/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +29 -8
    içerde dizisini çok severim. günü gününe kaçırmam. bölüm yayınlandığında yayınlandıktan 1 gün sonra internette izlerim. televizyonda arada bir izlerim. artık televizyonda dizi izlemeyi sevmem çünkü diziyi internette reklamsız veriyorlar. indirip izlemek daha zevkli bence. sonra nolduysa içerde dizisini korkudan izleyemiyorum, çünkü o geçen ki olaydan sonra korkudan donuma bile etmişliğim oldu. hatta korkudan imana geldiğim bile oldu. hatırlıyorum o günleri, bunu artık içimde tutamam. o olayda nolduysa tek tek anlatacağım...

    okuyacak varsa rezlerini alınız, dinleyin beni. okuyacaklara anlatacağım.
    ···
  2. 2.
    +7 -2
    bir gün gece 03.00-04-00 arası televizyonu açtım. öylece televizyona dalmışım. birddn kumandayla ahow tv ye basmıştım. show tv de sıradan içerde dizisi vardı, vardı? bu içerde normal içerde dizisinden farklıydı. dizi ismi altta:

    ??? - ???
    iÇERDE

    diye geçiyordu. ben de içimden "noluyo lan?" dedim. dizi açılışta takılı kaldı. birden davut'un dolabına baktığı sahne geldi. davut dolabını açtığında aval aval dolabının içine bakıyordu. birden davut:

    - artık benim oldu, canım AŞKIM!

    dedi. içimden yine "bune lan" diye sayıkladım. davut bir yere gidiyordu, bir depo; soğuk bir depo galiba, öyle görmüştüm. sahne deponun içini göstermeye başladı. soğuk depoda kim var; MELEK!
    ···
  3. 3.
    +9 -1
    okuyan yok mu? okuyan belli etsin buraya
    ···
  4. 4.
    +6
    o soğuk depoda meleği elleri birleşik, zincire bağlanmış; çırılçıplak görünce şok oldum. davut manyağı, bunu nasıl becerdiyse meleğe sesleniyordu:

    - AŞKIM, sonunda sana doğru geliyorum, eşit olacağız, dedi.

    davut üstündeki elbiseleri çıkarır, melek de davut'a ağıza alınmayacak küfürler söylüyordu. işte içim o soğuk depoda meleği çırılçıplak görünce irkildi. melek üşüyordu ve küfrediyordu.

    - huur ÇOCUĞU, PiSLiK, AŞAĞILIK KÖPEK. eğer burdan kurtulursam seni elimden kimse alamayacak dedi ve davut kahkaha attı.

    bu kadar yokluğa düşmüş, aç köpek, abazanı ilk defasını böyle görüyorum. o kadar ferre izleyen ben, böylesini gördüğümde şok oldum. BirDe geçen diyalog şu şekilde:

    MELEK: huur çocuğu, rahat bırak beni, ne istiyorsun benden.
    DAVUT: gibmek istiyorum seni, öpmek istiyorum, koklamak istiyorum, ve de sevişmek istiyorum...
    MELEK: seninle yapmayacağım davut anlıyor musun? seninle sevişmeyeceğim.
    DAVUT: istesen de istemesen de benimsin aşkım. (kıza bonzai içmiş gibi bakıyor)
    MELEK: aşkın değilim senin.
    DAVUT: neyimsin o zaman? (pis sırıtıyordu)

    davut meleğin üzerine yürüyerek bacaklarını tutmaya çalışıyordu. ikisi de soğuktan üşüyordu. o konu da anlamamıştım, bacaklarını tutup napacak? ayırıp gibecek miydi kızı...

    davut meleğin bacaklarını tutmaya çalışırken melek de ona tekme atmaya çalışıyordu, yani kıvranıyordu. meleğin tekmesi davut'un gibine isabet edince davut kalkıp sinirden meleğe bir tokat atar, sertçe ama. davut meleğe tokat attıktan sonra birde onun suratına tekme attı. sonra davut manyağı meleğin memelerini yalamaya başladı. meleğin memeleri görünce benim yarbay ayaklandı. davut meleğin üstüne çöker, ona tecavüz ediyordu. bu arada geçen konuşma şu şekildeydi:

    MELEK: (inler) yapma davut yapma.
    DAVUT: yaptım bile.
    MELEK: bir gün beni sarp senin ellerinden kurtaracak ve sarp sana gününü gösterecek.
    DAVUT: SARP mı bana gününü gösterecek? (taşak geçermiş gibi bakıyordu kıza)
    MELEK: EVET! zoruna mı gitti yoksa? (sert inler)
    DAVUT: (kahkahası beni güldürdü) SSARP MI? HAHAHAHAHAH!
    MELEK: noldu şimdi gülmeler? (şaşırır)
    DAVUT: sarp ha?...

    melek tecavüz edildiğinde suratı kanıyordu, davut o sırada nasıl tecavüz ediyorsa... hem iğrendim hem de izliyordum. acaba sarp'a noldu?
    ···
  5. 5.
    +2
    hala okuyacaklar belli etsin yeni part daha gelecek.
    ···
  6. 6.
    +1
    cidden onu merak ediyordum. ekran birden celal'in evini gösterdi. sarp'ı gösteriyordu; malesef sarp'ın KOLLARI VE BACAKLARI YOKTU. aynı deep webteki ciks oyuncağı gibi hareketsiz şekilde yerdeydi... sarp'ı o halde görünce "SARP!" diye bağırdım. işin ilginç yanı evimdeki hiç kimsenin uyanmamasıydı. sarp da malesef yerde can çekişiyordu...

    kapı açıldı. kapıda biri vardı, fakat uzakta olduğu için kapıda onu görememiştim. kapıdaki sarp'a doğru gidiyordu. kapıdaki kimdi o; YEŞiM'di. Yeşim de sarp'a acınası halde bakarak:

    - hiç mi akıllanmayacaksın sarp?
    SARP: (o sırada uyanır ve kendine bakar) bana naptın lan KALTAK?

    yeşim kahkaha atıp sarp'a gülüyordu. sarp o sırada halinden dolayı ağlıyordu. içim iyice bozulmuştu. celal'in evinden bahsetmiştim, değil mi? sahne birden celal'in CESEDiNi gösteriyordu. celal ölmüştü. yerde kanlar içinde yatıyordu, vücudunun derisi yüzülmüş ve organları sarkıyordu. iğrenç bir sahneydi o ara. tam o sırada yeşim geldi ve celal'in ölüsüne yaklaşarak celal'in bağırsağını çıkarttı. (iyy) işin ilginç tarafı yeşim celal'in bağırsağını önce koklayıp sonra öpüyordu. orada kusacaktım. yeşim tam bir deliydi. sonra dışarıdan eve iki adam geldi. yeşim kapıyı açtı ama gelen adamlar tam satanistlere benziyordu. satanist kıyafeti giymiş adamlar, yeşim de yarı çıplak bir siyah etek giymişti. yoksa yeşim SATANiST mi oldu? yeşim ve iki adam yere beraber satanist sembolü çizerek celal'i aldı ve sembolün ortasına koydu. kesinlikle AYiN yapacaklardı...

    o sırada bu üç manyak ayin yapıyorlardı. ayinde tam o sırada ölü celal birden ayaklandı ve ağzından dumanlar çıkıyordu. sonra etrafa bakıyordu. etrafa dolaşıyordu ve organları dışarıya çıkmış, sarkıyordu. dolaşırken bu sefer ağzından kanlar akıyordu. yine dolaşırken bana bakarmışçasına bakıyordu ve öylece dondu. ölü celal resmen bana bakıyordu. gözleri yerindeydi. tir tir titriyordum. fakat yayın birden durakladığı için yayının donduğunu düşündüm. kumanda yanımda değildi, aramaya çıksam da salon karanlıktı. bense korkudan zikirt çekiyordum...
    ···
  7. 7.
    -1
    başka bir part saha atacağım, şimdi okuyacaklar rezlerini alsın lütfen.
    ···
  8. 8.
    +1
    sonra ekran birden mert'e döndü. mert yusuf müdürün yanına gidiyordu. fakat buradaki garip olan şey mert ve yusuf müdürün başbaşa konuşmasıydı. içerde'nin 1.bölümü gibi aynı sahne vardı. buradaki sahne aşırı tuhaftı. neyse mert yusuf müdürün yanına geldi ve aralarındaki konuşma şuydu:

    YUSUF MÜDÜR: mert, evlat...
    MERT: evet.
    YUSUF MÜDÜR: içerde misin evlat... ?
    MERT: ...

    konuşma duraksarken mert birden "iÇERDEYiM MÜDÜRÜM" diyerek mert elinin arkasındaki bıçakla yusuf müdüre sapladı. fakat mert bunu niye yaptı bilemiyorum. ardından:

    YUSUF MÜDÜR: MERT... ?

    mert yusuf müdüre sapladığı bıçağı çekip tekrar saplar. bıçağı çeker, müdür de yere düşüp kanlar içinde can çekişerek ölüyordu. cidden bunu nasıl kurguladılar aklımı almadı. BirDe mert kahkaha atıyordu, bir pgibopat kahkahasıydı... mert anlaşılamayacak dilde birşeyler söylüyordu, fakat anlayamadım ne dediğini. ekran birden sarp'ı gösterdi; sarp o sırada kendi kendine sessizce birşeyler söylüyordu. yeşim sarp'ın yanına gelir ve sarp'ı tutup taşıyordu. sahne bodrumu gösterdi. yeşim de sarp'ı bodruma sürükleye sürükleye zütürüyordu. bodrumda tuhaf tuhaf sesler duyuluyordu ve karanlıktı. bir zombi sesi galiba... yeşim ışıkları açtı ve tuhaf yaratık vardı, kimdi o; celal'in oğlu MUSTAFA idi.

    mustafa tam bir zombiydi. mustafa saldırmaya kalkışıyordu ama boynunda bir halat vardı, tıpkı köpeği zincirle bağlamışlar gibi. napacaktı yeşim, sarp'ı mustafa'ya yem mi edecekti? sarp o sırada yalvarıyordu yeşim'e... o yalvarışlar varya neredeyse ağlayacaktım. sarp "beni bırakma" diye ağlayıp yalvarıyordu. yeşim sarp'ın yalvarışlarına karşılık kahkaha atıyordu, şeytanice bir kahkahaydı. yeşim sarp'ı bodruma bırakıp, ışıklarını söndürüp, kapısını kilitleyip bodrumdan çıktı. yeşim bodrumdan çıkarken sarp'ın bağırışları duyuluyordu. sarp bodrumda çaresizce bırakıldı...
    ···
  9. 9.
    +1
    yeniden ya da okuyacak olanlar rezlerinizi alıp hem de şuku atıp yeni paetın gelmesini bekleyin. hikaye çok güzel ve korkunçlu olacaktır.
    ···
  10. 10.
    +1
    sahne mert'in yusuf müdürü öldürdüğü gösteriyordu. mert yusuf müdürü sürükleyerek binanın çatısından aşağı sarkıtarak onu aşağıya attı. BirDe atarken:

    - size kurban ettim yüce tanrım, dedi.

    mert salağı naptığını bilmiyordu; oradan farkettim. artık diziyi battaniyenin altında korka korka izliyordum. ardından birkaç dualar ve sureler okuyordum. sahne birden celal'in evine döndü ve yeşim arkadaşlarıyla anlaşılamayan(ne dediğini anlamadım orada) bir dille birbirleriyle konuşuyorlardı. sanırım konuşmaları "hah, geh, keh,... " gibiydi. sonra sahne bodruma döndü, sarp içinden birşeyler söylüyordu:

    -(aşırı korkuyordu) biri beni buradan kurtaracak yok mu? melek, celal baba, müdürüm,... , mert...

