-
26.
+7S-"Abi iyi misin"
b-"Pek iyi sayılmam. Gururum ve birkaç kemiğim kırıldı"
S-"Birkaç değil muhtemelen vücudundaki kemiklerin %90 ı kırıktı. Ama şansa hızlı iyileşiyorsun."
b-"Ne oldu orada?"
S-"Ben uyandığımda kimse yoktu orada. Tek sen vardın ve yatıyordun kanlar içinde. Ben de seni kimse görmeden kahvehaneye taşıdım. 3 gündür uyuyorsun."
b-"3 gün mü? Bu akşam dava var. Saat kaç?"
S-"Saat 12.30" Daha 7 saat vardı.
b-"iyi bari 7 saate toparlanmam lazım. Bana iki tane değnek getir bakalım yürüyebilecek miyim?"
S-"Ama abi daha kemiklerin kaynamamıştır. Yürüsen bile çok acı çekersin."
b-"3 gün önceki kadar acı çekmeme imkan yok" dedim. -
-
1.
0hadi süpersinnn
-
1.
-
27.
+73 saatlik yolculuktan sonra Sri Lanka'ya varmıştık. Pek turistik yeri olduğunu sanmıyordum. Daha çok ağaçlar ve birkaç köy tarzı yer vardı. Oradaki dağı gördüm ve birden kendimi oraya çekiliyormuş gibi hissettim.
Kü-"Abi iyi misin. Kendinde gibi değilsin."
b-"Biliyorum. Şu rüyamda gördüğüm dağ. Beni kendine çekiyor."
R-"Bu saatte dağa falan gidemeyiz. Kalacak bir yer bulmalıyız. Buranın para birimi ne?"
b-"Rupi olması lazım. Buralarda dövizci varsa bozduralım parayı."
S-"Burada 2 tl 36.8 rupi ediyormuş." Oha amk. Zengin olduk desene. Ama dediğim gibi çıkmadı. Otele verdiğimiz kişi başı 5 gün kalacağımızı hesaplamıştım ve tutar kişi başı 400 tl. Vay amk. Kız kardeşime yükten başka bişey olmamıştık. Üçümüzde amk.
Kü-"Sorun değil zaten parayı harcayacak yerim yoktu. Biriktirdiğim vardı. Yani para konusunu dert etmeyin" dedi.
b-"Bu kadar yardım ettin teşekkür ederim. Sana borcumum ödeyeceğim." dedim.
Kü-"Seni zaten bulduğumda borcun kapanmıştı abi. Şu meseleleri bir halledelim. Daha sonra konuşuruz." dedi. Haklıydı. Başımdaki belaları bitirmenin anahtarı muhtemelen o mağaraydı. Veya manastırda da olabilirdi.
R-"Bu gece dinlenelim. Sabahın erken saatinde yola çıkarız. Selim ve sen bir odada, ben de kübra ile yan odada yatacağız. Eğer bişey olursa hemen kapıyı çalarsınız. Benim uykum hafiftir. "
S-"Tamam abla" dedi ve onlar yan odaya geçtiler. Ben ise yatağa koydum kafamı. Divanda yatmak sokakta yatmak kanepede yatmak derken yatakta yatmak pek rahat gelmemişti. Bayağı uzun bir süredir yatakta yatmıyordum. Ama fazla rahattı yatak. Bir an yerde yatmayı dahi düşündüm ama türklük genetiğim "Parayı boşuna mı verdi kız amk" dediğinden dolayı yatakta uyumaya çalışıyordum. Tam dalmak üzereyken bir ses duydum
"Hoşgeldin halefim" -
28.
+4 -3Patron aşağıda işçiyi gondikliyordu. Bir anlığına arkama baktım. Kimse yoktu. Patronu izlemeye devam ettim. Ama orda değillerdi. Birden arkama döndüm ve işciyle patronu gördüm. Meğer patron zenciymiş 50 cmliklerini yüzüme vurarak gangbang yaptılar.
SON
edit: ne ada diğerlerini attın amk cocu -
-
1.
+1Zencilerden soğuttunuz adamı :D
-
1.
-
29.
+7Uyandığımda her yer kan içerisindeydi. Tavana doğru bakıyordum. Yukarıdan kırmızı bir sıvı damlıyordu. Biraz ayıldıktan sonra kalktım ve korkunç bir şeydi. Beni döven 2 adamın bağırsakları dışarı çıkmıştı. Ne olduğunu anlamamıştım. Patron ise kenarda saklanıyordu. Yanına gittim ve:
b-“Ne oldu burada?” diye sordum.
P-“Defol git yanımdan. Kolumun birini aldın yetmez mi?” dedi ve sahiden de kolunun biri yoktu. Neler olmuştu? Ben bunları yapmış olamazdım. Birden içimde bir dürtü uyandı. Durmadan bana
bi-“Öldür onu Öldür onu Öldür onu Öldür onu Öldür onu Öldür onu... ”Neredeyse kafam çatlayacaktı. Yere eğilip kafamı tuttum.
