-
1.
0insan olduğumuzu hatırlayalım amk
-
2.
0gibimitut
-
3.
0Güneşli bir gündü. Kadın parkta yanında oturan adama “Bakın, salıncakta sallanan şu kırmızı kazaklı çocuk benim oğlum” dedi.
Adam gülümseyerek “Güzel bir oğlunuz var” dedi. “Diğer salıncaktaki mavi kazaklı çocukda benim oğlum”
Sonra saatine baktı ve “Heyyy, Todd, sanırım artık gitme zamanı” diye seslendi oğluna.
Çocuk salıncakta yükselirken “Beş dakika daha baba, lütfen yalnızca beş dakika daha” diye karşılık verdi babasına.
Adam başını “peki” anlamında sallayınca çocuk neşeyle sallanmaya devam etti.
Dakikalar sonra adam ayağa kalkarak tekrar seslendi oğluna “Todd, artık gidelim mi, ne dersin?”
Çocuk yine gitmeye isteksiz “Ne olur baba, beş dakika daha, lütfen, beş dakika daha” diye bağırdı babasına.
Adam” Tamam” deyince çocuk kahkahalar atarak sallanmaya devam etti.
Sonunda kadın dayanamadı ve sesinde gizli bir hayranlıkla “Ne kadar sabırlı bir babasınız” dedi .
Adam gülümsedi kadına. “Sabır değil yaptığım bayan” dedi. “Büyük oğlum Tommy’yi geçen yıl burada sarhoş bir sürücünün çarpması sonucu kaybettim. Buraya yakın yolda bigiblet sürüyordu. Tommy’e hiç yeterince zaman ayırmamıstım. Oysa şimdi onunla beş dakika daha fazla birlikte olabilmek için herşeyi yapardım. Todd’la ayni hatayı yapmayacağıma söz verdim kendi kendime..
O her “Beş dakika daha baba” dediği zaman , oyun oynamak için beş dakika daha kazandığını düşünüyor, oysa işin gerçeği ne biliyor musunuz? Ben onu oyun oynarken beş dakika daha fazla izleyebiliyorum, asıl kazanan benim”
peşinen not: okumadım özet geçemem.
şimdi okudum, özet: baba büyük oğlunu kaybetmiş, küçük oğluyla fazla vakit geçirmek istiyo. -
4.
+1icini isitmak istiyorsan gotune aygaz sok amk.
-
5.
+1Arjantin' li ünlü golf ustası Robert de Vincenzo, yine bir turnuvayı
kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş ve kulüp binasına gidip
oradan
ayrılmak üzere hazırlanmıştı. Bir süre sonra binadan çıkıp otoparktaki
arabasına yürürken yanına bir kadın yaklaştı. Kadın, başarısını
kutladıktan
sonra ona çocuğunun çok hasta ve ölmek üzere olduğunu anlattı. Zavallı
kadının hastane masraflarını ödemesi olanaksızdı. Kadının anlattığı
öykü De
Vincenzo'yu çok etkilemişti, hemen cebinden bir çek defterine ve kalem
çıkarttı, turnuvadan kazandığı paranın bir miktarını yazdı. Çeki
kadının
eline sıkıştırırken de ona:
- 'Umarım bebeğinin iyi günleri için harcarsın... ' dedi.
Ertesi hafta kulüpte öğle yemeği yerken, Profesyonel Golf Derneği'nin
bir
görevlisi yanına geldi.
- 'Otoparktaki görevli çocuklar bana geçen hafta turnuvayı kazandıktan
sonra
yanınıza bir kadının geldiğini ve onunla konuştuğunu söylediler' dedi.
De Vincenzo başını salladı. 'Evet' dedi
Görevli:
- 'Size bir haberim var o zaman. O kadın bir sahtekardır. Üstelik hasta
bir
çocuğu da yok! '
- 'Sizi fena halde kandırmış efendim! ' dedi alaycı bir tavırla.
De Vincenzo;
- 'Yani ortada ölümü bekleyen bir bebek yok mu? ' dedi.
- 'Hayır, yok' dedi görevli.
- 'işte bu, bu hafta duyduğum en iyi haber! ' dedi De Vincenzo.
'AYNI PENCEREDEN DIŞARI BAKAN iKi ADAMDAN BiRi
SOKAKTAKi ÇAMURU, DiĞERi iSE GÖKTEKi YILDIZLARI GÖRÜR.
Frederick Langbridge -
6.
0DOĞUM GÜNÜ HEDiYESi
Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir
dostum olan fırıncı,"Biraz bekleyeceksin hocam," dedi.
"iki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum."
Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye
yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol
yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe
topallıyordu. Selam verdikten sonra, fırıncının tezgahına
yaklaşarak, "Ekmeklerimi alayım," dedi.
"Benim ikizler acıkmıştır."
Fırıncı, adamın kendesine uzattığı torbayı alarak tezgahın
altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan
ekmeklerden dört-beş tane çıkardı.
Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş,
tezgahın yanına iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç
tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu.
Fısıltı şeklinde fırıncıya sordum. Neden taze ekmeği
beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak ya!..
"Bayat ekmekleri kendisi istiyor." dedi fırıncı. "Çok fakir
olduğundan, ona yarı fiyatına veriyorum."
"Kim bu adam?" diye sordum.
"Kore gazilerinden " dedi. "Oğluyla gelini bir trafik kazasında
vefat edince, ikiz torunlarını yanına almıştı. Yıllardır
onlara bakıyor, hem de çok az bir maaşla."
Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve
ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum.
"Aradaki farkı ben vereyim," dedim. "Hiç olmazsa bugün
taze ekmek yesinler." Fırıncı, teklifimi kabul etti ve biraz
sonra da, fırından yeni çıkan taze ekmekleri adamın torbasına
doldururken şekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgahın altına koydu.
"Çok şanslısın hacı amca," dedi. Çocuklar için sana
bugün pasta gibi ekmek vereceğim."
Yaşlı adam, bir evlat sevgisiyle kucakladığı torbayı
göğsüne bastırırken. "Allah, senden razı olsun evladım" dedi.
"Bugün onların doğum günü olduğunu nereden biliyordun?"