0
Hidradenitis süppürativa derinin apokrin bezlerinin kanallarının tıkanması ve sekonder bakteryel enfeksiyonu ile gelişen bir hastalıktır. Derin dermiste lokalize apokrin bezlerin kanalı tıkandığı takdirde bez dilate olur ve salgılar birikerek subkutan yağ dokusuna doğru uzanır, cilt florasındaki bakterilerin invazyonu sonucu dermiste enfeksiyon gelişir. Hidradenitis süppürativa derinin apokrin bezlerinin kanallarının tıkanması ve sekonder bakteryel enfeksiyonu ile gelişen bir hastalıktır. Derin dermiste lokalize apokrin bezlerin kanalı tıkandığı takdirde bez dilate olur ve salgılar birikerek subkutan yağ dokusuna doğru uzanır, cilt florasındaki bakterilerin invazyonu sonucu dermiste enfeksiyon gelişir. Enfekte gland rüptüre olur ve sellülit ,apse formasyonu ve kronik sinüsler ortaya çıkar.Bu süppüratif proçes subkutan nedbeleşme ve distorsiyona yol açarak sonuçta destrüksiyona uğramış glandüler ünite nedbe dokusuna dönüşerek iyileşir.
Bilindiği üzere apokrin bezler vücutta aksiller, areoler,perineal, umbilikal ve perianal bölgelerde bulunur.
Hidradenitis süppürativa(HS)nın insidensi bilinmemektedir.300 kişiden birisinde görüldüğü düşünülmektedir. Apokrin glandların bulunduğu her bölgede görülmekle birlikte en fazla aksiller ve inguino-perineal bölgede görülür. Erkeklerde kadınlara göre daha fazla rastlanır.
ilk belirti subkutan ağrı ve endürasyondur. Hastalık ilerleyince endürasyon süppürasyona döner ve apse gelişir. Tipik olarak spontan ya da insizyonla drenaj sonrası kötü kokulu az miktarda apse içeriği drene olur. Sıklıkla yara iyileşmez ve nüks enfeksiyonlar gelişir.Bu eksaserbasyonlar kronik multipl apse formasyonlarına yol açar. Zamanla sinüs ağızlarından müteşekkil kontrakte fibrotik bir alan ortaya çıkar. Eski olgularda hipoproteinemi ve anemi ortaya çıkabilir. Kronik enflame epitelial traktüslerde skuamöz hücreli kanser gelişebilir.
inguinal-perineal hidradenitisin cerrahi tedavisini takiben nüks oranı yüksektir(%37-74).Perianal hidradenitin nüks oranı %5 ten azdır. Rekürrens oranının yüksek olması yanlış tanı ve yetersiz tedaviden dolayı olabilir.
Hidradenitin erken dönemlerinde fronkül, karbonkül,lenfogranuloma venerum, erizipel ve tüberküloz gibi cilt enfeksiyonlarını ayırdetmek zor olabilir. Perianal ve perineal hidradenitin perianal fistül ve apseden ayırdedilmesi gerekir. Ayrıca pilonidal sinüs enfeksiyonları ile de karışabilir.
ETYOLOJi :
Apokrin gland duktuslarının oklüzyonuna neden olan sebepler bilinmemektedir. Bazı faktörlerin predispozisyon yarattığı düşünülmektedir. Fitzsimmons ve arkadaşları ailevi yatkınlıktan söz etmektedir. Obezite ve diabet de predispozan faktörler arasındadır. Hastaların %70 i sigara içicileridir.HS'lı hastalarda akne öyküsü bulunabilir. Antiperspiranlar apokrin salgıların dışarı atılmasını önleyerek hastalığa yol açabilirler. Etyolojide endokrin faktörler de önemlidir. Zira HS puberteden sonra görülmeye başlar.HS gelişebilmesi için postpubertal cinsiyet hormonlarına ihtiyaç vardır. Puberteye ilave olarak gebelik ve menstrüel giblusun ikinci yarısı hidradeniti aktive eder. Androjenin de provakatif etkisi vardır.