P-“Hayır yapma” Birden saplanma gibi bir ses geldi. Kafamdaki ses kesilmişti. Kafamı kaldırıp baktığımda masa ayağının tam kalbine saplanmış olduğunu gördüm. Ben de bir elimle masa ayağını tutuyordum. Patron ölmüştü. Ve hiçbir korku heyecan dahi hissetmiyordum. Sanki öldürmek normal bişeydi benim için. Normalde çığlık atıp ağlamam lazımdı. Ama bağırsakları görmeme rağmen hiçbirşey hissetmiyordum. Daha sonra polisler gelmeden kanıtları yok etmek aklıma geldi. Sanki bunu daha önceden yapmışım gibi kanıtları tek tek temizlemeye başladım. Masa ayağını temizledim, Patronun koludaki kıyafeti çıkarttım. Parmak izim olabilirdi. Bağırsakları aldım ve kenarda bulduğum bıçakla aşırı ince bir şekilde doğradım. Garip olan tarafı bana mantıklı geliyordu. Daha sonra diğer kanıtları da yok ettikten sonra bağırsakları bir poşete alıp arka kapıdan çıktım ve kimsenin görmediğine emin oldum. Zaten patron beni çağırırken kimse görmemişti. Emindim buna. Eğer görselerdi onları da öldürürdüm diye geçirdim aklımdan. Poşeti inşaattan en az 2 km uzaktaki ağaca gömdüm ve geri çalışmaya döndüm. Sanki hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam ediyordum. -
30.
+6Reyna
Çok güzel tuzaklar hazırlamıştım. Çukur tuzağından tut kaya tuzaklarına kadar. Neyseki öğrenciler güçlüydü. Merdivenleri kırdırmıştım. Yukarı çıkmanın başka da bir yolu yoktu. Tırmanmak zorundaydı. Bu da bize bayağı zaman kazandırırdı. Koskoca dağın zirvesine yakın bir yerdeydi bu manastır. 25.000 merdiveni kırdırdım. Bu işten sonra muhtemelen bizi tamire verirlerdi ama bunu daha sonra düşünecektim.3 saat geride kalmıştı. Geriye kaldı 3 saat. Kübra ise silahlarıyla meşguldü.
R-"Senin anneni arasak babanı durduramaz mı?"
Kü-"Annem öldü. Trafik kazasından. Muhtemelen artık babamın öldürdüğünü düşünüyorum. Giderken kavga etmişlerdi. Annem oğlumuz dersini almıştır eve geri getirelim diyordu babam ise hayır olmaz diye diretiyordu. En sonunda annem Bir bineyi geri almaya gidiyorum diyince babam çıldırdı ve peşinden gitti. Sonrası malum. Babama inanarak hata yaptım."
R-"Bizim ortak noktamız çok fazla kötü şeye şahit olmamız. Bir zamanlar kardeşime bişey olacak diye korkuyordum şimdi ise ön safta savaşacak. Sırf daha yeni tanıştığı bir adamı korumak için. Bir bine bize çok şey öğretti. Kendi mahallemden çıkıp Sir laka ya geldim. Kendimi dışardan gelen yardımlara kapatmıştım, ne hale geldiğime bile bakmadan. Şimdi ise sizinle tanıştım ve yardım almanın kötü bişey olmadığını öğrendim. Hepsi bir bine sayesinde"
Kü-"Ama hala Sri Lanka demeyi öğrenemedin" diyince ikimiz de güldük. "Sonunda sonuna geldik. Babamı hallettikten sonra abim adalete teslim olacak ve hapis yatacak. Belki Sri Lanka'da da yaşayabilir. Hapis yatmasına gerek kalmaz."
R-"Ona söz verdirmiştin hapise girmesi için. Kesinlikle sözünden dönmez seninle Türkiye'ye gelir."
Kü-"Biliyorum ama yine de bu iş bittikten sonra ona bu seçeneği sunacağım."
R-"Senin bu öngörü yeteneğin iyiymiş. Tuzaklara nasıl düşeceğini dahi söyledin. Gerçekten sayende çok zaman kazanacağız."
Kü-"Abartma sen daha çok iş yaptın. Bütün işin detayına kadar dikkat ettin. Merdivenleri yıktırdın. Daha ne yapacaksın." dedi ve ikimiz de birbirimize güldük. -
31.
+6Cafeye gittiğimde bayağı boş bir internetcafeydi. Fakir mahallesine yakındık herhalde o yüzdendi. Fazla umursamadım zaten benim derdim bana yetiyordu. Selim bir masa açtırdı üst kattan. Gittik ve googleye yazdığım ilk sözcük 'manastırlar' oldu. Saçma sapan resimler ve birkaç tane doğru dürüst manastır açıklamalarından sonra nihayet benimkine yakın bir benzerlikte manastır bulmuştuk. Sri Lanka denen bir ülkedeydi(Sirkan gibi amk :D Araştırın isterseniz Sri Lanka ülkesini :D). Adını ilk kez duymuştum. Ama gerçekten benim rüyamdaki yere çok benziyordu. Şimdi gideceğimiz yeri bulduk ama bir sorun vardı. Nasıl gidecektim? Ada ülkesiydi zaten ama deniz yolları bile polisler tarafından tutuluyordu. Bir yolunu bulmalıydım.
S-"Nasıl gideceğiz usta bir planın var mı?" dedi. Amk ben de senden medet umuyordum.
Kü-"Abi buradan gitmeliyiz. Telsizden şüpheli 3 kişinin bu internetcafeye girdiğine dair bir şikayet alınmış. 5 dakika içerisinde burada olurlar."
b-"Babam da eğer bu konuşmaları dinliyorsa 2 dakikamız var demektir. Acele edin." Koşarak çıktık. 2 sokak ileriden arkamı döndüm ve internetcafe hep polis arabaları doluydu. Bizi bulmaları fazla sürmezdi. Saklanacak bir yer lazımdı. Hemen aklıma Selim'in evi gelmişti. Selim evsiz biliniyordu. Belki sorun çıkmazdı. Ama başka şansımız da yoktu. -
32.
