yaz ayıydı. aynı yerde oturdugumuz bi kızlq 'kankaşkım' kıvamında bir şey yaşıyorduk. gerçekten fiziği olsun tipi olsun gayet güzel bir kızdı. kızı size şöyle betimleyeyim, goğusler aletta ocean, kalça alexis texas, yüzü zuhal topal. neyse biz bunla faceden konusuyoruz, denize giricem ama izin vermiyor kızlara bakma şunu yapma bunu yapma diye telkinler ediyordu. kızlara bakarsan giberim seni dedi sen mi gibersin ben mi giberim bir duşun istersen dedim. Oo ırzıma geçtin evlenicez dedi tamam hergun pompalamasyon dedim tamam dedi çıktım evden, denize girdim, arkama baktım begumde geliyor konustugum abaza kız, o gogusleri o kalçayı ele geçirmeyi o kadar çok istiyorum ki

kıvıra kıvıra gelen begum, once seldıbını verip büfeye girdi. bir soda alıp cıktı. bu kız gerçekten şaheserdi. ne bakıyosun gelsene demeye çalıstı el haretiyle. gittim yanına. utandımda biraz amk gibişli sokuşlu konuşuyorum sonucta, ama onda hiç bir çekinme yoktu. kendini gibtirme derdindeydi. hadi denize girelim dedi tamam dedim girdik denize, denizin suları, ahenkle dans ediyordu begumun muhteşem fiziğiyle buluşunca.. memesinin aralarına akıyordu, bikinisi acayip azdırıcıydı, ip var sadece aq, kalcası komple ortada, sadece arayı kapatan bir ip. kocamandı aqq, neyse dedi beni omzuna al tamam amk bunu sen istedin dedim. bu bacaklarını omzuma atıyor bende bacaklarını avucluyordum o bahaneyle, çıktı omzuma elinden tutup arkaya doğru ittirdim, denize duşerken aaahh diye ses çıkardı, ne hayal ettiğimi az çok tahmin etmişsinizdir * :):)). dedim ki sende beni al omzuna. ya saçmalama ben seni nasıl alıcam dedi ya ağırlığımı vermem dedim zor da olsa ikna etmeyi başarmıştım. omuza çıkmak bahaneydi. önemli olan arkasına geçmek, o dalıp çıkarken surtmesiydi

beyler bu yaşadıklarım %100 gerçektir. size yemim ederim ama inanmak veya inanmamak size kalmış.

begum beni omzuna almaya çalıştıkça surtuyordu. o da farkına varmış olmalı ki omzuna almama çabası içindeydi. neyse beyler en sonunda aldı attı beni denizin dibine. biraz daha yuzdukten sonra cıktık, yuruyoruz bahçeleri yeşillikleri, kumsalı. yuzmeden sonra basket oynamak çok zevklidir yapanlar bilir. begumle kısa suren bir basket attıktan sonra akşamı ettik. artık evde sıkılmıstık, ailemin maddi durumu iyiydi ayıptır söylemesi beyler. yazlık vardı bizim yer belirtmicem sadece yerini soylesem yeterli, ataturk çiftliğiydi beyler belki bilenleriniz vardır ifşa olmayalım. gerçekten guzel yapılmış bir tatil sitesiydi. begumlerinde orda bir akrabası vardı teyzesi miydi halası mıydı neydi tam hatırlamıyorum, zaten orda tanısmıstık, sonra bizim oraya tasınmıslardı. ve arayı ilerletmiştik

