/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +49 -3
    Edit: Seri seri entry gireceğim bu hikayeye kemerlerinizi bağlayın.

    Edit: bir bine bende binem hikaye serisi tüm hikayelerim için. Serinin 2. hikayesi.

    EDiT:HiKAYE 3 AYRI SONLA BiTMiŞTiR. http://www.strawpoll.me/12428430 BURADAN OYLARAK SEÇEBiLiRSiNiZ HANGi SON OLACAĞINI.YARIN SAAT 12 DE SEÇiLEN SONU BURAYA YAZACAĞIM. OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜRLER.

    OYLAMA EDiTi: KAZANAN iKiSiNiN DE YAŞADIĞI SON OLDU. ANA ÇARI ÖLDÜRDÜNÜZ TEBRiKLER :D BiR SONRAKi HiKAYEDE GÖRÜŞMEK ÜZERE.

    Çimentoyu 20. kata herhangi koruma olmadan güvenliksiz bir merdivenden çıkarken 20. kata çıktığımda çok yorulmuştum. Saolsun patronumuz çimentoları taşımamız için gereken makaralı mekanizmayı dahi yaptırmaya erinmişti. Biz de aramızda para birleştirip yaptıracaktık fakat patron buna da izin vermemişti.

    P-“Ben size o zaman niye para veriyorum?” gibi güzel bir bahanesi vardı. Amacı tamamen bize eziyet etmekti. Daha merdivenlerden yürüyerek 3. katta tıkanan adam 20 kat çimento taşımamızı istiyordu. Hatta bazı zamanlar bahaneler üreterek paramızı vermiyordu. Bir ara grev yapmayı denedik ama grev yapamadık çünkü patrondan korkuyorlardı. Karanlık işler çevirdiğine dair söylentiler vardı. Ama sadece söylenti. Bu kadarcık söylenti dahi herkesi korkutmaya yetiyordu. Sabah saat 6 da işe başlayıp akşam saat 7 ye kadar iş yapıyorduk. Yani kısacası köleydik. Kafasına göre bazı kişileri hem sabah hem akşam vardiyasına koyuyor, ek yevmiye dahi almıyorduk. Hatta akşam vardiyasında 10 kişinin bütün günde yapacağı işi 2 kişiye veriyordu. Eğer yapamazsa (ki daha yapan çıkmadı) yevmiyelerini vermiyordu. Aşağıya doğru baktım ve patron bir işçi ile tartışıyordu. Böyle bir hayatı yaşamamın suçlusu babam ve annemdi. Aklıma dahi getirmek istediğim anılarla yüzleşirken kendimi buldum.
    ···
  2. 2.
    +16
    Evim olmadığı için geceleri burada uyuyordum. Gece vardiyasındakiler saolsun hepsi arkadaşımdı ve evim olmadığını bildikleri için ses çıkarmıyorlardı. Üstümdekiler dahi eskimiş ve üzerime gelmemeye başlamıştı. Cebimde 150 tl vardı. Pazara gidip ucuz kıyafet almam lazımdı. En azından bir tane pantolon, bir tane de üstüme t-shirt, iç çamaşırı vs. almam lazımdı. 2 gündür adam akıllı yemek de yememiştim. Evdeyken kilom 90 dı şimdi ise 63 kilo olmuştum. Bana tek yararı buydu evden atılmanın. Ama evimi özlüyordum. Özellikle de kardeşimi. O ne durumdaydı merak ediyordum. 15 senedir sağda solda çalıştığım (Ve borçlarım bir türlü bitmediği) için adam akıllı para toplayıp kiraya dahi çıkamamıştım. Hayatı bilmiyordum çünkü. Beceriksizdim.

    Patronun tartışması bitmişti. Beni gördü ve aşağı gel işareti yaptı. Ben de tabiki mecburan koşarak gittim.(Bilinmeye sese bi diyeceğim.)

    bi-“Onu öldürmek istiyorsun değil mi?” Arkama ani anda döndüm. Kimse yoktu.” Herhalde hayal gücüm” dedim ve 15. kattan aşağı inmeye devam ettim. En sonunda aşağı varmıştım. Eski ben olsa oradan inene kadar zulüm çekerdi ama şu an 20 kat çimento taşımak falan o kadar da ağır gelmiyordu. Patronun ofisinin kapısını (Ofisi bilirsiniz inşaat yapılırken geçiçi bir bina yapılır hah işte orası genellikle orada mütahitler kalır.)

    P-“Gel bakalım bir bine senin hakkında bazı şikayetler aldım” dedi.

    b-“Hatam nedir efendim”

    P-“Geceleri inşaatta uyuyormuşsun” Beynimden vurulmuşa döndüm. Kim söylemiş olabilir ki? Arkadaşlarımdan sır çıkmazdı. Yani emindim.

    b-“Evet efendim evim olmadığı için burada... ”

    P-“SENiN BURADA KALMANA iZiN VEREN OLDU MU?”

    b-“Ama efendim evim yok.”

    P-“BANANE SENiN EViNDEN. gibTiR GiT SOKAK KÖPEKLERiYLE YAT. BENiM BiNAMA SEN YATARSAN YARIN BiRGÜN BiR BAŞKASI DA YATAR. DAHA SONRA AYYAŞLAR TOPLANIR ONLAR DA YATAR. BiNANIN ADI LEKELENiR”

    b-“Ama efendim... ”

    P-“Aması maması yok. Seni işten atıyorum ve kaldığın günlerin parasını istiyorum. Toplam 120 tl” Nasıl bir insandı bu. Bunu bile paraya çevirmişti. Tabiki vermeyecektim.

    b-“Niye para verecekmişim. Sen bize bir kere adam akıllı tam para verdin mi de ben sana para vereceğim. Bana vermediğin paralara say” dedim. Tam çıkıp gidecekken 2 adam kolumdan tutup yere attı ve vurmaya başladı. O anda gözlerim karardı.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +11 -2
    15 YIL ÖNCE
    15 yaşındaydım. (Şu anki yaş 30) Evde bilgisayar başında oturmuş film izliyordum. Kız kardeşim arkada bebekleriyle oynuyordu. Babam birden odaya girdi ve “Eşyalarını hazırla” dedi. Çok şaşırmıştım. Normalde babam odama hiç girmezdi. Sadece “birşey lazım mı “ demek için girerdi o da kapının ucundan. Bende “yok baba saolasın birşeye ihtiyacım yok” derdim. Bu sefer babam çok farklıydı. Herhalde tatile çıkacaz diye düşündüm ve hazırlanmaya başladım.(Kız kardeşimin adı Kübra o zamanlar yaşı ise 11 di. Onun için kü diyeceğim)
    kü-“Abi nereye gideceksin” babam başımızda dikiliyordu.

    b-“Bilmiyorum babama sor.” dedim.

    Ba-“Kızım sen oyuncağınla ilgilen” dedi babam çok sakin bir ses tonuyla. Bana dönerek “Acele et” dedi ses tonunu yükselterek. Bavulumu hazırladım. Daha sonra annem geldi odaya.

    A-“Hala hazırlanmadı mı bu?”

    b-“Anne hazırım da bu soğukluk neden?” dedim.

    Ba-“Çünkü zamanı geldi” dedi babam.

    b-“Neyin zamanı?”

    Ba-“Evden ayrılmanın zamanı geldi.”

    b-“Neden ki ne yaptım ben? Ayrıca lisem var Fen lisesinde okuyorum yapmayın” dedim.