+62 Ay Önce
Yakup amcanın yanında çalışmaya bayağı alışmıştım. Daha çok bana oğlu gibi davranıyordu ama çocukların var mı diye sorunca da pek cevap vermiyordu veya konuyu değiştiriyordu. Belli ki bir yarası vardı. Ben de yarasını deşen olmak istemiyordum. Onun için sessiz kalıyordum ama korkuyordum da. içimdeki öfkeden korkuyordum. işler bittikten sonra her akşam en az 1 saat sohbet ederdik etrafı toplarken.
b-"Yakup amca sana bir sorum olacak."
Y-"Tabi evladım sor."
b-"Bazen öfkeni kontrol edemediğin veya korktuğun oluyor mu?"
Y-"Bak oğlum, öfke iki ucu keskin mızraktır. Eğer ondan korkarsan elini keser. Eğer onu kullanırsan da elini keser. Onu kabullenmen gerekir. Yani mızrağı tam ortasından tutarsan elini kesmez. Eğer öfkeni kabullenip onu gerektiğinde kullanabilirsen çok güçlü bir silahtır. Ama abatırsan bir tek elini keserek kurtulamazsın."
b-"Peki nasıl kabulleneceğim?"
Y-"Sana bir anımı anlatayım. Küçükken çok fazla korkardım ben. Herşeyden korkardım. O kadar ki ailem bile beni sevmemeye başladığını hissederdim. Ama babam asla vazgeçmedi. Hep ilerde çok cesur biri olacağımı düşünürdü. Ve birgün babamla alışverişten dönerken birkaç adam önümüzü kesti. Muhtemelen parasını istiyorlardı. Daha sonra biri bana doğru bıçakla yaklaşmaya başladı. Donakalmıştım. O anda babam bana yaklaşana kafa attı. Diğerleri de babama saldırmaya başladı. Daha sonra babamın yerden kalkamayacağını hatta öleceğini düşündüklerinde bırakıp kaçtılar. Babam neredeyse kan kaybından ölecekti. Ambulans geldi zütürdüler hastaneye. Neyseki zamanında yetişmişiz. 2 gün sonra taburcu olduğunda yanıma geldi ve (Yakup amcanın babası YB olsun)
YB-" iyi misin oğlum?"
Y-"Evet baba iyiyim" dedim. O da bana şöyle dedi:
YB-"Korkmak kötü bişey değildir. Onu kabullenmen gerekir. Ben de orada korkmuştum. Ama sana bıçakla yaklaştıklarında korkumu kabullendim ve çekeceğim acılara razı oldum. Birini koruyacağın zaman ne korku seni durdurmalı ne de acı." demişti.
Y-"Yani bir bine senin yapman gereken birini korumak ise o zaman öfken bir silah. Eğer tek başına kullanırsan mızrağın bir ucundan tutmuş gibi elin kesilir. Bunu dikkatli kullan." dedi -
33.
+6Ben kendimi hala vahşet modunda tutuyorum tabiki. Vahşetten çıksam ya bayılacam ya da öleceğim. Ben bile zar zor zabdedebiliyorum bu modda durmayı. Cidden sanki durmadan koşuyormuşcasına yorulmaya başladım.
b-"Ne zaman varacağız."
S-"Az kaldı abi azıcık sabret" Ama sabır edecek takati kendimde zor buluyordum. En azından mermileri dışarı atmıştım akıl edip. Ama enfeksiyon vs. düşünmediğim için salaklık da yapmış olabilirdim. Ama şu an pek ilgilenmiyordum bu konuyla. Hemen bitse de gitsek havasına girmiştim. Gidecektim ama nereye? Tek bildiğim şey şu an veterinere varmak istediğimdi.
S-"Abi geldik." dedi ve koluma girip beni veterinerin yanına zütürdü. Daha babamın dayağının acısı geçmemişken bir de polislerin mermileri epey işimi zorlamıştı. (Veteriner V olsun.)
V-"Selim burada ne işin var?"
S-"Fazla vaktimiz ustam kan kaybından ölecek."
V-"Ben hayvanlarla ilgileniri... " gözlerimi gördü ve bir adım geri çekildi.
b-"Hayvanlara ne yapıyorsan bana da aynısını yap işte." diye söyledim.
V-"Bu gözler... "
b-"Fazla vaktimiz yok hepsini sana anlatırım ama beni iyileştirmen la zı ... " Eski halime döndüm ve bayıldım. -
34.
+617 YIL ÖNCE
Ben bilgisayarda oturmuş facebookta boş boş takılıyordum.
A-"Hadi yemek hazır, herkes sofraya" Ben de gittim ve sofraya oturdum. Yemekte pirinç pilavı, tavuk sote, çorba olarak mercimek çorbası vardı. Annemden ekmek istedim ve annem bayat ekmek verdi. Ben ise
b-" Ben bayat ekmek yemem" dedim.
A-"Bunları bulamayanlar var oğlum"
b-"Banane yaa taze ekmek istiyorum" Annem ise dışarı çıkıp taze ekmek almıştı. Ben ise o ekmeği de yarım bırakıp bayatları arasına gitmişti. 2. tabağı istemiştim. Tabağımdaki yemeği yarım bırakıp çöpe dökmüştüm. -
-
1.
0ayırayım şurdan
-
1.
-
35.
+6Manastıra yaklaşmıştım. Kardeşimi göreceğim için heyecanlıydım. Sonunda bu çile bitiyordu. Manastırın kapısına vardım. içeri girdiğimde herkes uyuyordu. Saate baktım. Saat 5.35 di.