bizden 1 hafta sonra onlar gelmişti, begum mini şortla gelmişti, bacakları puruzsuz ve kılsızdı. onların evi bizim evin 3 yan tarafındaydı. denizin onunde ev almıstık yani denize 0. 3 blok vardı arka arkaya ve sıraya gore 15-16 ev vardı bunu 3 blok arkalı şeklinde duşunun. neyse akşam yemeğine davet ettik, begumgilin halası/teyzesi (halasının evi olsun amk) halasıgil, kendileri gelmişti kalabalıktık. yemeği yiyip musade istedim, kalktım, begum dur bekle dedi bekledim o da musade isteyip kalktı, hadi yuruyelim dedi, arka tarafa geçirip çatır çutur gibmesini de bilirdim ama yapmadım, kimsenin ırzına geçmek istemiyordum. ta ki begümle tanışana kadar. neyse biz yurumeye devam ediyoruz, telefondan muzik açıp dinliyoruz ilk muziğimiz, ravi-melekler kalbinden opsundu iyi hatırlıyorum. (bu şarkıyı butun sevgililerimin şarkısı yapmıstım yani ne kadar sevgilim olduysa şarkımız bu olmuştu) dinliyoruz, bir banka oturup denizin o serin sularından gelen içi ferahlatan sesiyle uzaklara dalıyorduk, şarkı eşliğinde. denizle aramızda 10-20 metre mesafe var, belkide daha azdır hiç goz kararıyla belirleyemem 0ım o konuda, neyse guvenlik kapısından çıkıp denize doğru yuruduk

ortamın duygulu anlar yaşadığının farkına varmıstım, begumun bir derdi vardı. sormak istemiyordum ama deniz kenarına gidip oturunca içli içli of çekmeye başladı. ne oldu begüm iyi misin dedim iyiyim diyip geçiştirdi ama birşeyi var belliydi bu. belki de oynaşmaktan bıkmıştı, ya da aşık olmak istiyordu, ama bu abaza kız olarak davranmakla olmazdı. biraz daha oturup evlere dağıldık giderken begum bana teşekkür etti, nedenini bilmiyorum ama oyle hissetmişti. bende gulumseyerek karsılık verdim. eve gittim, yatacakken telefon çaldı baktım bizimkiler ne var lan dedim la olum gel de aşşa biraz takılalım dedi kararsızdım ama kabul ettim gecenin o saatinde gırgır şamatayı hiç çekemezdim. bizim mustafa pederden arabayı kacırmıstı gene. bu cocuk tam 1 tosuncuktu beyler çok tatlı yanaklarını vardı ama ince uzun yakısıklı biriydi, ve de çılgındı. zaten çılgın olmasa bizle işi neydi ki. açtı teybi demet akalının bir şarkısıydı hatırlamıyorum ismini. bira falan almışlar 10-15 tane lan kim içicek bu kadarını aklını gibtiklerim desemde yer etmemişti zaten 7-8ini kemal içmişti ne derdi var bilmiyorum gibimde de değildi. herkesin yaptıgı kendine banane aq. sonra ankaranın bağları çıktı bi koptuk orda oynadık falan kafalar trilyon olmuştu

dinliyo musunuz beyler

neyse ben devam ediyim okuyan vardır belki
biz şen şakrak oynuyoruz şarkıya eşlik ediyoruz falan çok guzeldi o gun, arabanın içinde uyuya kalmısız kafamız zonkluyor. iyi olmuştu, o kafayla araba surselerdi belki size şuan bu yaşadıklarımı anlatamayabilirdim. mustafa yarra yemişti, ayık kalması gereken biri olması lazımdı ama hepimiz kaptırmıstık. cunku arabanın geri yerine hiç hareket etmemiş gibi bırakılması lazımdı. ama mustafa babasından koskocaman bir yannanı hak etmişti. korka korka eve gitti. telefonuma mesajlar, cevapsız çağrılar vardı, annem aramıstı, begumden de mesaj gelmisti. gunaydın, uyan artık, okuz gbi uyuyosun falan yazmıştı. annemde meraklanmış kadıncağız, aradım daha fazla merak etmemesi için. oğlum nerdesin dun gece gelmemişsin bişe mi oldu. -yok anne ya ne olacak mustafa aradı da onlarlaydım gece gelipte sizi uyandırmak istemedim
hadi annem açsındır sen, kahvaltı da yapmadın, hadi gel de bişeyler atıştır diyip kapattı. cidden kurt gibi açtım. gittim eve babam gazeteyi alıp geçmiş koşesine elinde marlboro, masanın ustunde telefonu, yazıları takip eden gözleriyle birlikte karşımdaydı.

