-
26.
0Rezervasyon
-
27.
0REZERVED
-
28.
0Hızlı yaz iyi böyle
-
29.
+9EDiT:GELDiM BEYLER SON GAZ DEVAMTümünü Göster
3 Gün Sonra
Cenaze namazını kıldığımızda çocukları daha gelmemişti. Gerçekten de 3 çocuğu geliyordu. Babaları öldüğünden dolayı değil, mirası almak için. Ama onlara vermeyecektim. Para istediğimden dolayı değil evlatlarının hain olmalarından dolayı. Benim evladım olsalar kafalarını koparırdım (gerçekten koparırdım) diye düşünüyordum. Cenazeden sonra dükkana girdim ve bir oda dolusu kitaplarına hayranlıkla bakarken buldum kendimi. 3 aydır pek dikkatimi çekmemişti. Gerçekten çok fazla kitabı vardı. Bu kadar bilgi insan bile ölüyordu. Hayat gerçekten acımasız. Dükkanın cdıbına bir adam tıklattı. Yanında 2 tane daha adam vardı. Kapıyı açar açmaz içeri daldılar. (Adama AD diyecem yanındakilere Y1 ve Y2 diyecem)
AD-"Şuraları bir ölçün bakalım. Ne kadar metrekareymiş."
Y1-"Tamam patron."
Y2-"Şuraya bar masası iyi olur aslında sizin fikriniz nedir?"
AD-"Tamam dizayn işi sizde. Bu arada sen kimsin?" adamın tavrı acayip asabımı bozdu.
b-"Bu dükkanın sahibiyim. "
AD-"Nereden sahibisin lan. Burası babamın dükkanı. Muhtemelen çırağı falandın zütünü kaldırdı senin bunak. Kovuldun. Gidebilirsin."
b-"Bak asabımı bozma benim... "
Y1-"Çocuk doğru dur sıkmıyım ağzına" belindeki silahı gösterdi.
b-"En son belinde silah olan 2 koruma gördüğümde bağırsakları kalmamıştı." Adam birden bembeyaz oldu.
AD-"Yoksa sen bizim patronu öldüren adam mısın?"
b-"Sıra size gelmeden önce dükkanı terkedin."
Y2-"Seni şımarık velet patronla nasıl konuşursun" diyip silahını çıkardı. Tam bana doğru tutacakken sırtından kılıç saplandı göğüsünden çıktı. Arkasındaki kişi Selim'di. Herkes Selim'e doğru dönükken 1. yardımcının silahını aldım.
S-"Daha ustamla bu üslupla konuşacak var mı?" Adam hiç üslubunu bozmadan
AD-"Sizinle daha sonra görüşeceğiz. Karşınıza büyük bir mafia aldınız. Bundan önce adınızı öğrenmek istiyorum. Ölürken aklıma kazınmanız lazım çünkü."
b-"Ben bir bine şu addıbının arkasındaki de Selim."
AD-"Benim adım da Turgut bu ismi unutmamanızı sağlayacağım. Tekrar görüşeceğiz."
S-"Hepiniz gelin bir dahaki sefere." ve gittiler. Polise gidemeyeceklerini biliyordum. Muhtemelen sabıkaları kabarıktır. Ama yine de şikayet edebilirlerdi isimsiz bir polis araması yaparak.
b-"Buraları temizledikten sonra konuşacağız." dedim. Selim ise bir gülümsemeyle "Tamam" dedi. Bu çocuğun potansiyeli beni korkutuyordu. Daha sonra temizliği bitirdim. Ceseti yaktım. Her zamanki gibi çöpe döktüm. Ama içim rahat etmedi. içten içe fantazi yapasım vardı cesetle. Ne hale geldim amk. -
-
1.
0mükemmel
-
1.
-
30.
+9b-"Selim senin burada ne işin var?"Tümünü Göster
S-"Seni 3 gündür takip ediyordum. Şans eseri çarpışmıştık ve sen hastaneye doğru koşuyordun. Daha sonra hastanedekilere sordum ustan ölmüş. Ben de senin yasını tutman için gizli gizli izledim. Bu arada özür dilerim. Çakıyı kullanmamam gerekirdi."
b-"Önemli değil. Seni köşeye sıkıştırmıştım intikdıbını kullanarak. Peki buraya nasıl geldin? Ablan bir daha beni görmek istemediğini söylemişti."
