1. 55.
    0
    kılısede uc rahıbe bı tanede rahıp varmıs rahıp demıskı bunlar lan kevaseler su suya gunah ısledıgınız yerı sokunca arıncaksınız
    bu kevaselede sıraya gırmısler ılkı elını sokmus suya elımle sık tutmustum demıs
    sıra ıkıncıye gelmıs buda ucuncuyle yer degıstırmıs rahıp sormus ne ıs dıye
    demıskı ucuncu arkadas gotunu sokmadan agzımı sokuyım suya demıs
    ···
  2. 54.
    0
    bir gün nasreddin hoca gölün yanında durmuş 31 çekiyomuş.o sırada ordan geçen biri
    aman hoca napıyorsun göl hiç yannan tutar mı demiş
    hoca da hemen cevabı yapıştırmış ya tutarsa
    ···
  3. 53.
    0
    temel, evlenmesi için kendisine gösterilen hiç bir kızı beğenmiyormuş. sonunda anası dayanamamış. oğlum, kızları niye beğenmiyorsun? diye sormuş. temel, ana bulduğun kızlara, donumu indirip gibimi gösteriyorum. sonra da soruyorum. bu ne? diye.. huurların kimi yannan diyor, kimi gib diyor. ben istemem öyle kızları. demiş..
    bir süre sonra, bir kız daha bulmuşlar. temel buna da donunu indirip sormuş, bu ne? diye. kız biraz bakmış, sonra da kikirdeyerek, pipiii demiş.
    temel, hah, işte bu kızla evlenirim. demiş. neyse, düğün yapmışlar. gerdek gecesi, temel gibişe başlamadan önce, geline demiş ki, fadime, sana söylemem gereken bir şey var. hani sen buna pipi demiştin ya. bunun adı aslında pipi değil, yannan. demiş.
    fadime, bir temel'e bakmış, bir de temelin gibine. sonra da, cevabı vermiş: gibtir lan. hiç yannan görmesek, bize bunu yannan diye yutturacaksın. bundan anca pipi olur.
    okumaya üşenen binlere özet: temel, huur kılıklı fadime'yle evlenmiş.
    ···
  4. 52.
    0
    bigün temel ucaktan düşüyomuş alttada kazık dursuna demiş
    -dursun kazıgı kır
    -kırılmıyor
    -dursun kazığı yak
    -yanmıyor
    -dursun kazığı yağla.
    ···
  5. 51.
    0
    komutanın karısını bütün askerlerle yiyişiyomuş .komutanda vay kim gibiyo benim karımı diye karısının dıbına jilet koymuş . aradan bir hafta geçmiş bütün askerlere açın lan gibinizi yaraklar demiş bakmış hepsinin gibi kesilmiş böyle falan .sadece bir askerin gibinde kegib yokmuş . afferim lan sen artık benim adamımsın adın ne lan senin demiş . konuşamamış çünkü dili kegibmiş onunda
    ···
  6. 50.
    0
    batur diye birisi elinde sapan evlerinin yakınındaki ağaçlıkta kuş avına çıkmıştı. gözleri radar gibi dikkatle çevreyi tarıyordu. birden arkasında bir ses duydu: ’vurma kuşları.’ döndü, baktı. seslenen yabancı değildi. mahalle arkadaşı sarper’di: “ ne istersin şu küçük yaratıklardan bilmem ki? ne zararı var onların sana? bırak ötsünler, uçsunlar, kanat çırpsınlar. “ batur: “ sarper yine mi sen? bu kaçıncı? işime karışma demedim mi ben sana? bak kuşları ürküttün, kaçıp gittiler. kuş vurmak yasak mı yani? “ sarper: “ yasak tabii. şu sıralar kuş yavrularının büyüme zamanı. batur: “ amma yaptın ha.. yasakmış.. yasaksa yasak. kim bilecek benim kuş vurduğumu? çevrede bir yığın kuş var. bir kuş vursam kuş kıtlığına kıran girmez ya, kuş nesli tükenmez ya. bana bak sarper, sen iyi bir arkadaşsın, fakat şu kuş işine karışma “ dedi ve ses çıkarmamaya dikkat ederek usul usul ilerlemeye başladı. yirmi metre kadar gittikten sonra bir ağacın altında durdu. sapanını yukarıya doğru kaldırdı. iyice nişan aldıktan sonra sapanındaki taşı fırlattı. taş hedefini bulmuştu. kuş yere düşerken aynı anda havalanan bir başka kuşun kanat sesleri duyuldu. batur az ötesinde yere düşen kuşu aldı. kuş can çekişmekteydi. hemen kuşun kafasını kopardı. kendisine doğru yürümekte olan sarper’e dönerek: “ nasıldım ama? tek atışta hedef on ikiden. tık kafa gitti. tüylerini yoldum mu, küçük bir ateş yakarım. cız bız. sonra deyme keyfime “ dedi.