nerdeydin dun dedi arkadaşlarlaydım baba dedim açsındır git yemek ye dedi gittim mutfağa annem hazırlamıs yemekleri dunkileri ısıtmış, ellerine sağlık annem. yiyip çıktım. mustafa aradı ve duyduklarım karsısında sok olmuştum resmen
+lan olum hani arabayı getiremedik ya, babam sabah acayip sakindi, yani arabayı yerinde gorememesi imkansızdı, ve hiçbirşey demedi, tamam olum kaza da yapmamıssın hem izin istesen verirdim ben niye kacırıyon dıbına koyam demiş oha dıbına çakam lan ciddi misin dedim valla lan dedi iyi tamam yannan yemekten kurtulmuşsun dedim. benden mesaj bekleyen begüme cevap attım, günaydın ya uyuya kalmısım. benden mesaj bekliyordu sanki aradan 1 dakika geçti cevap verdi. onemli değil sabah havuz keyfine ne dersin ? Dedi valla allah derim dedim gittik havuza begum gene o şahane fiziğiyle havuza daldı. ilk kez ona cinsel gozle bakmamaya çalışmıştım. başarmıştım.

havuzda bombalama sıtayl atlıyorduk, malum begum got ustu atlayınca havuz suyu seviyesi yarıya iniyordu. begum şezlonga yatıp guneslenmek için izin istedi, bende verdim. şezlongun kafasını 1. Kademeye getirip hafif kalkık şekilde yatıyordu. bende sudan dolayı buzuş buzuş olduğumun farkına varıp çıktım. Begümün yanında ki şezlonga yattım uyumuşum dıbına koyim orda bile uyuyabiliyorum. yuzume serpiştirilen suyla beraber gozumun kısık olmasını sağlayan guneşle beraber uyandım, ne oluyok aq diye bagırdım, sakin ol benim dedi begummuş. napıyon sen ya dedim. yanacaksın buhar olacaksın uyulur mu burda dedi ne bilim içim geçmiş dedim kıpkırmızı olmuştum. bu yandıgımın belirtisiydi. hemen koşa koşa annemin yanına gittim domates doğradı yoğurt surdu surerkende söyleniyordu, ah be olum kremsiz gidilir mi hiç, bide uyumuşsun. begum de içerdeydi, annemin ciğerini bildiğim için manalı manalı suruyordu domatesi yogurdu, anlıyordum ben, ne iş bu kızla demek istiyordu. en basında gotunu gibmek istiyodum ama vazgeçtim dedim içimden. yuz ustu bi şekilde yatmaya devam ediyordum

telefon çaldı, annemin eli yoğurtlu, ben de müsait değilim, begumun açması için kaş goz işareti yaptım. açtı, alo dedi he tamam bir dakika veriyorum dedi telefonu tuttu kulagıma. alo dedim alo merhaba teyzecim nasılsın dedi kim olduğunu bilmiyordum amk iyiyim teyzecim siz nasılsınız dedim telefonu ben açmadığım için kimin aradıgını da bilmiyorum ki begume kim bu dedim gozumle, kemal yazıyordu dedi. hasgibtir dedim munire teyze bu. kemalın anası çok tatlı sıcakkanlı biriydi yani yeri gelir anne de olurdu bize. ne oldu munire teyzecim dedim oglum kemal eve gelmedi merak ettim acaba sizle mi dedi. nereye gitti ki bu dun bizleydi 7-8 tane bira içmişti, ne olabilirdi ki boyle kacacak kadar ? kadını daha fazla meraklandırmamak için evet munire teyze bizle beraber takılıyoruz sana soylemeyi unutmuşuz kusura bakma markete gitti yiyecek içecek almaya ben soylerim ona sizin aradıgınızı dedim tamam evladım, beni arasın ama dedi sesi endişeliydi, sanki ne için uzaklaştığını biliyor gibiydi

