-
1.
+3 -1reserveleri alın saat 12'den sonra yazıyorum beyler
yazmayan top olsun.
- 2.
-
3.
0reserved
-
4.
0reserved
-
5.
0anlatıyorum, dinleyen var mı?
-
6.
0anlatıyorum, dinleyen var mı?
-
7.
0efendim anadoluda yaşayanlar bilirler, okulların kapanmasıyla birlikte yazlık, deniz, otel vb imkanlar pek olmadığından, çoluk çocuk köye gönderilirdi. ben de o dönem lise yıllarındayım ve yaz tatilinin başlamasıyla şehrimize 150 km kadar uzakta olan köyümüze giderdim. amaç şimdi rahmetli olan dedem ve anneanneme köy işlerinde yardım etmek, o dönem bekar olan teyzeme arkadaşlık etmek ve okullar açılmaya yakın bir zaman kala da peynir, yoğurt, tereyağı, şeker, nohut, bulgur vb bilimum erzak ve yüklüce bir harçlıkla eve dönmekti.
-
8.
0rahmetli dedem köyün zenginlerinden ve ileri gelenlerinden birisiydi. o yıllarda ben 15-16 yaşlarındaysam teyzem de 21-22 yaşında filandı, teyzem dedemin 2. eşinden olduğundan aramızda çok fazla yaş farkı yoktu. dolayısıyla arkadaş gibiydik ve çok iyi anlaşırdık. birlikte hayvanları sulayıp, taklarını kürür, bostandan (eve yakın sebze ekili tarla) sebze meyve toplar, harala gürele günümüzü geçirirdik.
-
9.
+2o dönem köyün çıkışında bir tepede mermer ocağı açılmış, 3-5 karadenizli aile köye yerleşmiş o ocağı işletiyorlardı. ocağın esas sahibi de 45-50 yaşlarında tıknaz, hafif kel ve göbekli hilmi abiydi. bu abiyle dedem sık sık muhabbet eder arada elma, kavun, üzüm (ama hepsi kendi tarlamızdan ve organik:) eşliğinde rakı da içerlerdi. hilmi abinin eşi de yaz tatili oldu mu çoluğu çocuğu toplayıp memleketlerine gider, oradaki tütün-çay-fındık-mısır artık ne taksa o işlere koşardı.
-
10.
0hilmi abinin karısı gidende, memleketten kız kardeşi hatice 3 yaşındaki sümüklü velediyle bizim köye gelir, hilmi abinin yemeğini ekmeğini, çamaşırını vs o üstlenirdi. haticeyle hilmi abinin karısı sanırım çok iyi anlaşamıyorlardı ki ikisi aynı anda köyde olmazlardı. haticenin kocası 3-4 yıl önce bir deniz kazasında ölmüş, hatice sümüklü velediyle yalnız kalmıştı. aklımda kaldığı kadarıyla birkaç kez ailesi baş-göz etmek istemiş ama hatice sümüklü oğlu en azından ilkokulu bitirene kadar evlenmeyi kabul etmemişti. hatice 25-26 yaşlarında, iri iri gözleri ve göğüsleri olan, bembeyaz tenli, elleri ve ayakları kalınca kemikli, 1.65 boylarında bir hatundu. gel zaman git zaman haticeyle teyzem kanka olmuşlardı. bağa bahçeye gittiğimizde hatice de sümüklü oğlunu alır gelir, dördümüz şamatayla iyi vakit geçirirdik.
-
11.
0reserved
-
12.
0haticenin abisi hilmi abi, bazen ocağa malzeme almaya, bazen çıkardıkları mermeri işletmeye kamyonla büyük şehirlere gider 3-4 gün gelmezdi. o zamanlarda hatice sümüklü oğluyla bizim evde kalır, teyzemle gece geç saatlere kadar sohbet edip televizyon izlerlerdi. tabi ben de hep yanlarında olurdum. zamanla haticeyle ben de epey samimi olduk, ben onun şiveli konuşmasıyla dalga geçer, bağda bahçede kafasına kayısı-erik atar, o da bana el şakaları yapıp, “ağzına sıçarım senin” der hale gelmiştik.