S-"O olaydan sonra uyandım ve ablam ağlıyordu. Elinde ailemin fotoğrafı vardı. Neler olduğunu sordum o da bana anlattı. Ondan sonra ablamla uzun bir süre tartıştık ve seni bulmak için yola çıktım. Dünyanın neresinde olursan ol seni bulmaya çalışacaktım. Şans eseri çarpıştık. Zaten devdıbını biliyorsun."
b-"Evet biliyorum. Bu arada kahvehanede yanımda çalışmanı istiyorum. Burayı tek başıma yönetemem. Kazandığımız paranın da yarısı senin." dedikten sonra içim cız etti. ilk kez tanıştığımızda da Yakup baba bana aynısını söylemişti. Daha sonra iki tane adam içeri girdi. Selim elini kılıcında tutuyordu. Ben ise bırakması için işaret yaptım.
b-"Kime bakmıştınız?"(AD2 VE AD3 DiYECEM (Amk git gide isim sözcüğüm daralıyor :D)
AD2-"Biz babamızın cenazesi için gelmiştik."
AD3-"Turgut geldi mi buraya? Kendisi belalı biridir."
b-"Geldi ama haddini bildirip gönderdim."
AD2-"O zaman almışınız başınıza belayı. Neyse bu bizi ilgilendirmez. Biz miras için geldik."
b-"Sizin mirasınızı ben kendi ellerimle takdim edeyim" dedim ve arka odadaki sandığı açtım. içinde çocuklarının resimleri, bir kaset ve bir banka cüzdanı vardı. içindeki parayı görünce şok oldum. 1.2 milyon tl. Bunu ilk başta göstermemeyi düşündüm. Kaseti aldım ve gittim adamların yanına. Kaseti taktım ve play butonuna bastım. Sonra Yakup baba zaten ölmeden önce vasiyeti hazırlamış.
Y-"Eğer ki siz bunu izliyorsanız ben çoktan diğer tarafa gitmişim demektir. Ben bu dünyaya pek güzel şeyler bırakamadım. Tek bırakabildiğim güzellikler sizlersiniz. 3 oğlum. Aslında artık 4. Bir bine yanıma gelip iş istediğinden beridir hayatım güzelleşti. Hep karamsar bir haldeyken artık daha güzel bakmaya başladım dünyaya. Sadece kafamı kitaplara gömen bir ihtiyarken artık çocuk seslerini duymaya başladım. Hepsi senin sayende Bir bine. Diğer çocuklarıma gelince. Turgut'un ne yaptığını benden saklıyordunuz ama ben zaten başından beri biliyordum. O artık doğru yolda değil. Gözünü para hırsı bürümüş. Hatırlar mısınız 8 yaşındayken daha sizin paranızı gizlice alır gider çikolata alır yerdi. Her zaman kötü biri olacak diye korkuyordum ve korktuğum başıma da geldi. Ama sesimi çıkarmadım. Bu zamana kadar siz doğduğunuzdan beri para attım kenara. 1.2 milyon tl oldu." Bunu duyduktan sonra zaten çocukların yüzü gülmeye başladı. "Bu bütün parayı Bir bine'ye bırakıyorum. Bu dükkanı da Bir bine'ye bıraktım. Geriye kalan herşeyim sizindir. Siz beni ziyaret dahi etmediniz hastaneye kaldırıldığımda. Size anca bu kadarını verebilirim. Size önceden kin duyuyordum fakat artık sizin için neden para biriktirdiğimi dahi hatırladım. Ben bu dünyayı terk ederken arkamdan kötü düşünmenizi istememiştim. Artık önemli değil zaten. " Ve video burada bitmişti. Çocukları hemen hararetlendi ve üzerime doğru yürümeye başladılar. Selim'e hiçbirşey yapmaması için işaret yaptım. O da geri çekildi zaten.
AD2-"Nasıl olur da öz oğulları yerine parayı şu daha giyecek kıyafeti olmayan adama bırakır!!"
AD3-"Bencede para bizim hakkımız. Paranın nerede olduğunu biliyorsan söyle. Dükkan sende kalabilir."
b-"Yakup babayı duydunuz. Paraları da dükkanı da bana bıraktı. Şimdi çıkın gidin hemen dükkanımdan."
AD2-"Bunun hesabını soracağız" dedi ve çıkıp gittiler. Bir anlığına öldürme isteğiyle dolmuştum. Ama neyse ki geçmişti. -
31.