    arkadaşının sözlerine aldırış etmemesine içerleyen sarper: “ ne desem, ne söylesem boşuna. başkalarının senden daha iyi düşünebileceğini hiçbir zaman kabul etmezsin zaten. vurduğun bir yabani güvercin yavrusu. yirmi gram et ya çıkar, ya çıkmaz. hem düşünmediğin bir şey var. bu yere düşerken kanat sesleri duymuştuk. herhalde anne güvercindi uçan. yabani güvercinler bildiğim kadarıyla kin tutarlar. yavrusunu vurmakla hiç iyi yapmadın “ dedikten sonra geriye dönerek hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. batur daha sonra ağaçlığın kenarında küçük bir ateş yaktı. buraya gelirken yavru güvercinin tüylerini yolmuş ve iç organlarını temizlemişti. kuşu pişirmeye başladı. fakat arka tarafındaki ağaçlardan birinde üzgün ve yaşlı bir çift gözün kendisini izlediğinin farkında bile değildi. anne güvercin bir taraftan yavrusunu vuran çocuğu seyrederken, bir taraftan da düşünüyordu: “ aslında elinde bir çocuğun bize doğru yaklaştığını görmesek, duymasak bile hissederiz. fakat biz kuşlar, ağaç dalları üzerinde otururken dalar gideriz. geçmişi düşünürüz. hatıralar gözlerimiz önünde canlanır. doğrularımız, yanlışlarımız aklımıza gelir. çoğu zaman da hayaller kurarız. bunlar genellikle tadını damağımızda hissedeceğimiz hayallerdir. yani gerçek olmasını istediğimiz. işte bu gibi durumlarda bir sapanın veya bir tüfeğin bize doğru nişanlandığını görmemiz yahut yaklaşan birinin hışırtısını, ayak seslerini duymamız mümkün değildir. biricik yavruma uçmayı öğretiyordum. yavrum çok yorulmuştu. bir ağacın dalına konduk, dinleniyorduk. etraftaki ağaçlar kuş doluydu ve sanırım çoğu da benim gibi hayallere dalmıştı. küt diye bir ses duydum ve yavrumun feryadı ile kendime geldim. baktım yavrum vurulmuş düşüyordu. kanatlarımı çırptım ve uçtum. havada geniş bir daire çizdikten sonra olayın olduğu yere döndüm. çevrede kuş yoktu, hepsi kaçıp gitmişlerdi. olayın nasıl olduğunu kuşlardan sorar, öğrenirim. neyse bırakayım şimdi bunları düşünmeyi. yavrumu vuran çocuk kalktı, gidiyor. gözden kaybetmeden takip edeyim şunu. evinin nerede olduğunu öğrenirim hiç olmazsa. “ batur yolda gördüğü bir arkadaşıyla konuştuktan sonra oturdukları apartmanın kapısından içeriye girdi. oturdukları daire 4. kattaydı. anne güvercin karşı sokaktaki bir apartmanın çatısında saatlerce bekledi. akşam olunca odaların, salonların ışıkları yanmaya başladı. yavrusunu vuran çocuğun girdiği binanın oda ve salonlarını kontrol etmeye başladı. örtülmeyen veya aralık bırakılan perdelerin arkasından içeri bakıyordu. 