    mustafa sarp'ı yiyecekti, çünkü mustafa ölüydü. mustafa azgın bakışlarıyla sarp'a bakıyordu. halat birden kopuverdi ve mustafa aç köpek gibi sarp'a koşup sarp'ı CANLI CANLI yiyiyordu. savunmasız ve güçsüz halde bırakılan sarp mustafa'nın kollarında canlı canlı acı çekerek mustafa'ya kurban gitti. sarp bir zombiye vahşet biçimde acıyla can verdi. sahne yeşim'e döndüğünde yeşim arkadaşlarıyla acayip biçimde sevişiyorlardı. o nasıl fantezi anlayamadım. o sırada sarp'ın bağırışları buradan da yansıyordu. o acı seslerini duymamak için kulağımı tıkadım. fakat celal baba öldü, ilginç yanı evinin yanlarında hiçbir koruma olmaması. içimden;

    - minik, şevko, diğerleri nerde acaba, diye düşünüyordum.

    düşünürken sahne sarp'ın annesinin evini etrafını gösteriyordu. dışarıda tam o sırada mert'i görmüştüm. çırılçıplak haldeydi. daha da ilginç yanı buydu. deli mert sokakta çırılçıplak dolaşıp etrafa ağıza alınmayacak küfürler söylüyordu. fakat sokakta kimseler yoktu. dizi beni aşırı korkutuyordu. hayatımda böylesini ilk defa görüyorum...
    ···
  11. 11.
    +2
    yeni partı okuyacaklar şimdiden rez alıp buraya belirtsin. ayrıca ilginiz için teşekkür ederim
    ···
    1. 1.
      0
      REZiNE SOKARIM YAZ LAN
      ···
  12. 12.
    +2
    mert sarp'ın annesinin evine yaklaşmış hayvan gibi bağırıyordu:

    - EYLEM'iM, FÜSUN'UM, CANIM AŞKIM, AÇIN KAPIYI, gibEYiM SiZi...

    mert ne içtiyse ya da haplandıysa böyle konuşuyordu sanırım. eylem salağı pencereyi açtı, mert'in haline bakarak:

    - mert, noldu sana, dedi ve mert de:
    - AÇ ULAN! sizi, sizi, siziiii... , siiziii, siiiii...

    dizi birden "iiii... " deyip donmuştu. korkudan "ALLAHU EKBER" dedim. içimden besmele hatta euzu besmele çekiyordum. yayın dondu ama hala "iii... " sesi geliyordu. kulakları yine tıkadım, tıkasam da o iğrenç "iii... " sesini yine duyuyorum. ses birden bozulmaya başlayınca ses birden kesildi. tamamen korktum. sonra birden çığlık sesi gelince korkudan battaniyeyi üstüme tekrardan örttüm. üstündeki battaniyeyi kaldırınca sahne mert'teydi.