+101 AY SONRA
Dükkanı artık işletmeye başlamıştım. Paraya dokunmamıştım. Gerçekten sanki parasını harcasam Yakup babayı unutacakmışım gibi geliyordu. Tabi arada sıkışınca kullanıyordum ama dükkandan gelen para yetiyordu. Eve ihtiyacım yoktu. Dükkandan başka yerde de pek kalamıyordum zaten. işi biraz ilerlettik. Artık Selim dükkanlara da gidiyordu çay zütürmeye. Neredeyse 2 ye katlamıştık kazancımızı. Yine güzel bir günün ardından kapıdan kravatlı bir adam girdi. Bayağı resmi bir tavırla(AV olacak bu da yani avukat)
AV-"Bir bine siz misiniz?"
b-"Evet benim neden sordunuz?"
AV-"Ben avukat Nejdet Sağlam buraya sizinle konuşmak için geldim."
b-"Kimin gönderdiğini tahmin edebiliyorum."
AV-"Lafı fazla uzatmayacağım, buraya sizinle anlaşmaya geldim. Bildiğiniz üzere rahmetli Yakup beyin 1.2 milyon tl parası var. Bunları vermeniz karşılığında dükkanı istediğiniz gibi kullanabileceksiniz. Ayrıca Yakup beyin evini de size vereceğiz. Bu sizin için uygunsa şurayı imzalayın" diye bir kağıt uzattı. Ben ise kağıda bile bakmadan:
b-"Avukat bey. Babalarının cenazesine bile gelmeyen, son yolculuğuna uğurlamayan 3 çocuğa verecek hiçbir şeyim yok. Lütfen kendilerine iletin bunu."
AV-"Tamam ama... "
b-"Aması maması yok. Size şu anda zarar vermiyorsam elçi sıfatında gördüğüm içindir. Bunu siz onlara iletin.
AV-"Pekala nasıl isterseniz. O zaman size dava açacaklar."
b-"istediklerini yapabilirler." dedikten sonra avukat gitti.
Bir gün sonra elime zarf geldi. Tabiki de dava açılmıştı. Çok şaşırmıştım.
S-"Abi ya kaybedersen davayı? O zaman ne yapacaksın?"
b-"Kaybetmeme imkan yok. Çünkü elimde videolu kanıt va... " derken yolda babamı gördüm. Belki benzeri biridir bilmiyorum ama gördüğüm anda dışarı doğru çıktım. -
32.
+5S-"Nereye gidiyorsun abi"
b-"işim var dükkan sana emanet" içimde bir sıcaklık olmuştu. Patronu öldürdüğüm ilk günkü gibi. içimdeki canavar resmen "Ona saldır ye bitir" diyordu. Arkasından gizlice izlemeye devam ettim. Bir ormanlık alana girdik. "Onu buradan daha rahat izlerim" diye düşündüm. Ormanın bayağı derinlerini girmiştik. Arkasını döndü. "Orada olduğunu biliyorum bir bine dışarı çık." Babamın sesini duymam bile beni sinir etmişti. Daha sonra ortaya çıktım. "Hala beni hatırlamana şaşırdım" dedim.
B-"Senin gibi ezik bir veleti hemen unutmam lazımdı ama baba yüreği işte ne yaparsın. En işe yaramaz evladı bile hatırlıyor"
b-"BEN SANA NE YAPTIM Ki BANA BU SÖZLERi SÖYLEYEBiLiYORSUN"
B-"Hiçbirşey yapamadığın için sana bu sözleri söyleyebiliyorum. "
b-"En iyi okulları kazandım, notlarım çok iyiydi, burs bile alıyordum. Dershaneyi bile bedavaya getirdim sırf size yük olmamak için. Ama siz ne yaptınız? Bursumu bile almama mani oldunuz. Sokakta gecelerce aç yattım. Bazen su bile bulamadığım oldu. Senin yapmadğın babalığı Yakup denen bir çaycı yaptı." bunların onun yüreğine dokunmasını beklerken o:
B-"Çok duygulandım. Al şu iki lirayı" dedi ve yere attı. Gerçekten sinirlenmiştim artık.
b-"Seni öldürmedim şu zamana kadar sırf Kübra için. Ama şimdi öleceksin." Aklımda "vahşet vahşet vahşet" diye kelimeler dolaşıyordu. Ben de zaten hazırdım ve "VAHŞET" diye bağırdım. Ve etrafı kanlar içinde görüyordum. Aylardır bu hissi yaşamamıştım. Babama doğru koştum ve ona tüm gücümle vurdum. -
33.