4. kattaki balkonun korkuluk demirlerinin üzerine kondu. şöyle bir etrafına bakındı, bir tehlike var mı diye. sonra ağır ağır başını pencere tarafına doğru çevirdi. perdesi kapatılmamış pencereden içerisi rahatlıkla görünüyordu. ve onu gördü…tam karşıda oturmuş, yanındaki birkaç kişiye bir şeyler anlatıyordu. el-kol hareketleri yapıyor, kahkahalarla gülüyor, etrafındakileri güldürüyordu. onun son derece neşeli hali içini sızlattı. bu sahneyi daha fazla görmeye dayanamadı, kanatlarını çırptı ve simsiyah gökyüzüne doğru uçup gitti. daha sonraki günlerde batur evlerinin yakınındaki ağaçlıkta sık sık kuş avına çıktı. fakat hayret!..her zaman pek çok kuşun bulunduğu bu ağaçlıkta bir tek kuşa rastlayamıyordu. batur, yine bir gün elinde sapanıyla buraya geldi. çevreden çıt çıkmıyordu, etrafta hiç kuş yoktu. tam yavru güvercini vurduğu ağacın altına gelmişti ki, aniden kanat sesleri duydu. şaşırmıştı. üzerine doğru dalışa geçen kuşu son anda fark etti. elleriyle yüzünü kapatması onu yaralanmaktan kurtardı. kuş çığlıklar atarak hemen ikinci defa saldırıya geçti. bu saldırı birincisinden çok daha şiddetli oldu. kuşun kanat vuruşları birer tokat gibi yüzüne gelen batur, sırtüstü yere yuvarlanırken eliyle kuşa sert bir darbe indirdi. kuşun ilerdeki çalılıkların arasına düştüğünü gören batur, arkasına bile bakmadan kaçıp gitti. batur o gece hiç uyuyamadı. yatağında devamlı olarak bir o yana, bir bu yana döndü, durdu. sabaha karşı şafak sökerken o kuşun kim olduğunu ve kendisine neden saldırdığını anlamıştı. o kuş, birkaç gün önce vurduğu yavru güvercini annesiydi. demek ki anne güvercin yavrusunu vuranı unutmamış, devamlı olarak takip etmişti. kuş vurmak için ağaçlığa gelirken orada bulunan kuşların kaçıp gitmesini sağlamıştı. bu birkaç gündür ağaçlıkta hiç kuş görememesinin nedenini ortaya çıkarıyordu. korkunç bir takip altındaydı. eğer kuş vurmaya devam ederse anne güvercinin felaketine neden olacağını anladı. zararın neresinden dönülürse kardı. bir daha kuş avına çıkmazsam anne güvercin belki peşimi bırakır diye düşündü. zaten sapanını anne güvercin ile boğuşurken düşürmüştü. bundan sonra kuş vurmayacağına söz verdi.
    anne güvercin ise, batur ile yaptığı mücadeleden sonra yerde bulduğu sapanı gagasının arasına kıstırıp uçup gitmiş, uzaklara, çok uzaklara, kimsenin onu bulup bir daha kuş vurmasına imkan bulamayacağı kadar uzaklara giderek oralarda bulduğu bir çukura sapanı atmış ve üzerine toprak, yaprak ne bulduysa doldurarak gömmüştü. anne güvercin daha sonraki günlerde ağaçlığın kenarında nöbet tutmaya devam etti. birisi buraya gelmeye kalksa hemen ağaçlar üzerinde dinlenen, uyuklayan veya hayal kurmakta olan kuşları uyaracak ve bu ağaçlıkta kimsenin kuş vurmasına izin vermeyecekti. böylece aradan haftalar geçti. sonbaharın gelmesiyle havalar soğumaya başladı. bütün göçmen kuşlar gibi anne güvercin de grubuyla birlikte kışı geçirmek için sıcak ülkelere göç etti. ertesi yıl nisan ayında anne güvercin grubuyla birlikte tekrar bu ağaçlığa geldi. günler çok sakin ve olaysız geçiyordu. anne güvercin fırsattan istifade ederek üç tane yumurta yumurtladı. bu yumurtaların üzerinde günlerce kuluçkaya yattı. sonunda yumurtalar çatladı ve üç tane minimini yavru sahibi oldu. yaz mevsimi boyunca yavrularını büyüttü, onlara uçmayı öğretti. hayatta kendilerine yönelebilecek tehlikelere karşı daima uyanık durumda bulunmayı öğütledi. batur verdiği sözü tuttu. bir daha onu kuş vururken gören olmadı dedi:)))
    Tümünü Göster
    ···
  7. 49.
    0
    6 adam 1 kadın ıssız bi adaya düşmüşler. kendilerine bi hayat kurmuşlar,
    günler geçmiş e tabi libido tavan yapmış, kararlaştırmışlar her ay biri karıyı gibecek
    başlamışlar sonra bakmışlar 1 ay cok uzun 15 gunde bire dönmüşler
    haftada bir, günde bir derken gel zaman git zaman karı ölmüş