    A-“Bizi alakadar etmez hadi çık dışarı” dedi.

    b-“Hayır çıkmam” dedim. Babam ensemden tuttu ve dışarı attı. Bavulumu da üstüme fırlattı. Ordan kız kardeşim ağlıyordu “Abiii” diye. Ben de kapıda ağlıyordum.

    b-“Anne baba içeri alın beni ne yaptım ben size” diye. Ama kapıyı açmıyorlardı. Ben de bavulumu aldım ve 15 yıl boyunca sağda solda çalıştım. Başıma gelmeyen kalmadı. Hiçbir iş kabiliyetim yoktu. Bütün işlerden atılmıştım. En sonunda bu işi bulmuştum. inşaat tamamlanınca buradan da atılacaktım.
    ···
  4. 4.
    +12 -1
    Bir bine

    Herşey hazırdı. Otel bulmuştum günlüğü 35TL ama her tarafı tak zütürüyordu. Sokaktan yatmaktan farkı yoktu ama en azından param biraz güvende kalırdı. Yemek yedim ve olanları düşündüm. Adamları öldürmüştüm ama hiçbirşey hatırlamıyordum. Birden aklıma poşet geldi. Ağacın altına gömmüştüm. Gittim ve poşeti aldım. Çöpe atıp çöpte yaktım ve geçtiğim her çöp konteynırını yaktım. Orada bağırsak yaktığım anlaşılmasın diye. En azından anlarlarsa da uğraşacakları en az 40 çöp konteynırı vardı. Daha sonra otele geçtim ve ne yapacağımı düşünmeye başladım. Adamları öldürdüm ama umurumda bile değildi sanki. Tek korkum nasıl iş bulacağımdı. Sanki polisler beni yakalayamayacak gibi. Gazete aldım ve iş ilanlarına bakmaya başladım. Bakarken uyuya kalmışım.

    Rüyamda çok güzel bir yerdeydim. Güneş tam tepemden vuruyordu. Biraz sıcak gibiydi ama yine de serin serin esiyordu rüzgar. Sağ tarafıma baktım. Bir kız yaklaşıyordu. Daha sonra bir çığlık duydum “Abiiiiiii” Sonra birden sahne değişti. Güneş kan rengini almıştı ve üzerime dökülüyordu. Bütün vücudum kan olmuştu fakat dökülmeye devam ediyordu. Kız kardeşim olduğunu anlamıştım. Bana yukarıdan bakıyordu. Ben ise aşağıya doğru batıyordum. Kan havuzuna çekiliyordum sanki ve güneşten aşağıya kan akmaya devam ediyordu. Sonunda VAHŞET diye bir ses duydum ve o anda uyandım.
    ···
  5. 5.
    +12
    b-"Ama neden yumruk yemek zorundayım?"

    T-"Sen her zaman vahşeti bir saldırı aracı olarak gördün. Söyle bana kimler bu vahşetten nasibini aldı? Hep kötü insanlar değil mi? Ben bu dünyaya ilk geldiğim zamanlar gözlerim böyle değildi. Masmavi görürdüm dünyayı. Fakat insanoğlu beni ezdi, dövdü, aşağıladı. Ben de bu mağaraya kaçtım. Bir kız vardı adı Sar-ab Beni tek görebilen oydu. Ben izin veriyordum onun beni görmesine. Onu çok seviyordum. Sürekli benimle ilgilenirdi. Köyde çirkin olduğu için dışlandığını söylerdi. Herkes onun dış güzelliğine bakıyordu. Ben ise iç güzelliğine odaklanmıştım. Bir insanoğluna aşık olmuştum. Her mağaraya geldiğinde sesi ve kokusu o kadar güzeldi ki. Ona bir hediye verdim. ilerde bir çocuğu olursa onu koruyacak bir çocuk olacaktı."

    b-"O da La-Ateh değil mi?"

    T-"Evet. Daha sonra çocuk doğdu. ilk yeteneğini 10 yaşında öğrendi ve benim yanıma sık uğramaya başladı. Herşeyi öğrenmek istiyordu. Böyle öğrenmek istemesi kendimi baba gibi hissettiriyordu. Birgün bu yeteneğini annesine saldıran birine kullandı. Tek hamlede kafasını kopardı. Annesi korkmaya başlamıştı çocuğundan. Yanıma geldi ve çocuğu eski haline çevirmemi istedi. Ben ise eski haline getiremeyeceğimi ikimizin de kanını taşıdığını söyledim Ondan sonra bir daha yanıma uğramadı. La-Ateh benim kinim ve öfkemden doğdu. Kötü insanları avlaması gerekirken o istediği kişiyi avlamayı seçti. Bu da zaten onun kibrini arttırdı. Kendini herkesten üstün görmeye başladı. Şu an ise nerede bilmiyorum. Onu durdurabilecek tek kişi sensin. Onun için yumruğumdan sonra yaşaman lazım."

    b-"Ben bu yetenekten kurtulmak istiyorum sen diyorsun güçlendirmek için yumuk atacağım."

    T-"Bu yetenekten kurtulmanın yolu yok. Kendini hazırla. Yumruğu attığımda sakın ola ki vahşet modunu kapatma. Yoksa ölürsün." dedi ve yumruğu attı. Hani babamdan yediğim dayak vardı ya. Hepsinin 2 katı tek yumruğa sığdırılmış. Mağaradan uçtum ve ormanda bir alana düştüm.

    EDiT:BEYLER iŞiMi HALLEDERiM SANIYORDUM AMA BiTMEYECEK GiBi BUGÜN iŞiM BU SON PARTTI YARIN HiKAYEYi SONA BAĞLAYABiLiRSEM BiTiRECEĞiM :D ZATEN AKŞAM 9 DA YURDA GiDECEĞiM iŞiM DE ANCA 8.30-9 GiBi BiTER. YARIN GÖRÜŞÜRÜZ.
    ···
    1. 1.
      0
      bay pnp
      ···
  6. 6.
    +11
    Uyandığımda gözlerimi açtığım anda bir sancı saplandı. Gözlerimi tekrar kapattım. Ağrıyordu. 1 hafta uyumadığım zamanlar olmuştu o zamanlar da ağrırdı ama bu kadar kötü olmazdı. Yanıma biri geldi.

    ço-"Gözlerin mi ağırıyor" diye sordu. Çocuğun olduğunu sesinden anlamıştım. Ve neler yaptığım aklıma geldi. içim biraz titredi ama daha sonra pek umursamadım. Neden bu kadar normal geliyordu ki bunlar bana?

    b-"Evet ağrıyor. Biraz gözüme sıcak bir havlu koy" dedim.

    ço-"Malesef bizim evde havlumuz yok. Sıcak suyumuz da yok. Biraz bez var temiz üstüne su doldurup getireyim mi?" dedi. Şansıma bak lan. Kesin fakir evi aq. Çok belli yani havlu ve sıcak su yok.

    b-"Tamam biraz getir." dedim. Benim param yok onun da parası yok. Zenginler hala zengin biz de sürünelim. AAAAA. Tabi ya. Süzme salağım ben. Lan adamları öldürdüm de vicdanım sızlamadı. Neden ceblerinden paralarını kendime alıp cesetlerini yakmadım ki? Ben harbi süzme salağım. iyice mallaştım. Önümde bir grup öldürüp yaktım ve parasını düşünüyorum. Pgiboloğa gözükmem lazımdı ama ne diyecektim "Pgibolok bey ben arada çıldırıp insan öldürüyorum. Hatta insanlara böcek muamelesi bile yapıyorum. Ne yapabilirim bu konuda?" dediğim anda polisi arar veya biber gazı ile etkisiz hale getirir. Onun için pek fazla kafa yormamam lazım bu konuya. Hemen aklıma parama bakmak geldi. Cebimde duruyordu. Tek kuruşuna dokunulmamıştı.

    ço-"Merak etmeyin paranıza dokunmadım" dedi çocuk ve gözüme bezi koydu. Sıcak suyla koymuştu.

    b-"Nereden buldun sıcak suyu?"

    ço-"Komşudan istedim. Saolsun hemen verdi. Çaya da davet etmişti ama geri çevirdim. Bu arada ben Selim." Yavaş yavaş gözlerim kendine gelmişti. Gözümü açtım ve dış kapıdan bir ses geldi. Benim yaşlarımda yeşil gözlü bir bayan girmişti içeri. Ama aylardır yıkanmadığı belliydi. Saçları yağlanmış, yağlanmayı geçmiş taş gibi olmuş bazı kısımları. Üstündekiler kirliydi. Yırtık pırtık kıyafetleri vardı. Yani anlayacağınız safkan fakir. (Bu kıza kı diyecem. (k polis kızdı hatırlayın.))

