0
‘’Efsaneler Asla Unutulmaz’’ Galatasaray’ın Türk Telekom Arena’da sezon boyunca oynayacağı maçlarda benimseyeceği slogan. Vefa her daim önemli olmuştur. Kulüp adına çok önemli işler başarmış kişiler, aramızdan ayrılıp öbür dünyaya gitse bile unutulmaz. Eğer bugün başımız dik dolaşıyorsak ve ‘’en büyük Cimbom’’ diye haykırabiliyorsak heryerde, biraz da onların sayesindedir.
Bugün anılan Galatasaray efsanesi Jupp Derwall’di. Günümüz Türkiyesi, tuttuğu takım 4-5 sene şampiyon olamayınca ortalığı ateşe verebilecek, kulüp basabilecek insanlar ile dolu. Hal böyleyken, tuttuğun takımın 14 sene şampiyon olamaması, sizin akli dengenizi kaybetmenize bile sebep olabilir. Hele ki tuttuğunuz takım Galatasaray gibi kupalara alışkın bir takımsa…
Her ne kadar çok ünlü bir teknik direktör olsanız da, ülke şartlarına ayak uydurmakta çoğu zaman zorlanırsınız. Son senelerde Türkiye’ye gelip, dikiş tutturamayan ünlü teknik direktörler bunun en güzel örneği. Ben yaşça küçük olduğum için Derwall dönemine yetişemedim. Ancak okuduklarım, o dönemi yaşayan büyüklerimden dinlediklerim; içimde Derwall’e karşı çok büyük bir saygının oluşmasını sağladı. Toprak sahalardan, çim sahaya geçiş; oyunculara adeta futbolu yeniden öğretmesi, Galatasaray’ın Avrupai bir takım olmasında son derece önemli olmuş. 2000 yılında gelen UEFA Kupası şampiyonluğunun temelini atan insan desek Derwall için, sanırım abartmış olmayız.
Böylesine büyük bir efsaneyi çok özel bir maçta andı Galatasaray. 14 sene sonra şampiyon olurken Sarı-Kırmızılılar; son maçta, Ali Sami Yen’de Eskişehirspor’u yenmişti. Takımın başında da Jupp Derwall vardı. Çok da uzun süre olmadı büyük ustayı kaybedeli. Keşke hayatta olsaydı da, Galatasaray’ın yeni stadını görebilseydi…
Birazda saha içine girelim. Kuşkusuz Galatasaray taraftarı, uzun süredir bu denli keyif veren bir Galatasaray izlememişti resmi maçlarda. Hazırlık maçlarında, bugün sergilenen futbola yakın bir karşılaşma(Liverpool) oynanmıştı belki ama adı üstünde ‘hazırlık’ karşılaşmasıydı o.
Kadroyu duyduğum zaman Galatasaray’ın sahaya 4-2-3-1 düzeninde çıkacağını düşünmüştüm fakat yanılmışım. Klagib bir 4-1-4-1 takımı gibi oynadı Galatasaray. Ve bu düzende, çok önemli bir oyuncu kazandı: Engin Baytar
Galatasaray’ın meşhur Okan-Suat-Emre’si vardı. Engin bugün oynadığı futbol ile adeta Suat Kaya’yı andırdı. Hem Selçuk ile beraber orta sahadaki pas trafiğini sağladı, hem de top rakipteyken yaptığı presle rakibi top kaybına sürükledi. Tabi arkalarında Felipe Melo gibi bir süpürücü olduğu için, hem Selçuk hem de Engin kuşkusuz çok daha rahat oynadılar.
Bir zamanlar Danimarkalı futbolcu Gravesen’in ismi Galatasarayla anılırdı. O oyuncunun ismi ne zaman geçse, yapılan yorumlarda ‘’Maestro’’ denirdi kendisine. Kendisi Galatasaray’a gelmedi fakat gelse orta sahanın maestro’su olur mu diye hep kendi kendime düşündüm. Belki olurdu, belki olmazdı bilemem. Fakat o tanıma uyan futbolcuyu ben bu sene Galatasaray’da buldum: Felipe Melo.
Galatasaray, fizik güç olarak en üst seviyeye geldikçe, futbolu da olgunlaşmaya başlıyor. Bugün sahanın bir diğer yıldızı da Hakan Balta’ydı. Hem defansta hem de ofansta muazzam işler yaptı. Feldkamp zamanından beridir bu denli iyi oynayan bir Hakan Balta gördüğümüzü sanmıyorum. Fatih Terim’in oyun felsefesini az çok hepimiz biliyoruz. Defansı olabildiğince ileri çıkaran, bek oyuncularının bir makine edasıyla hem ileri hem geri gidip gelmesini isteyen, rakip yarı alanda rakibi presle boğan bir takım yaratmak ister hoca. Belki de ligler ertelenmese, bu hafta bize muazzam haz veren Galatasaray’ı ilk haftadan itibaren görecektik. Liglerin ertelenmesi Galatasaray’ı fazlasıyla etkiledi. Ancak zamanla her şey yerli yerine oturacak. Maçlardan sonra yazdığım yazılarda bunu söylerken polyannacılık oynamıyordum. Gördüklerim üzerine değerlendirmelerde bulunuyordum. Yine de Galatasaray’ın tam hazır olduğunu söyleyemeyiz. Söyleyebilmek için, deplasman maçlarında da buna benzer bir performans görmemiz lazım. Bugün sergilenen futbolda taraftarın rakip üzerinde yarattığı inanılmaz baskının da etkisi vardır mutlaka.
Tam anlamıyla hazır olana kadar, Galatasaray’ın alacağı her 3 puan hem takıma hem de Fatih Terim’e zaman kazandıracaktır. Tabi güzel bir oyun ile alınan 3 puanın tadı bir başka oluyor.
Galatasaray maça yine istekli bir oyunla başladı ancak sonuca gidemiyordu. Bu problemi hem sezon öncesi hazırlık maçlarında, hem de stsl’de geride kalan 3 haftada yaşamıştı Galatasaray. Selçuk bu noktada kilit rol oynuyordu. Çünkü, Fatih Terim’in ilk döneminde de skor bazlı sıkıntılar zaman zaman yaşanıyordu(Galatasaray gerçekten bir takım olana kadar bu sıkıntı ara ara devam etmişti). O zaman sahneye Hagi çıkıyordu ve kullandığı duran toplar ile oyunun kilidini açıyordu. Galatasaray’ın bu sene en büyük eksiği buydu aslında. Yaratıcı oyuncu ekgibliği de diyebilirdik buna. Fakat o çilingir Galatasaray’da mevcuttu aslında ancak henüz ortaya çıkmamıştı. insanlar Selçuk için ‘’Trabzonspor’daki Selçuk değil’’ derken, belki de bunu kastediyordu. Galatasaray’ın baskılı oynadığı ancak skor konusunda sıkıntı çektiği bir dakikada Selçuk’un duran topu açtı kilidi. Sezon içerisinde Selçuk’un bugün yaptığına benzer şeylere fazlasıyla ihtiyaç duyacak Galatasaray. Bu yüzden de, Selçuk hala Galatasaray’ın en önemli oyuncusu konumunda.
Tümünü Göster