hemen duşa girip dışarı çıktım mustafaya haber saldım tamam geliyorum dedi kemalı arayacaktık, zaten kucuk bir yer fazla uzaklaşamaz diye duşunduk begumde bize yardım etmek istedi eve gitti duş alıp çıkana kadar musti geldi ne oldu lan mevzu ne dedi anlatırım şimdi kemali bulmamız lazım munire teyze çok korkmuş dedim tamam lan tamam koş hadi dedi begumde cıktı koşma-yurume arasında bi hızla gidiyorduk. çok vaktimiz vardı, ama biz munire teyze için endişeleniyorduk. 1 saat oldu 2-3 derken 4 saati bitirmiştik, artık aramıza munire teyzede katılmıstı hep beraber arıyorduk. yaşlı kadını daha fazla koşturmamak için eve yolladık, çok zor oldu ama belki eve gider bulamaz, bak telefonuda eve bırakmıs diyip ikna ettik, çunlu beni kemalden aramıstı. ikna olup gitmisti kadıncagız. biz hala arıyoruz ama yok kufur ede ede arıyoruz. sonra kemal aradı yani munire teyze, oğlum mehmet amcan geldi dedi tamam munire teyze yanında dursun biz haber vericez size dedim. sonra tekrar aradı kemal, bu sefer Mehmet amcaydı. arka tarafa şirket arabasını park etmiş onla arayalım dedi koşturmaktan yorulmustuk, Mehmet amca da zengindi 2-3 tane arabası vardı. şirket arabası kendi arabası bide kemale almıstı. kemalin ki yoktu ama şirket arabası vardı. tamam anahtarı alıp cıkıyorum ben dedi tamam dedik kapattık aradan 3 dakika falan geçti tekrar aradı mehmet amca oğlum, araba yok! kemal arabayla gitmiş olmasın dedi koooskoca bir hasgibtir cekmiştim. lan kemal nerdesin ??? diye duşunurken kendi arabanla gel Mehmet amca dedim oğlum ben gelirken bakıma verdim tamir ettiricem dedi şimdi sıçmıştık

mehmet amcanın ilçe dışında bir işi çıkmış yazlıktan gitmek zorunda kalmış acil olduğu için kemalin evde olmadıgını fark etmeden koşa koşa arabaya binip gazlamıs, araba arkada olduğu için nasıl gorsun aq, kemal babasının arabasını gormemiştir ve şirket arabasını kacırmıstır diye dusundum ben hemen mustafa babasını aradı, baba arabaya ihtiyaç var acil vermen lazım dedi, babasının o gunkinden eser yoktu sovup kapatmıs, lan ne olmuştu ki bir gunde, mustafa tekrar arayıp istediğinee durumu anlattı, aradı mehmet amcayı doğru mu başkan dedi, doğrudur dedi, bende geliyorum o zaman dedi hep beraber çıktık begum munire teyzenin yanında kalmıstı yalnız kalmasın diye belki eve gelir duşumcesiyle, biz de karakola gittik, arabanın plakasını verip teknik takibe aldılar biz size haber vericez diyip yolladılar, elimiz kolumuz bağlandı birbirine, herkesin aklına kotu şeyler geliyordu, ozellike munire teyzenin ama bizim bile inanmadıgımız şeyleri kadını uzmemek için iyidir o diyip rahatlatmaya çalışıyorduk

geceyi bir şekilde atlatmıştık. ama hala haber yoktu. derken mehmet amcanın telefonu çaldı. mehmet bey arabanızı bulduk ama içinde kimse yok ama aramaya devam ediyoruz dedi, adam yıkılmıştı. meraklı gozlerle dinliyorduk. kotu bi haber oldugunu hissetmiştim ve Mehmet amcanın lafını kesip hadi gidelim dedim adam sevinmişti çünkü söylerse munire teyze için iyi olmazdı.

arkadaşlar 10 dakika bir mola verelim parmaklarım ağrıdı amk insaf.