U-"Hoşgeldiniz efendim. Tanrımız hemen sizinle görüşmek istiyor. Çok büyük aciliyeti olduğunu söyledi."
b-"Her tarafım ağrıyor. Vahşetimi kapatıp uyuyamayacak mıyım bile?
U-"Malesef ilk kez benimle konuştu. Bu da gerçekten aciliyeti var demektir" dedi. Bende gerçekten merak etmiştim.
U-"isterseniz uyandırayım onları da"
b-"Hayır gerek yok. Mağaraya gidelim" dedim. Mağaraya doğru yol aldık. Usta zaten mağaranın önünde durdu içeri girmedi. Ben ise içeri girdim.
T-"Buraya gelmene sevindim fakat hala hazır değilsin." dedi ve mağara çöktü. Giriş kapandı. itmeye çalıştım ama açılmadı.
b-"Bunu neden yaptın" diye sordum.
T-"La-Ateh şu anda burada. Ve manastıra doğru geliyor. Gelmesine tahmini 6 saat var. Çok sinirli. Şu ana kadar 2 köy vahşeti tattı. Yaşayan kalmadı köylerde. Onu birtek sen durdurabilirsin ama bu kapıyı açman lazım" dedi.
b-"O zaman neden üstüme kapattın kapıyı? Arkadaşlarımın ve kardeşimin başı belada."
T-"Şu ana kadar hep vahşet açtın. Şimdi daha da ileriye gitmelisin. Önce onu kapatman lazım."
b-"Nasıl kapatacağım. Şu ana kadar kapatamadım. Şimdi nasıl kapatacağım?"
T-"Bunu sana ben söyleyemem kendin bulman lazım. iç benliğine odaklan. Meditasyonla zihinni aç" Hah. işte meditasyon yani birşeye odaklanma diyince ben 0 dım. Ama hemen pozisyonu aldım ve odaklanmaya başladım. -
36.
+6Bir bine
Mağaranın önüne geldim ve içeriye girdim. Çok karanlıktı. Göz gözü görmez burada desem haklı olurdum herhalde. Cidden çok karanlıktı. (Tanrı dediklerine T diyecem)
T-"Buraya bu şekilde girdiğine göre epey cesur olmalısın.Şu gözlerini bir açalım" dedi ve ben daha sözü bile söylemeden vahşet açıldı. Onu görebiliyordum. Aşırı derecede büyük bir şeydi. Gözleri babamınki gibi bakıyordu. içimde bir korku oluştu. Yediğim dayak aklıma geldi. ve korktum içten içe.
T-"La-Ateh'in çocuğunun da vahşet sahibi olacağını beklemiyordum. Nasıl hala yaşıyorsun?" dedi bana.
b-"Nasıl hala yaşıyorsun derken?"
T-"Senin güçlerini kendine alabilmesi için seni öldürmesi gerekir. Güçleri sana geçmiş olmalı."
b-"Ona yumruk attığımda hissetmemişti bile.?"
T-"Bana bir yumruk at. Ama sağlam olsun. Bütün gücünü koy ve odaklan. Vuracağın kişiye değil. Vuracağın noktaya" dedi. Ben de dediğini yaptım. Vuracağım noktaya odaklandım ve vurdum. Acayip güçlü bir yumruktu ama tahmin edersiniz ki hissetmedi bile.
T-"Gerçekten çok güçsüzsün. Bu zamana kadar senin güçlenmeni beklemiş olabilir yeteneğini almak için. "
b-"Nasıl güçlenebilirim?"
T-"Sakin olarak. Şimdi sana bir yumruk atacağım. Eğer ölmeden kalabilirsen hazırsın demektir. Ama ölürsen yeteneklerin bana geçer ve ölmüş olursun."
EDiT: iŞiM DAHA UZUN SÜRECEK :D BELLi BiR DAKiKASI YOK. -
37.
+6EDiT: BEYLER SONA YAKLAŞTIK. BENi BiLEN BiLiR. 3 AYRI SON HAZIRLADIM. STRAWPOLL A KOYACAĞIM VE SONLARI SiZ SEÇECEKSiNiZ. MERAK ETMEYiN BEN DiĞERLERi GiBi PARA iÇiN LiNK.TL OLARAK DEĞiL BUNU HOBi OLARAK YAPIYORUM. SiTE LiNKiNi DiREK ATACAĞIM. ZATEN DEDiĞiM GiBi. BENi BiLEN BiLiR :P
SELiM
Bir yıkılma sesi duyduk ve hepimiz uyandık. Yukarıya doğru baktık ve mağara çökmüş. Hemen dışarı çıktık
Kü-"Ne oldu? Söyleyin"
U-"Bir bine geldi ve mağaraya girdi. Eğitiminin son aşaması. Ama La-Ateh geldi ve şu an iki köyü yoketti. Muhtemelen hedefi bir bine. Ama önüne gelen bütün herşeyi yokediyor. Öfkesi çok büyük. Yakın zamanda tanrıların savaşına şahit olabiliriz." Köydeki duman bize anca gözükmesine rağmen boğazım kurumuştu. Su içmiştim ama bir işe yaramıyordu. Öfkesini taa buradan hissedebiliyorduk.
S-"Ne yapacağız o zaman?"
U-"6 saat içinde burada olacak. O zamana kadar Bir bine son aşamayı tamamlamalı."
R-"Nasıl bir işin içine düştük biz?"
U-"isterseniz sığınaklarımız var. Orada saklanabilirsiniz."
