gökten rahmet yağıyor, ıssız sokakları ardımda bırakarak eve doğru yürüyorum. yollarda sadece yağmurdan korunmak için binaların saçaklarına gizlenen insanlar ve sokak köpekleri var. yoluma devam ediyorum. birkaç adım sonra bir sokak köpeği yağmura aldırmaksızın ıslak tüylerini silke silke yolun ortasında sağa sola havlıyor, tek tük geçen arabalara selam veriyor. maşallahı var çok tatlı ama biraz daha yaklaşınca anlıyorum ki köpek kör ve topal. acınası bir hali var. yanına daha çok yaklaşınca bu köpeğin farklı bir havasının olduğunu anlıyorum. diğer sokak köpeklerine hiç benzemiyor bir kere. tavırları ve sefilliği cinslerinden sıyırıyor kendini. minik ve körlükten matlaşan gözleri "bana acı, bana merhamet et" dercesine bakıyor.

ıslak köpeği kucaklayıp eve varıyorum. üstümü başımı çıkartıyor ve köpeğin kurumasını beklemeden ıslak zütüne masaj yapıyorum. hoşuna gittiğinden mi yoksa üzüntüden midir bilinmez kegib kegib ulumaya başlıyor. bu ulumalar beni daha çok zevke getiriyor.

soyunuyorum onun karşısında. kegib olmayan kulağından tutup arkasına geçiyorum köpeğimin. birazdan yannanıma huurluk edecek köpek bana daha sefil gözüküyor artık. kalkan yannanımı zütüne dayıyorum, yarrağa hasret olan köpeğe aniden bir titreme geliyor, tüylerindeki bütün suyu etrafa sıçratıyor. Daha sert gib mi mi demek istiyor anlayamıyorum. daha hızlı gibiyorum, daha hızlı git gel yapıyorum. Islak tüylerine vura vura gibiyorum onu. Ben onun ıslak tüylerine vurdukça yağmur suları etrafa sıçrıyor. Tek kulağını çeke çeke gibiyorum. kuyruğundan tuta tuta gibiyorum. o gece köpek iniltileri eşliğinde 4 kere orgazm oluyorum. köpek gerçekten köpeğim oluyor. ciks köpeğim oluyor, yannanımın köpeği oluyor.

sırf onu yağmurda evime aldım diye kendini gibtirmesi, onu gözümde daha çok sefilleştiriyor, diğer cinslerine nazaran daha şerefsiz bir görüntü çiziyor artık gözümde. iyice tiksiniyorum ondan. zaten gibtik diye nikahımıza alacak değiliz. arka iki bacağını da ben kırıyorum ve tekrardan yağmurun önüne atıyorum.