    Kı-"Kim bu adam? Gene ne yaptın sen?"(S artık Selim.)

    S"-Abla valla bişey yapmadım. Bu abi beni kurtardı." Ablası yaklaştı ve tokadı bastı.

    Kı-"Ben sana kimseden yardım isteme demedim mi? Adama şimdi ne ikram edeceğiz? Hiçbir şeyimiz yok."

    b-"Zahmet etmeyin bişey istemiyorum. Sadece neredeyim onu bilmem lazım."

    Kı-"Neresi olduğunu bilmesen de olur. Buraya biz çöplük deriz. Buradaki en zengin kişi evinde siyah beyaz televizyonu olan adamdır. Bir de bizim üst komşu. Onlar da zaten buradan taşınmaya çalışıyor." Selim hemen atladı.

    S-"Abi senin orada ne yaptığını gördüm. Beni eğitir misin?" dedi.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Kardeş çok güzel bir hikaye helallll
      ···
  7. 7.
    +11
    Kız (Şu anlık adını vermiyorum.)

    içeri girdim. Gördüğüm manzara pek iç açıcı değildi. iki tane kravatlı adam ve bir tane de kolu olmayan adam ölmüştü. Bir an bütün olanları gözümde canlandırdım. Sanki yaşıyormuşcasına canlandırma gibi bir yeteneğim vardır.(Yine bir klagib sharlok holmes vakası :D ) Yerdeki halı bayağı bir hırpalanmış. Demek ki biri yere düşmüş hatta yerde yuvarlanmış. Yuvarlanmış olması muhtemel değil. Yani tartaklanmış. (Tartaklanmış değil uyarılmış :P ) Daha sonra adam yerden kalkmış. Hatta öyle bir kalkmış ki masa devrilmiş. Masanın önündeki çiziklerden masanın düştüğünü anladım. Ani anda kesici bir maddeyle bir korumanın bağırsaklarını deşmiş. Hatta kesici bir madde değil, sanki eliyle delmiş gibi. Çünkü kesiğin boyutu büyük ve biçimsiz. Sonra diğer adama yönelmiş ve aynı şekilde kesmiş. Daha sonra patrona doğru yönelmiş ve kolunu koparmış tek bir hamle ile. Adam çok güçlü olmalıydı. Daha sonra bunları yapan adam tekrar yere yığılmış ve geri kalkmış. Bunu da tahta zeminde çatlama olmuş. Dizinin üzerine de çökmüş olabilir. Daha sonra geri kalkıp patronun yanına gitmiş. Ve ona da birşey saplamış ama ne olduğunu anlamadım. Eni büyük birşey saplamış olmalı. Güçlü ise kolunu da sokup içinden geçirmiş olabilir ama kolu hatta kıyafeti kanlı biri yoktu sorguda. Üstünü değiştirmiş olabilir ama nerede? Tüm işçiler iş saatleri boyunca bir yere ayrılmamışlar. Daha doğrusu öyle gözüküyordu. işçilerin yapma ihtimali zayıftı ama başka kim yapabilirdi ki? Yanındaki korumalar dikkatimi çekmişti. Bağırsakları yoktu.

    K-“Bağırsakları nerede bunların?” (Kızın ortağına O diyeceğim)

    O-“Nasıl bir mide var sende anlamadım. Bağırsaklarının olmadığını nasıl anladın?”

    K-“Karnındaki yarıktan bir şey çekilmiş. Hatta koparılmış. Bağırsak olma ihtimali en yüksek ihtimal ama yine de adli tıpa gönderilmesi gerekiyor. “

    O-“Doğru kişi ile ortak olduğumu biliyordum” dedi ve güldü. Ne sinir bozucu bir adamdı. Bütün işi ben yapıyordum emeği beraber yiyorduk.

    K-“Ben de yanlış ortağı seçtiğimi biliyordum” diyince biraz bozuldu ama umurumda değildi.

    K-“Tamam buradaki işimiz bitti. Bunu kim yaptıysa delilleri çok iyi temizlemiş. Cesetleri adli tıpa zütürebilirsiniz.”

    P-“Anlaşıldı.”

    Dışarı çıktım ve gözüme bir adam takıldı. Bir yerlerden bana tanıdık geliyordu belki suçu yüksek biridir oradan aklımda kalmıştır diye düşünüp yanına gittim (Devdıbını biliyorsunuz)
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +10
    1 AY SONRA

    Dükkanı artık işletmeye başlamıştım. Paraya dokunmamıştım. Gerçekten sanki parasını harcasam Yakup babayı unutacakmışım gibi geliyordu. Tabi arada sıkışınca kullanıyordum ama dükkandan gelen para yetiyordu. Eve ihtiyacım yoktu. Dükkandan başka yerde de pek kalamıyordum zaten. işi biraz ilerlettik. Artık Selim dükkanlara da gidiyordu çay zütürmeye. Neredeyse 2 ye katlamıştık kazancımızı. Yine güzel bir günün ardından kapıdan kravatlı bir adam girdi. Bayağı resmi bir tavırla(AV olacak bu da yani avukat)

    AV-"Bir bine siz misiniz?"

    b-"Evet benim neden sordunuz?"

    AV-"Ben avukat Nejdet Sağlam buraya sizinle konuşmak için geldim."

    b-"Kimin gönderdiğini tahmin edebiliyorum."

    AV-"Lafı fazla uzatmayacağım, buraya sizinle anlaşmaya geldim. Bildiğiniz üzere rahmetli Yakup beyin 1.2 milyon tl parası var. Bunları vermeniz karşılığında dükkanı istediğiniz gibi kullanabileceksiniz. Ayrıca Yakup beyin evini de size vereceğiz. Bu sizin için uygunsa şurayı imzalayın" diye bir kağıt uzattı. Ben ise kağıda bile bakmadan:

    b-"Avukat bey. Babalarının cenazesine bile gelmeyen, son yolculuğuna uğurlamayan 3 çocuğa verecek hiçbir şeyim yok. Lütfen kendilerine iletin bunu."

    AV-"Tamam ama... "

    b-"Aması maması yok. Size şu anda zarar vermiyorsam elçi sıfatında gördüğüm içindir. Bunu siz onlara iletin.

    AV-"Pekala nasıl isterseniz. O zaman size dava açacaklar."

    b-"istediklerini yapabilirler." dedikten sonra avukat gitti.

    Bir gün sonra elime zarf geldi. Tabiki de dava açılmıştı. Çok şaşırmıştım.

    S-"Abi ya kaybedersen davayı? O zaman ne yapacaksın?"

    b-"Kaybetmeme imkan yok. Çünkü elimde videolu kanıt va... " derken yolda babamı gördüm. Belki benzeri biridir bilmiyorum ama gördüğüm anda dışarı doğru çıktım.
    ···
  9. 9.
    +10
    3 AY SONRA

    Artık çevreye alışmıştım. Yakup amca kahvehaneye gelme sıklığını azaltmıştı. Vaktinin çoğunu hastanede geçiriyordu. Sürekli kalbinde rahatsızlık çıkıyordu. Artık hastanede yatıyordu. Ben ise kahvehaneden gelen paranın neredeyse hepsini hastane masraflarına, ilaçlara veriyordum. Kazandığım para sadece karnımı doyurmaya ve faturaları ödemeye yetiyordu. Kıyafet falan almama gerek yok zaten. Her iş çıkışında yanına uğruyordum. Kendisinin gitgide öldüğünü hissediyordum. Böyle şeyler hissetmeyi sevmiyordum. En son gözüm 2 ay önce dönmüştü. Ondan sonra daha olmadı. Herhalde Yakup amca sayesindeydi. Sitresden sonra belkide böyle oluyordu. Şimdi pek stresim yok. Karnım tok. Bu da bana yetiyordu.