R-"O zaman ben ne anladım bu işten. O bizim için ormanlarda kalacak. Bizim için savaşacak ve biz de kaçacak mıyız? Kesinlikle olmaz. Biz belli yerlere tuzaklar hazırlayacağız. Bunun onu en fazla 1 saat oyalaması lazım" dedi.
U-"O zaman Selim benimle gel. Siz de tuzaklarla ilgilenin." dedi. Ben de peşinden gittim.
U-"Sana bir teknik göstereceğim ama bunu yapmak için tek bir şansın olacak. Orada kılıcı üzerine fırlatırken ikinci kılıcı çıkarıp saldırışını gördüm. Gerçekten burada kimsede bulunmayacak bir çeviklik var sende. Onu için bunu senin öğrenmen lazım" dedi ve metodu gösterdi. Ve bende kalan 6 saat içinde çalışmaya başladım. -
38.
+6K-“Sizinle daha önce karşılaşmış mıydık?”
b-“Daha önce hiç polis bir bayanla karşılaşmadım. Özellikle de sivil bir polis çıtırla. Hep erkekleri genelde beni tartaklar. (Polislerden pek hoşlanmam. Zabıtalar ekmek teknemi çok aldığından ve dayaklarını çok yediğimden olsa gerek)
K-“Hak ediyorsan uyarırlar tabi”
b-“Ay ne kadar masum... Tartaklamayı uyarmak sanıyor. Birgün ruhsatsız pilav satmaya çalış da o zaman tartak.. pardon uyarılmayı görürsün. Kimliğin olmadan”
K-“Senin polislerle aran iyi değil herhalde.”
b-“Yoo bayağı iyi aramız. Düzenli olarak polis merkezine uğradığım için yakında plaket verecekler onu bekliyorum.”
K-“Gerçekten garip birisin”
b-“Garip olan ben değilim sizin yasa kavrdıbınız. Zenginler ve yalakalar yaşasın fakirler ölsün mantığı. Burada ben ölmüş olsam muhtemelen şu anda çöp arabasında mahalle mahalle dolaştırılıyordum. Seni merkezde görmemiştim. Yenisin galiba.”
K-“Polisliğimin 2. yılındayım. Hem yeniysem ne olmuş?”
b-“Normalde yeni başlayan polisleri trafiğe falan verirler ama seni direk cinayet masasına almışlar. Kaç torpil kullandın?”
K-“Ne torpil kullanması? Ben okulu 1. lik ile bitirdim. Bütün fizik yetenek sınavlarından da en yüksek notu aldım.”
b-“Ovvv alkışlayalım o zaman. Ben ise bütün fizik yetenek sınavlarında 2 tanesi hariç onlarda da en iyisiydim rekor kırdım fakat karnımın sağ çaprazında ben var diye almadılar ne hikmetse.”
K-“Bunu bana değil seni almayan adamlara söylemen lazım.”
b-“Beni almayan adamları da devlet atamıştı. Yani suçlu devlet oluyor.”
K-“Seninle konuşmak gerçekten çok güzeldi (!)” dedi ve arabaya binip gitti. Artık işsizdim. Evsizdim. Daha da kötüsü yeni iş bulmam lazımdı. Gerçekten artık dayanamıyordum. intahar edip kurtulasım vardı fakat kendimi fazla seviyordum. -
39.
+5Kü-"Sana yakışmış bu abi hahaahah" dedi. Çok komik ya cidden. Ama Kübra gülünce ben de kendimi gülerken buldum.
S-"Ben haber verdim abi. Sana anlatması gereken şeyler var" dedi.
b-"Anlat bakalım ama fazla vaktimiz yok" diyebildim.
Kü-"Abi babam gitgide garipleşmeye başladı. Bazen geceleri kendi kendine konuşuyor. Seni bulmak için bayağı para harcadı. Benim polis teşkilatındaki kayıtları kullanmaya başladı. Zaten Müge Anlı'ya çıkmasını saymıyorum bile. Dediklerin doğru olabilir. Ben de sizinle geliyorum."
S-"Abla olmaz. Sen polissin bir suçluyla çalıştığın öğrenilirse meslek hayatın biter."
Kü-"Ben yardım etmeyeceğime söz vermedim. Ama o adalete çıkacağına söz verdi." Onu yanıma alamazdım. Kontrol edebileceğimi düşünerek içimden vahşet dedim. Ve kız kardeşime doğru döndüm. Kız kardeşim geriye doğru bir adım attı. Muhtemelen gözlerimi gördüğünden dolayı geri çekildi.
b-"Bu gözler daha hiçbir şey. Daha kötü hallerimde göreceksin beni. Belki de öldürmekten zevk alırken göreceksin. Seni daha yeni buldum ve burada kaybedemem" dedim. Kız kardeşim bana doğru yaklaştı ve sarıldı.
Kü-"istersen bir yaratık ol istersen seri katil yine de seni kabullenirim." diyince muhtemelen eski halime döndüm ve ağlamaya başladım. Uzun süredir kabullenilme duygusunu hissetmiyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamayalı uzun bir süre olmuştu.
Kendime geldiğimde "Tamam geliyorsun" dedim kız kardeşime. "Ama eğer ki kendimi zaptedemezsem beni durdurmanı, durduramazsan ve sana saldırırsam veya Selim'e beni öldürmeni istiyorum" dedim. O da zaten kabul etti. Akıllı kızdı. Tehlikelerin farkındaydı. Abisini hatta babasını bile zarar verecekse gözünü kırpmadan öldürürdü. Daha sonra internetcafenin yolunu tuttuk. -
40.