+6 -1Babama hiçbirşey olmamıştı. Bana döndü ve:
B-"Vahşetli halinle bile beni itemedin mi yani. Sen hiç baba dayağı yemedin. Ama şu an dayağıma hazırsın" dedi ve işaret parmağını baş parmağı ile bastırıp alnıma vurdu. Geriye doğru büyük bir güçle uçtum. Sadece bir parmağı mı bana bu kadar zarar vermişti. Sırtımda ağaç kırılıyordu. Resmen ağaçları delip geçiyordum babamın bana vurduğu güç ile. Sonunda durmuştum. Yerde de bayağı sürüklenmiştim. Bayağı sersemlemiş bir durumdaydım. Yerimden kalkamıyordum. Babam bana doğru yavaş yavaş yürüyordu. Benim içimde daha önce hiç böyle bir korku olmamıştı. Normal bir insan olsa çoktan ölmüştü. Ama babamdan da anlayacağınız üzere normal bir insan olmadığımı anladım. Babam yanıma vardı ve "Seni daha önceden dışarı atmalıydım. Hatta seni bir ayı inine bırakmalıydım. Belki biraz daha gelişirdin." dedi ve elini balyoz gibi yapıp karnıma vurdu. Ağzımdan çıkan kanların haddi hesabı yoktu. Üstelik kırılan kemiklerimin sesini duyuyordum. Kaçamıyordum ve bana vurmaya devam ediyordu. son vuruşunda bir anda sağa saptı. Arkasından bir kılıç geçmişti. Bu Selim'di.
S-"Ustamı rahat bı... " Babam bir anda onun yanında belirdi:
B-"Kimse sana demedi mi baba ile oğul arasına girilmez diye" dedi ve ona da okkalı çaktı. Ama ona vururken gücünü bastırmıştı. Tüm gücü ile vursa ölürdü. "Bakıyorum usta da olmuşsun. Daha kaç tane çocuğu kandırdın? Daha vahşetli halinle üzerimde bir çizik bile atamadın. Gelip bir de USTA MI OLDUN ŞiMDi" dedi ve ardından "VAHŞET" dedi. Babamı hiçbir zaman böyle bir şekilde görmemiştim. Resmen gözleri bir kurtunki hayır hayır hiçbir vahşi hayvanda böyle bir göz yoktu. Aurasındaki kan arzusunu boğazımda bile hissedebiliyordum. Boğazım kurumuş, nefes bile alamıyordum. Midemde yanma hissi oluşmuş ve vücudumun her bir zerresi korkuyordu. Daha sonra bayıldım muhtemelen. Uyandığımda kahvedeydik. Selim kahvehane ile ilgileniyordu. Sesi geliyordu arka odaya. Hastaneye zütürmeyerek iyi iş çıkarmıştı. "O yaralar nereden çıktı." deseler "Delirmiş babam bana tek attı" diyemezdim ya. Ama kafam allak bullaktı. Selim içeriden çay almaya geldiğinde uyandığımı görmüştü. -
34.
+7S-"Abi iyi misin"
b-"Pek iyi sayılmam. Gururum ve birkaç kemiğim kırıldı"
S-"Birkaç değil muhtemelen vücudundaki kemiklerin %90 ı kırıktı. Ama şansa hızlı iyileşiyorsun."
b-"Ne oldu orada?"
S-"Ben uyandığımda kimse yoktu orada. Tek sen vardın ve yatıyordun kanlar içinde. Ben de seni kimse görmeden kahvehaneye taşıdım. 3 gündür uyuyorsun."
b-"3 gün mü? Bu akşam dava var. Saat kaç?"
S-"Saat 12.30" Daha 7 saat vardı.
b-"iyi bari 7 saate toparlanmam lazım. Bana iki tane değnek getir bakalım yürüyebilecek miyim?"
S-"Ama abi daha kemiklerin kaynamamıştır. Yürüsen bile çok acı çekersin."
b-"3 gün önceki kadar acı çekmeme imkan yok" dedim. -
-
1.
0hadi süpersinnn
-
1.
-
35.
