Mesaj göndererek okulunu biraz anlat diyenler oldu . Dersleri ingilizce seçtim. 6 tane ders alıyodum toplamda. 4 tanesine katılım zorunlu, 2’si isteğe bağlı. Okul güzeldi, hatunlar efsaneydi. Amerikan kolej partilerine benzeyen bikaç partiye bile gitmişliğim var.

Ben türkiye’de beyaz tenli olmama rağmen oranın esmerlerindendim. Hani hep bi geyik vardır ya ‘’ slav ırkı esmerleri görünce üzerlerine atlıyomuş’’ diye. O laf kısmen yalan da olsa hafiften doğruluk payı da vardı. Hani Türkiye’de sarışım renkli gözlü kız ne kadar azsa orada da kara kaşlı kara gözlü erkekler o derece az. Rağbet oluyodu yani bi şekil.

Onun dışında öğrencilerin yoğun olarak yaşadığı bi bölgede kalıyodum ben, evim de 2 odaydı. Rus çocuklar-kızlar gelip kalıyodu arada. Bana rusça öğretiyolardı. Alfabeyi okuyup yazabilir hala gelmem 2 ayımı aldı, abartmıyorum. Ama sağolsunlar epey yardımcı oldular Rusça konusunda, temellerimi attı binler.

bu arada rusça iyidir eğer öğrendiysen . bende süper olmasada konusurum rusçayı

Neyse abiler, polonya iyice ısındı. Gerçi iyice ısındı derken gündüzleri 25 derece falan oluyor, o tarz yani. Haziran ayı gibi turistler akıyor dıbına koyyim. zütümü yere koyamıyorum. Sıçma, dinlenme, sigara içme işini aynı anda yapıyorum. Diğerlerinin o kadar çalışmadığını hissediyorum ama benim iş kaybetme korkum var. Her yerde iş bulamam sonuçta, dil bilmiyorum. Neyse, ben böyle fırıldak gibi çalışırken bi grupla muhabbete girdim. Çalışkan çocuk falan dediler bana hatta. 50’li yaşlarda ingiliz bi grup. 3 kadın 1 erkek. Hoş beş muhabbet ettik, çekip gittiler.

işten çıktım saat 8-9 gibi akşam. Bilenler vardır belki kentin tam meydanında su tulumbası var. Güvercinler falan gelir oraya su içer. At arabalarının durduğu yer işte.(nostaljik turistler için at arabaları var) Tam orda elimi yüzümü yıkadım boş boş bakınıyorum bu ingiliz kafileyi gördüm. Meydana bakan bi cafe’de bira takılıyolar. Bunlar da beni gördü, yanlarına gittim. Take a chair (argo kap bi sandalye)dediler. Oturdum, sohbet muhabbet derken epey vakit geçirdim bunlarla. Erkek olan ordu’danmış. Kadınlar da bi şirketten emekliler gibi bişey. Neyse numaralarını aldım bunların çünkü daha 2-3 kalıcaklardı Krakow’da. Bi sıkıntınız olursa arayın, yine buluşalım görüşelim muhabbeti işte. ingilizlere soğuk demelerine rağmen bunlar gayet sıcakkanlıydı.

Neyse bi on gün kadar geçti, bu ingilizleri unutmuştum bile ben, buluşmamıştık bi daha. Yine aynı sistem takılıyorum. Okul+iş+iş+ 2 bira+ ev. Tüm hayatım bu. Resmen Almanyaya göç etmiş fabrika işçisi modundayım. Derken bi gün bu ingiliz karılardan birinden mesaj geldi. Vatsaptan, yemin ederim. 50 yaşında karının vatsapı var. işte görüşemedik, tatilimiz çok iyi geçti cart curt saçma sapan muhabbetler. Bi ara muhabbet ingiltere’ye gelmelisin e döndü. Dedim vizem yok, param da çok yok orası çok pahalıymış, kalıcak yerim yok , işim yok cart curt. Bu arada bunlar Blackpool’de yaşıyor. Neyse konu öyle kapandı.

bende odessadaydım , şuanda odessadayım bu sefer gemideyim ama limandayız.
benim burdaki cocuklarda ukraynalılar lviv övüyorlar baya bide kievi

Ama huur karı bi kere kafama sokmuştu fikri. ingiltereye gitmem lazımdı ama nasıl. Okul da tatil. Subway’deki işin dıbına koyyim, cidden bu yaşıma kadar hiçbir işten şikayet etmeyen ben 6 saatte gibilmiş tavuğa dönüyodum. Türk abinin ayarladığı işte eskisi kadar tecrübesiz değildi, hatta level atlayıp tanıtımlara gidecek elemanlar bile bulmuştum ama abi bu kadarına izin verir miydi? ingiltere vizesini hemen alabilir miydim? Öyle böyle derken bir hafta kadar geçti. Kadına bana davetiye gönder geleyim dedim. Kadın şaşırdı, iş olayını napıcan dedi? Dedim bana bi iş bak, ev ayarlayana kadar senin bi odana kira vermek istiyorum. Bedava kalmak istemiyorum. Zaten bi çantayla gelicem, eşyam yok dedim. Tamam falan dedi.

@kaptanefendi allah allah, demekki üç aşağı beş yukarı aynı moruk. Lan bak odessa dedin de aklıma geldi Okan bininin oranın meşhur merdivenlerinde fotoğrafı vardı. Bi zahmet o merdivenlere bi sıç gel kanki.