Olay yerine gittik, ilçe dışıydı yani yazlıktan çıkmıştık. 10-15 dakikalık yoldan sonra arabanın oldugu yere gelmiştik. Bura bana bir yerden tanıdık geliyordu ama nerden aq. Kafayı sıyırıcam o kadar tanıdık ki. Hemen mustafaya seslendim, lan aga burası bana neden tanıdık geliyor dedim bilmiyorum yarram ben ne bilim dedi tamam hadi siye go dedim gitti begum ve annem munire teyzeyi sakinleştirmeye çalısıyordu. Lan dankkk etti lan burası bizim hep dertleşmek için geldiğimiz yerdi. Tabi ya nasıl daha once dusunemedim. mehmet amcaya dedim hemen Mehmet amca burayı biliyorum ben kemalle dertleşmek için gelirdik dedim evladım ne işiniz var burda ya ne anlamı var bu kadar uzaklaşmanın dedi haklıydı aq. Yeri anlatıyorum beyler. Ormanlık alan var, ormanın içinden çıkıp denize tepeden bakan bir yer var orası bizim mekandı. Koşa koşa oraya gittim giderken bira şişelerine çarpıyordu ayağım kemalin burda oldugu dusuncesiyle tekmelerle gözle görülmeyecek bir yere atıyordum, sanki sarhoş değil aq, hemen koştuğum yere vardım kemal ordaydı. Çok şükür bulmuştuk, mustafa da peşi sıra geldi baygındı, sızmış orda dıbınakoduğumun. Tokatladık biraz ayıkır gibi oldu sonra okkalı yerleştirince musti uyandı, ne vuruyon lan dıbına koduum dedi amk biz o sevinçle haykırmaya başladık. Bağırdım koşun kemal burda!!! yazık munire teyze en önde koşuyor. Oğlum oğlum neredeydin sen diye yakınıyordu

hemen yazlığa geri donduk kemalgil evlerine gitti, malum konuşmaları gereken şeyler var, arabayı ben aldım peş peşe gidiyoruz. Vardık yazlığa herkes dağıldı evlere, Mehmet amca oğlum siz bekleyin dolaşın biraz biz konuşalım bi dedi. Tamam dedik, mehmet amca daha fiske bile atmamış cocuguna bağırıp çağırıyordu, derdin ne senin, anneni uzmeye hakkın var diye bağırıyordu. gidip elinden alasım vardı ama mustafa tuttu kolumdan, saçmalama oğlum ne giriyosun baba oğul arasına dedi, ardından begum de geldi 3umuz geziyoruz, akşam oldu, kemal aradı, hadi buluşalım dedi tamam deyip çıktık mustiyle hemen yakasına yapıştım nerdesin lan sen anneni ne durumlara soktuğunun farkında mısın? gotumu yırtıyordum adeta

mustafa dur lan bir dedi hem sanane dıbına koduum anası mısın babası mısın dedi, neyse bıraktım, çıkardım sigara içiyorum, kemal konuşmaya başladı,
-lan ne yapim lan he? sıkıldım artık yoruldum soktuğumun hayatından. param var ama huzurum yok. herkes geliyor bana derdini anlatıyor ben ağlama duvarı mıyım lan ? kimse gelip kemal sen nasılsın demiyor. hepinizin dıbına koyim dedi gozumun önünde ağlamaya basladı, koskoca adam gozumun önünde ağlıyordu, sigara yaktı titreyen elleriyle beraber, titreyen dudaklarının arasına goturuyordu sigarayı.

Dinleyen yok galiba

Kemalin derdi büyüktü, mağlup duşmuştu hayata karşı. Onu geri kazandıracak ben değildim, yazlığa yeni taşınan semragil olacaktı. Çıtı pıtı bir kız olan semra, guzel yuzuyle dikkat çekiyordu. Mustafa, ben ve kemal havuzda aygırlar gibi boğuşurken, sessiz bir şekilde atlamıştı havuza. Kemal gorur gormez aşık olmuş olacak ki bir hışımla havuzdan çıkıp kurulanmaya gitti havluyla saçını başını kuruladıktan sonra saça şekil vermeye başladı, ne yaptı ne etti kızla muhabbeti kurup arkadaş olmuşlardı. Onlar havuzdan çıkarken biz boğma yarısı yapıyorduk, çocuk gibiydik amk. sonra begum de geldi, top falan da getirmiş, bekçiyi kafalamıştı.