+4Hazırlanmıştım. Hala her bir yerim sızlıyordu fakat aldırış etmemiştim. Vakit neredeyse yaklaşmıştı dava için. Bu kadar feci yaralandığımı sadece birkaç tane adam biliyordu onlar da zaten beni taşınırken görmüşler. Geçmiş olsuna geldiklerinde kimseye bu konudan bahsetmemeleri için uyardım. Araba çarptı bahanesini kullandım. Otobüse bindim ve adliyenin yolunu tuttum. Tabi beni yolcular değneklerle (baston diyem bundan sonra amk değnek ne) görür görmez yer verdiler. Selim de hemen yanımdaydı. "Bir de işin yoksa dava ile ilgilen" diye mırıldanıyordum. Selim ise fazla umursamıyordu davayı. Daha çok beni umursuyordu. Ağrı çekersem diye yanına ağrı kesici falan almıştı. Ama ağrı kesicinin bu acıyı kesmesine imkan yoktu. Hem bu acı babamın dayağının yanında sinek ısırığı bile değildi. Otobüsten indim ve adliyeye girdim. Tabi üstüm başım kontrol edildikten sonra dava salonuna girdim ve tahmin edersiniz ki Yakup babanın oğulları oradaydı. Kin dolu bakıyorlardı. Neden acaba? Haa doğru. Paraya tapıyorlardı bunlar. Neyse işte dava başladı. Tabi ben zar zor ayağa kalkıyorum. (Hakime H bizim avukata Av1 karşı avukata Av2 diyecem)Tümünü Göster
H-"Ne oldu sana evladım. Davacı mı yaptı bunu sana" diye sordu hemen. Hakim babacan adam çıktı. Davadan önce dayak yeme ihtimalimi bile düşünmüş. Tabi hemen karşı avukat atladı
Av2-"Sayın hakim böyle ithamlarda bulunmanız... "
H-"Söz hakkı vermeden konuşmayın. Cevap ver oğlum" dedi.
b-"Hayır hakim bey olanlarla bir ilgileri yok." dedim.
H-"Öyleyse davaya başlayabiliriz." Dava başladı ve adamlar ne kadar yalancı şahit varsa getirmişler. Karşı avukat konuşmuyor resmen hipnoz ediyor amk. Kendim olmasam suçlu diyecem. idam falan verirdim herhalde kendime. Ama elimde bir koz vardı. Kaset. Hakimdeydi kaset. Açınca herşeyi görecektik. Davanın sonuna doğru
H-"Şu kaseti takın" diye söyledi. Çok güzel olmuştu. Şimdi avucumdalardı. Kaseti taktılar. Kaset oynamaya başladı ve inanamıyorum. Kaset değiştirilmiş. Babam oradaydı. Ve
Ba-"Bir bine. Sen bayıldıktan sonra senin işe yaramaz biri olduğunu anladım. Daha içindeki gücün ne olduğunu dahi bilmeyen bir böceksin sadece. Sana baban olarak son bir armağan bırakıyorum. Umarım hoşuna gider." dedikten sonra öldürdüğüm patronun resmi geçti ve sokakta öldürdüğüm çocukları kayıt altına almış. Nasıl öldürdüğüm gözüküyordu. Bu gerçek olamazdı. inanamıyordum. O kadar polisin, savcının, hakimin ve avukatların yanında. Polisler hemen gelip kelepçeyi taktı. Tahmin edeceğiniz üzere Yakup babanın bütün mal varlığı 3 çocuk arasında paylaşıldı. Meteliksiz ve işsiz kaldığım yetmezmiş gibi bir de hapse düşmüştüm. 12 saat sonra tekar dava olacaktı. Bu sefer katil olduğum belli ama kaç sene yatacağımla alakalı. -
36.
0Rezerved
-
37.
0Rezervee
-
38.
+5Daha sonra davaya çıktım ve babam arkamdan izliyordu. Ne? Polis kızın orada ne işi vardı. Babamın yanında oturuyordu. Babamla hatta sohbet ediyorlardı babam ise arada gülüyordu. Annemi boşayıp bu kızı alacak deseler inanırdım bundan sonra. Beni daha hiçbirşey şaşırtamazdı. Polis kız yanıma yaklaştı babamla beraber ve
Kü-"Senin suçlu çıkacağını hiç düşünmemiştim. Gerçekten rolünü iyi oynadın." dedi. Sinirini saklamaya çalıştığı belli oluyordu.