+5Kübra polis merkezinden 1 aylık iznini kullanıyordu ama "birkaç dosyam yarıda kalmış" bahanesiyle gidecekti işe. Reyna zaten dostlarının yanına gitmişti. Biz de evde sap gibi kalmıştık.
S-"Dışarı çıkıp alıştırma yapalım mı?"
b-"Polisler şu an her yerde bizi arıyor. Dışarı çıkmamız pek akıllıca olmaz."
S-"Evde sıkıldım."
b-"Bende sıkıldım ama başka çaremiz yok. Beklememiz lazım onları" dedim. 6 saat sonra ikisi de geldiler.
b-"Nerede kaldınız? Bu kadar uzun sürüyor mu bu işler?"
Kü-"Yoo. Bizim işimiz 2 saat sürdü. Alışveriş yaptık. Reyna benim evde duş aldı." Duş aldığını farketmiştim zaten. Kız evrim geçirmişti aq.
R-"Zaten acele acele yaptık alışverişi de." dedi. Ne ara bu kadar samimi oldular anlamıyorum.
S-"Bu acele ettiğiniz hali mi?" dedi. Çok yanlış soru sormuştu. ikisi bir anda
RKü-"Sen karışma " diyince Selim mal gibi kalmak deyimini gerçekleştirdi.
R-"Ne yani ülke dışına bu paçavralarla mı gitseydim?" dedi. Bana ilk gün borçlanacak diye laf atan kız şimdi kıyafet üstüne kıyafet almış. Tabiki de bunu söylemedim. Söylesem beni vahşet kurtaramaz bu kızın elinden.
Kü-"Ee ne zaman gidiyoruz?"
b-"En yakın uçak ne zaman... " acı çekmeye başlamıştım. Bu bilindik bir acı değil. Sanki nikotin ister gibi uyuşturucu ister gibi bir acıydı. Vahşet içimden çıkmak istiyordu. Kübra hemen yanıma koştu:
Kü-"Abi iyi misin?" Düşünemiyordum. Sadece önümde duran insanları öldürmek istiyordum. Kimseyi umursamazca.
b-"Boş bi r arazi va r mı?" diyebildim. Orada vahşeti açıp dinene kadar bekleyecektim. Başka çarem yoktu.
R-"ilerde var ama dışarı çıkman tehlikeli olabilir. Kusacak mısın?"
b-"Vahşeti içimde tu tamıyorum." dedim.
R-"Tamam kıyafetleri giyin... "
b-"Buna zaman yok." dedim ve koşarak çıktım. Bomboş bir araziydi. Evin önünde polis falan olurdu sanıyordum ama çöp mahallesine pek polis uğramıyordu herhalde. Boş arazide "Vahşet" diye haykırdım resmen. Orada vahşetim açıldı ve resmen bir rahatlama geçirdim. Ama hala içimde birşeyleri parçalama isteği vardı. Tam o anda bir ses geldi. Bir kadın "Durun lütfen durun" diye bağırıyordu. -
41.
+5Selim
Orada dövüş antremanı yapan birkaç çocuk gözüme çarpmıştı. Gidip onlarla antreman yapmak istiyordum. Ustaya sordum:
S-"Dövüş antremanı yapabilir miyim çocuklarla?" Usta biraz gülümsedi.
U-"Tamam yapabilirsin. Ama önce üstünlük düşüncenden arınman lazım." ne dediğini anlamamıştım ama kabul ettim. Karşıma küçücük bir çocuğu koydu.
U-"Sen ne ile dövüşeceksin?" dedi.
S-"Ben kılıç kullanırım" dedim. Çocuğun da eline sandalet verdi.
U-"Bu çocuk hiç kımıldayacak. Onu itebilirsen dahi seni diğer çocuklarla dövüştürürüm" dedi. Bu ihtiyar beni işe yaramaz biri olarak görüyordu. Kılıcın ucuna elim değdi ve kanamaya başladı.
S-"Bu kılıç keskinmiş.Çocuğu öldürmek değil antreman yapmak istiyorum dedim" diye söyledim.
U-"Zaten antreman bu" dedi.
S-"O zaman öldürürsem sorun olmaz" dedim ve çocuğa doğru saldırıya geçtim. Çocuk elindeki terlikle kılıca vurdu ve yönünü değiştirdi. Daha sonra tekrar tekrar saldırdım fakat çocukta bir çizik bile atamadım. Daha sonra dayanamadım ve pes ettim.
U-"Neden pes ettin? Karşındaki bir çocuktu ve öldüredebilirdin."
S-"Hayır bunu biliyorum. Siz bilerek önüme en güçlü çocuğu getirdiniz. Diğerleri güçsüz muhtemelen."
U-"Öyle mi? O zaman şunu izle" dedi. Çocuk bütün manastırdaki kişilerle sırayla dövüştü ama bir çizik bile atamadı kimseye. Direk nakavt oldu. Ben ise onu bile yenemiyordum.
U-"Sen buraya ilk geldiğinde gözündeki üstünlük hissi gözüme çarptı. Senden güçlü kimseyi görmüyordun burada. Ama bak şimdi yerini biliyorsun. Rakiplerini ve ne kadar ilerlemen gerektiğini." dediğini anlamıştım. Kendimi üstün görmemem gerekiyordu. Yoksa hemen kaybederdim.
S-"O zaman beni eğitin lütfen."