Oklüzyona uğramış glandın bakterilerle sekonder invazyonu süpürasyona yol açar. Kültürlerde çoğu zaman stafilokoklar, enterik ve anaerobik bakteriler izole edilebilir. Perineal HS da strept. Millieri etken olabilir ki bu mikroorganizma kadın genital traktüslerini kolonize eder.HS'lı 32 hastadan 21 inde izole edilmiştir.Bu mikroorganizma genellikle tetragiblin ve eritromisine hassastır, metronidazole değildir. Chlamidya trchomatis genellikle LGV ile birlikte ise de HS ye de neden olabilir.
TEDAVi :
Konservatif Tedavi:Başlangıçta semptomların giderilmesi ve geçici bir düzelme elde etmek için cerrahi olmayan yöntemlere başvurmak gerekir. Sıcak banyolar, jakuzi ve temizlik ajanları ile bakteri yükü azaltılmaya ve bölgenin kanlanmasının artırılmasına çalışılır. Sistemik ve lokal antibiyotikler ampirik olarak denenmişlerdir.
Hormonal:Steroidler hem kronik enflamatuar cevabı baskılayarak hem de hipotalamo-hipofizer aksı suprese ederek androjen üretimini azaltmak sureti ile tedaviye olumlu katkı yaparlar. Anti androjenik cyproterone asetat ile iyileşme sağlanabilir.Bir sentetik GnRH olan olan leuprolide asetat(Lupron) meme ve prostat gibi steroidden istifade eden tümörlerde kullanılagelmiştir ve doğal GnRH dan 15 kat daha potenttir.Bu ajanın kullanımı başlangıçta over ve testis kaynaklı steroidlerin salınımını artırır, bilahere suprese eder. Leuprolide kullanımı HS da iyileşme sağlamaktadır.
Diğer Tedaviler:Isotretinoin(accutane) bir Vit A türevidir,1982 den beri kistik akne tedavisinde başarı ile kullanılmaktadır.Bu ajan epitelial diferansiyasyonu ve/veya sebum sekresyonunu azaltır. Akne tedavisinde iki bölünmüş doz halinde 0.5-2.0 mg/kg/gün 16-20 hafta süre ile kullanılmaktadır. Hidradenitte kullanımına dair belirli bir doz şeması bulunmamaktadır. Kullanımda serum lipit profili ve hepatik fonksiyonlarda değişiklikler ile pseudotümör serebri görülebilir. Teratogenik etkilerinden dolayı doğurganlık çağındaki kadınlarda uygun kontrasepsiyon tedbirleri alınmadan kullanılmamalıdır. Tedavinin bitiminden sonra 30 gün daha süre ile kontrasepsiyona devam edilmelidir.
Cerrahi Tedavi:
a)insizyon ve Drenaj:Fluktuasyon gösteren alanların insizyon ve drenajı ağrıyı giderir fakat perianal sepsis nüksünü önlemez.Bu tedavi şekli uzun dönemli iyileşme sağlamaz. Nüksler kaçınılmazdır.
b)Unroofing ve Marsupializasyon:Yaygın hastalıkta sinüs traktının açık hale getirilmesi özellikle inguino-skrotal uzanım var ise faydalı olabilir. Ancak nüks oranı yüksektir. Lokal veya genel anestezi altında tüm traktüsler elekrokoter veya bistüri ile açılır, traktüslerin tavanı eksize edilir, traktüs tabanı kürete edilir, yara açık bırakılarak sekonder iyileşme beklenir.
c)Eksizyon:Geniş ablatif eksizyonlardan ziyade morbiditeyi azaltmak amacıyla sıklıkla lokal eksizyonlar uygulanmaktadır. Perianal bölgede başarı yüksek ise de inguino-perineal bölgede nüks fazladır.
d)Geniş Eksizyon:Cerrahi yöntemler içinde geniş anblok eksizyon en başarılı olanıdır. Geniş yaralar dahi sekonder olarak sorun çıkarmadan iyileşirler. Postoperatif morbiditeyi azaltmak açısından mümkün olduğu takdirde defektin kapatılması yararlı olabilir. Hastalık iyi sınırlanmış ve inaktif ise küçük alanlarda primer kapatma tavsiye edilir. Aksiller hastalıkta greftleme çok başarılıdır. Perineal ve perianal bölgelerde greftlemenin başarısız olma ihtimali yüksektir. Eğer bu bölgelerde greftleme yapılacak ise pul ya da meshing tarzı greftleme önerilmektedir.
Tümünü Göster