    Öğle vakitleriydi. Telefon geldi. Arayan Yakup amcaydı. Telefonu açtım. (Doktor D olsun.)

    D-"Hemen gelmeniz lazım. Yakup beyin durumu iyi değil." dediği anda dükkandakileri dışarı saldım ve hemen dükkanı kilitleyip koştum. Nasıl koştum hatırlamıyorum. Tam o anda bir çocuk ile çarpıştım. Yüzüne bile bakmadan gittim. O da arkamdan koşuyordu. Hissediyordum. Ama umursamıyordum. Hastaneye vardım. Yakup abi zar zor nefes alıyordu. Hemen bana eliyle yaklaş işareti yaptı. Yanına gittim.

    Y-"Oğlum. Benim sana söyleyeceğim şeyler var."

    b-"Lütfen kendini yorma Yakup amca."

    Y-"Hayır hayır söylemem lazım. Sen de anladın zaten. Ölüyorum. Bu geceye sağ çıkabileceğimi sanmıyorum."Gözyaşları içinde ben

    b-"Lütfen böyle söyleme."

    Y-"Her şeyin bir sonu vardır oğlum. Benim sonum da buradaymış. Sana söylemek istediklerim var dikkatli dinle. Kitaplığımın arkasında bir sandık var. Oğullarımın benden alamadığı tek şeyler. Onlara senin sahip çıkmanı istiyorum. Bunları saklamanı istiyorum. Ben öldüğümde çocuklarım dükkan için geleceklerdir. Bütün mirasımı sana bırakıyorum. Onlara sakın verme. Eğer dükkan sende kalırsa içinde kasetler var çocuklarım için hazırladığım. Onlara izlet. Sen de yanlarında ol izlerken. Daha sonra ne yaparlarsa yapsınlar. Bana gitmeden önce bana bir kez olsun baba demeni istiyorum. Senin de söylemek istediğin varsa söyle. Bunlar duyacağım son şeyler" dedi ama ben hıçkırarak ağlamaya başladım. Birilerini öldürdüğümde bu kadar üzülmemiştim.

    b-"Söyleyecek çok şeyim var ama tek cümleye sığdırabilirim. Herşey için teşekkürler ve elveda baba." Yakup baba gülümsedi ve hayata gözlerini yumdu...

    Edit: Beyler ben 1-2 saat yokum. Rez alın devam edecek. Ve size soru: Sizce hikaye bu hızda iyi mi gidiyor yoksa yavaşlayayım mı?
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +9
    Edit:Geldim devam edelim. Arada evi de temizleyecem yani partlar uzun sürede bir gelebilir en fazla 1 saat sürer temizlik ev zaten küçük. Ama sizi hikayesiz bırakmam merak etmeyin.

    Bir bine

    Bir köydeydim. Hayır hayır köy değil bir manastırdayım. Bir mağaradan manastırı izliyorum. Çok rahat gelmişti bu ortam bana. Kendimi çok iyi hissediyordum. Sanki evimdeymişim gibi. Hayır hayır. Evimden daha rahattı. Daha sonra manastırdakilerin yanına gitmeyi istedim. Ayağa kalktım. Manastıra doğru yürümeye başladım. Manastırın yanındaki köyden 2 tane kız geçiyordu.(anlayın işte yabancı köylüler.) Daha sonra onlara doğru yürürken benden kaçtılar. Yerdeki su birinkitisnden kendime baktım. Gözlerim korkunç görünüyordu. Ben de olsam bende kaçardım. "KAÇAMAZSIN" diye bir ses duydum. Arkamı döndüm ve ben vardım. Benim gözlerim düzelmişti ama karşıdaki benim gözleri kırmızı ve babamınki gibi bakıyordu. (2. kişiliğime 2b diyecem)

    b-"Kimsin sen."

    2b-"Sen benim bir parçamsın." içimden hagibtir lan ordan parazit. Sen sonradan yerleştin diyesim geldi ama demedim. içimden geçeni hemen anlamış olacak ki:

    2b-"Parazit olan sensin. Ben değil. Seni iğrenç insan. Pis mahlukat. Siz insanların yaptığı tek şey sömürmek. O kaçırdığın köylüler en azından kendini telafi ediyordu. Ama buna bile mani oldun."

    b-"Ben mi mani oldum? Senin gözlerin saolsun kaçtılar."

    2b-"Hayır bir bak haline. Görmüyor musun kendini? Sadece gözlerine odaklanmışsın. Bak bütün vücuduna." Ellerime baktım. Tırnaklarım falan tam canavarı andırıyordu. Ayaklarım ise tam bir facia. Kıllar çok fazlaydı ve insan kılı olmadığına emindim. Neredeyse hayvan gibiydim.

    b-"Ben nasıl bu hale geldim? Ve buraya nasıl geldim?"

    2b-"Daha buraya gelmedin. Geleceğin nokta burası. Ama şu an bu haldesin. Dıştan gözükmese de içindeki acı, pişmanlık, bencillik seviyen bu halde. Ve daha sayamadığım bir yığın negatif duygun. O mağarada kendini rahat hissetmenin sebebi kaçıyor olman. Kendinden kaçamazsın. Vahşetten kaçamazsın" dedi.

    Ve uyandım. Uyandığımda vücudumun her yeri uyuşuk gibiydi. Ve kafesteydim.
    ···
  11. 11.
    +9
    b-"Selim senin burada ne işin var?"

    S-"Seni 3 gündür takip ediyordum. Şans eseri çarpışmıştık ve sen hastaneye doğru koşuyordun. Daha sonra hastanedekilere sordum ustan ölmüş. Ben de senin yasını tutman için gizli gizli izledim. Bu arada özür dilerim. Çakıyı kullanmamam gerekirdi."

    b-"Önemli değil. Seni köşeye sıkıştırmıştım intikdıbını kullanarak. Peki buraya nasıl geldin? Ablan bir daha beni görmek istemediğini söylemişti."

    S-"O olaydan sonra uyandım ve ablam ağlıyordu. Elinde ailemin fotoğrafı vardı. Neler olduğunu sordum o da bana anlattı. Ondan sonra ablamla uzun bir süre tartıştık ve seni bulmak için yola çıktım. Dünyanın neresinde olursan ol seni bulmaya çalışacaktım. Şans eseri çarpıştık. Zaten devdıbını biliyorsun."

    b-"Evet biliyorum. Bu arada kahvehanede yanımda çalışmanı istiyorum. Burayı tek başıma yönetemem. Kazandığımız paranın da yarısı senin." dedikten sonra içim cız etti. ilk kez tanıştığımızda da Yakup baba bana aynısını söylemişti. Daha sonra iki tane adam içeri girdi. Selim elini kılıcında tutuyordu. Ben ise bırakması için işaret yaptım.

    b-"Kime bakmıştınız?"(AD2 VE AD3 DiYECEM (Amk git gide isim sözcüğüm daralıyor :D)

    AD2-"Biz babamızın cenazesi için gelmiştik."

    AD3-"Turgut geldi mi buraya? Kendisi belalı biridir."

    b-"Geldi ama haddini bildirip gönderdim."

    AD2-"O zaman almışınız başınıza belayı. Neyse bu bizi ilgilendirmez. Biz miras için geldik."

    b-"Sizin mirasınızı ben kendi ellerimle takdim edeyim" dedim ve arka odadaki sandığı açtım. içinde çocuklarının resimleri, bir kaset ve bir banka cüzdanı vardı. içindeki parayı görünce şok oldum. 1.2 milyon tl. Bunu ilk başta göstermemeyi düşündüm. Kaseti aldım ve gittim adamların yanına. Kaseti taktım ve play butonuna bastım. Sonra Yakup baba zaten ölmeden önce vasiyeti hazırlamış.