    napalım napalım diye düşünürken 1ay geçmiş 2 ay geçmiş 3 4 5 derken
    6 . ayın sonunda bakmışlar bölye olmuyo ve karıyı gömmüşler.
    ···
  8. 48.
    0
    6 adam 1 kadın ıssız bi adaya düşmüşler. kendilerine bi hayat kurmuşlar,
    günler geçmiş e tabi libido tavan yapmış, kararlaştırmışlar her ay biri karıyı gibecek
    başlamışlar sonra bakmışlar 1 ay cok uzun 15 gunde bire dönmüşler
    haftada bir, günde bir derken gel zaman git zaman karı ölmüş

    napalım napalım diye düşünürken 1ay geçmiş 2 ay geçmiş 3 4 5 derken
    6 . ayın sonunda bakmışlar bölye olmuyo ve karıyı gömmüşler.
    ···
  9. 47.
    0
    on derece guzel bir kadin dondurma yiyormus.
    adamin biri kadinin yanina gitmis demis ki :

    hanimefendi, sizden bir sey rica edecegim ama biliyorum ki yanlis anlayacaksiniz.
    yok anlamam buyrun
    rica etsem bi kere yalayabilir miyim?
    kadin: tabi neden olmasın demis dondurmayi uzatmis.
    adam: bakin yanlis anladiniz...
    ···
  10. 46.
    0
    reserved
    ···
  11. 45.
    0
    adamin biri motogiblet almis.
    satici adama bir kutu vazelin
    hediye ederek yagmurlu havalarda
    bunu metallere sur pas yapmaz demis
    ve adam motorunu gostermek uzere kiz
    arkadasina gitmis. neyse aksama dogru kiz gel
    seni bize goturup ailemle tanistirayim hemde
    aksam yemegi yeriz. demis ve bir hatirlatmada bulunmus :

    "yalniz dikkat
    et
    bizim evde
    yemek yerken kimse
    konusmaz. konusan bulagiblari
    yikar... "

    adam 4 kisinin
    bulasigindan ne olacak
    diye dusunurken eve girdiklerinde
    bir de ne gorsun dag tas her yer bulagib...
    ulan bir konusursak yandik demis...
    yemek yerken aklina "ulan ben simdi bu kizin elini tutsam kimse bir sey diyemez"
    fikri gelmis. kizin elini tutmus kimseden cit yok.
    bir de opeyim
    demis, opmus gene cit yok..
    ulan ben bunu becereyim demis,
    herkesin gozu onunde becermis ama gene cit yok..
    adam iyice piskinlige vurup yahu bunun anasi da guzelmis
    deyip onu da
    becermis.. gene cit yok.. tam bu sirada disarda gok gurleyip yagmur yagmaya baslamis.
    bizimki motoru paslanmasin diye aldigi vazelini cebinden cikardigi anda kizin babasi bagirarak ayaga firlamis...