Kesin ingilizler bunu evlatlik aldi

@fosforlu bakalım moruk görücez kim kimden ne aldı ;)

bakıyım bilgisayarda bulursam resimleri vardı oranın resmi bende , bi gece dıbınakoymultuk zaten merdivenlerle opera binasının oraları için rahat olsun moruk *

Dostum eger ingilizleride gibtiysen gel benide gib zahmet olmazsa
Edit:gibmeden kastim tufaya getirmek

Uzatmayalım 1,5 hafta gibi bi sürede davetiye elimdeydi(zarfın içinde 100 euro vardı bide), vizeye başvurdum. Kadın 100 euro göndererek jest yapmıştı aklı sıra. Beni parayla satın alabileceğini sanıyodu, alabilirdi de ;) Neyse, 15 gün gibi bi sürede de herşeyimi ayarlayıp vizemi aldım. Şimdi beyler bilenler bilir Skyscanner diye bi program var. Uçak bileti alıyosun işte. Arıyorum ben Warsaw to London uçuşlarını hep anasının amı gibi fiyatlar. Gidicem gidemiyorum. Dedim karıya ‘’yeteri kadar param olmasına rağmen bileti almaya korkuyorum, sadece bilete yetecek param var, Londra’dan Blackpool’a bile gelemem, bana uçak bileti alır mısın?’’ Yüzsüzlük konusunda master’larımı biliyosunuz zaten.

@all Panpalar bu pic catch me if you can deki gibi hayata sahip baksaniza amk. Kimlere gecirmis neler yapmis. Izledin mi panpa ordan bi esinlenme var midir amk :D

Almam dese bile koymazdı bana. gibmişim biletini. Fransanın en güneyine kadar gidip oradan tırlara otostop çekerek ingiltere'ye girmek de aklıma geldi. O planı karıya da anlattım. Saçmalama amk minvalinde bi cevap verdi. Bende ‘’eğer bana güvenmiyosan hemen şimdi Hayır diyebilirsin. Güveniyosan da bileti al, gelince çalışıp parayı vericem ‘’ dedim.

Rezerved

insanlar saf moruk, salak. Yada çok dürüst, bilmiyorum. Kadın o güne kadar beni sadece 2 defa gördü. Biri yemek yemeye geldiğinde biri de bira içtiğimizde. Sonuç olarak kadın ‘okey’ dedi, kartımın fotoğrafını çekip kadına gönderdim, hesabıma para göndersin diye. istese biletimi kendisi de alabilirdi ama almadı. Hem krakow’dan polonyaya gitmem gerekti uçağa binmem için hem Londra’da inince Blackpool’e gitmem için de para da lazım olucaktı.

50’li yaşlarındaki yârim bana hiç düşünmeden 450 euro göndermişti. O zamanlar bulduğum bilet fiyatı tek yön 190-200 euro civarıydı yanlış hatırlamıyosam. Belki 10-20 euro aşağı/yukarı da olabilir. Bunun üstüne Krakow- Varşova 20 euro olsa, Londra’dan Blackpool’e ulaşmam da 50 euro’dan fazlaydı. Bu para rahat rahat yeterde artardı bana. Bu dediklerim şu geçtiğimiz yaz yaşanıyor. 6 ay önce falan işte. (kadının bana güvenmesi %50 yalnızlığındansa %50 de çalışkanlığımı görmesi ve ikna olmasıdır diyorum muhtemelen)

panpa yaptıklarından sonra işte paraları alıp kaçman vs arkadaşların suç duyurusunda bulunmadı mı şikayetçi olmadılar mı?

Şimdi bu para mevzusunu şöyle açıklıyım. Karı bana toplamda 550 euro gönderdi . Bu bizim için iyi para ama onlar için 550 tl gibi bişey. Hatta ingilizler için 350 lira gibi bişey. Onların parası çok daha değerli ya o anlamda. Cebimde oldu toplamda 800-900 euro, belki 1000 tam hatırlamıyorum. Bankada da var kayda değer bi param. Okulun taksitlerini de bitirmişim, her şey kıyak.(3 taksit yapılabiliyodu okul)

Karı bana uzun uzun açıkladı. Londra’ya inince direk havaalanından tren garına geçmem lazım ’’ Londrayı gezme haftasonu beraber gideriz’’ dedi hatta . Ordan London Euston tren istasyonundan binip Preston’da aktarma yaparak Blackpool’a devam edicem. Yol 3- 4 saat civarı sürüyodu sanırım öyle demişti. Varşova-Londra uçağı 10.30 daydı. Akşama doğru da Londra'da olucaktım. Bunların hepsini not ettim.(hala durur notlar) Fotoğrafını çekip vatsaptan karıya attım tekrar, doğru yazmışsın diye onayladı.. Ama bu arada karı sürekli,’’ paran yeterli mi? Gerçekten eğer paran yoksa söyle, utanma’’ falan diyo. Dedim yeterli amk yeterli.

Neyse internetten aldım biletimi, yaptım bi sırt çantası Paris’e doğru yola düştüm. Evet Paris’e. ingiltere’ye gideceğimi cidden düşündünüz mü lan? HAHAHA. Karıdan parayı alana kadar ingiltere kıymetliydi, parayı alınca gibmişim ingiltere’yi afedersin. Böyleydim işte, yaptım yine son vuruşumu.