    Y-"Eğer ki siz bunu izliyorsanız ben çoktan diğer tarafa gitmişim demektir. Ben bu dünyaya pek güzel şeyler bırakamadım. Tek bırakabildiğim güzellikler sizlersiniz. 3 oğlum. Aslında artık 4. Bir bine yanıma gelip iş istediğinden beridir hayatım güzelleşti. Hep karamsar bir haldeyken artık daha güzel bakmaya başladım dünyaya. Sadece kafamı kitaplara gömen bir ihtiyarken artık çocuk seslerini duymaya başladım. Hepsi senin sayende Bir bine. Diğer çocuklarıma gelince. Turgut'un ne yaptığını benden saklıyordunuz ama ben zaten başından beri biliyordum. O artık doğru yolda değil. Gözünü para hırsı bürümüş. Hatırlar mısınız 8 yaşındayken daha sizin paranızı gizlice alır gider çikolata alır yerdi. Her zaman kötü biri olacak diye korkuyordum ve korktuğum başıma da geldi. Ama sesimi çıkarmadım. Bu zamana kadar siz doğduğunuzdan beri para attım kenara. 1.2 milyon tl oldu." Bunu duyduktan sonra zaten çocukların yüzü gülmeye başladı. "Bu bütün parayı Bir bine'ye bırakıyorum. Bu dükkanı da Bir bine'ye bıraktım. Geriye kalan herşeyim sizindir. Siz beni ziyaret dahi etmediniz hastaneye kaldırıldığımda. Size anca bu kadarını verebilirim. Size önceden kin duyuyordum fakat artık sizin için neden para biriktirdiğimi dahi hatırladım. Ben bu dünyayı terk ederken arkamdan kötü düşünmenizi istememiştim. Artık önemli değil zaten. " Ve video burada bitmişti. Çocukları hemen hararetlendi ve üzerime doğru yürümeye başladılar. Selim'e hiçbirşey yapmaması için işaret yaptım. O da geri çekildi zaten.

    AD2-"Nasıl olur da öz oğulları yerine parayı şu daha giyecek kıyafeti olmayan adama bırakır!!"

    AD3-"Bencede para bizim hakkımız. Paranın nerede olduğunu biliyorsan söyle. Dükkan sende kalabilir."

    b-"Yakup babayı duydunuz. Paraları da dükkanı da bana bıraktı. Şimdi çıkın gidin hemen dükkanımdan."

    AD2-"Bunun hesabını soracağız" dedi ve çıkıp gittiler. Bir anlığına öldürme isteğiyle dolmuştum. Ama neyse ki geçmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +9
    EDiT:GELDiM BEYLER SON GAZ DEVAM

    3 Gün Sonra

    Cenaze namazını kıldığımızda çocukları daha gelmemişti. Gerçekten de 3 çocuğu geliyordu. Babaları öldüğünden dolayı değil, mirası almak için. Ama onlara vermeyecektim. Para istediğimden dolayı değil evlatlarının hain olmalarından dolayı. Benim evladım olsalar kafalarını koparırdım (gerçekten koparırdım) diye düşünüyordum. Cenazeden sonra dükkana girdim ve bir oda dolusu kitaplarına hayranlıkla bakarken buldum kendimi. 3 aydır pek dikkatimi çekmemişti. Gerçekten çok fazla kitabı vardı. Bu kadar bilgi insan bile ölüyordu. Hayat gerçekten acımasız. Dükkanın cdıbına bir adam tıklattı. Yanında 2 tane daha adam vardı. Kapıyı açar açmaz içeri daldılar. (Adama AD diyecem yanındakilere Y1 ve Y2 diyecem)

    AD-"Şuraları bir ölçün bakalım. Ne kadar metrekareymiş."

    Y1-"Tamam patron."

    Y2-"Şuraya bar masası iyi olur aslında sizin fikriniz nedir?"

    AD-"Tamam dizayn işi sizde. Bu arada sen kimsin?" adamın tavrı acayip asabımı bozdu.

    b-"Bu dükkanın sahibiyim. "

    AD-"Nereden sahibisin lan. Burası babamın dükkanı. Muhtemelen çırağı falandın zütünü kaldırdı senin bunak. Kovuldun. Gidebilirsin."

    b-"Bak asabımı bozma benim... "

    Y1-"Çocuk doğru dur sıkmıyım ağzına" belindeki silahı gösterdi.

    b-"En son belinde silah olan 2 koruma gördüğümde bağırsakları kalmamıştı." Adam birden bembeyaz oldu.

    AD-"Yoksa sen bizim patronu öldüren adam mısın?"

    b-"Sıra size gelmeden önce dükkanı terkedin."

    Y2-"Seni şımarık velet patronla nasıl konuşursun" diyip silahını çıkardı. Tam bana doğru tutacakken sırtından kılıç saplandı göğüsünden çıktı. Arkasındaki kişi Selim'di. Herkes Selim'e doğru dönükken 1. yardımcının silahını aldım.

    S-"Daha ustamla bu üslupla konuşacak var mı?" Adam hiç üslubunu bozmadan

    AD-"Sizinle daha sonra görüşeceğiz. Karşınıza büyük bir mafia aldınız. Bundan önce adınızı öğrenmek istiyorum. Ölürken aklıma kazınmanız lazım çünkü."

    b-"Ben bir bine şu addıbının arkasındaki de Selim."

    AD-"Benim adım da Turgut bu ismi unutmamanızı sağlayacağım. Tekrar görüşeceğiz."

    S-"Hepiniz gelin bir dahaki sefere." ve gittiler. Polise gidemeyeceklerini biliyordum. Muhtemelen sabıkaları kabarıktır. Ama yine de şikayet edebilirlerdi isimsiz bir polis araması yaparak.

    b-"Buraları temizledikten sonra konuşacağız." dedim. Selim ise bir gülümsemeyle "Tamam" dedi. Bu çocuğun potansiyeli beni korkutuyordu. Daha sonra temizliği bitirdim. Ceseti yaktım. Her zamanki gibi çöpe döktüm. Ama içim rahat etmedi. içten içe fantazi yapasım vardı cesetle. Ne hale geldim amk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      mükemmel
      ···
  13. 13.
    +8 -1
    Oda berbat bir haldeydi. Hani tak zütürüyor demiştim ya işte artık o halinden bile daha kötüydü. Her şey parçalanmış, duvarlar falan hep çatlaktı. Bunu da ben yaptım diye düşünerek kaçtım otelden. Kontrolden çıkıyordum. Ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu da. Artık kendimde miyim ona bile emin değildim. Bu düşüncelerle yolda yürürken yemek yemek aklıma geldi. Kaç gündür adam akıllı yemek yememiştim. Hemen yemek yemek için pastaneye gittim. 2 tane poğaça aldım. 2 lira verdim amk. Eskiden 25 kuruşa alıyorduk. Küçücük poğaçaya 2 lira vermek zoruma gitmişti. Para desen zaten az kaldı. Bir iş bulmam lazımdı. Adam mı öldürmüşüm, bağırsak mı kesmişim şu an umurumda bile değildi. Normalde vicdan azabı çekmem lazımdı fakat normal hissediyordum. Tek sorunum paraydı.