B-"Kızım bunun gibi iğrenç kişileri bilirsin. Yaptıklarıyla övünürler bide." Kızım mı? Yoksa...
b-"Kübra?" dedim.
Kü-"Adımı nerden biliyorsun?"
b-"Ben abin bir bine" Kübra bunu duyunca şok olmuştu. Benim olduğum kadar olamazdı. Beni sanık sandalyesinde görüyordu ve bir suçlu olarak.
Kü-"Abim bir katil mi yani?" dedi ve ağlayarak çıktı. Babama sinirli sinirli baktım ve
b-"Baba. Bu yüzü unutma. Seni öldürmeye geleceğim. Kardeşimin öcünü alacağım senden."
B-"inan bana çok korktum. Bak. Elim ayağım titriyor." Hala dalga geçiyordu. Elimdeki kelepçeleri kırıp atlamamak için kendimi zor tutuyordum. Daha sonra hakim geldi ve "Herkes yerine otursun" dedi. Ve dava başladı. Zaten sonuç belliydi. Hapis. Hem de 35 yıl. inanabiliyor musunuz? Öz babam beni bunca zaman takip etmiş. Neden peki? Çünkü elinde beni hapise atmaya koz geçirmek için. Bunun intikdıbını alacaktım.
Beni cezaevine zütürmeden önce karakoldaki hapishaneye attılar. 6 saat sonra gideceğim söylendi ama nedenini anlamam fazla uzun sürmedi. En az 20 tane polis memuru (Muhtemelen kılık değiştirmişlerdi veya gerçekten polislerdi) Ellerinde joplarla kapıya geldiler. Muhtemelen kilidi açar açmaz saldıracaklardı. Yakup babaya verdiğim sözü bozmayacaktım. -
-
1.
-1babanın düşmanlarını gibem
-
1.
-
39.
+2Ben böyle mükemmel bir yazar ve hikaye görmedim daşşana kurban devam et yiğidim :DD
-
40.
+62 Ay Önce
Yakup amcanın yanında çalışmaya bayağı alışmıştım. Daha çok bana oğlu gibi davranıyordu ama çocukların var mı diye sorunca da pek cevap vermiyordu veya konuyu değiştiriyordu. Belli ki bir yarası vardı. Ben de yarasını deşen olmak istemiyordum. Onun için sessiz kalıyordum ama korkuyordum da. içimdeki öfkeden korkuyordum. işler bittikten sonra her akşam en az 1 saat sohbet ederdik etrafı toplarken.
b-"Yakup amca sana bir sorum olacak."
Y-"Tabi evladım sor."
b-"Bazen öfkeni kontrol edemediğin veya korktuğun oluyor mu?"
Y-"Bak oğlum, öfke iki ucu keskin mızraktır. Eğer ondan korkarsan elini keser. Eğer onu kullanırsan da elini keser. Onu kabullenmen gerekir. Yani mızrağı tam ortasından tutarsan elini kesmez. Eğer öfkeni kabullenip onu gerektiğinde kullanabilirsen çok güçlü bir silahtır. Ama abatırsan bir tek elini keserek kurtulamazsın."
b-"Peki nasıl kabulleneceğim?"
Y-"Sana bir anımı anlatayım. Küçükken çok fazla korkardım ben. Herşeyden korkardım. O kadar ki ailem bile beni sevmemeye başladığını hissederdim. Ama babam asla vazgeçmedi. Hep ilerde çok cesur biri olacağımı düşünürdü. Ve birgün babamla alışverişten dönerken birkaç adam önümüzü kesti. Muhtemelen parasını istiyorlardı. Daha sonra biri bana doğru bıçakla yaklaşmaya başladı. Donakalmıştım. O anda babam bana yaklaşana kafa attı. Diğerleri de babama saldırmaya başladı. Daha sonra babamın yerden kalkamayacağını hatta öleceğini düşündüklerinde bırakıp kaçtılar. Babam neredeyse kan kaybından ölecekti. Ambulans geldi zütürdüler hastaneye. Neyseki zamanında yetişmişiz. 2 gün sonra taburcu olduğunda yanıma geldi ve (Yakup amcanın babası YB olsun)
YB-" iyi misin oğlum?"
Y-"Evet baba iyiyim" dedim. O da bana şöyle dedi:
YB-"Korkmak kötü bişey değildir. Onu kabullenmen gerekir. Ben de orada korkmuştum. Ama sana bıçakla yaklaştıklarında korkumu kabullendim ve çekeceğim acılara razı oldum. Birini koruyacağın zaman ne korku seni durdurmalı ne de acı." demişti.