    burada mert delisi sabah sabah sokakta çırılçıplak dolaşıyordu. çok acayip şekilde yürüyordu.(nasıl yürüdüğünü bile tahmin etmek istemezsiniz) mert delisi yine ayarsız küfürler ediyordu. sonra mert delisi orada yürüyen kıza "AŞKIM" diyerek kıza saldırdı. kızı düşürdü, fakat kıza ne yaptığını çözemedim. mert delisi kızın her yerini ısırıyordu, sonra saçlarını yolup suratını çiziyordu, sonra da gözlerini çıkarmaya çalışıyordu. burada kıza tecavüz mü ediyor yoksa öldürüyor mu anlayamadım. kızcağız vahşet biçimde kanlar içinde öldü. o vahşeti nasıl izledim hala aklım almıyor, üstelik işkence parçalama videoları izleyen ben... mert delisi ayağa kalkarak sokakta yürüen küçük çocuğu farkedip onu da yakalayıp defalarca gibine sertçe tekme atıyordu. atarken kendi kendine kahkaha atıyordu. çocuk öyle bir bağırıyordu ki yine korkudan battaniyeyi üstüme örttüm. çocuk ağır darbeler sonucu öldü. işin ilginç yanı sokakta sadece bir kız ve bir küçük çocuk mu olur? bunu niye yaptılar, amaç izleyeni bayıltmak mıydı ha? içim sızlıyordu o sırada. mert cani olmuştu, aşırı kahkaha atarak(pgibopatça kahkaha bu) etrafa küfrederek füsun'un evind doğru gidiyordu...
    ···
  13. 13.
    +1
    sahne önceki sahneye geri döndü. eylem salaklık yaparak kapıyı açtı. burada en ilginç olanı yine de söylesem de sokakta kimse yoktu. eylem mert'i eve aldı, fakat eylem utanmadan mert'e bakıyordu. iyice garipleşti; bir kızın çıplak erkeğe bakmaması gerekirken eylem hiç aldırmamışçasına mert'e bakıyordu. eylem hata ederek mert'i içeri almıştı. mert yine manyaklaşarak evdekileri saldırıp sanırım yine o kıza yaptıklarını eylem ve füsun teyzeye yapıyordu. ikisinin bağırışlarını duyuyordum. içerde ne olup biteni göstermedi sahne. fakat barış yoktu, bu iyice garipleşti. barış olsa nolacaktı, belki mert o çocuğa yaptığını barış'a da yapacaktı. mert tam bir pgibopat olmuştu, iksini de aynı kızı öldürdüğü gibi öldürdü. öldürüp birde kahkaha atıyordu, bu nasıl pgibopatlık anlayamadım. daha sonra sahne değişmeden alyanak sarp'ı evde zannedip sarp'ı görmek için sarp'ın annesinin evine doğru gidiyordu. alyanak evin ziline basar, kimse duymaz diye kapıya vurur. fakat kapı nasıl açıksa kapı birden açılır ve alyanak eve girer. alyanak yalnız değildi; berke ve barbaros da vardı. alyanak yerdeki kan izlerini farkedip:

    - nolmuş lan burda, sanki katliam olmuş evde diyip arkasından berke de:

    - ne biliyim abi! diyip alyanak da:

    - bi sus berke, beni izle, dedi.

    üçüsü de yavaşça silahını çekerek evin içine girdi. evdeki kan izlerinden fazlasını gören alyanak içinden "HASgibTiR!" diyerek bir odaya girer.

    alyanak artık sarp'ın olmadığını fark etti. evin içerisi korkunçtu. alyanak ve ikisi mert'i görür fakat mert çıplaktı. o sırada alyanak:

    - noldu lan eve, manyak mı lan bu çırılçıplak yatıyor, dur bunu uyandırayım. (alyanak mert'ten şüphelenir ve uyandırır) hayırdır komiser, bunu sen mi yaptın?
    ···
  14. 14.
    +1
    beyler başlığa destek için lütfen başlığı şukulayalım. ayrıca yeni okuyacak arkadaşlar için rezlerini alıp hikayeyi takip etsinler.
    ···
  15. 15.
    +1
    mert o sırada birden uyandı. uyanırken o korkunç suratını gördüm ve "BiSMiLLAHiRAHMANiRRAHiM" dedim. suratı o derece korkunçtu. ne desem suratı allah'a şirk koşup da çarpılan mahluktan daha beteri olmuştu. kulağının biri yok, gözleri çizilmiş, ağzı kulak memesine kadar yarılmış, burnunun yarısı yok, dişleri sağa sola kaymış birkaç dişi vardı. o sırada alyanak ve ikisi korkudan besmele çekti:

    ALYANAK: HASgibTTiRR!

    mert delisi bunların üstüne doğru yürümeye başladı. alyanak ve ikisi mert'e bütün şarjörünü boşalttı. mahluk mert kurşun yağmuruna uğrayıp öldü. işin yanı sıra alyanağın karnı acıkmıştı. alyanak da adamlarına evde yiyecek bulmalarımı söyledi. fakat ne yazık ki evde hiçbir yiyecek yoktu. alyanak açlıktan ne yapacağını şaşırmıştı. dizi daha da garipleşti. birden alyanak berke'den satır istedi.