    Yolda yürürken bir grup adamın bir adamı sıkıştırdığını gördüm. En az 10 kişilerdi. “Herhalde kişisel bir mevzudur.” dedim ama birden saldırmaya başladılar adama. Sopalarla vuruyorlardı. “Saldır saldır saldır saldır” kafama yine aynı şey oluyordu. Dayanılmaz bir şeydi. Kendime gelmek için yapmam gereken tek şey çocuğu kurtarmaktı. Daha sonra saldırdım. Ama nasıl vuruyorum. Vurduğum uçuyor. Ciddi anlamda uçuyor. Birinin beli boruya saplandı. Orada adamın çığlıklarını duyanlar arkalarına döndüler ve bana saldırılarını yönlendirdiler. Yere düştüm. Nasıl olduysa hepsi birden saldırmasına rağmen hiçbir acı hissetmiyordum. Hatta biri üzerimde demir yamulttu. Ama ben hala yerden tekme atarak saldırıyordum. Kendimi tutamıyordum. Daha sonra kendi kanımın aktığını gördüm. Aklıma rüya geldi. Her yerim kan olmuştu neredeyse. Bir anda aklıma rüyamda duyduğum kelime geldi. VAHŞET dediğim anda çıldırdım. Her yer bana kan gözüküyordu. Muhtemelen gözlerim kanlanmıştır diye düşündüm ama saldırmalıydım. Rakiplerim karşımda duruyordu. Yerden bir anda kalktım. Elimle birinin kafasını parçaladım. Diğerleri kaçışmaya başladılar. Hemen peşlerinden koştum. Adamlar neden bu kadar yavaş hareket ediyorlardı? Çünkü onlar böcekti. Ben ise bir adam. Onları ezmem lazımdı. istediğim gibi oynamam lazımdı onlarla. Hepsini tek tek yakalayıp ara sokağa geri attım. Daha sonra birkaçı ağlayıp “Lütfen canımızı bağışla” “Çocuğun peşini bırakacağız” gibi sözler söylediler.

    b-“Böceklerin sesi kulağıma gelmiyor” dedim ve biri hariç hepsini öldürdüm. Son kalan adamla ise kedinin fare ile oynadığı gibi oynadım. Bacaklarına demir sapladım ve adamın kollarından tutup kendime doğru çekmeye başladım. (Çetedeki eleman “ç” olsun)

    ç-“Lütfen yapma. Bırak beni nolur hasta annem babam var.”

    b-“Şş şşşş Sakin ol. Sadece bir böcekle test yapyorum. ilk baş ayakların mı yoksa kolların mı kopacak merak ediyorum. Gel seninle bahis yapalım. Nerenin ilk kopacağını tahmin et. Doğru bilirsen yaşarsın. Bilemezsen seni süründürerek öldürürüm."

    ç-“Ne olur bırak beni” Salya sümük içerisindeydi.

    b-“HEMEN CEVAP VER”

    ç-“Ayağım kopacak” dedi. Ben de çektim. Bir eli ve bir ayağı koptu.

    b-“O zaman beraberlik. Seni direk öldüreceğim” dedim ve boynunu kopardım. Çocuğa döndüm ve:

    b-“Ateşin var mı seni pislik parçası. Yoksa ölümüne hazırlansan iyi olur.”(Çocuğa ismi belli olmadığı için ço diyeceğim.)

    ço-“Evet var buyur” dedi. Korkmuyordu ama hayranlıkla izliyordu. Elinden çakmağı aldım ve cesetleri bir araya getirip yaktım. Daha sonra her terafta tek bir kan damlası kalmayacak şekilde temizledim ve küllerini çöpe döktüm. Farketmelerine imkan yoktu. Daha sonra muhtemelen bayıldım.

    Edit: Evet Notepad dekiler bitti. Şimdi elle yazacam devdıbını Rez alın.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +9
    Akşama doğru biri bağırdı
    -“Patron ölmüş” Hemen herkes toplanmıştı oraya. Ben de bilmiyor ve şaşırmış gibi davranıyordum. Birkaç kişi
    -“Sonunda öldü be” -“Ya bizi de öldürürlerse, baksana yanda 2 tane daha adam var.” Birkaç kişi o korumalara bakamadı. Çünkü vücudunun içi gözüküyordu ve bağırsakları yoktu. Biri hemen polisi aradı. Daha sonra polisler geldi. Sivil polis arabasından bir adam ve bir kız indi. Kız tanıdık geliyordu ama nereden hatırlamıyordum. Polisler herkesi sorguya çekiyordu. O kız polis ve yanındaki adam cesetleri incelemeye gitti. Çok iyi temizlemiştim buna emindim. Onlar orayı araştırırken polisin teki yanıma geldi ve sorguya başladı(Merkeze zütürmediler iyiki de korkabilirdim ama alışıktım merkeze gitmeye)
    P-“Saat 17.30 sırasında neredeydin?” (Klagib bir amerikan polis sorusu :D )
    b-“inşaatta 20. kata çimento taşıyordum peki siz neredeydiniz?”
    P-“Beni neden soruyorsun?”
    b-“Bilgi karşılıklıdır”
    P-“Hahaha ilahi sen güldürdün beni aslında zeki birine benziyorsun. “
    b-“Hayır, aksine çok salak biriyimdir 15 yıldır evime gitmiyorum. Evden atıldım ve şu anda cebimde 150tl var. Daha kiralık evim bile yok. Sokakta kalıyorum.” Aklıma daha yeni mi geldi? Çok salaktım ben. Patronun cebindeki parayı da alıp gömseydim ya oradaki çukura. Daha sonra alır harcardım. Hay kafama tükürem. Polisler çoktan el koymuştur.
    P-“Tamam. Özeline girmene gerek yok. Patronu en son ne zaman gördün?”
    b-“20. kata çimento taşıdıktan sonra biraz dinlenirken gördüm. Bir işçi ile tartışıyorlardı.”
    P-“Peki tartıştığı kişinin ismi ne?”
    b-“Mehmet’di yanlış hatırmalmıyorsam. Kendisi şu tarafta” diye gösterdim. Teşekkür etti ve adamın yanına gitti. Ben ise evsiz kalmıştım. Tekrar. Muhtemelen 150 TL’nin bir kısmı otele gidecekti. 1 yıldızlı falan olması farketmezdi. Sokakta yatarsam son kalan paramı da çalarlardı. Daha sonra cesedi inceleyen polisler çıktı (Tabi parası da gtüme girdi). Kız bana uzun uzun baktı. Daha sonra bana doğru yaklaştı.
    ···
  15. 15.
    +8
    Hay amk. Başka işim yok zaten. Ben nasıl öldürdüm de rahatım diye düşünüyorum o ise nasıl öldürünce rahat olurum diye düşünüyor.

    Kı-"Ne yaptın ki adamlara?"

    S-"Hepsini ö... "

    b-"Hepsini fena dövüp gönderdim. Yakın dövüşte iyiyimdir." Amk veleti. Utanmasa polisi arayacak.

    Kı-"Tamam ama neden seni eğitmesini istiyorsun ki? Sen kılıçta en güçlü rakipleri bile dize getirdin. Finallere kadar çıkmıştı ama finallere parası yok diye giremedi. Küçüklükten beri kılıç sevdası vardı. Tahta kılıcı ile hergün 6 saat çalışır. Ne anlıyorsa kılıçtan. Silahı çektiler mi geriye kılıç kalmaz." dedi. Bu çocuğun potansiyelini merak ediyordum. iç sesim devreye girdi hemen "Onu dene onu dene onu dene... " Nasıl çalıştığını anlamadım bu sesin ama biraz susturmaya çalışıp kıza

    b-"isminiz nedir?" diye sorabildim ama hala içten bastırıyor tabiki.

    R-"ismim Reyna. Peki seninki?"

    b"-Bir bine. Selim gel dışarıya ve benimle dövüş. Eğer beni zorlarsan seni eğiteceğim" dedim. Neden dedimki lan ben bunu. Çocuk koşarak çıktı dışarıya.

    R-"Neden ona adam dövmesini öğretiyorsun? Zaten kılıçla yeteri kadar başımıza bela oluyor."

    b-"Orada dayak yerken yanında kılıcı yoktu. Kendini savunması için öğreteceğim." dedim. Anında bahane buldum amk. Çocuk eğer kılıçta iyiyse beni giber atar. Ya da yine çıldırırım çocuğu öldürürüm. iki türlü de taka sarıyor.

    Dışarı çıktım. Çocuk çoktan kılıcını almış bekliyor. Hatta seyircilerimiz bile var. Dışarıdaki evlerin neredeyse hepsi çöp ev. Bir bunların evi 2 katlı. Üst komşu dedikleri kişinin evi herhalde. Neyse çocuklar bahis oynuyorlar bayat ekmeğine. Hatta bayat bile değildi bazıları küften gözükmüyordu. Abi döver veya Selim giber falan konuşuyorlar. Çocuk kafası işte. Ama bayağı içim burkuldu. Çocuklar bayat ve küflü ekmeğine bahis oynuyorlar. Eski zamanım aklıma gelmişti.