U-"Seni ben eğitemem. Sen zaten tanrıının torunu tarafından eğitiliyorsun. Benim haddime düşmez" dedi. içim kıpır kıpır olmuştu. Çocuk kadar güçlensem bile bayağı güçlü oluyordum. Heycanımı dizginleyemiyordum.
EDiT: Beyler ben bir 5-10 dakika kadar yokum. -
42.
+5EDiT:ANCA GELEBiLDiM EVE BEYLER VE DEVAM
EDiT2:TRENDE GiRMiŞiZ DESTEĞiNiZ iÇiN SONSUZ TEŞEKKÜRLER
Kübra
Mağaradan birinin çok hızlı bir biçimde uçtuğunu gördüm. Bu muhtemelen abimdi. Üzerimizden geçip ormanın arasına düşmüştü. Koşmaya başladık oraya doğru ama bizi durdurdular.
U-"Bu onun testi, bırakın o kendisi gelsin" Ben o arada ağlıyordum.
Kü-"Nasıl gelsin. Görmüyor musun? Ölmüş bile olabilir."
U-"Eğer tanrımız onu oradan uçurduysa bir nedeni vardır. Bunun nedenine karışmak bize düşmez. Sizi burada o gelene kadar ağırlamaktan onur duyarız" dedi.
R-"Kübra yapacak bişeyimiz yok. Selim bile onların en güçsüzünü yenemiyor. Dışarı çıkmamızın bir yolu yok."
Kü-"O zaman tanrınızla konuşmak istiyorum" dedi. Herkes şaşkın şaşkın bakıyordu. Birkaçı ise güldü.
U-"Malesef oraya gidemezsiniz. Oraya ancak cesareti olanlar ve tanrı kanından olanlar girebilir."
Kü-"Ben de tanrı kanındanım. Oraya girmeye hakkım var."
U-"Peki o zaman siz istediniz. Başınıza birşey gelirse bunun sorumlusu biz olmayacağız."
R-"Bence durmalısın Kübra."
Kü-"Hayır durmayacağım. Abim çok acılar çekti. Şimdi onu koruma sırası bende" dedim ve dağa doğru yöneldim. Mağara girişine geldim ve orada gözleri korkunç biri bana doğru bakıyordu.
T-"iç güzelliğin aynı Sar-ab'a benziyor ama sende dış güzellik de var."
Kü-"Abime ne yaptın söyle tanrı olman umurumda değil" Birden kahkaha atmaya başladı
T-"Hahahahaha ben tanrı değilim. Sadece ölümsüzüm. Siz insanlar ölümsüz görünce tanrı yapmaya alışmışsınız. Ona sadece vurdum."
Kü-"NEDEN"
T-"BANA O GÖZLERLE BAKMA. SAR-AB DA BANA ZAMANINDA O GÖZLERLE BAKTI VE BiR DAHA GELMEDi"
Kü-"O zaman neden abimin yanına gidip yardım bile edemiyorum?"
T-"Bu onun geçmesi gereken bir sınav. Eğer bunu geçerse La-Ateh ile karşılaşabilecek. Yoksa her türlü ölecek. Ben ona kurtuluş imkanı verdi. Benim yardımcılarım sizinle ilgilenecek halefim gelene kadar. Seni tekrar görmek güzeldi Sar-ab." Ve gözler kayboldu. Ben de mağaradan aşağı indim ve abimin dönüşünü beklemeye başladım. -
43.
+5Bir bine
Gözlerimi zar zor açık tutabiliyordum. Bayılırsam ölürdüm. Boğazım kurumuştu. En başta su bulmam lazımdı ama karnımdaki ağrıdan hareket edemiyordum. Normalde vahşet modunda ağrımın fazla olmaması lazım adrenalinden dolayı ama çok ağrıyordu. Sanki ölsem rahatlayacak gibiydim. Neden yaşıyordum ki ben. Yakup babanın vasiyetine sahip çıkamamıştım. Kardeşimin başına iş açmıştım. Selim'i yanıma alarak katil etmiştim. Ve daha sayamadığım birçok şey yaptım. Şimdi ben eğer hiçbiri ile tanışmamış olmasaydım bunlar olmazdı. Daha kaliteli yaşarlardı. Ben ise hayatlarına girip altüst etmiştim. Ben nasıl biriydim ki?
2b-"Artık kim olduğunu anladın mı sonunda?" Rüyamda gördüğüm kendimdi.
b-"Yaşamaya hakkım yok benim" sesim zaten zar zor çıkıyordu.
2b-"Hayır işte bu yüzden yaşamalısın. Bir kere onların hayatına girdin. Seninle Sri Lanka'ya kadar geldiler. Ve sen ölürsen ne olacak sanıyorsun? Bütün bu uğraşlarınız boşa gidecek ve sonunda baban kazanacak."
b-"Babam değil La-Ateh o. Onun ölümü benden olacak." dedim ve diğer ben kayboldu. Muhtemelen hayal görmüştüm. Sürünerek su birikintisi buldum ve içmeye başladım. Rengi sarı ve tuzluydu. Onun ne olduğunu anlamam fazla uzun sürmedi. (Midesi kaldırmayanlara Sarı kola :D) Ama içmeye devam ettim. Gözlerim açıldı sonunda. Zar zor görüyordum ama şimdi her yeri kanlı görüyordum. Bu da daha vahşet modunu kapatmadığımın işaretiydi. Yani iyiye işaret. Daha sonra sürünmeye başladım. Bir ağaca yaslanarak oturdum. Yaramı yapraklarla kapattım. Birkaç bitkiyi kokusundan tanıyordum sanki. işime yarayacak bitkileri çiğniyerek yaramın etrafını sardım ve yapraklarla kapattım. Oraya bu akşam varmama imkan yoktu. -
44.