Y-"Yani bir bine senin yapman gereken birini korumak ise o zaman öfken bir silah. Eğer tek başına kullanırsan mızrağın bir ucundan tutmuş gibi elin kesilir. Bunu dikkatli kullan." dedi -
41.
0rezervedd
-
42.
+7GÜNÜMÜZTümünü Göster
Karşılık vermeyecektim ve yediğim dayağa razı olacaktım. Babama saldırırken dersimi almıştım zaten. Boş yere kendimi riske atmayacaktım. Kapıyı açtılar ve gelmeye başladılar. Daha sonra tahmin edersiniz ki dövmeye başladılar. içimdeki güç resmen yalvarıyordu "saldır" diye ama bu sefer onları dinlemeyecektim. Arkadan bir kızın sesi geldi:
Kü-"Ne yapıyorsunuz siz?" Bu Kübra'ydı. Biri ona doğru silahını doğrulttu ve ateş etti. O anda nasıl "VAHŞET" diye bağırıp önüne atlayıp omuzumdan mermiyi yediğimi hatırlamıyorum.
Kü-"Abi bu gözler de ne?"
b-"Burada birazdan vahşet çıkacak. Hemen buradan çık"
Kü-"Onları öldürme suçun artar yapma abi." yalvarır sözlerle söylüyordu bunları.
b-"Çabuk git" derken biri tekrar ateş etti ama bu sefer ayağıma. Yere düştüm ama hemen atladım adamın üzerine. Kardeşim arkamdan izliyordu ama yapacak bişey yoktu. Yoksa o da ölecekti. Birinin Kübra'ya yaklaştığını gördüm ve hemen yaklaşan kişiye atlayıp kafasını ezdim. Silah çekenlere doğru koştum. Ateş ediyorlardı ama ayağım yaralı olsa bile mermileri sıyırabiliyordum. Kübra'ya hedef alınanları da bilerek yiyordum. Yaklaşık 1 dakika sonra ortalık kan gölüne döndü. Kübra ise şok olmuş bir biçimde izliyordu. Yanına yaklaştım ama o benden uzaklaştı.
b-"Sana anlatmam gereken şeyler var. Bu göz neden böyle oldu bilmiyorum ama bunun cevabını bulmam lazım. Bunu da hapishanede yapamam. ilk cinayetim beni az daha öldüreceklerken oldu. Patronun adamlarından dayak yiyordum. ikinci cinayetim ise o kayıtlarda gördüğün çocuğu öldüreceklerinden oldu ki şu anda o da benim yanımda. Senden sadece bana güvenmeni istiyorum. Ve babama da dikkat et. Babam da benimle aynı özelliğe sahip. Ne zaman o kelimeyi kullansam öfkem beni ele geçiriyor. Kullanmayınca da kullanmam için zorluyor. Tam yediğim dayağa razı olacakken sana silah sıktılar. Zaten bu da onların sonu oldu."
K-"Pe peki hiç vicdan azabı çekmiyor musun? Nasıl bu kadar gözün dönebiliyor? Nasıl bu kadar vurdumduymaz olabiliyorsun?" Bu sözlerini sinirli bir tonda söylemişti.
b-"Ben de nedenini bilmiyorum. Normalde ağlamam lazım bağırarak. Ama içimdeki güç engel oluyor. Ve bunun cevabını bulmam lazım. Benim kaçtığımı söylersin polislere. Sana da sorun çıkmasın."
K-"Tamam ama cevapları bulunca adaletle yüzleşeceğine söz ver."
b-"Söz veriyorum." dedim ve çıktım. Zaten Selim hazırlamış ortamı. Herkes yerde.
b-"Öldürmedin değil mi?"
S-"Kılıcın keskin olmayan ucuyla vurdum yani baygınlar." Etrafı yara bere içindeydi. Daha sonra ben içimde kalan kurşunları hala vahşet etkisindeyken elimi sokup çıkardım.
b-"Bildiğin bir doktor var mı? Biliyorsun artık kanun kaçağıyız." dedim.
S-"Bir tane var. Ama veteriner. Seninle ilgilenebilir mi bilmiyorum" dedi.
b-"ikimizle de ilgilenecek ve zaten benim bu halde hayvandan bir farkım yok. Sorun olacağını zannetmiyorum" dedim. Selim gülmeye başladı.