    Edit: Sözlük çöktü amk Allah'tan yazdıklarım kaybolmadı.
    ···
  16. 16.
    +8
    Tur otobüsüne bindik. Muhtemelen manastırın önünden geçecekti. Manastırda da biz inecektik. Manastırın 150m uzağında indik ve yürümeye başladık. Manastırın kapısına vardığımızda 2 kişi "Manastıra giremezsiniz" tarzı şeyler söylüyorlardı.

    b-"Biz Türk'üz. Türkçe bilen var mı?" dedim. Oradaki gardiyanlardan biri

    G-"Ben türkçe biliyorum. Buraya giremezsiniz. Buraya sadece ustanın izin verdikleri girebilir."

    "Göster onlara" diye bir ses duydum. Ses dağdan geliyordu.

    b-"Siz de duydunuz mu?"

    Kü-"Neyi duyduk mu?"

    b-"Dağdan gelen sesi. Göster onlara dedi."Gardiyan biraz şaşırmıştı.

    G-"Yalan söyleme. Dağdaki tanrı ustamızla bile konuşmuyor. Seninle nasıl konuşsun" dedi. Ne yapacağımı anlamıştım.

    b-"Benden biraz uzaklaşın sağım solum belli olmaz." Geri çekildiler ve "VAHŞET" dedim. Gözlerimi görenler zaten hemen kapıyı açtılar ve önümde diz çöktüler.

    Kü-"Bu biraz fazla olmadı mı?"

    R-"Vayy be bende bu gözler olacak ki"

    b-"Sende bu gözler olsa 2 gün sonra hapise düşerdin ve bir daha çıkamazdın" dedim. içeriye girdik. Orada birkaç tane çocuk dövüş eğitimi yapıyordu. Beni görünce çocuklar da diz çöktü. "Ne oluyor lan" diye aklımdan geçmiyor değildi. Daha sonra ustaları olduğunu tahmin ettiğim bir adamın yanına geldik adam da diz çöküyordu. Gözlerimi eski haline getirdim (Yavaş yavaş alışıyordum buna)

    b-"Türkçe biliyor musun?" (Ustaya U diyecem)

    U-"Evet efendim biliyorum."

    b-"Bu kadar resmiyete gerek yok. Sizinle konuşmak istediğim bir konu vardı."

    U-"Tabiki efendim buyrun oturun" dedi. Biz de yerdeki minderlere oturduk. Daha sorna usta konuyu anlattı:

    U-"Bir kişide daha bu gözleri görmeyi beklemiyordum."

    b-"Bir kişide daha mı? Yani babamdan bahsediyorsun."

    U-"Bu göz 3 kişide var. Biri sizde. Biri La-Ateh de biri ise bizim tanrımızda."

    R-"La ne? isimler konusunda tavsiye almanız gerekiyor" dedikten sonra ona sus işareti yaptım. O da zaten hemen sustu.

    b-"Devam edin ve La-Ateh kim?" bunu tek seferde söylememe şaşırmıştım.

    U-"La-Ateh bizim tanrımızın oğludur. Muhtemelen sen de tanrımızın torunusun. Size burada herşeyi anlatamam. Muhtemelen tanrımız sizi bekliyordur." Ne kadar çok tanrımız kelimesini kullanıyor amk.

    b-"Tamam gidelim öyleyse."

    U-"Ben ve yanında getirdiğin 3 çocuk gelemez. Biz burada seni bekleyeceğiz." dedi.

    Kü-"Abimi yalnız bırakamam."

    U-"Sen La-Ateh'in kızısın ama tanrımızın torunu değilsin. Sen annenin kızısın" dedi.

    b-"Önemli değil. Siz burada bekleyin. Ben gidip hemen geleceğim." dedim. Orada ne olacağını bile bilmiyordum.

    Kü-"Kendine dikkat et abi"

    b-"Tamam" dedim ve gittim.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +8
    ŞiMDiKi ZAMAN

    Öldürdüğüm kişilere sızlamayan vicdanım şimdi sızlamaya başlamıştı.

    S-"Hadi başlayalım abi."

    b-"Tamam saldır bakalım." Dediğim anda atağa geçti. Kılıç sağ elinde bana doğru savurdu. Onu savuştururum derken kılıcı sağ elinden bırakıp sol eliyle alttan tutup saplama hareketi yaptı. Hiç beklemediğim bir hamle olmasına rağmen bir adım geri gitmem ile çocuğun bütün hareketi bozulmuştu ve yere düşmüştü. Sanki hissetmiştim. Bir adım geri gitsem darbe bana gelmez diye. Normal biri olsa çoktan o hamleyi yiyip ölürdü veya tahta kılıç olduğu için etkisiz hale gelirdi.

    b-"Hadi tükendin mi hemen" dedim. Çocuğu biraz kışkırtmaya çalışıyordum. Ama gözlerinde bir alev gördüm. Sanki bir arzusu vardı. intikam arzusunu hissettim. Bu arzu beni bayağı bir neşelendirmişti. Nereden anlamıştım ki intikam olduğunu? "Beni zorlayamazsan intikdıbını da alamazsın" dediğim anda çocuğun resmen nevri döndü. Bana dövüşte bile hatta gözündeki alevi gördüğümde bile bana saygıyla bakan Selim gitmiş, yerine canavar gelmiş. O anda bana saldırmaya başladı. Saldırıları bayağı hızlamıştı. Kılıcı sağ eli ile sol eli arasında çok hızlı bir şekilde zütürüyordu. Ama hala benim hızıma yetişemiyordu. Ben ona dokunmuyordum bile. Daha sonra kılıcını bana doğru fırlattı ve ben sağa doğru kayarken arkama koşup küçük çakısını arkamdan saplamaya çalıştı. O anda ani bir refleks ile alından kayarak geçtim ve elindeki çakıyı alıp yere attım. Daha sonra ise kafasına sertçe ama hasar vermeyecek şekilde bayılttım. Dövüş bitmişti ve hemen Reyna koştu yanına.

    b-"O iyi. Çakıyı kullanmasaydı bayıltmama gerek kalmazdı" dedim.

    R-"NEREDEN BiLiYORDUN iNTiKAM iSTEDiĞiNi?" diye bağırdı.

    b-"Gözlerinden anladım. Benim gibi bakıyordu."

    R-"Neden onun intikdıbını kullanarak kendine saldırttın?" dedi. Ama sesi hala kızgındı.

    b-"Gerçek potansiyelini görmem lazımdı." dedim. Çocuklardan biri "Abi yüzün kanıyor" dedi. Farketmemiştim ama çocuk yüzümü çizmişti. içimdeki ses de memnun olmuş olacak ki "Çocuğu yanında zütür" diye bir kere söyledi ve sustu. Nasıl zütürecektim ki? Ablası hayatta bana vermezdi artık çocuğu.

    R-"Hemen git buradan. Bir daha seni burada görmek istemiyorum" dedi ve evine gitti. Çocuklar hemen başıma toplandı ve "Onu hiç kimse yenememişti. Ne yan mahalleden abiler ne de yetişkinler. ilk kez yenildiğini gördük" vb. laflar söylüyorlardı. Sadece bir çocuk benim üzerime bahis oynamış o da bütün ekmekleri alıp gitti evine. Çocuklara çarşıya nasıl gideceğimi sordum ve yerini tarif ettikten sonra gitmeye başladım. Zaten intikamı gerçekten güçlüyse beni bulur diye düşündüm.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +7
    b-"internetiniz var mı?"

    V-"Burada internet ne gezer. 2 sokak ötede internetcafe var. Oradan bakabilirsin ama gidebilecek misin oraya kadar?"

    b-"Selim sen git diyecem ama manastırı ben gördüm.

