4 sene boyunca süren ve dün gece küfürlerle hakaretlerle biten gerçek bir aşk hikayesini anlatacağım. gerçek masumiyeti gerçek aşkı anlatacağım beyler. neler için nelerden vazgeçtiğimi ve acıların en dibini nasıl yaşadığımı hissedeceksiniz sigaraları yakmak isteyen herkes rezerve alsın.
5 rezerveden sonra başlıyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=dpfWfWwXoPY şarkımız bu olsun.

4 sene öncesiydi beyler. yıl 2012. babam, annemi aldatıyordu. üstelik annemin en yakın arkadaşıyla.
kadınla olan tüm mesajlarını, babamın ceket cebindeki hafıza kartlarından çıkan tüm görüntüleri ben yakaladım. ve o gün babamdan nefret ettim.
2 ablam üniversite için şehir dışında ben ise üniversiteye hazırlanmak için çabalıyordum. evde her gün kavga her gün bağırtı ekgib olmuyordu. tek çocuk olmak ve sınav arifesinde böyle bir aile tramvası geçirmek çok ağır geliyordu. babam her gün annem öldürecek korkusuyla kapılarını kitlerdi. annemi sakinleştirirdim yanımda uyurdu.
bir sabah anneme baktım. değişik bir gülümseme vardı suratında bir şeyleri saklıyordu belli. koluna baktım morluklar içinde suratında bir ton kapatıcı. ne oldu dedim sustu. ne oldu anne diye bağırdım. o gün gece babam annemi dövmüş. annem çocuk uyanmasın diye susmuş. ben ilk kez babama bıçak çektim beyler. belki o tahta sandalyeyi kaldırmasaydı ve bıçak oraya saplanmasaydı şuan baba katili olabilirdim.
ağlaya ağlaya kendime söz verdim. ben böyle bir baba olmayacaktım.

işte tam bu zamanda tanıştım onunla. çok güzel gülüyordu. her allahın günü ve her gece fotoğraflarına bakarken buluyordum kendimi.
mavi marmara saldırısında abisini şehit verdiğini duydum. kolu kanadı kırılmıştı yaşı çektiği acılara göre küçüktü ve bu ağırlığı kaldıramadığını hissediyordum. kendi acımı içime gömüp, ona kol kanat olmaya çalışıyordum. bu kıza hayatımı adamak istiyordum. benden geçen geçti onun hayatını düzene sokmak için savaşıyordum.

beni seviyordu. sevdiği için değilde yanında durduğum için.
iyi hatırlıyorum. bir gün şehir dışında, yağmurun altında ıslanmış. yanımda hırkam yok dedi. koşa koşa kargoya gittim. üstümdeki hırkayı yolladım. belki o an ona ulaşmadı o hırka ama içimden bir parça koptu. benden geriye kalan tek şey o hırka oldu zaten.
aşk önce kendini kandırmaktır sonra kalbini. ben kendimi çok güzel kandırdım. sevdiği bir adam vardı. sırf yanında olduğum için seni seviyorum diyordu ama her fırsatta ona koşuyordu göremedim. belki görmek istemedim. ben her fırsatta ona koşarken, o benden kaçıyordu kabullenmedim.
ve bir gün o adama değişti beni. terketti gitti. ağladım çok ağladım. aylarca kendimi paraladım. krizler geçirdim. kalp kapakçığım hava kaçırıyormuş öyle dedi doktorlar. ama o dönüp arkasına bakmadı.
öyle ya da böyle aradan tam bir buçuk yıl geçti...

bir buçuk yıllık süre zarfında birkaç kez yazdı tersledim. eskisi gibi bağlanmaktan korkuyordum. sürekli kaçtım. ta ki kokusunu tekrar duyana kadar.
2016 nın şubat 18 inde bir kargoyla uyandım. hırkası yastığı ve tişörtüyle. 3 not ve 3 parça eşya. kokusunu çektim içime ağladım. o gece aradı 4 saat konuştuk. ve ben yine kendimi kaptırdım. yine onu deli gibi istedim.
eğer birine aşıksanız sönse bile o ateş, kor olarak içinizde kalır. tek bir rüzgar ufak bir rüzgar bu aşkı alevlendirir. o kor ölene kadar sönmez beyler.
ananesini bu sene kaybetmiş. onu büyütüp, yetiştiren en çok sevdiği parçasını toprağa vermiş. birçok insanla denedim kimse senin gibi olamadı dedi. herkesin aklı cikste diyordu. sen masumsun diyordu bana. sana deli gibi aşığım diyordu.

