reserved bin

yaz huur cocu 18.20 de demişin bide

Uyuya kalmak nedir bilir misiniz binler dıbınıza kodurtmayın uyumayan 3-5 liseli varsa başlıyorum

Artık bir vucud gibiydik, et-tırnak hesabı. Ayrılamıyorduk biz 6lı. Sabah havuzda sınırları zorlayan bir şakalaşmalardan sonra çıkıp denize doğru yurumeye başladık, kadife gibiydi deniz, giresim yoktu cidden havuzda baya yorulmuştum. Neyse serdim havluyu, şezlong yok ki dıbınakodumunun yattım ustune ellerimi başımın altına koyup birleştirdim allahtan koltuk altı kıllarımı yeni kesmiştim amk yoksa hiç hoş goruntu olmazdı

(18:00dan beri uyuyorum ben dıbına koduklarım nerdesiniz)
Neyse kesmiş oldugum kılların verdiği rahatlıkla gözlerimi kapatıp uyuma moduna geçtim, onlar napıyorlardı inanın bilmiyorum, ben oyle yatarken , hayal kuruyordum bir kızı, hangi pozisyonda, nasıl gibecegimi dusunuyordum. gib kazık gibi olmuş hemen bir havlu aldım, yüz ustu yatıp arkama serdim, o çadırı kim gorse içine sığardı amk.

Bunlardan hala ses yok amk yaşam belirtisi bile yok neyse gozumu açtım kısık kısık bakıyorum, neyse ki gördüm dıbınakoduklarımı, benden daha sol tarafta yuzuyorlardı, ama begum yoktu, beni soran kişi olmadıysa o kişide begumdu. Annesine oynadıgımız oyunu devam ettiricektik. Başka çare yoktu, acaba annesinin yanına mı gitti diye duşundum ama gitse haber verirdi, telefonunu arasam annesinin açma ihtimali var, ne yapacagımı şaşırdım amk, neyse bu 4lu iyi grup olmuşlardı sevgililer takılıyordu ama mustafanın yaptıgı nankorlukten başka birşey degildi çünkü onların tanışmasının büyük çoğunluğu begumle bendik, ben hiç haber vermeden sitenin içine gittim, etrafa bakıyorum, markete baktım yok, market ustu binaya baktım yok (orası bizim bira içmek, batak oynamak, rakı içmek, sigara içme mekânımızdı) belki orda sigara içiyordur dedim ama yanılmışım, orda da yoksa üst katta hiç yoktur duşuncesiyle inecekken merdivenden takır takır inme sesleri geldi, kim lan o dediysem de cevap yoktu, çünkü ne ayak sesi geliyordu artık ne de biri inmişti

Devam et lagnn

Korkmuştum da amk, yavaş adımlarla o tarafa ilerlerken, birden hıçkırma sesleri, iç çekme sesleri, ağlama sesleri duydum, kim o dedim nihayet cevap vermişti. Benim hky, begum. -lan sen ne ara geldin buraya, hem niye bana haber vermedin meraklandırıyorsun +cidden meraklandın mı hky yoksa meraklanmış numarası mı yapıyorsun. -begum daha fazla saçmalamadan anlat bana ne oldu +kimse beni takmıyor hky, bak onlara yapmışlar gruplarını, mutlu mutlu takılıyorlar. -eee ne var ki bunda,, yani, onların mutluluğu bizi ne ilgilendirsin, sen kendi mutluluğuna bak. kimseyr mutlu görünmek zorunda değilsin anladın mı? Bir daha da seni bu konuda ağlarken gormiyim, hiç bir konuda ağlama. gozyaşlarını yuzunu avuclayıp başparmağımla siliyordum, bu bile onu zevkin doruklarını yaşamasını sağlıyordu

Sormayacak mısın neden kavga ettim annemle ? dedi, baktım sadece, sormak istemediğimi belli etmeye çalışmıştım. sonra tekrar denize baktım, tekrar o soruyu sordu. He niye kavga ettiniz huur olduğunu mu öğrendi diyecekken dilimin ucunda tuttum lafımı. sorsam bir dertti sormasam ayrı dert. bir kız annesiyle neden kavga eder ki ? kadın, kocasından dolayı, eğer kötü bir kocası varsa, kızıyla erkekler yuzunden kavga ederdi. daha fazla felsefe yapmayıp sordum. -ne oldu, niye kavga ettiniz? dedim, +senle mesajlarımı okumuş dedi şimdi yannanlara yan basmıştık