-
13.
0neyse uzatmayalım efendim, yine bir gün dedemin tarlalarından birine (ki oradan göletbaşı diye bahsederdik) gitmiştik. bu tarlanın başında kendiliğinden çıkmış bir su kaynağı vardı ve rahmetli dedem kaynağın dibine sanırım bir evin salonu büyüklüğünde bir gölet yaptırmıştı, o gölet 2-3 günde bir dolardı ve biriken suyla tarlayı sulardık. kavun, karpuz tarlasıydı. biz sanırım o gün sırf piknik olsun, gezmek olsun diye göletbaşına gitmiştik. piknik dediysek öyle mangal filan yok; bazlama, domates, peynir, soğan, karpuz filan (aklı başında panpalarn tahmin edebileceği gibi hepsi tarladan ve organik).
-
14.
0neyse efendim haticeyle teyzem bir ağaç gölgesine sofrayı hazırlarken bana da haticenin sümüklü oğlunu eğleştirmek düşüyordu. biz yemeğimizi yedik, plastik topumuzu oynadık filan epey vakit geçirdik, sonra ben gölete gircem dedim ama teyzem şiddetle karşı çıktı, “küserim” filan dedi, boğulurum filan diye aklı çıkıyordu. o zamanlar tabi bizde “yok yağ, bana bişii olmaz!” danalığındayız ama teyzemi hiç üzmek istemezdim.
-
15.
0hatice: “kenarına oturup ayaklarımızı sokalım” dedi, ve maksisini (köy yerlerinde giyerler, basma kumaştan ayak bileğine kadar uzanan allı güllü etek gibi bişi) dizlerine kadar sıyırıp ayaklarını gölete soktu. ben de tam karşısında oturup ayaklarımı suya daldırdım. efendim o ana kadar doğrusu haticeyi hiç o cinselliği ile değerlendirmemiş, sıvazlarıma bile malzeme etmemiştim. ne bileyim o daha çok benim için; komik konuşan, eğlenceli bir abla-kanka figüriydi.
-
16.
0reservd
-
17.
0ama onun eteği dizlerine kadar sıyrılmış, buz gibi suyun içinde, ışıl ışıl parlayan bembeyaz bacaklarını görünce içimden ılık ılık bişilerin aktığını hissettim. cidden yutkunmakta bile zorlanıyordum, eteğinin diz kapaklarına gelen uç kısmı hafifçe göletten ıslanmış, bacağına yapışmıştı ve inanılmaz ciksi görünüyordu.
-
18.
0bu arada teyzem ağacın dibinde hâla onun sümüklü oğluyla ilgileniyor, allahtan benim hallerimi hiç sezmiyordu. hatice tam karşısında oturan bana ayağıyla su atmaya çalışıyor o esnada baldırlarına kadar açılan yerlerini sanırım umursamıyordu. neyse efendim ben bu görüntüleri beynime kazıdıktan sonra, piknikten döndük evimize ve ilk iş olarak kendimi avludaki helaya kapatıp derhal sıvazımı yaptım.
-
19.
0her neyse o gün zaten yine hilmi abi kamyonla mal zütürmüştü, piknikte konuşuldu hatice: “bu akşam da bizim evde kalalım, abimin içkilerinden içeriz” filan demişti. biz teyzemle ineklerin sağımı yemlenmesi vs müteakip duşumuzu yapıp akşama doğru haticelere gittik. ben sanki hatice’nin bacaklarına bakıp sıvaz yaptığımı hatice biliyormuş gibi kısmen suçluluk hissediyordum (o zamanlar ne kadar masum ve utangaçmışım he mi?).
-
20.
0haticeye değil neticeye bakın beyler