ilk defa aşık olduğunu hissediyordum beyler.
bu mucizeydi amk. benim için bitti denilen bir hikaye yeniden başlıyordu.
8 ay bir huur çocuğuyla çıkmış. bin kurusu aldatmış. kız ayrılmak istemiş, çocuk inat etmiş kolunu morartmış. 8 ayın sonunda, tüm herşeyi atlattıktan sonra çareyi bende bulmuş. huur evladını o dakika boğasım geldi.
-

ufak tefek tartışmalar yaşıyorduk. her defasında kaldıramadığım şeyler var diyordu. bir falcıdan bahsedip duruyordu. benimle alakalı bir durum mu var diyordum. ama benimle alakasız olduğunu anlatamayacağını söylüyordu.
tam bir ay boyunca ne olduğunu öğrenemedim beyler. bir gün ayrılma raddesine geldik. sen benim çektiklerimi çekmedin dedim.
evet, babam annemi aldatıyor. boşanacaklar. sen üzüleceksin diye bir aydır anlatamıyorum amk. sırf bana acıma diye anlatamıyorum. hiçbir şey yaşamadım ben. şimdi gibtir olup gidebilirsin dedi.

falcı kadın, annesine tüm olayları anlatmış. annesi kocasını basmış. babası polis memuru. aynı zamanda antalyada otellerde krem satışları yapıyorlar. ordan bir kadına tutulmuş, büyü yapmışlar.
velhasıl adam karıya kaçmış. 3 çocuğunu yok saymış

bunu duydum beynimden vurulmuşa döndüm beyler. dejavu yaşıyordum amk. bu kesinlikle tesadüf değildi. ben bu olayları yaşarken, bu kıza sığınmıştım. şimdi kendisi aynı olayları yaşıyor bana sığınıyordu.
yaşadığım olayların hiçbirinden haberi yoktu. bir gün gece ağlaya ağlaya anlattım beyler. sana 4 sene boyunca ciks mevzusunu açmadıysam bu yüzden dedim. sana yan gözle bakmadıysam, hiç kimsenin karısına kızına göz dikmediysem sebep babamın yaptığı huur çocukluğudur dedim. hıçkıra hıçkıra ağladım.
tüm korkularımı açtım amk. tüm herşeyi döktüm. o da ağladı bende ağladım. sen mükemmel bir baba olucaksın dedi. minik minik çocuklarımız olucak dedi.
birbirimize o gün söz verdik. kopmayacaktık.

o günden sonra herşey bambaşka oldu. annesiyle tanıştım beyler. tüm cesaretimi topladım tanıştım. ilk defa annemden başka birine annem dedim. anneler gününde aradım iki oğlum var sen üçüncü oğlumsun dedi.
küçük kardeşiyle tanıştım. birlikte cs go oynuyorduk. beni çok seviyordu. ablamlar instagramdan onu takip ediyor, annem facebooktan onu ekliyordu. herşey rüya gibiydi lan. tüm ayrılma kapılarını kapatmıştık.
ayrılmak bizim için mucizeydi beyler. buna inanıyordum.

her türlü kaprisini çektim beyler. sus dedi sustum. otur dedi oturdum. şarkılar yaptım onun için. her gece şiir okuyarak uyuttum. masal bile okuyordum lan.
çok seviyordum olum. iş ciddiye bindikçe evlilik hayalleri kuruyorduk. deli gibi seviyordum. bir gün bana telefonda senin olmak istiyorum dedi. o gün masumiyetimi çaldı. o gün 4 senedir konusunu açmadığım olayın konusu açıldı. ben senden ayrılırsam ölürüm dedi.
günler geçti beyler. 12 mayısta anne ve babası ayrıldı. her gün babasıyla sert tartışmalar yaşadılar. desteğimi hiçbir zaman çekmedim.
ben istanbulda üniversite okuyordum. o izmirde üniversiteye hazırlanıyordu. 17 sinde geleceğimi kararlaştırdık. artık gitmek için gün sayıyordum amk.

bakın liseli kardeşlerim ortaokullu arkadaşlarım. sözlük kariyeriniz bir gün bitecek. hepiniz farklı yerlere savrulacaksınız ama o yazdıklarını elbet bi yerlerde kalacak. ne yazdığınıza dikkat edin. troll de olsa, sakın karakterinizle uyuşmayan mide bulandırıcı şeyler yazmayın. ben yazdım.
ayın 15 inde, uludağ sözlükteki eski hesabımda yazılan yazıları buldu. zeki bi kızdır bulmasına şaşırmadım. zaten popüler bir hesaptı silik yemişti. çok çabuk ifşa oldu.
sözlük kızlarını gibmek istiyorum beni boşaltacak sözlük kızları vs ..

