medeniyetten bahsedip, önce inecekleri beklemeden metroya binmeye çalışırlar. yolda "
ökkküzcesine" çarptıkları, omzunu çürütüp elinde ne var ne yok yere saçtırdıkları insana bir dönüp de "
pardon" demezler. gezdirdikleri köpek kaldırımın ortasına tuvaletini yaptıktan sonra hiç oralı bile olmadan yoluna devam eden sahibine "
köpeğinizi gezdiriyorsanız pisliğine de çare bulmalısınız" dendiğinde bu insanı "
hayvansevmezlik"le suçlarlar. satıcısından müşterisine, büyüğünden küçüğüne hepsi, daha hiç tanımadıkları kişilere "
sen" diye hitap eder, hatta "
sen napıyon.
ben gelmiyom,
ben sevmiyom" diye konuşurlar. azıcık samimi görüp konuşmasını düzelttiğinizde de "
ay ben izmirliyim biz izmirliler böyle konuşuruz" derler ama "
gadın,
galdırım biz gitmiyok" diyen bir iç anadolu insanına "
ayy nasıl konuşuyooonnn köylüü" diye tepki verirler.* yamuk yumuk, duvarlarının hepsi başka bir apartmanla bitişik daireleri sırf taklu bir deniz görüyor diye fahiş fiyatlara "
yalı daire" adı altında kiralarlar/satarlar. bazen de o taklu denizin kenarında oturup "
izmir çok güzel yea" tavırlarına girerler. çok güzel olan(!) bu şehri "
canayakın yaşamak kolay" diye överken, ankara gibi düzenli bir şehre "
çok soğuk yea*,
insanların yürüyeceği yerler bile belli çok kasıntı" diyerek burun kıvırırlar.