yeni dünya'nın kurulmasında pozitif bilim'in önemini biraderlerine aktarmaya çalışır. Mesajı alan biraderler ilerleyen zamanda "Görünmez Okul" adıyla ilk toplantılara başladı. Mesela Isaac Newton da bu biraderlerdendir.
Frnacis Bacon ile ilgili bir başka önemli nokta da bir eşcinsel olmasıdır. Tapınakçıların önemli özelliklerinden biri de eşcinsel olmalarıdır.

Rezerve

Papa 5. Clement, Tapınakçılığı kesin olarak yasakladı. Bütün Avrupa ülkelerinden de ülkelerindeki Tapınakçı mabetlerini kapatıp Tapınakçıları tutuklamalarını ve gerekenin yapılmasını istedi. Fakat ingiltere buna yanaşmadı. Tapınakçıların büyük bir çoğunluğu da ingiltere ve iskoçya'ya kaçtı. Masonluğu anlatırken de dediğimiz gibi Tapınakçılar, ülkedeki duvarcı loncalarına sızıp ele geçirdiler ve bu loncalar Mason locası oldu. Fakat Papa'nın kararı kesin olduğu için ingiltere'de gerekeni yapmaya başladı. Ordaki Tapınakçılar da iskoçya'ya kaçtı. Çünkü iskoçya'da Papalık kurumları henüz tam olarak oluşmamıştı. iskoç Riti denen şeyde böyle ortaya çıktı.
Tapınakçılık fiilen hiç yok olmadı. Yer altına kapandı ve orda faaliyetlerine devam etti.
17. yüzyılda ingiltere'de Tapınakçıların büyük bir üstadı vardır. O da Francis Bacon'dır...

Fransa Kralı 4. Philip yakışıklılığı ve güzelliğiyle bilinirdi. Hatta Avrupa'da "Güzel Filip" diye bilinirdi. Zamanında Philip'de Tapınak Şövalyesi olmak istemiş fakat güzelliğiyle alay edilmiş ve "kadınlar giremez" denilerek Tapınak Şövalyesi olma başvurusu Tapınakçılar tarafından reddedilmişti. O günden beri Tapınakçıların en büyük düşmanı 4. Philip'tir.
4. Philip, Güzelliği ve yakışıklılığı kadar içten pazarlıklı ve sinsi bir insandır da. 1306 yılında kendisine engel olacağını düşündüğü Papa 5. Boniface'i kaçırtıp öldürttü. Ondan sonraki Papa 2. Benedikt'te aynı akıbete uğradı. Bu cinayetlerden sonra 4. Philip, kendi adamı olan Bordeaux Başpiskoposu Bertran Goth'u "5. Clement" adıyla Papa yaptı ve Papalık makdıbını italya'dan Fransa'ya taşıdı. 68 süren bu dönem içerisinde italya ve Fransa'da aynı anda bazen 2, bazen de 3 papa bulundu.
Demin de söyledik, Fransa Kralı 4. Philip, Tapınakçıların baş düşmanı. Zamanında kendisine edilen hakaretin bedelini Tapınakçılara ödetmek istemektedir. Olayın iktidar yönü de vardır. Tapınakçıların kendisini devirebilecek güç ve kapasitede olduklarını biliyordu.
Bir gün 4. Philip'in adamları ülkedeki bütün Tapınakçı mabetlerine baskın yaptı. Tapınakçılar direnmeden teslim oldular. Direnmeden teslim olmalarının nedeni Hazinelerin ve belgelerin kaçırılması içindir.
Sorguya ve işkenceye alınan Tapınakçıların hiçbiri konuşmadı. 2 eşcinsel şövalye hariç. Bu şövalyeler her şeyi itiraf etti. Bir puta taptıklarını, kara büyüyle uğraştıklarını, sapkın ayinler yaptıklarını, Haç'a tükürüp isa'ya küfrettiklerini...

Tapınak Şövalyeleri zamanla çok zengin oldular. Zengin Hacı Adaylarının değerli eşyalarını Avrupa'da devralıp karşılığında çekler veriyorlardı. Kudüs'e varan hacılar orada bu çekleri paraya çevirebiliyorlardı fakat Tapınakçılara yüklü faiz geliri bırakarak. Böylelikle Tapınakçılar "bankerler" haline gelmişler ve kapitalizmin gelişimine büyük katkıda bulunmuşlardır.
Tapınakçıların liderine "büyük üstad" denirdi. Zamanla Tapınakçıların sapkınlığa düştüğü söylenmeye başlamıştı. Tapınakçılar, özellikle ayinlerini kapalı, kilitli kapılar ardında büyük bir gizliliğe başvurarak yapıyorlardı. Homociksüel oldukları bilinen Tapınakçıların bu ayinlerde cinsel sapkınlıklar yaptıkları, bunların yanında Haç'a tükürüp isa'ya küfrettikleri ve Baphomet adlı bir puta taptıkları da söyleniyordu.
Tapınakçıların Müslümanlarla çok sıkı ilişkileri vardı. Hatta çoğu Avrupalı, Tapınakçıların düştükleri sapkınlıktan maksadın Müslüman oldukları ve taptıkları putun da Baphomet değil Mahomet (muhafazid) olduğunu zannederlerdi. Orta Çağ ve eski dönemlerde Avrupalılar, Müslümanların Hz. muhafazid'e taptıklarını zannederlerdi.
Tapınakçı Avından ve Tapınakçıların yer altına girişinden bahsedelim birazda...

Rezzzzxzzzzzzz