o gün senin olacaktım neyseki olmamışım dedi beyler. 4 senedir yan gözle bakmadığım kız, sözlükte yazdığım saçma salak yazılar yüzünden beni yargıladı. midem bulanıyor senden dedi. hakaretler etti. güveni kırıldı. izmire gelme istemiyorum dedi. annesi aradı. kızım bunları yaşarken sen onun üstüne yük oluyorsun. bu yaptığın adamlık değil dedi. bir daha hayatında görmücem seni dedi.
öldüm lan. o gün benim fişimi çektiler sanki amk. ilk defa sevdiğim kız karakterimi kötülüyordu. üstelik şu hayatta emin olduğum tek şey bu iken.
herşey bitiyor korkusuyla 16 sı gecesi atladım izmire gittim.

geldiğime inanmadı. bu kadar manyak olabileceğimi düşünmedi belki bilmiyorum. 10 da izmire indim. geldiğime inanmayarak geri dön dedi. whatsapptan konum atıyorum inanmıyor. börekçide check in yapıyorum inanmıyor. bucada o sokak benim, bu sokak senin evini aradım.
şarjım bittiği için ablam ulaşamamış. kızı aramış. derviş yanında mı diye sormuş. kız o an çakmış mavrayı. hemen aradı nerdesin dedi.
evinin yakınlarında bir cafede oturuyorum dedim. sesi heyecandan titriyordu amk. cafedeki kadın, beyfendi saatlerdir oturuyorsunuz bir çay içtiniz diyerek arıza çıkardı. portakal suyu ver o zaman dedim. cafede in cin top oynuyor amk. içtim portakal suyunu. işim var dedi huur karı kafeyi kapattı. kovmaktan beter etti.
başka bir kafeye geçtim yine beklemeye başladım. ilk başta annesi geldi. daha sonra annesiyle birlikte onu gördüm.
karşısına oturdum. gözlerinin içi gülüyordu. aşkla bakıyordu beyler. senin saçların ne güzel öyle diyordu suratım kızarıyordu. annesi gitti. kavgalarımızdan konuşmadık bile.
birbirimizi görür görmez unuttuk herşeyi. bazen hiç konuşmadan ona dalıp gidiyordum.
ne bakıyosun be deyip gülümsüyordu. ne güzel gülüyordu lan. hayatımda sigara içmemiş olan ben, gülüşünü hatırladıkça yakıyorum amk meledini.

masada hayat su vardı. sen nesin biliyor musun dedim. şişenin üstündeki yazıyı gösterdim. utandı kızardı. hayatımın en güzel dakikalarını yaşıyordum. masadaki şekerleri üstüste koyup ev yapıyordu. aramızda şöyle bir muhabbet geçti.

+ aaa ne güzel yapıyosun. bende yardım edebilir miyim?
- ya hayır. sen git kendininkini yap.
+ şimdi bu bizim yuvamız mı oluyo ?
(eliyle şekerleri devirdi)
+ sen şimdi yuvamızı mı yıktın?

yine güldü. çukurlu gamzeleri yine ortadaydı. ve ben yine aşık oldum.
o ara annesi aradı. benimle yemek yemek istiyormuş. kalktık bucadaki konyalıma gittik. iskender yedik. annesi ben ve sevdiğim kız. rüya gibiydi olum. o an ne yaşadığımı, ne hissettiğimi anlatamam size. yemeğin sonunda annesi bana döndü.
size son bir iyilik yapıyım. çocuk o kadar saat yol gelmiş misafir etmezsek bizim ayıbımız olur. seni balkondan alayım. oraya yer yapıyım. geceyi orda geçir
dedi.
ananesi ölünce dedesigilin yanına yerleşmişler. bulundukları ev zemin katta diyebiliriz. balkona çok rahat çıkılıyor. dedesinin beni görmemesi için sadece balkonda geceyi geçirecektim. herşey mucize gibiydi amk. rüya mı gerçek mi diye masa altından bir iki defa kendime vurduğumu hatırlıyorum.

saat akşam 10 civarı yemeğimizi yedik kalktık. annesi eve gitti bizde kızla kordona gittik. deniz kenarında oturduk. yanaklarını öptüm. ona söylediğim şarkıları şiirleri kulağına fısıldadım.
tüyleri diken diken olmuştu. gözlerinin içi gülüyordu amk.
bir deli cesaretiyle dayanamadım dudaklarını öptüm. gözlerini dikti gülümsedi. bi daha öptüm ve ardı ardına öpücükler attım.
sahil kenarı serindi üşüyordu hissediyordum. kısa kolluyla gelmiştim izmire. çantamdan ceketimi çıkardım. üşüdün dimi dedi. evet biliyorum üşüdün dedim. üstüne verdim.
tam o sırada bir çiçekçi geldi. elimize bir beyaz bir tanede kırmızı gül tutuşturdu. gitti. herşey rüya gibiydi amk. şu saatten sonra hiçbir şey bizi yıkamazdı buna inanıyordum.