    S-"O zaman biz de seni gizleriz."

    b-"Nasıl gizleyeceksin çok merak ediyorum."

    S-"Kara çarşaf giyeceksin abi başka çaren yok." Oha amk. Bu çocuk tam casus. Ben telaşlanırken o plan yapmış bile. işte bu huyunu seviyorum. Herşeyi önceden planlayabiliyor. Ama kara çarşaf mı? Neden? Giymek istemiyordum içten içe ama mecburen kabul ettim. Selim dışarı çıktı geri geldi. Elinde bana uygun kara çarşafı vardı. Giyindim. Saldım kendimi sokağa. Arkadan bir el bana dokundu.

    b-"Kübra? Burada ne arıyorsun?"
    ···
  19. 19.
    +7
    GÜNÜMÜZ

    Karşılık vermeyecektim ve yediğim dayağa razı olacaktım. Babama saldırırken dersimi almıştım zaten. Boş yere kendimi riske atmayacaktım. Kapıyı açtılar ve gelmeye başladılar. Daha sonra tahmin edersiniz ki dövmeye başladılar. içimdeki güç resmen yalvarıyordu "saldır" diye ama bu sefer onları dinlemeyecektim. Arkadan bir kızın sesi geldi:

    Kü-"Ne yapıyorsunuz siz?" Bu Kübra'ydı. Biri ona doğru silahını doğrulttu ve ateş etti. O anda nasıl "VAHŞET" diye bağırıp önüne atlayıp omuzumdan mermiyi yediğimi hatırlamıyorum.

    Kü-"Abi bu gözler de ne?"

    b-"Burada birazdan vahşet çıkacak. Hemen buradan çık"

    Kü-"Onları öldürme suçun artar yapma abi." yalvarır sözlerle söylüyordu bunları.

    b-"Çabuk git" derken biri tekrar ateş etti ama bu sefer ayağıma. Yere düştüm ama hemen atladım adamın üzerine. Kardeşim arkamdan izliyordu ama yapacak bişey yoktu. Yoksa o da ölecekti. Birinin Kübra'ya yaklaştığını gördüm ve hemen yaklaşan kişiye atlayıp kafasını ezdim. Silah çekenlere doğru koştum. Ateş ediyorlardı ama ayağım yaralı olsa bile mermileri sıyırabiliyordum. Kübra'ya hedef alınanları da bilerek yiyordum. Yaklaşık 1 dakika sonra ortalık kan gölüne döndü. Kübra ise şok olmuş bir biçimde izliyordu. Yanına yaklaştım ama o benden uzaklaştı.

    b-"Sana anlatmam gereken şeyler var. Bu göz neden böyle oldu bilmiyorum ama bunun cevabını bulmam lazım. Bunu da hapishanede yapamam. ilk cinayetim beni az daha öldüreceklerken oldu. Patronun adamlarından dayak yiyordum. ikinci cinayetim ise o kayıtlarda gördüğün çocuğu öldüreceklerinden oldu ki şu anda o da benim yanımda. Senden sadece bana güvenmeni istiyorum. Ve babama da dikkat et. Babam da benimle aynı özelliğe sahip. Ne zaman o kelimeyi kullansam öfkem beni ele geçiriyor. Kullanmayınca da kullanmam için zorluyor. Tam yediğim dayağa razı olacakken sana silah sıktılar. Zaten bu da onların sonu oldu."

    K-"Pe peki hiç vicdan azabı çekmiyor musun? Nasıl bu kadar gözün dönebiliyor? Nasıl bu kadar vurdumduymaz olabiliyorsun?" Bu sözlerini sinirli bir tonda söylemişti.

    b-"Ben de nedenini bilmiyorum. Normalde ağlamam lazım bağırarak. Ama içimdeki güç engel oluyor. Ve bunun cevabını bulmam lazım. Benim kaçtığımı söylersin polislere. Sana da sorun çıkmasın."

    K-"Tamam ama cevapları bulunca adaletle yüzleşeceğine söz ver."

    b-"Söz veriyorum." dedim ve çıktım. Zaten Selim hazırlamış ortamı. Herkes yerde.

    b-"Öldürmedin değil mi?"

    S-"Kılıcın keskin olmayan ucuyla vurdum yani baygınlar." Etrafı yara bere içindeydi. Daha sonra ben içimde kalan kurşunları hala vahşet etkisindeyken elimi sokup çıkardım.

    b-"Bildiğin bir doktor var mı? Biliyorsun artık kanun kaçağıyız." dedim.

    S-"Bir tane var. Ama veteriner. Seninle ilgilenebilir mi bilmiyorum" dedi.

    b-"ikimizle de ilgilenecek ve zaten benim bu halde hayvandan bir farkım yok. Sorun olacağını zannetmiyorum" dedim. Selim gülmeye başladı.

    S-"Araba hazır. Düz kontakla gidebiliriz."

    b-" O zaman hadi gidelim" dedim ve yolculuğa başladık.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 20.
    +6 -1
    Babama hiçbirşey olmamıştı. Bana döndü ve:

    B-"Vahşetli halinle bile beni itemedin mi yani. Sen hiç baba dayağı yemedin. Ama şu an dayağıma hazırsın" dedi ve işaret parmağını baş parmağı ile bastırıp alnıma vurdu. Geriye doğru büyük bir güçle uçtum. Sadece bir parmağı mı bana bu kadar zarar vermişti. Sırtımda ağaç kırılıyordu. Resmen ağaçları delip geçiyordum babamın bana vurduğu güç ile. Sonunda durmuştum. Yerde de bayağı sürüklenmiştim. Bayağı sersemlemiş bir durumdaydım. Yerimden kalkamıyordum. Babam bana doğru yavaş yavaş yürüyordu. Benim içimde daha önce hiç böyle bir korku olmamıştı. Normal bir insan olsa çoktan ölmüştü. Ama babamdan da anlayacağınız üzere normal bir insan olmadığımı anladım. Babam yanıma vardı ve "Seni daha önceden dışarı atmalıydım. Hatta seni bir ayı inine bırakmalıydım. Belki biraz daha gelişirdin." dedi ve elini balyoz gibi yapıp karnıma vurdu. Ağzımdan çıkan kanların haddi hesabı yoktu. Üstelik kırılan kemiklerimin sesini duyuyordum. Kaçamıyordum ve bana vurmaya devam ediyordu. son vuruşunda bir anda sağa saptı. Arkasından bir kılıç geçmişti. Bu Selim'di.

    S-"Ustamı rahat bı... " Babam bir anda onun yanında belirdi:

    B-"Kimse sana demedi mi baba ile oğul arasına girilmez diye" dedi ve ona da okkalı çaktı. Ama ona vururken gücünü bastırmıştı. Tüm gücü ile vursa ölürdü. "Bakıyorum usta da olmuşsun. Daha kaç tane çocuğu kandırdın? Daha vahşetli halinle üzerimde bir çizik bile atamadın. Gelip bir de USTA MI OLDUN ŞiMDi" dedi ve ardından "VAHŞET" dedi. Babamı hiçbir zaman böyle bir şekilde görmemiştim. Resmen gözleri bir kurtunki hayır hayır hiçbir vahşi hayvanda böyle bir göz yoktu. Aurasındaki kan arzusunu boğazımda bile hissedebiliyordum. Boğazım kurumuş, nefes bile alamıyordum. Midemde yanma hissi oluşmuş ve vücudumun her bir zerresi korkuyordu. Daha sonra bayıldım muhtemelen. Uyandığımda kahvedeydik. Selim kahvehane ile ilgileniyordu. Sesi geliyordu arka odaya. Hastaneye zütürmeyerek iyi iş çıkarmıştı. "O yaralar nereden çıktı." deseler "Delirmiş babam bana tek attı" diyemezdim ya. Ama kafam allak bullaktı. Selim içeriden çay almaya geldiğinde uyandığımı görmüştü.
    ···