    BERKE: napacan satırı?
    ALYANAK: ver işte...
    BERKE:(bir yerden bulduğu satırı verir, iş tuhaflaştı resmen) tamam, al şunu.

    alyanağın bunu yapacağı hiç aklıma gelmemişti. mert'in sağ bacağını kopardı ve:

    - işte, bunu kızartacağız, dedi ve kahkaha attı.

    berke ve barbaros hiç aldırış etmedi. insan hiç mi düşünmez, "abi yamyam mısın?" bile demez. içimden "rüyada mıyım ulan?" diyordum. korkudan imana gelen alyanak mert'in bacağını kesip yemesi beni dehşete düşürdü. BirDe bunların kahkahaları beni paranoyak etti...
    ···
  16. 16.
    +1
    beyler lütfen hikayeyi takip eselim, daha bitmedi. rezervleri alıp hikayeyi takip edelim. güzel şeyler olacak.
    ···
  17. 17.
    +1
    sahne istanbul boğazı'nı gösteriyordu, burada normalleşti. normallaşti derken? ilk başta normaldi, fakat ağır ağır ilerliyordu; birden dondu. sonra sahne celal'in restoranın gösterdi. burası da normaldi. şu an gördüğüm en normal sahneydi. diziyi izlerken görüntüler arada bir sallanıyor, donuyordu... sahne birden mezbahayı gösterdi? mezbaha da ne olacaktı...

    mezbaha, bayağı korkunçtu. görseniz şok olurdunuz. mezbahada sıralanmış iNSAN cesetleri vardı. acaba bunları restorantta millete mi yedireceklerdi? kamera mezbahayı dolaştırıyordu; bazı cesetlerde parça ekgibliği vardı. bazılarının kafaları, kolları ya da ayakları bile yoktu. kesmişlerdi herhalde. mezbaha iğrenç kokuyordu; bunu hissediyorum. kapı açılmıştı, minik çıktı. minik birisine gidiyordu. miniğin ne işi vardı yamyam mezbahasında. sonra da kimi gördüm? YEŞiM! minik ve yeşim arasındaki diyalog şu şekilde:

    MiNiK: istediğiniz gibi oldu.
    YEŞiM: ha şöyyleee...

    diyalog kısa geçti. sahne tekrar restorantı gösteriyordu. oradaki gördüğüm insanlar düzgün biri görünse de aslında öyle biri değilllerdi. neden dersek aralarındaki konuşmaya bir bakın, şok oldum resmen:

    - bu et leziz, harika olmuş.
    + aynen, bir daha gelelim ve bunları yiyelim. üstelik iNSAN ETi yediğim etlerden daha tatlı oluyor.

    satanist yeşim restorantı yamyam restorantına çevirmiş ve bir de kendisi gibi manyaklara insan eti yediriyordu. kebapçının restorantı bildiğin yamyam restorantına dönüştü...

    sahne tekrar minik ve yeşim'i gösteriyordu. fakat yeşim'in yanında celal'in evindeki iki satanistler yine burada vardı. artık yeşim'in satanist olduğunu biliyordum. çünkü o SATANiST YEŞiM oldu. yine mi ayin yapacaklardı, yeşim miniğe emretmiş gibi birşeyler söylüyordu:

    MiNiK: başka emriniz var mı?
    YEŞiM: var!
    MiNiK: ne istiyorsunuz?
    YEŞiM: benim ne istediğimi biliyorsun değil mi?

    konuşmalar dehşeti. minik kısa düşünceye kapılır. sonra ne yapar? belinden silahını çıkarır; kafasına sıkarak kendini intihar eder. ben de içimden "YOK ARTIK!" dedim. yeşim o sırada

    - alın bunu, çizdiğimiz sembolün üstüne koyun, dedi.