saat 11 buçuğa kadar kordonda kaldık. annesi gelin artık diye mesaj atmış. atladık otobüse, bucaya indik.
içmek ister misin dedi. mükemmel olur dedim. 35 lik absoult vodka vişne suyu aldık. eve doğru yürüdük. eve her yaklaştığımda kalbim yerinden çıkacak gibi oluyordu.
2 kardeşi vardı. biri 14 yaşında diğeri 16 yaşında. 14 yaşındaki kardeşiyle dediğim gibi çok iyi anlaşıyorduk. fakat 16 yaşındaki kardeşi, kızı çok kıskanıyordu.
değil benle tanışmak konuşmak bile istemiyordu amk.
evin önüne geldik. balkona bi baktım büyük kardeşi. içimden yusuf yusuf atıyorum. yan bahçedeki muallak köpekte havlıyor iyice ateş basıyor. velhasıl annesi dikilme orda evladım dedi beni balkondan aldı.

ikili ilişkilerde iyiyimdir beyler bu yüzden çocuğa ilk adımı ben attım. bi 10 dakika muhabbet ettik. çocuk bana hiç ummadığım bir şekilde ısındı. abi sabaha kadar muhabbet edelim. yarın gerekirse okula gitmem diyordu.
aradan 15 20 dakika geçmedi bi baktım çocukla kadeh tokuşturuyoruz. mucize gibiydi lan. annesi kardeşleri herkes beni kabul etmişti artık.
kardeşi ve annesiyle muhabbet ederken kız içeri üstünü değişmeye gitti. bi baktım balkon camından bana bakıyor.
camı buğulandırıp kalp çiziyor. o an ne kadar şanslı olduğumu düşündüm.
kardeşi, annesi ve sevdiğim kadın. benden daha mutlu bir adam yoktu amk.

o geceyi balkonda geçirecektik. büyük kardeşini zar zor uyutmaya yolladıktan sonra yastığı yorganı getirdi yer yaptık. kalbim hiç olmadığı kadar çarpıyordu. ilk defa hastalıktan değil, heyecandan bu denli atıyordu.
ananesinin yastığını getirdi bana. öldükten sonra kullanılmasına izin vermeyen o yastığı bana verdi. yattık. saatlerce seviştik. onun oldum. masumiyetimi orda verdim tamamen onun oldum ama birlikte olmadık.
gün doğarken fotoğraflar çekip instagrama koyduk. tam 60 fotoğraf çekmişim. en huzurlu sabahı yaşıyordum. en huzurlu, en mutlu şekilde gün doğuyordu.
ömrümün sonuna kadar koynunda kalabilirdim. kokusunu çekebilirdim. boynunu öpebilirdim.
bunun huzuru, bunun mutluluğunu yaşamayan bilmez. aşık olduğunuz kadınla bunları yaşamak bir adamın başına gelecek en güzel şeydir.
sabah 6 buçuk gibi evden çıktık. dışarıda kahvaltı yaptık. veda ettim sevdiğime. marmarise, ablamın yanına gittim. boğazım düğümlendi, giderken yutkunamadım. gözümden yaşlar aktı ama biliyordum ki tekrar onun olucam. inanıyordum ki, onun koynunda bir ömür geçicek.
bu tek seferlik değil, ömürlük olacaktı. buna inanmıştım.

üstünden tam 9 gün geçti. bu 9 gün içinde bir şeyler değişti. ya ben daha çok bağlanmıştım ya da o bu ilişkiden sıkılmıştı bilmiyorum. ağza alınmayacak şeyler söylüyordu. önce hayatımı etkiliyorsun ders çalışamıyorum dedi. sustum.
gerekirse az yazarım dedim. sindirdim.
daha çok bağlanmamız gerekirken, benden kaçıyor gibiydi. ve iki gün önce son olay patlak verdi.
telefonda o gece neden tenine dokunmama izin vermedin dedim. ilk geceden ne bekliyordun dedi. senin için ilişkimiz sadece bu olay üzerine kuruluymuş dedi. yine sustum.
her sana dokunduğumda beni huur çocuğu olarak göreceksen bir daha sen isteyene kadar sarılıp uyumayız dedim.
sen sadece sarılıp uyuyamazsın dimi daha fazlasını istersin dedi. sen busun dedi. huur çocuklarının tırnağı olamazsın dedi.
ben babam değilim dedim. en büyük korkumu alıp karşıma çıkarıyorsun allah belanı versin dedim. küfürler etti, hakaretler etti gitti beyler.
ne olduğunu anlamadan terketti gitti. şimdi gözlerimi kapadığımda onu sahilde öptüğüm anı yaşıyorum. ellerini ellerimde hissediyorum. her yerde fotoğraflarımız var silemiyorum.
ağlamaktan, içmekten harap oldum.
gitti beyler. en ağır cümleleri kullanarak gitti. bitmez dedim bir gecede bitti. bir gecelik olmak nedir öğretti bana.
masumiyetimi gururumu çalarak gitti.