S-"Araba hazır. Düz kontakla gidebiliriz."
b-" O zaman hadi gidelim" dedim ve yolculuğa başladık. -
43.
+6Ben kendimi hala vahşet modunda tutuyorum tabiki. Vahşetten çıksam ya bayılacam ya da öleceğim. Ben bile zar zor zabdedebiliyorum bu modda durmayı. Cidden sanki durmadan koşuyormuşcasına yorulmaya başladım.
b-"Ne zaman varacağız."
S-"Az kaldı abi azıcık sabret" Ama sabır edecek takati kendimde zor buluyordum. En azından mermileri dışarı atmıştım akıl edip. Ama enfeksiyon vs. düşünmediğim için salaklık da yapmış olabilirdim. Ama şu an pek ilgilenmiyordum bu konuyla. Hemen bitse de gitsek havasına girmiştim. Gidecektim ama nereye? Tek bildiğim şey şu an veterinere varmak istediğimdi.
S-"Abi geldik." dedi ve koluma girip beni veterinerin yanına zütürdü. Daha babamın dayağının acısı geçmemişken bir de polislerin mermileri epey işimi zorlamıştı. (Veteriner V olsun.)
V-"Selim burada ne işin var?"
S-"Fazla vaktimiz ustam kan kaybından ölecek."
V-"Ben hayvanlarla ilgileniri... " gözlerimi gördü ve bir adım geri çekildi.
b-"Hayvanlara ne yapıyorsan bana da aynısını yap işte." diye söyledim.
V-"Bu gözler... "
b-"Fazla vaktimiz yok hepsini sana anlatırım ama beni iyileştirmen la zı ... " Eski halime döndüm ve bayıldım. -
44.
0Iyi hikaye devam panpa sardı
-
45.
+4SELiM
S-"Ustamın durumu nasıl?"
V-"Elimde herhangi bir veriyi gösteren cihaz yok ki nabzını vs kontrol edebileyim. Mermileri çıkartmamız lazım önce."
S-"Mermileri kendi çıkarttı çıplak el ile"
V-"Tamam o zaman enfeksiyonu önlemem lazım. Bana oradan ... uzat." Adını anlayamamıştım ama işaret ettiği için fısfıs tarzı birşeyi getirmiştim.
V-"Küçük yaralardaki enfeksiyonu önledik. Şimdi büyük yaraları kapatmamız lazım ama bir yarası kalbine yakın bir yerde olmuş. Damardan kan sızıyor. Bu halde nasıl buraya gelebildi bu adam."
S-"Doktor abi fazla vaktimiz yok."
V-"Tamam ama hastaneye zütürülmesi gerekiyor"
S-"Hayır zütüremeyiz peşinde mafia var hemen öldürürler."(Aklıma iyi gelmişti bu fikir. Kanun kaçağı desem çoktan polisler gelmişti.)
V-"Tamam o zaman eski yöntemlerle kapatacağım damarı. Ateş ile orayı kaynatacağım."
S-"Demir mi bu adam kaynatıyorsun abi sende."
V-"O zaman başka doktor bul istersen. Gelişmiş tıp yokken ateşle dağlarlardı."
S-"Tamam o zaman ateşi nereden bulacağız?"
V-"Arkandaki çubuğu uzatırsan ateş çıkarıyor o çubuk" (Amk Allah'tan cahiliz.)
S-"Buyur abi"
V-"Tamamdır uzun çubuğu da bağladık şimdi başka damara gelmeden kapatmam lazım ama dikkat et kımıldamasın sıkı tut onu."
S-"Tamam abi ilgileniyorum." Ateşi tutar tutmaz ustam ayağa kalkmaya çalıştı. Zaptetmesi zor biriydi. Ama 25 denemeden sonra zaptetmeyi başardım. Doktor da damarı kaynattı ve yarayı kapattı.
V-"En az 6 ay kendine gelmez bu. Kırıkları çok fazla. Yaşayabilir mi onu bile bilmiyorum. Ve o gözleri neydi?"
S-"Bunu size ben anlatamam. Uyanınca öğrenirsiniz."
V-"Tamam. Ama burada kalacak bir yer yok. Arka odada rahat edebilirse orada kalsın."
S-"Tamam abi sorun değil." dedim.
Edit:Beyler ihtiyaç molası vereceğim yemek falan. 1 saate gelirim.