+5Bir ağacın üstüne çıkmaya çalıştım. Ama vücudum yürümeye zor dayanıyorken nasıl ağaca çıkacaktım. Kendimi zorladım ve bir dala tutunup kendimi yukarı çektim. Çok fazla acıyordu ama yaşamam için ağaca çıkmam lazımdı. Sonunda çıkabildim.Ve tahmin ettiğim gibi kurtlar doluştular. Bana doğru havlıyorlardı. Ben ise dalın sağlamlığından emin olduktan sonra beklemeye başladım. Ağaçta hayvan yoktu bu yüzden akşama doğru yediğim böceklerin bana yetmesi lazımdı. ileriden bir geyik sesi geldi. Kurtlar oraya yöneldiler. 1 kurt ise sanki bekçi gibi duruyordu. Bu kurtu öldürebilirsem karnımı doyurabilirim diye düşündüm ve ağaçtan inip kurta saldırdım. Kurt benim kolumu ısırmıştı ben de bu sayede kafasından tutup gövdesinden ayırmıştım. Daha sonra derisini soymak istedim fakat bıçağım falan yoktu. Zamanında televizyon programlarında adada kalma hikayelerini izleseydim keşke diye düşündüm. Ateş yakmak istedim ama kurtlar geri gelirdi. Kurtları unutmuştum. Kurtun cesedini de alıp ağaca geri çıkmıştım. ilk seferki gibi acımıyordu artık. Alışmıştım sanki acıya. Yapacak bişey yoktu. Güneş olsa belki mercek etkisi yaratacak bişey kullanıp ateş yakabilirdim ama yakamazdım burada. Ağacın üzerinde olmazdı. Mecburdum ve kurtun etini çiğ çiğ yedim. (Miğdesi kaldırmayanlar için yapacak bişey yok :D) Küçük bir kısmını tabiki. Beni idare edecek kadar. Daha sonra kurtlar geri geldi fakat aşağıda kafasını görünce çıldırdılar. Ağaca atlamaya başladılar falan. Gerçekten çok değer veriyorlardı ailelerine diye düşündüm. işte ben böyle korumayacaktım. Yanlız kalmayacaklardı. Hep yanlarında olacaktım. Güneş doğdu ve beni yakalayamayacaklarını anlayınca gittiler. Sadece 1 kurt kaldı. O da muhtemelen yavrusu falandır diye düşündüm ve bedeninin aşağı attım. Kurt bedene yürürken o fırsatta kaçtım.
Çok garipti ama hareketlerim neredeyse normalleşmişti. Yani normal bana göre. Yaram yanıyordu ama artık neredeyse acımıyordu bile. 1 günde bu kadar iyileşmem şaşırtmıştı beni. Herhalde bitkiler fazla iyiydi. Sorunlar hala vahşet modundaydım ve uyku uyumamıştım. Manastıra doğru koştum. Manastır biraz uzaktaydı ama olsun varabilirdim. -
45.
+5Daha sonra davaya çıktım ve babam arkamdan izliyordu. Ne? Polis kızın orada ne işi vardı. Babamın yanında oturuyordu. Babamla hatta sohbet ediyorlardı babam ise arada gülüyordu. Annemi boşayıp bu kızı alacak deseler inanırdım bundan sonra. Beni daha hiçbirşey şaşırtamazdı. Polis kız yanıma yaklaştı babamla beraber ve
Kü-"Senin suçlu çıkacağını hiç düşünmemiştim. Gerçekten rolünü iyi oynadın." dedi. Sinirini saklamaya çalıştığı belli oluyordu.
B-"Kızım bunun gibi iğrenç kişileri bilirsin. Yaptıklarıyla övünürler bide." Kızım mı? Yoksa...
b-"Kübra?" dedim.
Kü-"Adımı nerden biliyorsun?"
b-"Ben abin bir bine" Kübra bunu duyunca şok olmuştu. Benim olduğum kadar olamazdı. Beni sanık sandalyesinde görüyordu ve bir suçlu olarak.
Kü-"Abim bir katil mi yani?" dedi ve ağlayarak çıktı. Babama sinirli sinirli baktım ve
b-"Baba. Bu yüzü unutma. Seni öldürmeye geleceğim. Kardeşimin öcünü alacağım senden."
B-"inan bana çok korktum. Bak. Elim ayağım titriyor." Hala dalga geçiyordu. Elimdeki kelepçeleri kırıp atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Daha sonra hakim geldi ve "Herkes yerine otursun" dedi. Ve dava başladı. Zaten sonuç belliydi. Hapis. Hem de 35 yıl. inanabiliyor musunuz? Öz babam beni bunca zaman takip etmiş. Neden peki? Çünkü elinde beni hapise atmaya koz geçirmek için. Bunun intikdıbını alacaktım.
Beni cezaevine zütürmeden önce karakoldaki hapishaneye attılar. 6 saat sonra gideceğim söylendi ama nedenini anlamam fazla uzun sürmedi. En az 20 tane polis memuru (Muhtemelen kılık değiştirmişlerdi veya gerçekten polislerdi) Ellerinde joplarla kapıya geldiler. Muhtemelen kilidi açar açmaz saldıracaklardı. Yakup babaya verdiğim sözü bozmayacaktım. -
-
1.
-1babanın düşmanlarını gibem
-
1.
başlık yok! burası bom boş!