    "tamam tamam koy onu yerine bulagiblari ben yikarim.
    ···
  12. 44.
    0
    hani içinden anlatıcaktın he
    ···
  13. 43.
    0
    bir zenci bir beyaz muallak var. gibismeye karar verirler.ilk beyaz dalar vazelini alır eline. zenci sorar:
    -ne yapacan o vazelinle?
    -gotune surcem acılsın diye. der ve giber.
    sıra zenciye gelir.
    eline alır vicksi gotune calmaya baslar beyazın. beyaz sorar:
    -ne yapcan o vazelinle?
    -cigerlerin acılsın.
    ···
  14. 42.
    0
    @3 Güldürdün bin *
    ···
  15. 41.
    0
    bir gün uçakta ingiliz fransız temel bir de jameikalı gidiyormuş

    temel jameikalının yanına gidip sormuş ' sen yabancısın galiba dıbına koydukumunun?
    ···
  16. 40.
    0
    küçük çocuğun en sevdiği şey, yatak odasındaki dolaba girip beyaz ayısı ile oynamakmış. ama annesi bu duruma çok kızıyormuş, çünkü kocası yokken sevgilisini eve alıyormuş.

    kadın bir gün, çocuğunun dolapta olup olmadığını kontrol etmeden sevgilisini yatak odasına almış. bu sırada aniden kocası gelince, kadın sevgilisini dolaba sokmuş. adamla çocuk dolabın içinde karşılıklı birbirine bakarlarken, karı-koca sevişmeye başlamışlar.

    çocukla adam arasında da diyalog başlamış:

    - amca !

    - efendim.

    - benim bir beyaz ayım var.

    - eeee!

    - sen onu satın alacaksın.

    - çocuğum ben kocaman adamım, ne yapayım ayıyı?

    - yok yok alacaksın.

    - almayacağım ulan.

    - alacaksın alacaksın, yoksa çıkar babama söylerim.

    - peki peki sus, ne kadar?

    - 50 dolar.

    - hadi lan, buna 50 dolar vermem.

    - peki, ben de çıkar babama söylerim.

    - peki peki, al şu 50 doları.

    aradan bir süre geçmiş:

    - amca !

    - ne var?

    - ayımı geri ver.

    - hadi lan, ben ona 50 dolar saydım.

    - vereceksin, yoksa çıkar babama söylerim.

    - peki lan velet, al şunu da sus.

    biraz sonra;

    - amca benim beyaz ayı var ya!

    - eeee ?...

    - sen onu 100 dolara alacaksın.

    - hmmmpoffff!

    bu böyle sabaha kadar devam etmiş. çocuk adamın cebindeki tüm parayı almış. ertesi gün gitmiş bu paralarla kendisine bir bigiblet almış.
    eve geldiğinde annesi;

    - bunu nereden buldun, diye sormuş.

    - parayı yerde buldum.

    - olmaz çocuğum, günah işlemişsin. git bigibleti geri ver, parayı al, onu da kiliseye bağışla. gitmişken de parayı nasıl bulduğunu anlat, günah çıkar.

    çocuk istemeye istemeye annesinin dediklerini yapmış. parayı kiliseye bağışladıktan sonra günah çıkarma odasına girmiş. rahip kabinin diğer tarafından seslenmiş:

    - buyur çocuğum.

    - rahip amca, benim bir beyaz ayım var.

    rahipten gürleme gibi bir ses gelmiş:

    - gibtir git lan, bela mısın, nesin sen?
    ···
  17. 39.
    0
    kadının biri kocasına sorar
    -beni nasıl buluyorsun?
    çamaşır makinesi gibi der kocası.. kadın buna bozulur, canı sıkılır ama belli etmez.
    gece olur adam kadını arzular
    -karıcığım sevismeye ne dersin?
    -o kadar küçük şey için makine çalıstıramam bi zahmet elinde çitileyiver diyerek lafı sokar kocasına..
    ···
  18. 38.
    0
    cocuun teki yengesini dus alırken görmüs ve gidip vajinal bölgeyi göstererek "bu ne " demiş ve ablasıda ona "balta düstü evladım" demis cocukta "vay dıbına koyim tamda dıbının üstüne düşmüş ha" demiş..
    ···
  19. 37.
    0
    reserve
    ···
  20. 36.
    0
    risörvid
    ···