    ölen miniği yeşim'in iki satanist adamı miniği yerden alarak çizdikleri sembolün üstüne koyar. ben de sinirlenerek "YETER LAN!" deyip, o karanlıkta kumandayı aramaya başladım. kumandayı buldum. bir bastım, kanalı değiştirdim; kanalı değiştirdiğimi zannettim sevinsem mi ağlasam mı yine aynı sahneyi gösteriyordu. nereye bassam aynı dizi, aynı yayın, farklı kanal. sadece kanal isimleri değişikti. dizide hala ayin yapıyorlardı. bu sefer uydu menüsüne bastım, yine yanıldım. üç saniye sonra show tv ye geri döndü. dönse nolacak? hala aynı dizi awk. bu sefer uydu ve televizyonun fişlerini çekmeye başladım, nasıl da takılıysa çıkmadı. zorladım ama nafile. ellerim yoruldu, bu sefer tek çaresi televizyonu kırmaktı ya da devirmekti. televiyonu devirmeye doğru gidince ekrana birden YEŞiM bana doğru geliyordu. ben de korkudan geriye düştüm. sanki bana sesleniyordu YEŞiM:

    - yayını değiştirerek benden kurtulacağını mı SANDIN?

    sanki benimle konuşuyordu. korkudan hiçbir ses çıkaramadım. resmen bayılacaktım. yeşim bana aon konuşmasıyla beni yerden yere vurdu:

    - BiZ BiTTi DEMEDEN BiTMEZ! dedi ve sahne birden siyahlaştı. bana kalmış tek çaresi bu lanet diziyi izlemek...
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +1
    bu part uzundu, bir sonraki part daha geliyor. bu normal olacak. sizi caymayacak şekilde hazırlıyorum partları. onun için rezervlerinizi alıp buraya belli edin. ayrıca yeni okuyacak arkadaşlar, hikayeyi seri takip edelim.
    ···
  19. 19.
    0
    geciktiğim için özür dilerim. az sonra yeni part atacağım...
    ···
  20. 20.
    0
    sahne davut'u gösteriyordu. önceki gibiydi ama işi bitmiş gibi duruyordu. sanırım davut meleği gibmiş. melek ise ağlıyordu. fakat davut başka birşeylerin peşindeydi, öyle görünüyordu. işi bitmeyen davut melek ile konuşuyordu:

    DAVUT: daha bitmedi, senin ağzını da gibmek istiyorum MELEEK!
    MELEK: (ağlıyordu) yyaptığın yettmedi mi hala?
    DAVUT: hayır, ağzına vermem gerek...
    MELEK: hayır, assla buna müssaaade edemem...
    DAVUT: etmeyeceğini biliyorum, başka yollarla vereceğim ağzına...
    MELEK: (şaşırır)... ?

    davut başka yollarla derken neyi kastetti? dolaba gidip birşeyler arıyordu, aradığını bulmuş, sırıttığını anladım. bulduğunda da:

    - AĞZINA BUNUNLA VERECEĞiM!

    derken elindeki PENSEYi gösterdi. napacaklan davut penseyle? yoksa meleğin DiŞLERiNi mi ÇEKECEK?

    davut manyağı elindeki penseyi aldıktan sonra yerine gider. fakat bunu yapacağını hiç düşünmemiştim. davut yerine gelir ve meleğe derki:

    - SÜRPRiZ! bak bakalım ağzına neyle vereceğim? (elindeki penseyi gösterir) nasıl? güzel mi?

    melek korkudan şaşırdı. davut'a yalvarıyordu. melek en son "HAYIIR!" deyince davut manyağı meleğin ağzını zorla açarak penseyle TEK TEK DiŞLERiNi ÇEKiYORDU. bu sahne gördüğüm en korkunç sahneydi. o meleğin bağırışını, davut'un kahkahası, ağzından çıkan kanları görünce; bu ağır işkenceli vahşeti izlememek için kafamı battaniyemin altına çekip koltuğun dibine yasladım; kulaklarımı ise ellerimle tıkadım. daha fazla dayanamadım; ağlayacaktım neredeyse... melek ölmüş de olabilir. fakat bu sahnenin tamdıbını görmekten kurtardım kendimi...
    ···