sahilde otururken, omzum da bir el hissettim. Arkamı dönüp baktıgımda begumu gordum ne geziyordu bu saatte dışarda?? Bunu kendim duşunecegime begume sorsam daha mantıklı olacagını duşundum ve sordum. Annesiyle tartışmış. Sahilde yururken beni fark etmşiş nerden tanıdıysa, ağlıyordu gene. Bu kızlar ağlamayı ne kadar çok seviyor ya? oturdu yanıma paketii çıkardım, aldı bir dal, çekti içine dumanı, oksurdu biraz. Sanki cebindem iki paket viceroy çıkaran bendim amk. Anlat bakalım bu sefer ki derdin neymiş diyesm vardı. Ama demeyecektim, çünkü ben buraya denizin her kıyıya vurduktan sonra ki sesle, sigaramla beraber zehirlenerek kafamı dağıtmak istiyordum ama begum gene içine sıçmıştı. Yatırıp gibsem mi diye duşundum ama duygusal ansaydı ve hoş karşılanmazdı

Lan muallaksin sen ha

La hadi bekliyoz filmin en heycanli yerinde giren reklam gibisin amk

devam et dıbınakoyim dinliyoruz

reserved

Sakin bitirme hemen hikayeyi giberim

beyler komsunun bilgisayarini tamir ettim kusura bakmayin ya

Bizim sevgili olmamamız, biz hariç herkese batıyordu. Mustafa ve kemalden surekli ' olum begum gibisini bulamazsın bak at gibi kız, hemde çok yakısıyonuz' gibi sozleri işitiyordum. Ama begum sevilicek bir kız degildi. Bunu onlara defalarca anlatmama rağmen, dediklerinde ısrarcılardı. O akşam 6lı sahil partisi her zaman ki gibi yarı duygusal, yarı şen-şatrak, yarısı da hüzünlü geçmişti.

Begum bana bahsettiği konu da hala ısrarcıydı. Hky, ne olur beni yanlış anlama, ben senle çok iyi arkadaş oldugumuza inanıyorum diyip duruyordu. Bu izlenimi kendisi bırakmıstı, aynı zamanda kendisi temizlemeye çalısıyor. Kızlar işte.. Benden, gidip onu gibeceğimi duşunmuştu aslında doğruydu ama icraata sokmamıstım. Ters köşeye yatırınca hemen kıvırmaya başladı. Bir akşam ben, mustafa, kemal boş bir evde rakı sofrası kurduk. çerezler, leblebiler, peynir ve biz üçlü. Dertli ve aşıktı kemal, yeni tanıstıgı bir kızı daha yakından tanımaya çalışan ve ne kadar mutlu gorunse de içinde fırtınalar kopan mustafa vardı karsımda. Herkesin derdini dinleye dinleye folloş olmuştum bende aq. Hiç sormadım, gene kaçar mı acaba lan diye duşundum ama o duşunceyi çugulayıp geri iade ettim

O sessizliği masaya vuran, bardak koyma sesleri bozuyordu, tak-tuk. kimseden ses çıkmıyordu, galiba birisinin sorması gerekti, bu sorumluluğu üstlenmem gerektiğini anlayıp attım lafımı ortaya. -agalar, nedir derdiniz rakı sofrası açtık konuşan yok dıbına koyim.
M:haklısın amk lan niye dertleşmiyoz biz, aç bakalım şurdan bir muslum baba (rahmetliyi saygı ve sevgiyle anıyoruz)
K:lan ben semradan hoşlanıyorum galiba
Hky:Hasgibtir lan valla mı
K:Valla lan, gidip açılıcam
Kemalden beklemezdim bunu, tamam bizim içimizde ne kadar çekingen, utangaç dursa da ortama alışınca kimse tutamazdı onu, her konuda. Herkesin boyle bir arkadaşı olsa keşke

O keyifsiz toplaşmadan sonra evlere diye gittik, ama benim içimdekiler, kemiriyorlardı adeta beynimi, ne yapıcaktım ben, ne yapmam lazımdı, begume teklif etsem ne kadar surdurebiliriz, tekrar aynı düzeyde arkadaş kalabilir miyiz? tonlarca soru vardı aklımda. yaktım sigaramı denize karşı, tutturuyorum dumanları, affedin diyorum ciğerlerime, bunu yapmazsam rahatlayamam. sigara dumanı, benim akıtamadığım gozyaşlarını anlatır, bilmeç başkası içinde oyle midir. ama şöyle bişe var benim tipim, sigara içtiğime inandırmayan tip mesela nasıl anlatayim hani bir adama bakarsınız kesin kurtlar vadisi pusu izliyor dersin diğerine bakarsın kiraz mevsimi izliyor dersin, ben kirazı izleyen tiptenim, karizmatik ve tatlı oldugumu söylerler. yani mafya babası gibi bir tip yok, bana göre tipte yokta neyse.